Ghost – Infestissumam: Rock öldü, yaşasın hayaleti!

1006
0
Paylaş:
ghost

Ghost’un çıkardığı ilk single olan “Elizabeth”den itibaren bu kadar çok sevilmiş olmasının sırrı ne? Yeraltının son “metal dede”si Fenriz’in kendilerini bizzat önermiş olması mı? Aslında Slipknot’ın tıkanan metal camiasına yıllar önce uyguladığı görsel şok tedavisini yeniden ama anti hristiyan bir kilise şovuyla yeniden uygulaması mı? Elemanlarının gerçek kimliği ile ilgili başlatılan bütün spekülasyonların, grubu sessiz sedasız heavy metal sahnesinin en çok konuşulan şeyi haline getirmesi mi? Yoksa yapılmış en iyi Mercyful Fate/Blue Oyster Cult hibridi olmaları mı?

Cevap ne olursa olsun, şöyle bir gerçek var: müzik bitti. Rock müzik ve türevlerinde tür sentezlerinin dibine geldiğimiz anda, eskiye dönüş yavaş yavaş yükselerek bir numaralı trend haline geldi. Şu an bu olay “RETRO” adıyla bir çılgınlığa dönüşmüş durumda, hem de müziğin her türünde. Düşünün, bire bir 90’lar Madonna’sını taklit eden bir kadın şu an dünya çapında bir süperstar! İşte Ghost bu noktada tam olarak doğru zamanda doğru yerde olmanın avantajını taşıyor. Hem görsel hem de müzikal olarak sırtını geçmişe bire bir yaslıyor ama o dönemin içinden kopup gelmiş gibi davranıyor, o döneme saygı duruşunda bulunmuyor aslında. Burada en önemli detay ise grup elemanlarının yüzlerinin görünmemesi. Nasıl mı? Dinle bak…

ghost-2013

Retro sınıfına giren gruplarda çalan müzisyenlerin aslında yaptığı basit; 60’ları, 70’leri ve 80’leri yeni binyıla taşımak. Kıyafetleri, şarkı sözleri, albüm kapakları; kısaca tüm görselleri, temsil ettikleri dönemin tiyatrosu gibi. Bu tiyatro o kadar etkilemiş ve büyülemiş ki hepimizi; “kapsam”ın dışına çıkmaya dair her girişim fanlarca cezalandırılıyor. Biraz modern bir sound mu denedin? Yaptığın albüm yılın en iyilerinden olsa da hemen diskalifiye edilebiliyorsun ( bkz. Witchcraft – Legend ). Kısacası bu, yaşadığımız şeyin gerçek hayattan kaçış ihtiyacıyla doğduğunun en büyük kanıtı. İnsanlar aslında bu zamandan kaçmak, bu dönemin sorunlarından uzaklaşmak istiyorlar. Kendileri yaşamadıkları ve büyük ihtimalle yaşasalardı da o zamanın sorunlarıyla mutlu olamayacakları bir geçmişi, bugünün içinde yeniden yaratarak o alanda kendilerini özgür ilan ediyorlar. Gel gör ki gençlikleri, bugünde ve şimdi yaşadığımızı vuruyor yüzlerine. Daha “gerçek” bir hayale ihtiyaçları var. Çünkü güncel olan ticari, geçici, eskisi gibi kalıcı değil. “Bildiğimiz anlamda formüllerle örülü” müziğin sonuna gelindikçe de şu ortaya çıkıyor; güncel olan aslında eskinin yeni hali. Bu müzik türünün, bu sosyal düzenek ve şartları içinde önereceği müzikal açılımın sonuna gelinmiş. Dünya değişene kadar belli ki yeni bir dışavurum tarzı ortaya çıkmayacak. O zaman neden köklerimize sarılmayalım?

Fakat geçmişin önemli yüzleri de hala hayatta, tıpkı zombiler gibi! Black Sabbath’dan tutun Led Zeppelin’e kadar yeniden toplanan; AC/DC, Rolling Stones gibi hiç dağılmayan ve hala sold out turlayan dedelerin yüzlerine bakın, yaşlılar. Rock’n’roll’un yaşlanabileceği hiç aklınıza gelmiş miydi? Hani genç ölecektik ve yakışıklı kalacaktık? Hani hızlı yaşayıp özgür ölecektik? Hani seks, uyuşturucular ve rakınroldu?! Görünen o ki bu 60’larda türeyen bol seksli formül, kendisinden daha önce türemiş binlerce yıllık başka bir formüle yenik düştü; “Güçlü olan hayatta kalır”. Sağlık sigortalarına, tonlarca medikasyona, uzun turnelerden sonra sağlıklı yaşamı korumaya, ani gelecek hastalıklara karşı tedaviye para lazım! Dolayısıyla şimdiki çocukların yaşayamadığı dünün “yaşamışları”, hala aramızda. Bu bizim o anları anmamız için süper bir fırsat. Aynı zamanda o anları “yaşarmış gibi” yapmamıza da en büyük engel. Zaman hala onların zamanı oldukça bizim o rolü kapabilmemiz mümkün değil. Diğer yandan da onlar, ayakta kalan güçlüler olarak zamanın yıkıcı etkilerinden korunmak, ölmemek için şovu devam ettirmek zorundalar. Rakınrol, bu şekilde onu icat edenlerin de oynadığı bir tiyatro şimdi. Çünkü sahnede çalınan şarkılardaki hayatlar yaşanmıyor artık sahneden inince. Doktora kontrole gidiliyor.

