KARA CEPHE: Müziğimiz sinir sistemlerimizden geliyor

1121
0
Paylaş:

2013’ün aralık ayında ilk Blogumuzun yazarlarından Mert Yıldız’ın, Tanju Can (Asafated, UÇK Grind) ile 2013 yılında başlattıkları Kara Cephe, ilk uzunçaları “Unutulanlar” ile karşımızda. Sert sözler ve dinleyiciyi albümü dinlemeye konsantre olmaya zorlayan düzenlemeleri ile sert müzik piyasasında yeni bir soluk getiriyor.

Kara Cephe’nin “Unutulanlar”ı, bu sene Kes’in “Kamlama”sı ile birlikte memleketteki en iyi alternatif/metal işlerden biri. Önce sizi bu röportaja, ardından ise http://karacephe.bandcamp.com alalım.

Öncelikle yeni albümünüz “Unutulanlar” için tebrikler, albümün üretim sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?

Tanju: Teşekkürler. Müzikal açıdan birçok grup gibi biz de besteleri hazırlayıp kaydettik. Ama bunun ötesinde neden bugün böyle bir albüm var, esas bunu açıklamam gerekiyor sanırım. Bu albümün var olma sebebi, Kara Cephe diye bir grubun var olması. Kara Cephe’nin var olma sebebi ise Dünya gezegeninde anlamadıklarımızı anlamaya çalışmamız, beğenmediklerimizi sorgulamamız, karşısında durmamız ve beğendiklerimize sonsuz bağlılık yemin etmiş olmamız.

Şarkılarınızın düzenlemesinde de işin kolayına kaçmamışsınız. Bildiğimiz, söz-köprü-nakarat formülünü pek kullanmamışsınız ve nakaratsız parçalar var. Bunu, dinleyenleri bilerek zorlamak için mi yaptınız?

Mert: Müziğimiz sinir sistemlerimizden geliyor. Parçaları hesaplayarak değil, içgüdüsel olarak yazdık. Albümde slogan nakaratlı bölümler de var, nakaratsız parçalar da. Dinleyicinin albümü dinlerken ne hissedeceğine değil, kendi hislerimize odaklandık. Bence bu yüzden duygusal anlamda çok yoğun bir albüm oldu.

Sizi konser verirken görebilecek miyiz ve yollarınız Corvus Records ile nasıl kesişti?

Tanju: Konser elbette olacak. Zamanı ve mekan konusunda net bir şey olmasa da günün birinde Kara Cephe sahnede olacak. Bunun için acele etmiyoruz, sadece çok özel olmasını istiyoruz. Corvus Records çok iyi tanıdığım, arkadaşım Emil Saparevski’nin firması. Öyle bir firma ki kendi manifestosu var ve onun içinde “sadece müziğini beğendiğimiz gruplarla çalışırız” diyor. Kara Cephe de o şanslı gruplardan bir tanesi.

Albümdeki gitarlar, EP’ye göre biraz geri planda, bu bilinçli bir tercih mi yoksa şarkıların yönüne göre gelişen bir durum mu bu?

Mert: Aslında albümde EP’ye göre daha fazla gitar var ama gitarlar EP kadar sert değil. “Unutulanlar”da müziğin sertliği bas gitardan geliyor. Örneğin “Ölüm” parçasında 8 telli bas kullandım (hayır, progresif müzisyenlerinin kullandıklarından değil) ve bas, gitardan önde. Bu nedenle gitarların daha parlak olmasını, yüksek frekanslarda kulağı kesmesini istedim. Bunu elde edebilmek için de paslanmaz çelik tel ve pena kullandım, her bir gitar kanalını hem distortion’lı, hem clean olarak amfiden geçirdim. Kullandığım gitarların organik sesini seviyorum ve bunun ölmesini istemedim. Duyduğunuz ritm gitarların %40’ı clean. Tipik bir metal dinleyicisine çok irite edici gelebileceğini biliyorum ancak tarzımız sadece metalden ibaret değil ve bizi dinleyenlerin “metalciler” ile sınırlı olmasını istemiyoruz. Tahminimce bir sonraki albüm de bunun bir devamı olacak, nasıl bir şey geleceğini ilerleyen dönemde yayınlayacağımız cover parçalara bakarak tahmin edebilirsiniz.

kara-cephe-unutulanlar-album-coverMüziğiniz bana Jesu, Godflesh, Type O Negative, Scott Walker ve çok az da olsa Iron Maiden’ın bir mikserde karıştırılmış hali olarak geliyor. Bu albümü yaparken sizi etkileyen isimlerden biraz bahsedebilir misiniz?

Mert: Albümü yazmaya başladığımızda benim kafamda Big Black’in “Songs About Fucking” albümü ile ilk dönem Killing Joke arası bir sound vardı. “Anadolu” ve “Cellatlar Diyarı” bu çizgide parçalar. Daha sonra ikimiz de masaya çok farklı müzikal fikirler koyunca bu doğrultu dağıldı, daha farklı bir şey ortaya çıktı. Bahsettiğin isimlerin etkileri mutlaka vardır, sonuçta dinleyip özümsediğin sanatçıların etkileri artık bilinçaltına yerleşiyor.

