“Dinleyici” İşin Yarısıdır: Duncan Patterson ve Müziği

Paylaş:
duncan patterson - paslanmaz kalem

Hayatımdaki bir kırılma ânı olduğu için 2000 yazındaki bir günü asla unutamam: Bir sabah, ÖSS hazırlık kursunda, liseden de arkadaşım olan Mine’nin yanına geliyorum ve müzik zevkime yön vermiş başka bir arkadaşım Deniz’in önerdiği Anathema’nın “Alternative 4” CD’sini ona göstererek, “Mine, bir arkadaşım şunu tavsiye etti. Daha dinlemedim. Beraber dinleyelim mi?” diyorum. CD çalarımın bir kulaklığını ona veriyor ve ardından “Play”e basıyorum. Kartoneti açıp, bir yandan da sözleri okuyoruz. İlk parça “Shoud of False.” Piyanonun ardından, o müthiş sözler (“Biz zamanda sadece bir anız/Bir gözün kırpılışı/Körler için bir rüya/Ölen bir beyinden görüntüler/Umarım anlamazsınız”) ve o yüklü elektro-gitar giriyor. Tam tamına bir dakika ve otuz yedi saniye sonra hayatım tamamen değişmiş bulunuyor. Benim kadar etkilenen Mine’yle birbirimize bakar halde kalıyoruz. Bu neydi ki şimdi? Bu nasıl bir şarkı böyle? Sen hiç böyle bir şey dinlemiş miydin daha önce? Bu şarkı ve bütün “Alternative 4” albümü bize yeni bir dünya açmıştı… Asıl hayatın “ana akımın dışında bir yerlerde” olduğunu öğrenmiştik.

Aradan 14 yıl geçti. Bu süre esnasında, İnternet sayesinde bu sıradışı albümün baş bestecisi ve söz yazarı Duncan Patterson’la tanışma imkânını elde ettim, bir insanın kahramanlarıyla tanışmasının her zaman kötü bir şey olmayabileceğini öğrendim ve asıl hayatın “ana akımın dışında bir yerlerde” olduğu gerçeğinin sayısız kez doğrulandığı gördüm. Ne garip; son ifadede dile getirdiğim gerçeğin de 14 yıl sonra yerli yerinde durduğunu görüyorum… Ve yine Duncan Patterson sayesinde.

Eski grubu Anathema onun şarkılarıyla dinleyicilerinin sayısını dünya çapında arttırıp –neredeyse– ana akıma kayarken, Patterson hep aynı istikrarla kendi müziğini yaptı. Anathema’nın ardından Antimatter, Íon ve 2011 yılından beri de Alternative 4 projeleriyle electronica, trip hop, rock, folk vs. gibi birçok türde bestelediği ve icra ettiği şarkılara baktığımda, Patterson’ın aslında hep aynı şeyi yaptığını görüyorum: basit ama çarpıcı besteler ve usta işi, edebi ve alegorik sözlerle “atmosfer yaratmak.” Bu ifadeyi tırnak içine almamın nedeni, solo kariyeriyle de müthiş işler çıkaran, Japan grubunun solisti David Sylvian’dan ödünç almam. Patterson’ın Anathema’dan ayrıldıktan sonra dahi, onu sadece yazdığı şarkılar için yıllardır takip eden dinleyicilerinin olması dikkate değer bir durum. Sınıflandırmaların ve icra ettiği birçok türün ötesinde, “Duncan Patterson müziği”ni oluşturabilen bu müzisyenin felsefesi Sylvian’ın şu sözlerindekiyle denk: “En güçlü özelliklerimden birinin atmosfer yaratmak olduğunu düşünüyorum. Müziğin, dinleyicileri kendileri hakkında tefekküre sokması gerektiği kanaatindeyim. Ben, müziğin hayal gücüme sonsuz özgürlük sağlamasını isterim ve bana bir şeyler dikte etmesinden de hiç hoşlanmam. Ben de müziğimle asla bir şeyleri dikte etme peşinde olmamışımdır.”

David Sylvian’la Duncan Patterson’ın yaratım felsefelerini birbirine benzetiyorum

Bu özdeyişle birlikte, Sylvian’ın ve Patterson’ın kariyerlerine baktığımda –biraz aykırı bir ifadeyle– “dinleyici”nin işin yarısı olduğunu fark ediyor ve her ikisinin de nasıl böylesine sadık kitlelere sahip olabildiklerini anlıyorum: Dinleyicilerinden pasif bir dinleme yerine, sorgulamaya ve düşünmeye dayalı bir etkileşim beklentisi içindeler. Yarattıkları atmosferlerle uyandırdıkları gizem duygusu, dinleyicileri tünelin sonunda bekleyen yanıtlar olduğuna inandırıyor. Şöyle ki, Patterson, doom metal grubu olarak yola çıkan Anathema’yla kaydettiği yenilikçi “Eternity” ve “Alternative 4”un ardından, Antimatter ve Íon’la kaydettiği albümlerle türler arası ve türler ötesi şarkılar yapıyor ve dünya etrafından farklı müzisyenlerle çalışıyordu. Letonya’dan Vic Anselmo, Türkiye’den Gökçe Coşkun, İrlanda’dan Lisa Cuthbert, Avustralya’dan Mark Kelson, Portekiz’den Nuno Roberto ve Arjantin’den Mauro Frison gibi sayısız müzisyenin ona sunduğu potansiyeli kendinde toplayıp, yine kendi imgesinde biçimlendiriyordu. Çıkan sonuç ise yenilikleriyle her defasında merak uyandıran, çözülmeyi bekleyen gizemler içeren ama her nasılsa da bilindik “Duncan Patterson” imzası taşıyan çalışmalar oluyordu.

