Bu kez malesef knocked down ve bir daha never get up again :(

1305
0
Paylaş:

Bu sabah kalktım, kahvaltı edip tam işime bakacaktım ki twitter’de şu lanet haberi gördüm: “İngiliz anarşist grup Chumbawamba dağıldıklarını açıkladı”

Dürüst olmak gerekirse çok da üzülmedim, zira grup son birkaç yıldır eski heyecanı taşımıyordu, daha akustik eserler üretip, Danbert Nobacon, Alice Nutter ve Harry Hammer gibi elemanlarından yoksun olarak turluyordu. Eski tadı alamıyordum gruptan, ama yine de insan fena bir şeyler hissediyor be aga.

Sonuçta bu grup benim Heavy Metal’e en büyük ihanetlerimden birine sebep oldu. Sene 2004, Rockistanbul Festivali ile Efes Pilsen One Love aynı haftasonuna denk gelmişti ve Chumbawamba EPOL’de çalarken aynı gece Queensryche ise Rockistanbul’da çalacaktı. Bir tarafta 1 albümünü sevdiğim önemli bir metal grubu, diğer tarafta ise birçok albümünün hastası olduğum bir grup. Ben Chumbawamba’yı seçtim. Şahane de bir konserdi, zira gruptaki en favori elemanım Danbert Nobacon’ın sahne aldığı tek Türkiye konseriydi. Diğer 2 konserde Danbert yoktu kadroda. Zira ilk geldiklerinde (2000 yılındaki H2000 festivali) Danbert’i sahnede göremeyince sinir olmuştum. Hatta “olm adam Leeds taraftarı, İstanbul’da 2 Leeds taraftarı öldürüldü ya, herif ondan gelmemiş” diyen de olmuştu. Ben de fanboyluk yapıp gruba e-mail atıp durumu sormuştum, gelen cevap “Danbert’in çocuğu oldu, o yüzden gelemedi konsere” gibi bir şeydi.

Danbert neden çok sevdiğim elemandı? Hem vokalini seviyordum hem de -Billy Corgan’a benzemesine rağmen- tipinin hastasıydım. Konserlere falan çok enteresan kıyafetlerle çıkardı. Bir de 1998 Brit Awards macerası vardır ki dillere destan: Brit Awards ödül törenine o dönemin İngiltere Başbakan Vekili John Prescott da katılır. Prescott’a kıl olan Nobacon bunu bir fırsat bilip Prescott’ın masasına çıkıp buz kovasını başbakan vekilinin üstüne döker!

Kısaca Chumbawamba öyle koftiden anarşist grup değildir. Çıktıkları bir festivalin biletlerinin pahalı olduğunu söyleyen fanları festivale beleş sokan (hoş, bir promoter olarak hiç hoşuma gitmez bana yapsalar), bazı şarkılarının telif haklarından elde ettikleri gelirleri çeşitli kuruluşlara, örgütlere bağışlayan bir grup. Boru değil yani.

Kendileriyle 1995 yılının sonlarında tanışmıştım. Çalıştığım dükkanda grubun Anarchy adlı 1994 yılı albümü vardı. Kapak çok enteresan gelmişti ve içinde ne olduğunu merak ediyordum. Bir gün CD’yi dinledim ve daha ilk şarkıda çok iyi bir albüm dinlediğimin farkına varmıştım:

[youtube id=”4Gzyd3u1Jh0″ width=”620″ height=”360″]

“Hiçbir şey kendi kendine yanmaz, her ateşin küçük bir yardıma ihtiyacı vardır” cümlesiyle başlayan albüm bence grubun en iyi albümüdür ve en sevdiğim albümler listesinde kesinlikle en üst sıralardadır. Bir ara bu albümü detaylıca inceleyeceğim bir yazı yazabilirim ama siz yine de albümü baştan sona dinleyin, pişman olmazsınız. Zira içinde Timebomb, Homophobia, Love Me, Bad Dog, Mouthful Of Shit, Enough Is Enough gibi bomba şarkılar mevcut.

