MEGADETH – En İyi 10 Şarkı

2664
0
Paylaş:

Dave Mustaine ile ilgili daha önce defalarca yazıp çizdiğimden ötürü bu kez konuyu çok uzatmayacağım. Hatta önceki yazılarda adamın kepazeliklerini sıralamıştım (ve bitmek bilmemişti) ancak bu kez biraz da güzelliklerinden bahsedeyim istiyorum…

Aslında güzellik namına çok da bir şey yok. Yeteneği hariç tabii ki! Dünya üzerinde kaç Rock müzisyeni vardır ki daha sonra çok büyüyecek olan bir gruptan daha kariyerinin başlarında kovulsun ama hiç vakit kaybetmeden kendisi yeni bir grup neredeyse o kadar başarılı olsun? Başkası olsa, daha bir demo grubuyken Metallica’dan atıldıktan sonra kaybolup giderdi. Mustaine ise eroinmanlığına, ruh hastalıklarına, kaprislerine ve madrabazlıklarına rağmen Megadeth gibi devasa bir gruba imza atabildi.

Eminim şu müzik sektöründe Mustaine’i eline fırsat geçse bir kaşık suda boğmak isteyecek, ayağını kaydırmaya çalışmış, “gitse de kurtulsak” diye arkasından kumpaslar kurmuş çok kişi vardır. Ama herifteki öyle büyük, öyle anormal bir yetenek ki, kendi kendine kurduğu kumpaslara bile boyun eğmedi, yoluna devam etti.

Tabii ki beraber çalıştığı müzisyenlerin de hakkını yememek lazım. Yetenekten ziyade, sabırlarından ötürü. Bilhassa “Dave Jr.” diye hitap ettiği Dave Ellefson’ı burada anmak gerekir. Tabii ki ZIRTO müzisyenlerle çalışamayacağı için hep en iyileri seçti. Marty Friedman’lar geldi Chris Broderick’ler gitti (sahi, o bile gitti lan.) Günümüzde bana göre kariyerine pek bir katkısı olmayan albümler üretiyor olsa da geçmişe dönüp baktığımızda vazgeçilmez klasikleri önünde el pençe divan durmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden.

Biz de bu vesileyle toplandık, DELİ KIZIL’ın en sevdiğimiz 10 parçasını seçtik. Buyurun buradan yakın.
(Mert Yıldız)

10) Captive Honour

[youtube id=”VgVvsfXl9E0″ width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: Burada benden başka kimsenin yorumunu göremeyeceksiniz çünkü başka hiçbir Paslanmaz Kalem yazarının listesinde bile bulunmayan bu şarkı benim kesinkes favori Megadeth şarkım. Temiz gitarlı girişinden tutun, ardından giren teatral konuşmalar, bu konuşmalardaki “suçlu”nun “Hayat mı? Ne Hayatı? Benim bir hayatım yok ki?” diye bağırması, nakaratta giren müthiş riff ve şarkı boyunca Mustaine’in vokalindeki hırıltıya kadar parçanın her detayına hayranım. “Suç” ve “hapis” hakkında yazılmış, benim hayatımda duyduğum en iyi şarkı. Ayrıca bu şarkının listeye girmesi de hepimiz için bir ilham kaynağı olsun lütfen: Yeterli ilgi/çaba/önemseme ile bir bireyin topluluk karşısında bir yaptırımı olabilir. =)

9) Symphony of Destruction

[youtube id=”h2LG7JXK5mQ” width=”620″ height=”360″]

Özgür the Editor: Bizim entelektüel yazar ekibimiz bu şarkıyı listelerine almadı. Oysa “Symphony of Destruction” Megadeth’in halka indiği tek şarkıdır. iTunes, Kadıköy Salı Pazarı olsaydı en çok satan şarkı bu olurdu. Olmadığı için yerini Ramones’un meşhur tişörtü aldı. İnanmıyorsanız Salı günü Kadıköy pazarına gidin ve kendi gözlerinizle görün. Her neyse, bugün birçoğunuz elektrogitar çalmayı bu şarkının en sevilen bölümünün Fa majör – Mi majör diye tekrar etmesine borçlusunuz. Ulan ergenlik döneminiz boyunca iki notayla kızlara hava attınız, büyüyünce şarkıya ihanet etti hepiniz. Bir tek Burak benden daha çok puan verdi şarkıya ama o da sonradan hibinoluk yapıp şarkılara yorum yazmadı. Daha fazla uzatmadan, bu yıkım senfonisi hem müzik hem de söz bakımından kolay eşlik edilebilir yapısıyla Megadeth konserlerinin vazgeçilmez hitlerinden biridir. Öz evladım gibi seviyorum kendisini. Yoksa biz de biliyoruz beste açısından vasat olduğunu, artistlik yapmanın lüzumu yok. Hoşça kalın.

