IRON MAIDEN – En Vivo!

Paylaş:

Konser dvd’leri sağolsun Latin Amerika izleyicisinin ne kadar coşkulu ne kadar tutkulu olduğunu görebiliyoruz. Kanadalı dev grup Rush’ın Rio (Rush in Rio) ve Megadeth’in Buenos Aires (That One Night Live in Buenos Aires) konser dvdleri bu bakımdan zirve noktalarından görülebilir. Seyircinin gitar melodilerine kadar eşlik etmesini, stadyumları doldurmasını hayretle ve hayranlıkla izliyoruz. Keşke bizde de olsa diye iç geçiriyoruz.  Aşağıda Megadeth’in Bueonos Aires’teki “Symphony ve Destruction” performansını görebilirsiniz.

[youtube id=”2TuRZ9yD4DI” width=”620″ height=”360″]

Aslında Türk izleyicisi tutku ve coşku bakımından latinlere benzetilebilir. Her ne kadar kültürel açıdan uzak olsak da, tarihsel bir ortaklığımız olmasa da latinlerle benzer yaşam standartlarına ya da zevklere sahip olduğumuz söylenebilir. Latin ülkeleri de Türkiye gibi yıllardır gelişmekte olan ülke kategorisinde gösteriliyor, oraların da gençleri gelecek kaygısıyla yaşıyor, ya da futbol orada da en popüler spor aynı bizde olduğu gibi…

“En Vivo” yani “live” Iron Maiden’ın 2 diskten oluşan son eseri… İlk disk 10 Nisan 2011’de Şili’de başkent Santiago’da verilen konserden oluşuyor. Son albüm The Final Frontier’ın turnesi kapsamında verilen konserde, bu albümden 5 parça var. Diğerleri ise Maiden’ın bilinen klasikleri, pek bir sürpriz yok. Sahne muhteşem -ki bizde geçtiğimiz haziranda görme fırsatı bulmuştuk – performans zaten şahane ama solist Bruce Dickinson daha bir şahane… Evet “scream for me Santiago!” çığlıklarıyla seyirciyi kendinden geçiriyor, müthiş bir performans; özellikle “The Talisman” ve “Dance of Death”e dikkat etmenizi tavsiye ederim.

[youtube id=”GoBok1xd93M” width=”620″ height=”360″]

İkinci disk ise bu dvd setin aslında kıymetli bir parçası. “Documentary” bölümü oldukça doyurucu olmuş. Turnenin hazırlıklarını, işleyişini görme şansına sahibiz. Flight 666 belgeseliyle benzerlikler gösteriyor. Ed Force One’ın hazırlanışı, sahne kurulumu v.s. var. Ama bu sefer işin mutfağı daha bir güzel anlatılmış. Turnenin catering işinden, grup elemanların gardrobuna kadar ne oluyor, bitiyor görüyoruz. Her bir işten sorumlu ekip geçmiş kamera karşısına güzelce anlatmış. İşin konser kısmının yanında, bu kısmını da merak edenler için bulunmaz nimet.

[youtube id=”AiUYERCcrOA” width=”620″ height=”360″]

Onun dışında “Satellite 15…The Final Frontier”’ videosu ve bunun yapım aşaması var.

Evet Iron Maiden şu an yaşayan en büyük heavy metal gruplarından biri. Bu dvd’nin çıkacağı duyurulunca “yine mi konser dvdsi” diye tepki verilse de, açıp izlenip yine hayran kalınıyor. Son albüm parçaları konserde daha bir leziz geliyor. “Satellite 15… The Final Frontier” – “El Dorado” açılışı albümde belki değil ama konserde çok etkileyici.

Bize de bir “en vivo” lütfen!

Artık dünyada pek çok şeyin hızlıca tüketildiği bir gerçek. Müzik de bundan en çok etkilenen alanlardan biri. İnternete gir – hatta ne girmesi zaten 7/24 ordayız, eskidendi o 56k modemle internete “girmek.”- indir albümü dinle ya da dinliyormuş gibi yap geç. Bir albüme zaman ayırıp, alıp dinleme devri çoktan kapandı. Olay artık insanlar müziğe para ayırmıyor noktasında tıkandı.

Durum böyle olunca da “yalnız ve güzel ülkem”de niye böyle konserler olmuyor sorusunun cevabını buluyor muyuz? Tabi ki hayır! Yukarıda belirttiğim durum tüm dünya için geçerli ama elin Latin Amerika’sından Hindistan’ına (bkz.Flight 666) kadar çatır çatır, seyircilerin taştığı stadyum konserleri oluyor. Demek ki olay müziğin artık kolay veya bedava ulaşılabilir olması değil. Rock/metal dinleyicisi için konser bambaşka bir olaydır. Sevdiği grup için kilometrelerce yok tepip, bütçeler ayırabilir. Başka bir olaydır konser, hiçbir teknolojik gelişme o olayın sonunu getiremez.

Hep söylenen bir şey vardır “Metallica dışında hiçbir metal/rock grubu Türkiye’de stadyum dolduramaz”diye; olay hep bu yönde dönüyor. Türkiye’de organizatörler riske girmek istemiyor. Daha şöyle oturmuş, gelenek haline gelmiş rock/metal festivalimiz yok. İlk Sonisphere başarılıydı (Big Four’un etkisiyle) ama ikincisinde koskoca Iron Maiden’ı Küçükçiftlik Park’a sıkıştırdık. Bruce baba “umarım bir dahaki sefere daha büyük bir yerde çalarız” falan dedi.

Daha büyük bir yer olur mu? Çok şüpheli… Aslında biraz kendimizi de bakmamız lazım. “Sevdiğim grup gelse ne yapar eder giderim” diyen insanları çokça görürüz ama iş ciddiye bindiğinde öyle olmuyor, bahaneler üretiliyor; bilet pahalı falan deniliyor. Hani facebook’da açılan bir ‘event’e 500 kişi katılacak olup, 30 kişi gelmesi gibi bir şey oluyor.

Tamam buralardan yurtdışına uçak biletiydi, vizesiydi türlü çileler çekip konsere, festivale giden de çok kişi var ama herhalde bunlar organizatörlere yeterli gelmiyor. Yapılan organizasyonlarda mutlaka aksaklıklar oluyor, kimse tam olarak memnun ayrılmıyor. Dolayısıyla da ‘bir dahaki sefer’ olmuyor.

Neyse bize dev stadyum konserleri şimdilik uzak görünüyor. O zamana kadar, oturma organlarımızı kaldırıp başka diyarlarda bunu yaşamaktan başka çare yok.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.