Albümün çok enteresan bir yapısı var, pop kafası da var, punk kafası da var, reggae kafası da var. Kalabalık kadronun avantajını kullanıp birbirinden farklı bir çok müzik türünü birleştirmişler. Hep yaptığım gibi bunların da külliyatını öğrenmeye karar verdim. Bu albümü dinlediğim sıralarda yayınlanmış olan Swingin’ With Raymond‘ı arşive katıp dinlemeye başladım. Grubun bu albümü Love It ve  Hate It adlı iki bölümden oluşmakta. Love it bölümü akustik, efendi efendi şarkılardan oluşurken Hate it bölümü ise bir hayli gürültülü şarkılardan oluşmakta:

This Girl (Love it)

[youtube id=”YbzZxFJ6fyc” width=”620″ height=”360″]

Ugh! Your Ugly Houses (Hate it)

[youtube id=”6BRjMvloXk0″ width=”620″ height=”360″]

Albümün kitapçığında “Ugh! Your Ugly Houses” adlı şarkının sözlerinin üzerinde Sting, Rod Stewart gibi rockstarların uçsuz bucaksız araziler üzerine kurulmuş bilmemkaç odalı saray yavrusu evlerinden bahsedildikten sonra dünya nüfusunun 3’te 1’inin çok sağlıksız evlerde yaşadığını belirtiyorlar.

Ardından grubun ilk dönem albümlerini buldum. 90’lı yıllardan bahsediyoruz, her şeye kolay ulaşılamıyor. Grubun ilk albümü Pictures Of Starving Children Sell Records 1986 yılında yayınlanmış. Albüm o dönemin en büyük olaylarından biri olan Live Aid’i tiye alıyor, zira Afrika’daki açlara yardım amaçlı yapılan bu etkinliğin samimiyetine inanmıyorlar. Özellikle ilk şarkı How To Get Your Band On Television’da bu konuyu detaylıca işliyorlar, hem de isim vererek!

[youtube id=”Ki-gaXkQZmU” width=”620″ height=”360″]

Albümün içinde Unilever firması için yazdıkları bir şarkı da mevcut. Hatta konuyu fazla uzatmamak için şarkının adını Unilever koymuşlar!

[youtube id=”eKGTUb9R-Oc” width=”620″ height=”360″]

Chumbawamba’nın en büyük özelliği -ki Chumbawamba’nın ilk döneminde çok sık karşılaşırız- punk ve pop müziği çok iyi bir şekilde birleştirirken araya folk öğeleri de serpiştiriyorlar. Ve bunu bazen bitmek bilmeyen uzunlukta şarkılarla yapıyorlar. Bu dönem müziklerini bir nevi progressive punk folk pop gibi bir şekilde adlandırabiliriz.  Bunun en büyük örneklerini grubun Slap! adlı 1990 yılı albümünde görebiliriz. İlk dinleyişte biraz sıkıcı gelebilir ama çok iyi bir albümdür Slap!, özellikle albümde Sovyet işgali sonrası kısa süreli Macar Devrimini ve bu ayaklanma sonrasında yıkılan Stalin heykelinin etrafında toplanan insanları anlattıkları That’s How Grateful We Are adlı şarkı bombadır. Şarkıda akordeonun gitar gibi kullanılışına dikkat!

[youtube id=”ifq7dTUjonc” width=”620″ height=”360″]

Bu arada grubun ikinci albümü Never Mind The Ballots‘u atladığımı fark ettim :( 1987 yılında yayınlanan bu albümde grup İngiliz parlamenter sistemini ve seçimleri eleştirmekte. Ömrü göndermeler üzerine kurulu grup, bu albüm isminde Sex Pistols’ın efsane Never Mind The Bollocks’ını Never Mind The Ballots (Oy Pusulalarını Takma) yapmış. Albüm, Always Tell The Voter What The Voter Wants To Hear gibi bomba bir şarkıyla başlıyor. Sözleri de çok basit, paylaşayım dedim, bakalım tanıdık gelecek mi?