“Ben de çok severim Symphony’i ya! Sadece diğer şarkılardan sıra gelmemiştir” (Mert)

8) Peace Sells

[youtube id=”GD6gKjtpkFM” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: Sene 1986. Megadeth (daha doğrusu Mustaine) çoktan Metallica ile çekişmeye başlamış, röportajlarda birbirleri hakkında atıp tutuyorlar, ne zaman Mustaine bir laf etse Lars hemen lafı “yeaa o kim ki biz onu kovduk kardeşim”e getirmekte. Böyle şeyler oldukça da Mustaine “lan var ya, göreceksiniz olm siz” diye gaza gelip, hızı iyice arttırmakta, tekniğin iyice suyunu çıkarmakta, ancak her nasılsa hala akılda kalıcı şarkılar yazmakta. İşte bu 1986 senesi iki önemli Thrash şaheserine de şahitlik eder. Biri tabii ki “Master Of The Puppets.” Diğeri de tabii ki “Peace Sells… But Who’s Buying?” Mustaine hiç beklenmedik bir biçimde bu albümün isim parçasında DUYARBAZ kimliğinin ilk yapıtaşlarını ortaya koyar. Sistem eleştirisi taşıyan bir parçadır bu ve adeta Metallica’nın kaçış edebiyatı liriklerine “KARDEŞİM HER GÜN NİKLEER BONBA KORKUSUYLA YAŞIYORUZ SİZ BUZUN ALTINDA MAHSUR KALAN İNSANLARI YAZIYOSUNUZ” dercesine bir posta koyma denemesidir. Tabii ki bu parçayı yazarken hesaplamadığı şey, Metallica’nın DUYAR olayını “Master Of The Puppets”ta inanılmaz bir seviyeye taşıyan “Disposable Heroes” ve “Leper Messiah” gibi şarkılar yazmış olmasıdır. Ama yine de, daha ilk dinlemede zihne kazınan bas melodisi, efsanevi soloları ve insanı kafa sallamaya zorlayan enerjik finali ile bir Thrash klasiğidir bu parça.

 Volkan Atay: Meşhur bass gitar rifi dakika bir kavrar zihninizi. Bu nasıl bir groove filan derken kaptırır gider ve artis artis kafa sallarken bulursunuz kendinizi. Sözleri ile didişilen her kuruma bugün de aynı tiksinti ile bakmanızı sağlaması parçanın ne kadar gerçek bir motivden kaynaklandığının ispatıdır işte. Yoksa Dave Mustaine o pis dudak kıvırışı ile şarkıyı söylemezdi be anam. Ruh dolu bir kinaye methiyesidir. Her devrin şarkısı olarak da kalacaktır. Net müşterisiyiz.

7) Foreclosure of a Dream

[youtube id=”u0iRwPuRHPk” width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: “Bir rüyanın haczi…” Şarkının yazılmasının üzerinden 23 sene geçmiş olmasına rağmen Atina’nın Sintagma Meydanı’na gidip Yunanlılara çalasım var. “Amerikan Rüyası”nı zekice eleştiren bu parça şunu belletiyor hepimize: Borçlanma üzerine kurulu bir sistemin sonu, kaçınılmaz olarak, üretim durması, delilik ve intihar.

Kerem Onan: Mustaine’in The Economist tarzı iktisadi tahlil ile duygusallı çalışan beyaz yakalı kafasını çarpıştırdığı orta yaşa gelmiş modern dede şarkılarından biridir. Mükemmel nakaratı ve miyavlayarak yaptığı balad vokalinin müziğe oturduğu az sayıdaki şarkıdan biri olarak da dikkat çeker. Sevmemek istersiniz dilinize dolanır, bir bakmışssınız en sevdiklerinizden olmuş.

