Eti Negro, Dire Straits ve “Özel Bir Sandık”

6620
0
Paylaş:
90lar - paslanmaz kalem

Gerçekten iyi bir şarkı bizleri bir ömür boyu rahat bırakmıyor. Mekânlar değişiyor, hayatımıza giren insanlar değişiyor, karakterimiz değişiyor, hatta o şarkının bizdeki ilk çağrışımlarının üzerine yenileri bile eklenebiliyor… Ama derinlerde bir yerde, o parçanın uyandırdığı ilk his hep bakiymiş gibi kalıyor, öyle değil mi?

eti negro - paslanmaz kalemDire Straits’in 1985 seneli, çok satan albümü “Brothers in Arms”daki mücevher “Your Latest Trick”i belki ismiyle hatırlamazsınız ama o meşhur trompet ezgisini içeren girizgâhıyla birlikte belleğiniz hemen faal hale gelecektir. 90’lı yıllar boyunca Eti markasının “Negro” isimli bisküvisinin reklamında sayısız kere duyarak zihnimize kazıdığımız bu melodinin bendeki çağrışımı o kadar kuvvetli ki, onu ne zaman duysam, bulunduğum mekân, zaman ve yaştan bağımsız olarak kendimi yine onu ilk defa ve tekrar tekrar duyduğum çocukluğuma dönmüş halde buluyorum. Evet, üzerinden zaman geçtiği için bazı detaylar flu ama küçüklüğümü geçirdiğim, Bağlarbaşı Meydanı’na bakan anneannemin evi, televizyonun olduğu iki tarafı camlı oturma odası, dört bir yandaki dantel işlemeler, halının üzerindeki oyuncaklarım, dayımın eve gelmesi ve benim yanımda onun da televizyonun karşısına geçmesi gibi detaylar hâlâ gözümün önünde. Ve tabii ki bunlara eşlik eden çocuksu masumiyetle karışık, dünyadan bihaber huzur hissi… Parçanın uyandırdığı hatıranın belki de tarif etmesi en zor ama en baskın özelliği de bu aslında. Sadece geçmişi düşünerek arada bir ziyaret ettiğim bu duyguyu gündelik hayatımda duymayı çok özlüyorum. Onu sevmem için başka hiçbir neden olmasaydı bile, müzik bana bunu her seferinde yeniden yaşatabildiği için ona yine müteşekkir olurdum.

Mark Knopfler 80ler - paslanmaz kalem

(O yıllarda görmeye alıştığım haliyle) Mark Knopfler

Dire Straits’in beyni olan vokalist/gitarist Mark Knopfler’in dokunduğu her şey altın değerinde. Yaşım ilerledikçe bu bestesinin diğer inceliklerine, şarkı boyunca devam eden klas gitar numaralarına ve belki de bunların hepsinden çok da sözlerine kulak kesildim. Knopfler’in kaleminden çıkan ve büyük şehirde bir geceyi ve kahramanın bir kadınla yaşadığı bir olayı anlatan sözleri kavramam İngilizce öğrenmemden sonra olacaktı tabii ki. Artık ben de şarkı hakkındaki fikir tartışmalarına katılabiliyordum: Knopfler burada bir fahişenin cüzdanını çalmasından dolayı, onu bu “son numarası” için tebrik mi ediyor yoksa aşık olduğu kadın onun kalbini kırdığı için kinayeli bir şekilde içini mi döküyor? İlk gençliğimde kendi aşk acılarıma eşlik etmesi için parçayı dinlediğimde, pek tabii ki kendimi ikinci yoruma daha yakın buluyor ve şarkının başkişisinin yerine koyuyordum. Ama dediğim gibi, parçanın çocukluğuma dair o öznel huzur hissi o zaman da vardı.

yoyo - paslanmaz kalemBellek uzmanı Marcel Proust’un Swann karakteri de benzer hisleri kendi favorisi olan bir parçanın bir cümleciğinde deneyimliyordu: “Hatta Swann onu düşünmediği anlarda bile, cümlecik, maddi karşılığı olmayan başka bazı kavramlarla, ışık, ses, derinlik, tensel haz gibi kavramlarla aynı şekilde Swann’ın zihnindeki gizli varlığını sürdürüyordu; iç yaşantımızı çeşitlendirip süsleyen değerli varlıklarımızdır bu kavramlar. Belki hiçliğe geri dönecek olursak, onları kaybederiz; silinip giderler. Ama yaşadığımız sürece, tıpkı gerçek nesneler gibi, bu kavramlarla da tanıştığımızı inkâr etmemiz imkânsızdır; örneğin lambayı yaktığımızda odamızdaki eşyaları dönüştüren, karanlığın hatırasını bile kovan ışıktan şüphe edemeyiz.”

Aslında herkes Proust’u madlen kekiyle tanır ama bu büyük yazar “Kayıp Zamanın İzinde” boyunca değişik duyularla elde edilen hafıza mühürlerine de sıklıkla yer verir –kaldı ki madlen kekine bakıp “tat” duyusunun en önemli hafıza tetikleyicisi olduğunu düşünmek caziptir– ama kendisi için “koku” duyusunun daha etkin olduğunu bir noktada açıkça ifade eder. Halbuki yukarıdaki pasaj ve benzerlerine yeniden baktığım zaman da Proust’un işitsel ve müzikal imlere ayrı bir kıymet verdiğini düşünmeden edemiyorum. Adeta Swann gibi ben de “Your Latest Trick”in derinlerde bir yerde zihnime mühür vurduğunu fark ediyor ve hatta onu sürekli duymasam bile “iç yaşantımı çeşitlendirdiğini” kendime itiraf ediyorum. İç dünyamda hatıralara ve duygulara izafe ettiğim sayısız parça ve ezgi içinden “Your Latest Trick” ve trompet/saksafon melodileri beni çocukluğumun o anlarına götürerek hayatın geçiciliğini ve kötü hadiselerin uçuculuğunu hatırlatıyor… “Hatırlatmak” ne kelime, aksine, belletiyor. “Unutma, Emre,” dedirtiyor bana. “Anneannenin evindeki o duyguyu unutma. Dünya o zaman da kötü bir yerdi. Üç aşağı, beş yukarı, varoluş yine acı doluydu. Ama sen bundan bihaber olduğun için şu anda özlemini çektiğin o huzur hissine sahiptin. Ama bu sana şunu göstersin: O his, dışarıda olanlardan bağımsız bir şey demek ki. O her zaman orada ve onu istediğin zaman ziyaret edebilirsin.”

emre karacaoglu cocuk - paslanmaz kalem

“O his, dışarıda olanlardan bağımsız bir şey demek ki. O her zaman orada ve onu istediğin zaman ziyaret edebilirsin.”

Bunun bendeki yansımaları çok büyük çünkü tasvir etmeye çalıştığım o duygu benim kendi içimde sakladığım, benden başka kimsenin mahiyetini tam olarak anlayamayacağı ve zaman zaman da varlığına sığındığım, içi göz kamaştırıcı bir hazineyle dolu, özel bir sandık. “Your Latest Trick”, o sandığın kapağını arada bir açıp içerdeki hazinenin ışıltısıyla benliğimi doyurmamı sağlayan bir anahtar niteliğinde benim için.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.