Duncan Patterson

İrlandalılığından gelen, dile yönelik doğal yeteneği sayesinde, Patterson modern müzik sahnesinde az rastlanan nitelikte sözler kaleme aldı kariyeri boyunca. Yazar John Updike Amerikalı ünlü Broadway bestecisi ve söz yazarı Cole Porter’ın tüm şarkı sözlerini içeren “The Complete Lyrics of Cole Porter” isimli kitaba yazdığı önsözde şunu söylüyordu: “Bir şarkı sözü yazarının görevi, yaşam enerjisinin sahnede tatbiki için bir mazeret sunmak ve –zanaatinin en üst seviyesinde– ‘ifade edilemez’ ya da ‘basmakalıp’ olan için yeni tabirler bulmaktır.” Sanırım Patterson’ın sözlerindeki çarpıcılık da bu düşüncede yatıyor. Ta Anathema’dan beri kaleme aldığı sözlerde oluşturduğu yaratıcı imgelerin yanında, ele aldığı konular da her zaman ilgi uyandırıcı, güncel ama müzik için sıradışı oldu. Son projesi Alternative 4’un ilk albümü “The Brink”te, kendi ifadesiyle, “gücün kötüye kullanımı,” “toplumların aptallaşması” ve “şöhret elde etmek için sınır tanımamak” gibi konuları ele alırken, 12 Eylül 2014’te yayımlanacak olan “The Obscurants”ta (Türkçe anlamı “cehalet yanlıları” ya da “gerçeği karartanlar”) “gerçeği örtbas etmek” ve “gizli gündemler” gibi konuları hem toplumsal hem de kişisel boyutta incelediğini dile getiriyor… Tabii ki müzikal olarak da her zamanki Patterson atmosferiyle. Hatta albümün “The Brink”ten daha zengin bir enstrümantasyon içerdiğini söyleyebilirim. “The Brink”teki atmosferi çok beğenmekle beraber, bu albümde Patterson’ın onun üzerine bir şeyler koyabildiğini duyuyorum.

Ve tabii ki Patterson’ın muazzam sözlerine örnek vermek gerekirse de klibi de yayımlanan, albümdeki en sıcak şarkı “Lifeline” çok iyi bir örnek teşkil eder. (Sözlerde “you” zamiriyle belirtilen muhatabı, “sen” yerine “siz” diye çevirmem kasıtlıdır.)

I believed for a while that fortune favoured the sly
That we could not rectify what underlies
Retract to our birthright, as we’re karmically inclined
Detached above this shell with open eyes

After the flood I resigned
I sat and watched you lie, eye to eye
A graceless blackguard snake was only bleeding me dry
You’ll be creeping through the motions by and by

I gave you a lifeline
A generous alibi
I gave you a lifeline
But now I’m calling time on the lie

Did you ever think of my life?
Did you ever walk at my side?
Did you ever rue the false light?
No, you only bled me dry

I gave you a lifeline
But now I’m calling time
I gave you a lifeline
I’m still mystified as to why

Bir ara inandım kaderin kurnaz olanları kayırdığına
Kaderin temelini oluşturanları da düzeltemeyeceğimize
Karmik olarak meyilli olduğumuz halde,
Doğuştan gelen hakkımıza dönemeyeceğimize
Bu kabuktan kopuk bir halde, gözler açık şekilde
 
Tufandan sonra teslim oldum
Oturup yalan söylemenizi izledim, gözlerinize bakarak
Hayâsız, alçak bir yılan kanımı emiyordu sadece
Sürünerek her devinimi gerçekleştireceksiniz sırasıyla
 
Size bir cankurtaran ipi verdim
Cömertçe bir mazeret
Size bir cankurtaran ipi verdim
Ama şimdi yalanı bitiriyorum
 
Hiç benim yaşamımı düşündünüz mü?
Hiç benim yanımda yürüdünüz mü?
Hiç sahte ışık hakkında pişmanlık duydunuz mu?
Hayır, siz sadece benim kanımı kuruttunuz
 
Size bir cankurtaran ipi verdim
Ama şimdi bitiriyorum
Size bir cankurtaran ipi verdim
Neden olduğuna dair kafam hâlâ karışık
 

Besteleri bir yana, okunmayı ve özel bir ilgiyi hak eden Duncan Patterson’ın sözlerini ıskalamamanızı tavsiye ederim. Alternative 4’un yeni albümü, “The Obscurants” 12 Eylül 2014’te yayımlanıyor.

http://en.prophecy.de/alternative-4-the-obscurants.html

 

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.