Volkan Atay: David Ellefson’un çiftçilik yapan ailesinin büyük şirketlerle başa çıkamayıp yaşadığı maddi ve ruhsal çöküntülerini ifade eden bir şarkıdır. Ruh olarak beslendiği bu çöküş havası da şarkının özellikle videosunu izleyenler için çok daha belirgin olacaktır. Hangar 18’deki saçma video yerine şarkının tüm ruhunu ifade eden ve anlamlandıran bir video ile sunulmuştur. Pazarlanan Amerika rüyasının insanlardaki tezahürünü çok iyi kavratan bu sarkının hastası olduğum yönü de en çok buradan geliyor. Ana fikri oldukça sert bir eleştiriye dayanan şarkı için yoksa yine bildiğiniz harika riffler ve süper yazılmış davullar filan anlatacağımı mı zannettiniz?

6) Skin o’ My Teeth

[youtube id=”jSBpchjg5KI” width=”620″ height=”360″]

Kerem Onan: “Countdown To Extinction” Mustaine’in deliliğin her türlüsünü masaya yatırdığı bir albüm olarak anılır. Aslında şarkıların tamamında anlattığı bütün karakterler kendisidir; kötüledikleri de övdükleri de sadece durum özeti şeklinde anlattıkları da. Kendisini karakterin yerine koyarak role bürünmeye bayılır adamımız. Dolayısıyla şarkının ölememiş bir intihar girişimcisinin başarısızlığını kendi ağzından anlatışıyla ilgili olması gayet doğaldır zaten. Tıpkı Take No Prisoners, In My Darkest Hour gibi, “akıp giden” gitarlarıyla insanı sürükleyen bestelerdendir.

Mert Yıldız: Sene 1992. Mustaine sonunda evlenmiş, baba olmuş ve nispeten durulmuş gözükmektedir. Tabii bununla beraber “lan ben hakikaten manyağım galiba” düşüncesiyle yazılmış, kendisiyle hesaplaştığını gösteren lirikler gelmeye başlar. Hatta bu dönemde Metallica’ya karşı bile yumuşar, Lars ile tekrar muhabbete başlar. “Countdown to Extinction” albümü işte böyle “İTİRAFLAR VOL. 1” tadında bir albümdür azıcık da olsa. Bunu adeta göze sokmak istercesine de albüme uyuşturucu bağımlılığı, overdose’dan dönüşleri vs… gibi mevzulara değinen bu orta tempolu parçayla başlar. Ama ne parçadır be! İnanılmaz groovy bir riff, bir descending chord progression (Türkçesini düşünmeye üşendim) üzerine kurulmuş zehirli bir Mustaine nakaratı ve tabii ki yine efsanevi sololar.

Volkan Atay: Sözleri tarafımca gülünç bulunuyor tamam da kaleme alırken suratında tahayyül ettiğim o piçlik için bile defalarca okumuşumdur. Her şeyi çok bilen politically correct tayfa tarafından intihar reklamı olarak lanse edilmeye çalışılmış olsa da parçanın dinleyenlere sunduğu mizahını daha çok önemsiyorum. Bırakın da arada bir drama queen edasında davranma hakkı olsun adamcağızın. Adamcağız mı? :P

5) In My Darkest Hour

[youtube id=”S6LL5iA6y9o” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: ’90’lı yıllarda Metallica ile tekrar konuşmaya başladığında Mustaine’e birileri “Cliff Burton öldüğünde ne hissettiniz” diye sorar. Mustaine hiç düşünmeden şu cevabı verir: “Cliff’in ölüm haberini aldığım gün o kadar kötü oldum ki, oturdum ‘In My Darkest Hour’ı besteledim.” Şimdi “In My Darkest Hour”ın sözlerine bakıyoruz. Afedersiniz, Mustaine bu şarkıyı, kendini terk eden (muhtemelen haklı da olarak) kız arkadaşına yazmış! E hani Cliff’e yazmıştın, e be DUYARBAZOĞLU? Ama tabii ki bu durum, şarkının bir başyapıt olduğu gerçeğini değiştirmiyor. “In My Darkest Hour” için yazılmış en iyi “Thrash Balladı” desek yeridir herhalde. Melankolik bir introyla başlayan şarkıda Mustaine arka arkaya 10 şarkılık melodiyi ve riffi acımadan sıralar. Şarkının asıl başarısı ise bana göre gerçek anlamda bir nakarata sahip olmamasına rağmen böylesine büyük bir hit olabilmesidir, ki bu da şarkıyı Thrash Metal’in bir nevi “Stairway To Heaven”ı haline getirir. Ama benim en çok ilgimi çeken şey, bu şarkının Mustaine’in bipolar kişiliğinin adeta kanıtı olmasıdır. Adeta spoken-word söylediği ilk bölümlerde hatuna ağlarken, şarkının ilerleyen kısımlarında, zihninin içinde hatunun ona bakıp kahkaha attığını hayal ederek “Bitch!” diye haykırır. Sanırım ben de Mustaine’i bu nedenle bu kadar çok seviyorum, adamın içi dışı bu kadar bir işte.

