METALLICA – En İyi 10 Şarkı

9767
1
Paylaş:

Paslanmaz Kalem’in amme hizmetleri Metallica ile devam ediyor. Ekibimize Kanada’dan yeni katılan, muasır medeniyet temsilcimiz Ahmet Çataltuğ ile birlikte yazarlar olarak yine ilk 10 listelerimizi oluşturduk, süper bilgisayarımızdaki son teknoloji örneği analiz programımıza girdik ve bilgisayar mühendislerimizin uzun uğraşları sonunda şaşırtıcı final listemiz ortaya çıktı. İnternet’teki, Dünya’daki ve hatta Samanyolu galaksisindeki tüm Metallica tartışmalarını bitirecek nihai listemizi gururla sunarız.

James Hetfield gibi bir rock/metal vokalistine sahip, muhteşem vokal melodileri yazan böyle bir gruptan üç adet enstrümantalin listeye girmesi hepimizi şaşırttı… Ama hepimizin bu kadar sevdiği grubu yeniden değerlendirince, bunun çok doğal olduğunu gördük. Metallica sadece besteleriyle bile hikâyeler anlatmayı becerebilen bir grup sonuçta.

Yazarların kişisel seçkilerinde tek tük görülse de son dört albümden hiçbir parçanın dereceye girememesi de dikkatimizi çekti. Burak “Bleeding Me”nin ilk 10’da yer almamasına sinirlenip, tası tarağı toplayarak Hindistan’a gitti. Emre’nin “The Outlaw Torn”u kendi seçkisinde ikinci sıraya koyması onu listeye sokmaya yetmedi. Galiba Paslanmaz Kalem yazarları olarak hâlâ 80’lerde yaşıyoruz; daha genç olanlarımız ise ancak 90’ların ilk yarısına gelebilmiş. Kerem ve Tolga’ya bakın: Bu yaşta hâlâ “Motorbreath” dinliyorlar.

Temennimiz, Metallica’nın bir sonraki Türkiye konserinde halk oylaması yapmayıp, bizzat bizim bu listemizden faydalanmasıdır. Metallica’ya izin veriyoruz, gönül rahatlığıyla kullanabilirler. “Don’t mention it!” =)

10) Motorbreath (Kill ’Em All – 1983)

[youtube id=”TWKJmbmOOf4″ width=”620″ height=”360″]

Kerem Onan: O nakarata nasıl aşık olmaz ki bir insan? Punk’n’roll sosunu thrash metalin ilk ve en çiğ örneklerinden birinin üzerine utanmazca dökün. Motörhead’in hiç yapamadığı şarkılardan biri olarak anabileceğiniz gerçek bir klasik var karşınızda. Tek bir şarkıda rock’n’roll’un 80’lere kadar aldığı formların en çiğlerini içerebilen kaç tane kızgın marş dinlediniz? Evet, yaklaşık yüz kadar böyle sevdiğimiz klasik var ve bunların en iyilerinden biri de Motörbreath! Hala sevdiğim bir cover’ı yok bu şarkının ve evet, o cover’ı yapmaya feci niyetim var.

9) The Thing That Should Not Be (Master of Puppets – 1986)

[youtube id=”bYJGt67Mwmo” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: Bir “Cthulhu” parçası. Malumunuz Cliff Burton şahane ve klas bir insan ve basçı olmasının yanında Lovecraft manyaklığı da olan biriydi ve Metallica’nın ilk albümündeki çocuksu liriklerinin ardından Hetfield’ın önüne birkaç kitap atıp “kardeşim oku biraz da diğer TREŞÇİ BARZOLARDAN farkın olsun” demiştir (öyle dememiş de olsa Hetfield’ı etkilemiş olduğu bariz mhehe.) “The Thing That Should Not Be” de Lovecraft etkilenimli bir şarkı olarak “The Call Of Ktulu”nun lirikli bir devamı sayılabilir. Yine bir Lovecraft uğursuzluğu, tekinsizliği, “bi bokluk gelecek ama dur bakalım hayırlısı” atmosferi, bu ağır ve sert parçanın kemiklerine kadar işlemiş. O akustik gitarlı giriş nedir kardeşim, canımıza mı kastediyorsunuz siz? Sözlerde geçen “denizi izleyen DEVŞİRME veledler”in ne olduğunu anlamak için de oturup “Shadow Over Innsmouth”u okumanız gerekir tabii.