Geçtiğimiz yıl New Model Army, John Lennon, The Ramones, Pink Floyd gibi isimlerin şarkılarını “İthaf” adı altında yayınladınız, cover’ların devamı gelecek mi?

Tanju: Evet, devam edecek. “İthaf” sanal ortamda yayımlanan, başı ve sonu belli olmayan bir albüm olacak. Biz cover yaptıkça “İthaf” albümüne eklenecek. Bir de takipçilerimize özel olarak her 6 şarkı biriktiğinde 66 kopyalık fiziki baskı da üretmeyi planlıyoruz “İthaf”tan.

Bu sorum her ikinize, memleketteki alternatif müzik piyasası hakkında ne düşünüyorsunuz? (Gruplar, konserler, albümler, beğendiğiniz isimler…)

Tanju: ’90’larda en sevdiğim gruplar Radical Noise ve Nekropsi idi. Günümüzde She Past Away, The Ringo Jets ve Kes favorilerim arasında. Konser olaylarına gelirsek, maalesef yıllardır bir ileri iki geri ilerliyor. Bu böyle olunca alternatif müzik piyasası diye bir şeyden bahsetmemiz maalesef mümkün olmuyor. Bence müzisyenler de dinleyiciler de sadece “pul koleksiyoncusu.” %90 öyle en azından.

Mert: En sevdiğim üç Türk grubu Nekropsi, Asafated ve Cultus. Bugün bunların ikisi yok, diğeri de dönem dönem aktifleşip iyi işler çıkarıyor. Ayrıca büyük bir Cenk Taner hayranıyım ve konserlerini kaçırmamaya çalışıyorum. Bence o gerçek bir kahraman. Yeni müzikleri pek takip etmiyorum. Sanırım bunun için fazla yaşlandım. Son dönemlerde dinlediğim en iyi iki Türk albümü She Past Away’in “Narin Yalnızlık” ve Kes’in “Kamlama” albümleri.

Her ikinizin de Kara Cephe dışında farklı projeleri var, bunlardan bahsedebilir misiniz? Özellikle Mert’in, Whitfield Crane ile kaydettiği ve yayınlamadığı bir şarkısı olduğunu biliyoruz, bu şarkılar ne zaman gün yüzü görecek?

Mert: Hayatımın merkezinde Kara Cephe var. Tanju ile çalışmaya başladığım için şanslı hissediyorum. Kara Cephe dışında “Rhythm 0” isimli projemle bir şeyler kaydedip kısa periyotlarla yayınlıyorum. Müzikal olarak çok farklı bir proje, daha çok singer-songwriter çizgisinde. Kara Cephe’ye uymayacak müzikal fikirleri burada kullanıyorum ama beslendiğim kaynak yine aynı. Bahsettiğin şarkıya gelirsek, o şarkıyı 7 sene boyunca üzerinde uğraştığım, ancak kadrosunu bir türlü oturtamadığımdan çöpe attığım Syphilis Market için kaydetmiştim. Aslında 2 parçalık bir single kaydıydı ve vokalistimiz yoktu, kaydı yapınca bir şekilde vokalist buluruz diyorduk. İyi bir kayıt yaptık, Whitfield Crane’e de konuk vokal yaptırdık ama istediğimiz gibi bir vokal yine bulamadık. O kayıtlar sadece Whit’in vokalleri ile mikslenmiş olarak bir köşede duruyorlar. Muhtemelen hiçbir zaman yayınlamayacağım, sadece eşin dostun dinleyeceği bir kayıt olarak kalacak.

Tanju: Benim Kara Cephe dışında aktif grubum yok. Geçmişte Asafated ve UÇK Grind üyesiydim. Tek eşlilikten hoşlanıyorum ve birden fazla gruba kalbimden ve beynimden bir şey veremiyorum.

Zeki Alasya’yı kaybettik ve şu anda baktığınız zaman bundan 30 sene sonra hatırlanacak “Yasaklar” ya da “Devekuşu Kabare” gibi tek bir oyun/film yok. Sizce bu durumun sebebi nedir?

Mert: İnsanların kaliteleri düştü. Eskiden o işi yapan insanlar belirli bir kültürel birikime sahip insanlardı, sağlam kökleri vardı. Göçle büyük şehre gelmiş ailelerin çocukları bile olsalar o zamanki toplumsal koşullar onları belirli bir kültür seviyesine çıkmaya zorluyordu. Bugün kültür seviyesi değil, toplumsal statü ve kabullenilirlik arzu nesneleri. Bunlara ulaşmak için de para ve güç anahtar olarak görülüyor. Bugünkü “elit” tabaka “parayı bastırırsam herkes beni kabullenir” tabakası. Bu nedenle de iğrenç, ikiyüzlü bir toplumun tam ortasında yaşıyoruz. Buradan kaliteli komedyenler çıkması ihtimali de pek yok, çünkü komedi zeka işidir, şark kurnazlığı değil.

kara-cephe

Aşağıdaki albümler sizler için neler ifade ediyor?