Volkan Atay: Dave Mustaine bu şarkıyı çok ama çok iyi söylüyor. Vokal performansının ayrıca takdir üstüne takdir edilmesi gerekiyor. Şarkıyı dinlerken dinleyicisine diş sıktıran bu melankolik his de bu vokal başarısından geliyor bence. Ha sadece bu his üzerine de yazılmış değil zira süre ilerledikçe şarkının müzikal yapısı da tüm duygu durum sürecinizi değiştirircesine çeşitlilik gösteriyor. Kesinlikle her dinlediğimde zihnimi allak bullak eden bir parça ve ben bunu yapmasına yıllardır izin veriyorum.

4) Take No Prisoners

[youtube id=”rLlxRGogTOQ” width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: Açık konuşmam gerekirse, pek tabii ki bestesini beğensem de bu üç buçuk dakikalık şarkının benim kişisel listemde bulunmasının asıl nedeni heyecan verici ama kinik sözleridir. Parçanın başındaki koro halinde atılan slogan-vari “call and response”lar, “Oğlum, ülkenin almayabileceği organların var… Bu arada, işte bu da tekerlekli sandalyen!” gibi mısralar hepimize şunu hatırlatıyor: Mustaine eskiden muhteşem sözler yazabiliyordu.

Kerem Onan: Hail Of Bullets’in konsept albümlerinden önce Take No Prisoners vardı. Tipik bir D-Day şarkısı olarak başlayan sözler, yavaş yavaş Hetfield stili bir “savaşa girdin bak sakat kaldın vay balam” modunda bir sarkastik ağıta dönüşürken şarkı boyunca sabırsızlıkla o nakaratı bekliyoruz; “Take No Prisoners! Take No Shit!”

Mert Yıldız: “Peace Sells,” “Rust In Peace… Polaris” ve daha nice DUYARBAZ, sistem karşıtı, barış yanlısı vs… şarkıya imza atan Mustaine, tabii ki sonsuza dek uslu duramayacak biridir. Çünkü içinde arızalık vardır. Ve yine “YURTTA SULH, CİHANDA SULH” temalı bir isim parçasına sahip “Rust In Peace” albümü için, adeta IŞİD militanlarının ağzından dökülmüşe benzer sözler içeren “Take No Prisoners” (“AFFETMEK YOK, VURUN KELLELERİNİ”) isimli parçayı besteler. Parça fazla sert olunca da ikinci bölüme alaycı, hafif sistem eleştirisi yapan cümleler iliştirir ki manyaklığını kimse çakmasın. Ama sen ki zamanında “Killing Is My Business” demiş adamsın, yer mi anadolu çocuğu bu ayakları? Ama ne parçadır bu! Azgın riffler, yerinde duramayan davullar, psikopat sololar ve tabii ki insanda sokağa çıkıp adam vurma isteği uyandıran bir final.

Volkan Atay: Şarkının ritmi ve tüm müzikal varyasyonlarının harika icrasını görmemek ve duymamak için bir miktar zeka geriliği teşhisi konsa yeri. Şaka bir yana albüm süresince kulaklarınıza inşa edilen Megadeth üssünden yapılan bu saldırı sizin adınıza tüm kötü güçlerle savaşan süper kahramanların aksiyon filmi işte. Öyle de gaz ve keyif verici.

3) Hangar 18

[youtube id=”4tzWc3Xl4B0″ width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: Bana sorarsanız “Hangar 18”in özelliği, “Holy Wars” gibi bir parçayla çok yükseklerde başlayan çıtayı aynı seviyede taşıyabilen, albümün kalitesini, temposunu ve hırçınlığını düşürmeyen bir şarkı olması. “Holy Wars” bittiğinde, “Vay canına… Bunun ardından ne gelecek acaba?” derken, grup sanki birkaç dakikadır çalıyormuş da bir anda “Kayıt” tuşuna basılmış gibi giriyor “Hangar 18.” Friedman’la Mustaine’in karşılıklı atışmaları metal müzik tarihinin en bilinen diyaloglarından kesinlikle: Friedman ince ince işlenmiş bendleriyle, Mustaine’se gitarın klavyesini yutan hızıyla nefes kesiyor.