Emre Karacaoğlu: “Master of Puppets”taki diğer thrash şarkılarına nazaran daha düşük temposu, basit rifleri, tekrar eden yapısı ve renksiz vokal melodileri ile albümde ayrıksı duran bir parça. Bir şarkıdan çok bir dua gibi duruyor hatta –ki sözlerine dikkat ettiğimiz zaman “O” diye anılan, büyük ve kadim bir varlığın tasvir edildiğini görüyoruz. Böylelikle Hetfield’ın Lovecraft’ten alıntıladığı sözlerle Cthulhu’yu da tanımış oluyoruz: “Sonsuza dek yatabilen ölü değildir; tuhaf çağlarda ölüm bile ölebilir.” Bu şarkı, Lovecraft’in Cthulhu mitosu için yazılmış en sağlam güzelleme olabilir. Hammett’ın wah pedallı sololarının en kışkırtıcı örneği de bu parçada. Pedalla verdiği hafif disonans ve kısık sesle geri plana eklediği delay efektli sesler şarkının delilik iması ve Cthulhu’nun evi olan denizin dibini çağrıştırıyor.

8) Battery (Master of Puppets – 1986)

[youtube id=”md3B3I7Nmvw” width=”620″ height=”360″]

Özgür The Editor: Metallica, kariyerindeki en iyi albüme daha iyi bir giriş yazabilir miydi? Cevap veriyorum: Yazamazdı. Gizemli bir hikaye anlatmaya başlar gibi giren clean gitar melodisinin birdenbire distorşınla buluşup güçlü bir soundla tekrar etmeye başladığı andan itibaren bizi nasıl bir albümün beklediğinin müjdesini -ve adının hakkını veren- şarkıdır. Hemen sonra Lars’ın davuluna 2/4’lük abanmasıyla birlikte, albüm daha ilk dakikalardan itibaren hem melodik hem de agresif yüzünü dinleyicisine gösterir. Özellikle de şarkının ikinci yarısında gitar solosundan hemen sonra giren davul ve bas gitarın uyumu şarkının zirve noktasıdır, heavy metal tarihindeki en iyi albümlerden birinin habercisidir.

7) To Live Is to Die (…And Justice for All – 1988)

[youtube id=”2WdYt9VkVek” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: Metallica’nın ’80’lerdeki enstrümantal üçlemesinin en karanlık halkası, rahmetli ve değerli basçıları Cliff Burton anısına yazdıkları “To Live Is To Die” şüphesiz. Şarkı öyle bir başyapıt ki, zaten bunun üzerine başka bir enstrümantal nasıl yapabilirlerdi düşünmek güç. Hüzünlü, büyük bir kayıp hissi yaratan akustik bölüm yavaş yavaş sert ve karanlık gitar rifflerinin içinde kayboluyor ve 10 dakika boyunca grup Burton’ın ölümünün ardından yaşadığı hisleri müzikal olarak olabilecek en ustalıklı biçimde aktarıyor. Sonsuzluğa karışan kesik riffler tekrar başlangıçtaki akustik arpej içinde kaybolduğunda siz de düğümlenmiş bir boğazla, sap gibi ortada kalakalıyorsunuz.