Radical Noise – Make A Wish

Tanju: Kesinlikle Türkiye’de yapılmış en iyi hardcore albümü. Hatta bana bu tarzı sevdiren en önemli albüm. Yıllarca evde spor yaparken dinledim “Make a wish” albümünü. Hatta babamın rahmetli köpeği Jack, albüm sonundaki tuhaf gitar seslerini duyunca kafayı sürekli oynatıp duruyordu.

Mert: Türkiye’den çıkmış en iyi gruplardan biri ve bence en iyi albümleri.

Scott Walker – The Drift

Mert: Bu albümü ilk dinlediğimde otobüsün altında eziliyordum. Hayatımın en önemli albümlerinden biri.

Tanju: Mert’in çok sevdiği ve dinlediğinde az kalsın İETT tarafından ezileceği albüm.

Type O Negative – World Coming Down

Tanju: Type O’nun karanlık tarafa geçiş yaptığı albüm. İlk dinlediğimde çözememiştim ama sonra yıllarca dinleyip günümüzde sıkılmadığım ender albümlerdendir.

Mert: Hayatımda en çok dinlediğim albüm. Bu albümü dinledikten sonra Peter Steele’i gerçekten keşfetmeye başladım, söylediği sözler hayat felsefemin temeline yerleşti. Eğer Peter Steele’e benzeyen insanlarla dolu bir toplumda yaşasaydım ölene dek huzurlu olurdum çünkü bu toplum, kimsenin duygularını saklamadığı, kimsenin birbirini kullanmadığı, kimsenin kendine ve çevresine yalan söylemediği ve kimsenin kibirli olmadığı harika bir toplum olurdu. Ayrıca bol bol da gülerdik. Huzur içinde uyusun, günün birinde onunla aynı toprağa karışacağım için mutluyum.

Godflesh – Pure

Tanju: Kapak tasarımı ve elbette müziği harika olan albüm.Seri katiller koğuşu diye bir şey olsaydı her akşam bu albüm çalardı orada.

Mert: En sevdiğim Godflesh albümü. Çoğu insanın tercihi “Streetcleaner”dır. Ben bu albümdeki soğuk, çiğ ve kirli sound’u daha çok seviyorum.

Nekropsi – Mi Kubbesi

Tanju: Türkiyede yayımlanmış en önemli albümlerin başına geliyor benim için. O dönemler Nekropsi’den Cem ve Cenk’le Asafated’da da beraber çaldık. Harika insanlar ve müzisyenler.

Mert: 1994 yılında İzmit Beyaz Saray Düğün Salonu’nda izlediğimden beri fanlarıyım. O dönemde böyle bir albümün çıkabilmiş olması mucize. Aynı şeyi Asafated – “Kaybolmuş Masumiyet” için de söyleyebilirim. Her iki albümü de Ada Müzik yayınlamıştı. Bugün bu tip bir firmanın Asafated ayarı bir iş yayınlaması imkansız ancak Nekropsi, Replikas ve benzeri birçok grubun önünü açtı. Bu nedenle ayrıca öneme sahip, inanılmaz bir albümdür.

Cevaplar için teşekkürler, okuyucularımıza iletmek istediğiniz başka bir şey var mı?

Mert: Sert kalsınlar ve taviz vermesinler. Şaka şaka, yalancı, çıkarcı, çelişkili, kompleksli bireyler olmasınlar, kimseyi dolandırmasınlar, sömürmesinler, kandırmasınlar, hayvanları sevsinler, birbirlerinin sevgililerine göz dikmesinler, vakitlerini, kendilerini diğer insanlara kabullendirmek için değil, kendilerini geliştirmek için harcasınlar, bol bol okuyup araştırsınlar, öğrensinler, açık fikirli olsunlar ama kimsenin müridi olmasınlar, kendi tercihlerini kendileri yapsınlar ve birbirlerini sevmeseler de alanlarına saygı duysunlar. Ha bir de, aşağılık kompleksli, empati kabiliyeti gelişmemiş, kötü insanlardan mutlaka uzak dursunlar. İpucu: Bunların çoğu üretemez, üretir gibi görünür. İyilik kavramı kişiden kişiye göre değiştiği gibi yuvarlak söylemler de öğrencilerini becermeye çalışan felsefe profesörlerine ve o becerilen öğrencilere mahsustur, fazla kulak asmasınlar.

Tanju: Mert’in söylediklerini bir daha okuyup, ciddiye alıp, hayata geçirsinler.

kara cephe - unutulanlar - album

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.