Volkan Atay: Rust in Peace gerçekten de gruba olan tüm saygınızı hak edecek kadar öyle iyi bir albüm ki ilk parça şokunu atlattıktan sonra karşılaştığınız parça da bu. Siz düşünün… Şarkıdaki değişken rifflerin ve soloların akıl dolu bir şekilde kompoze edilişine şapkanızı çıkarmayanı uzaylılar kaçırıp tecavüz ediyormuş. Bilginiz olsun da…

2) Tornado of Souls

[youtube id=”Lcm9qqo_qB0″ width=”620″ height=”360″]

Kerem Onan: “Rust In Peace”in hangi şarkısını diğerinden ayırabilirim bilmiyorum ama Tornado Of Souls, tamamen sorunlu ve kafası karışık liriklerine rağmen Mustaine’in harika nakaratlar yazabileceğinin ilk kanıtlarından biri ve bir sonraki albümün de habercisi bence. Şarkı, tabiri caizse “akıyor” müdürüm.

Mert Yıldız: “Rust In Peace” isimli efsanevi albümün şahsım adına en inanılmaz parçasıdır bu. 5 dakikalık süre içerisinde Mustaine muazzam akılda kalıcı melodileri, olabilecek en komplike riffler ile birleştiriyor, şarkı boyunca 10 şarkılık riffi acımadan harcıyor, bir de şarkı ilerledikçe duygu yoğunluğu öyle bir zirveye ulaşıyor ki sorma gitsin. Ama Mustaine liriklerindeki deliliğe özel merakım olduğundan, bu şarkıda beni en çok çeken şeyin yine sözler olduğunu belirtmem gerekir… ADAM KIZ ARKADAŞINA KIZIP SOKAĞA ÇIKIYOR VE MASUM İNSANLARI ÖLDÜRÜYOR! Keşke şu barış-çiçek olayına zorlamadan morlamadan hiç bulaşmasaydı da hep böyle manyaklık içeren şarkılar yazsaydı, ne acayip bir olay olurdu o zaman Mustaine.

Volkan Atay: Şimdi yine ben Rust in Piece diyeceğim ama gerçekten içerdiği parçalardan biri de bu riff ve solo açısından ders diye okutulabilecek kadar iyi parça. Uzun yıllar bu parçanın ruhuna takılıp Megadeth dinlemeye devam ettiğim doğrudur. Ruh okşaması diye bi cover band kurup sabaha kadar bunu çalasım var.

1) Holy Wars…The Punishment Due

[youtube id=”9d4ui9q7eDM” width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: Thrash metalin neden en iyi metal türü olduğunu örnekleyen bir parça. Alışılmadık tempo değişiklikleri ve trafiği, savaş karşıtı edebi sözleri ve Mustaine’le Friedman’ın (özellikle de Friedman’ın!) karşılıklı soloları ile –kuşkusuz– bir şaheser. İnternet’te gezin ve bakın: Bütün Megadeth listelerinde (hatta bazen de topyekûn thrash listelerinde) bu parça bir numaradadır. Daha giriş riffiyle dinleyicinin kanını kaynatır ve parçanın ve albümün devamında büyük bir şeylerin geleceğinin haberini taşır. İnsan bu şarkıyı dinleyince düşünmeden edemiyor: Thrash metal belgeseli “Get Thrashed”de Mustaine, “Birçok kişi Metallica’dan atılmamın beni Megadeth’te daha hızlı ve daha iyi olma yönünde tetiklediğini söyledi. Bu kısmen doğru. Ama ben Metallica’dayken onlardan daha hızlı ve daha iyiydim,” derken çok da haksız değilmiş gibi, değil mi?

Kerem Onan: Daha Ortadoğu sorunu bütün Mezopotamya’yı kaplayan korkunç bir savaşın işaretlerini vermeye başlamadan önce yazılmış harika bir “deli empatisi” şarkısı Holy Wars. “Kardeşin kardeşi boğazladığı” Ortadoğu’ya sözlerinden kıvrak gitar riflerine, sondaki agresif “Punishment Due” kısmına kadar yazılmış en iyi “durum özeti” şarkılarından biri. Bence grubun Slayer’ın dünyayı tarafsızca kapkara gören tavrına en çok yaklaştığı şarkı.