İşte Ghost, burada, bu çağda, tiyatronun oyuncuları ve tarihin karanlığına karışmak bilmeyen – bir anlamda Yunan mitolojisinin tanrılarını hatırlatan – idol dedelerimizin arasında “zaman dışı bir hakem”i, bir tür Dr. Who’yu oynuyor. Hem tiyatronun bir parçası olduklarını kabul ediyorlar, hem de bu tiyatro şu an, tamamıyla o müziğin icra edildiği çağda oynanıyormuş gibi davranıyorlar. Bize gelmiş değiller, bizim zamansal olarak onları takip ettiğimiz hissini yaratıyorlar. Bunu yapabilmelerinin sırrı ise maskeleri. Maskelerin altında ya da iplerin ucunda kimin olduğu mühim değil. Şarkıları söyleyen zombi imajlı Papa Emeritus bandosu “isimsiz hayaletler” olduğu sürece onları müzik tarihinin belli bir “kalıbına” dökmeniz, sınıflandırmanız imkansız. Bu bir korku gösterisi, bir tiyatro ve oynadığımız oyunun içindekiler değişebilir. Bize sürekli ve düzenli olarak Emeritus aracılığı ile seslenip, “emirlerini” bildiriyorlar.

ghost-infestissumam-2013Değişim ise ironik olarak bu tiyatronun izleyicilerinin en sevmediği şey. Dolayısıyla heavy metal ile tabiri caizse “heavy blues”un “korkunç iyi” bir harmanı olan ilk albümlerinden sonra elimizdeki ürün ile, onun başarısı sonrası gerçekleşen “astronomik transfer”in ürünü olan ikinci albüm arasındaki fark, doğal olarak grubun “eski” fanlarının hoşuna gitmeyecek. Zira elemanları Avrupa yeraltı piyasasının önemli isimler olduğu tahmin edilen Ghost, heavy metal sularındaki gezisini okyanusun öbür yanına taşımak için horror rock sularına giriyor. Hem de bunu yaparken ne bir ABBA cover’ıyla 70’lere bambaşka bir perdeden bakmaktan ne de Zombie Queen ile rock & roll’un salt “kıç sallamak”tan ibaret olduğu günlere gitmekten çekinmiyor. “Gemileri yaktık” diyor kısacası adamlarımız.

Albümle aynı adı taşıyan intro, herşeyin eskisi gibi olacağı hissini uyandırıyor dinleyende. Ghost yine bildiğimiz Ghost diyor ve gaza geliyorsunuz. Keza kimi şarkılarda yine heavy metal izleri var ve bunlar ilk albümün “müşterisini” tavlamak için yapılmış olsa da iyi şarkılar. Karşınızda yeni Alice Cooper, Kiss olmaya çalışan bir rock grubu var artık. Hatta Body And Blood ve Idolatrine neredeyse “pop” vokalleriyle grubun niyetinin çooook çok daha merkezde bir yer olduğunun kanıtı. Son yayınladıkları “ürün”lerden birinin bir “Papa Emeritus vibratörü” olması da gösteriyor ki, tıpkı o iki isim gibi rock dünyasına “gerçek mi cesaret mi” oyunu oynatmaya niyetliler. Tabii artık çağımızın “geride yapacak hiçbir ilkin kalmadığı” ahmak günleri içerisinde, bu hareket onlara shock rock, horror rock üstatlarının sahip olduğu saygıyı mı getirir yoksa “üzerine aşırı düşülmüş bir pazarlama komedisi” olarak mı hatırlanır bilemem ama şundan eminim; Eğer bu tarzın içindeyseniz, bu yıl türünde dinleyebileceğiniz en güzel albümlerden biri. Kısacası beklediğiniz rock’n’roll soslu bir korku şovu ise aramıza hoşgeldiniz.

Burada grup için en büyük risk şu; bu müziğin 70’lerde ve 80’lerde sahip olduğu görkemden ve “gösterinin büyüklüğünden” o dönemin dinleyicileri rahatsız olmazken, retro akımının “takipçileri”, tıpkı grunge çocukları gibi “özel” olduklarını, yeraltında olduklarını düşünmek istiyorlar. Sanırım o büyüyü Ghost, kulvarı piyasanın göbeğine doğru genişleterek bozuyor ve bu yüzden de alacağı tepki, eğer mainstream bir kabullenme gerçekleşmezse, tahminlerinden daha büyük olabilir.

[youtube id=”gkBt7yLXyDk” width=”620″ height=”360″]
Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.