Ve bütün çirkinler öldürülecek

Boris Vian için yazılmış sayısız yazı mevcut. Yazdığı kitaplar için de öyle. Bunlar da genellikle alt üst ettiği şeyler üzerinedir. Irkçılık, din, militarizm de bu konuların başında gelir. Gel gelelim “Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek”, hakkında en az şey yazılan kitabıdır. Bunda, muhtemelen yarattığı kahramanların, popüler kültürün kuklalarına olan “kusursuz” fiziksel benzerlikleri etkindir.

Boris Vian’ı okumak başka, anlamak ve çözümlemek bambaşka iki şey elbette. Tüm kitaplarını hatmettiğim yazarın malum kitabı, gün içinde karşılaştığım şeyleri düşünürken en çok anımsadığım olmuştur. Sebebi belki dört yaşımda edindiğim, zamanla üzerimden attığımı düşündüğüm/sandığım izlenme fobisi olabilir. Kimsenin olmadığı bir odada giyinirken dahi izlendiğimi hisseder tedirgin olurdum. Belki üniversiteye başlayana dek fiziğimle barışmamış olmam da etkendir bunda.

Konuya paldır küldür dalarsam eğer, üniversite hayatında da kampus dışında da belirlediğimiz rutinlerin çoğu zaman planlı olduğunu hissediyorum. Şöyle ki üniversite sınavını kazanıyor ve bir sınıfta derse giriyorsunuz. Sınıf listelerini genellikle alfabedik olarak düzenliyorlar. Örneğin şimdiki sınıfım H harfiyle başlayıp Z ile bitiyor. Ben okulu bırakıp yeniden döndüğüm için o sınıfa eklendim. Ve sınav tarihleriniz, yaptığınız ödevler, bununla birlikte kütüphaneyi kullanma rutininiz, ders çalışma şekliniz, sınıfa ilk geldiğiniz gün genellikle kiminle yan yana oturmuşsanız onunla olan samimiyet dereceniz, yemekhaneyi ya da kampus içerisindeki kafeterya ve kantinleri kullanma tercihiniz, grup halinde yapılan ödevlerde düştüğünüz grupların genellikle sınıf listesine göre düzenlenmesi, aynı memleketten olan insanların aynı sınıfa düştüğündeki yakınlığı, hatta dini görüş, giyim zevkiniz, seçtiğiniz erkek/kız arkadaş özellikleri, oturduğunuz semtler gibi konuların hepsinin birbiriyle ilgisi olduğunu düşünüyorum. Eğitim Fakültesi öğrencilerinin klişe bir şekilde 2 ve 3. sınıfa geldiğinde fakülte içinden erkek arkadaş edinmesi, 4. sınıfta daha ciddi ilişkiler yaşaması ve genellikle aynı fakülteden mezun oldukları insanlarla olan evlilikleri de öyle.

Peki, kazanılan bölümler ve bunların olduğu şehirlerin seçimi nasıl oluyor? Siz tercih yaptığınızda aldığınız puanla birlikte ilk tercihinizden başlayıp sonuncusuna dek standart sapma vs. etkileriyle birlikte belirli bir yüzdelik dilimde “uygun” bölüme yerleşiyorsunuz. Sınıfınızdaki insanların aldıkları puanlar genellikle birbirine yakın oluyor. Bu koşulda sınavda gösterdiğiniz başarı da başka insanlarla yakın oluyor.

Şimdi bu üstte yazılanlardaki tüm “genellikle”, “bazen,” ve “-ebiliyor” kısımlarını yok edip, yerlerine kesinlik belirten kelimeler ve ekler getirin. Korkmadığınızı  söylemeyin bana.

“Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek” kitabı da anlatımının yalınlığı bir yana konu olarak insan üreten bilim adamlarının testleri başarıyla geçen insanları çeşitli mevkilere yerleştirmesi sonucu bunlarla karşılaşan bir adamı konu alır. Hatta kitabın en sevdiğim kısmı adadaki deneylerden biridir. Herkesin “güzel” ve “yakışıklı” olduğu deneyde başarısız bir kişi vardır ve “çirkin”dir. O kalabalıkta herkesin seks için birbirine yaklaştığı anda insani bir güdüyle farklı olana yani çirkine rağbet eder herkes.

Kitaptaki deneyler klonlama için değildir. Güzel ve yakışıklı insanlar çiftleştirilir ve bu birliktelikten olanlar bilimsel yöntemlerle çabuk büyürler. Klişe ya da basit bir konu gibi dursa da o yalın anlatım ve her satıra sinmiş olan Boris Vian kokusu kitabı muhteşem hale getirmiştir.

Belki de ben sadece saçma sapan şeyleri dert eden paranoyağın tekiyim. Siz yine de etrafınıza ve ait olduğunuz popülâsyona bir göz atın. Samimi olduğunuz insanlarla nerede tanıştınız, ortak olan özellikleriniz neler, birlikte gittiğiniz yerler nereler, eğitim durumlarınız ve ailevi yapınız farklı mı, dininiz, mezhebiniz farklı mı, hayattan istedikleriniz aynı mı değil mi?

“Hadi gel şimdi -Boris- sarhoş olalım!”