You want jobs? I’ve got jobs!
Hospitals? Top of my list!
Tax cuts and platform shoes
For every small businessman
Just give me your vote
Just give me your vote
Schools, prisons? Of course we’ll build them!
Condoms for the American GIs!
Nuclear reactors breed like rabbits
Police oppression? You can have it, sir!
Just give me your vote
Put your cross in the box

[youtube id=”z18jCEnjPVw” width=”620″ height=”360″]

Kaldığımız yerden devam edelim. 1992’de yayınlanan Shhh adlı albüm ise aslında Jesus H Christ adıyla yayınlanmak istenir ve albümde birçok ünlü pop rock şarkısından kullanılan sample’lar ve bu şarkıların değiştirilmiş halleri olacaktır. İleride başlarına telif hakları belası bulaşmasın diye grupların menajerlerine şarkıları yollarlar ve izin isterler. Ancak grupların çoğundan gelen mektuplarda şarkıların bu şekilde kullanılmasına izin verilmediği yazmaktadır. Bu yüzden albümün adını Shhh yaparlar, şarkıları değiştirirler ve gelen mektupları albüm kapağının içinde yayınlarlar! Albümün esas hali olan Jesus H Christ yıllar sonra internette kaçak olarak yayınlanır. Çok da bir şey kaçırmamışız diyebilirim.

[youtube id=”pu6h90y5-Mw” width=”620″ height=”360″]

Zaten peşisıra çıkan Anarchy ve Swingin’ With Raymond’dan bahsettim. Bu arada yazının burasına gelmişsen ve hala Anarchy’yi indirmiyorsan kalbini kırarım. grubun beleş albüm indirmekle ilgili sorunu yok. Hatta fanlarını albümlerini çalmaya yönlendirdiler. Ama şöyle, “albümümüzü gidin büyük, zincir mağazalardan yürütün. Onlarda sermaye bol, onlara koymaz ama yerel, küçük müzik dükkanlarından kesinlikle aşırmayın, onlardan satın alın.” gibi bir uyarı yaptılar. Böyle de enteresan insanlar mirim. Derken, 1997 yazının sonlarıydı, çalıştığım müzik mağazasına çok sık olmasa da Chumbawamba sormaya başladılar. Enteresan gelmişti bu durum bana. Tv izlemeyen, radyo dinlemeyen biri olduğumdan gelişmeyi takip edememişim, zira Chumbawamba feci bir hit şarkı yapmış!

[youtube id=”girA7GS9hDg” width=”620″ height=”360″]

“Davayı sattılar”, “ihanet ettiler” gibi tepkiler alsalar da eylemlerine devam ettiler. Tubthumper albümünü “Bunca yıl derdimizi birbirimize anlattık durduk, şimdi sıra dünyaya anlatmakta” gibi bir açıklama ile de savundular. Bu şarkı olmasaydı yukarıda bahsettiğim Danbert’in John Prescott’un kafasından aşağı su dökmesi olayı bu kadar büyük bir olay olmayabilirdi.  Fazlasıyla electronic müziğe de yöneldikleri bu albüm grubun en çok satan albümü oldu.

[youtube id=”xtQRBo02h5M” width=”620″ height=”360″]

2000 yılında ise iyice pop kafasında olan WYSIWYG (What You See Is What You Get) albümünü yayınladılar. Ama Tubthumper’daki kimyayı bu albümde tutturamadılar, o yüzden de albüm satışı bir hayli düşük oldu ve EMI anlaşmalarını fesh etti.

[youtube id=”Ip04ssomt40″ width=”620″ height=”360″]

Yukarıda videosunu paylaştığım “She’s Got All The Friends That Money Can Buy” şarkısının single CD’sinde yer alan B-side şarkısı Passengerlist For Doomed Flight 1721 ise bana göre albümdeki birçok şarkıdan kat kat daha iyi bir şarkıydı. Şarkının sözlerinde uyuz oldukları insanları bir uçağa bindirip bir yerlere gönderiyorlar.