Mert Yıldız: Megadeth’i hiç tanımayan birine ilk önereceğim parça kesinlikle bu olurdu. Zira 7 küsur dakikalık süresi boyunca Megadeth’in iyi becerdiği her şeyi ardı ardına sıralıyor bu parça. Psikopat gitarlar, komplike aranjmanlar, hastalıklı vokaller, efsane sololar, ağır ve duygusal bölümler ve tabii ki duygu yoğunluğunun zirveye ulaştığı bir final. Ve belirtmeyi unuttum tabii ki: Saçma sapan sözler. Yahu, savaş karşıtı olarak başlayan bir parça, ortadaki akustik geçişten sonra tamamen KELALAKA biçimde bir çizgi roman kahramanı olan Punisher’a (MEMATİ) nasıl bağlanabilir? Ya da neden bağlanır? Sevgili Mustaine, cidden ne düşündün bu şarkıyı böyle yazarken? Muhtemelen şunu dedi: “BANA NE LAN, GRUP BENİM DEĞİL Mİ, İSTEDİĞİM GİBİ YAPARIM, BEĞENMİYOSANIZ S****RİN GİDİN.” E bu kadar yeteneği varken haklı da kardeşim, beğenmeyen çekip gidebilir. Ben kalıyorum!

Volkan Atay: En sevdiğim Megadeth albümü şüphesiz ki Rust in Peace. Ve açılışı da air guitar oyunlarıma yoldaşlık eden bu nefis parça ile yapılıyor. Her saniyesi ile bir Megadeth klasiği olarak hiç dinlememiş birine grubu tanımak adına başlatacağım şarkılardan birisi. Şarkınını 2.ci dakikalarında başlayan akustik pasaj ertesi olan bölüme hala akıl sır erdiremiyorum. Müthiş bir müzikal kafa ile yazılmış. Şarkıyı bitirdikte sonra kendileri de biliyorlardı bence ortaya çıkan şarkının gücünü. Sözleri ile de kirli kutsal savaş zihinlerine birer mermi yollarcasına da güdümlü hazırlanmış. Ve elbette beynimize kazımalıyız ki Dave Mustaine riff yazmakta bir efsanedir. İçinizdeki “Punisher”, parçanın ikinci yarısını bir daha dinlemeli! Evet sen!

Yazarların Kişisel Listeleri

[toggle title=”Burak Gülgüler”] 1) Tornado of Souls
2) In My Darkest Hour
3) Trust
4) Peace Sells
5) Symphony Of Destruction
6) Holy Wars… The Punishment Due
7) The Conjuring
8) Foreclosure of a dream
9) My Last Words
10) Mary Jane
[/toggle] [toggle title=”Emre Karacaoğlu”] 1) Captive Honour
2) Holy Wars… The Punishment Due
3) Hangar 18
4) Sweating Bullets
5) Poison Was the Cure
6) The Conjuring
7) Take No Prisoners
8) Five Magics
9) Foreclosure of a Dream
10) Wake Up Dead
[/toggle] [toggle title=”Kerem Onan”] 1) Tornado Of Souls
2) Holy Wars… The Punishment Due
3) Hangar 18
4) Take No Prisoners
5) Architecture Of Agression
6) Skin O’ My Teeth
7) Countdown To Extinction
8) Foreclosure Of A Dream
9) Devil’s Island
10) I Thought I Knew It All
[/toggle] [toggle title=”Mert Yıldız”] 1) Tornado Of Souls
2) Good Mourning / Black Friday
3) Wake up Dead
4) In My Darkest Hour
5) Skin O’ My Teeth
6) Lucretia
7) Holy Wars… The Punishment Due
8) Peace Sells
9) Psychotron
10) Take No Prisoners
[/toggle] [toggle title=”Özgür the Editor”] 1) Holy Wars…The Punishment Due
2) Hangar 18
3) Take No Prisoners
4) Skin O My Teeth
5) A Secret Place
6) In My Darkest Hour
7) Symphony Of Destruction
8) Ashes in Your Mouth
9) Lucretia
10) Trust
[/toggle] [toggle title=”Volkan Atay”] 1) Holy Wars… The Punishment Due
2) Hangar 18
3) Foreclosure of a Dream
4) Tornado of Souls
5) Peace Sells
6) Take No Prisoners
7) Countdown To Extinction
8) In My Darkest Hour
9) Skin O’ My Teeth
10) The Scorpion
[/toggle]
Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.