[youtube id=”KdBPWCIsO2E” width=”620″ height=”360″]

Bu albüm çıktıktan sonra İstanbul’a gelip H2000 festivalinde sahne almışlardı. Yukarıda da belirttiğim gibi Danbert Nobacon’ın sahne almadığı bu konserde grup “şimdi sizlere bir İtalyan devrim şarkısı çalacağız, bilen varsa nakaratlarda katılırsa seviniriz” gibi bir şey söyleyip aşağıdaki şarkıyı çalmışlardı da festivale katılan herkes şarkıyı söyleyince şok olmuşlardı :)

[youtube id=”oSpqj3V0s2E” width=”620″ height=”360″]

Dürüst olmak gerekirse WYSIWYG albümünden sonra grubun albümlerinden keyif alamamaya başladım. Önce fazla elektronik bir yapıya büründüler, ardından da bir anda akustik bir grup halini aldılar. Readymades ve UN albümleri bana öyle çok çekici gelmedi, anca içlerinden birkaç şarkıyı sevebildim ama yine de 2004 yılında Queensryche’ı ekmeme neden oldular :)

Jacob’s Ladder (Readymades)

[youtube id=”t-IfESbzuic” width=”620″ height=”360″]

Everything You Know Is Wrong (UN)

[youtube id=”7xEwbzEBw14″ width=”620″ height=”360″]

Zaten UN albümünden sonra grup üyelerinden Alice Nutter, Danbert Nobacon, Dunstan Bruce ve Harry Hammer gruptan ayrıldılar. Boff ve diğerleri gruba devam ettiler, akustik albümler yapıp bu şekilde turladılar. Bu sırada 2006 yılında İstanbul’a gelip Roxy’de leziz bir akustik konser verdiler. O konserle ilgili ekşisözlük’te şöyle bir şeyler karalamışım.

Ama dediğim gibi grubun girdiği bu yeni yol hoşuma gitmedi ve çok sıkı takip etmez, eski albümleriyle yetinir olmuştum. Geçen aylarda youtube’da grubun 2010 yılı albümü ABCDEFG‘den Torturing James Hetfield ile karşılaşınca biraz tebessüm ettim, o kadar.

[youtube id=”jP76X-9JwVM” width=”620″ height=”360″]

Metallica şarkılarının Guantanamo’daki Iraklı esirlere dinletildiğinin belirtilmesi üzerine James Hetfield “Iraklılar özgürlüğe alışık dğeilse bu konuda yol göstermekten memnunum. Annelerimizi, babalarımızı, eşlerimizi, sevdiklerimizi bu müzik ile cezalandırıyoruz, Iraklılar niye farklı olsun?” gibi bir cevap vermişti*, Chumbawamba bu şarkıda bu konuya dokundurmuş.

Aslında yazıya iyi başlamıştım ama fark ettim ki hem çok uzun yazmışım hem de sonlara doğru baymaya başlamışım. Ama Chumbawamba’nın tarihçesi de biraz öyle. Çok heyecanlı bir başlangıç, uzun ve bitmek bilmeyen şarkılar ve bayıcı son. Grup geçtiğimiz günlerde sitesinde dağıldıklarını uzun uzun edebiyat parçalayarak anlatmış. Aslında biraz politik yazmışlar, zira o upuzun bitmek bilmeyen yazıdan tam olarak neden dağıldıkları anlaşılmıyor. Büyük ihtimal 2004’ten beri gelen sürecin sonucu olarak böyle bir karar aldılar. Zaten Danbert, Alice, Dunstan, Harry yokken Chumbawamba’dan çok Wamba gibilerdi, belki de iyi oldu.

Yine de kendilerine yaptıkları o güzel albümler ve şarkılar için teşekkürü bir borç biliyorum. Hatta özellikle Anarchy gibi bir albüm yaptıkları için çok teşekkür ediyorum. Sağolun var olun!

Bir günden daha uzun süreliğine kahraman olabiliriz,

İşte böyle:

Karşıdan karşıya geçmeden önce her iki tarafa da bak

Yaşlanmadan önce terlik alma

Sana söylenenleri yapma!

[youtube id=”Z9mMnkGx3P4″ width=”620″ height=”360″]

www.chumba.com

Etiketlerchumbawamba
Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.