Emre Karacaoğlu: Metallica’nın progressive metal albümü addettiğim “…And Justice for All”da yer alan, grubun neden bu kadar büyük ve sevilen bir grup olduğunu çok güzel örnekleyen ve “popüler olan”la “iyi olan”ın bazen çakışabileceğini gösteren bir şaheser bu. Hetfield’ın şarkının sonuna doğru okuduğu, ilk iki mısrası Alman şair Paul Gerhardt ve diğer iki mısrası ise Cliff Burton’a ait olan şiir bile parçanın bütünlüğüne o kadar yakışıyor ki. Değişen tempoları ve akustik pasajları ile metal müziğe alışkın olmayanların kulaklarına garip gelen bu parça, ustalık belirtilerini dinleyici üzerinde zamanla, kalıcı bir şekilde hissettiriyor.

6) Creeping Death (Ride the Lightning – 1984)

[youtube id=”lXWq3f01e2U” width=”620″ height=”360″]

Kerem Onan: 2003 yılındaki Radical Noise reunion konserinde şarkının o meşhur “Die, by my hand” kısmını nasıl bir RN şarkısının sonuna eklediğimizi ve seyircinin kendinden geçtiğini hatırlıyorum. Yıllarca Hetfield’ın bu şarkıda iyice belli olan, kendinden choruslu thrash vokalini taklit etmeye çalıştım durdum çocukken, olmadı. Dinlediğim yıl olan 1987’den beri sıkılmadım bu şarkıdan. Hala sıkılmıyorum.

Volkan Atay: Her ne kadar Kirk Hammet’ın Exodus grubunda iken yazılan bir parçanın kısımlarını içerse de Metallica tarafından harmanlandıktan sonra kartvizit diye masaya bırakılacak kadar Metallica’yı temsil eden bir şarkıdır. Konserlerin de en iyi performe edilen parçalarından biridir. Bunun izahı için 91 tarihli Moskova konserine doğru ittireyim sizi. Solo atmak nedir kısmının Metallica icrasıdır aynı zamanda. Die! Die! Die!… Elbette hassasıyız!

Ahmet Çataltuğ: Creeping Death’in kalbimdeki yeri ayrıdır, zaten bu şarkı için kanaat notumu da kullandım. Metallica ile tanışmam bu şarkı sayesinde olmuştur. Lise arkadaşlarımdan Özgür’ün  “Hiç Metallica dinledin mi?” sorusunun ardından “Al bunu dinle!” diye elime verdiği, 60’lık karışık çekme Metallica kasetinin A1 şarkısıydı… Çok iyi hatırlıyorum, ertesi hafta kendime yeni bir kaset hazırlamıştım, bu sefer A tarafı komple “Creeping Death”, B tarafı “Master of Puppets”tan oluşan. =)

5) The Call of Ktulu (Ride the Lightning – 1984)

[youtube id=”t1RTgznup5c” width=”620″ height=”360″]

Volkan Atay: H.P. Lovecraft üstadın çok büyük eserine Metallica çelenk bırakırsa ortaya çıkan şey işte böyle epik, yıllarca ve dinledikçe gittikçe büyüyen bir başyapıt oluveriyor. Cthulhu hikayesini okuyup bilmeden bu şarkının ne kadar aşmış bir şarkı olduğunun anlaşılması mümkün değil. Şarkının ilk saniyelerindeki denizden esen rüzgarlar eşliğinde başlayan o müthiş arpejlerin neyi anlattığını bilirseniz hayranlığınız kat be kat artıyor. Şarkı içindeki tüm melodi oyunlarının hikayenin bir kısmına tanıklığını falan kavrayınca ne kadar önemli bir beste olduğunun farkına varıyorsunuz. Başyapıt.

Mert Yıldız: Volkan’ın dediği gibi, bu şarkıyı tam anlamıyla hissedebilmek için Lovecraft’ın “Cthulhu Mitosu”nu bilmek ve özellikle de bu öyküyü okumuş olmak lazım çünkü bu parça, öykü için yazılmış bir soundtrack gibi. Öykünün içindeki o uğursuz ve tekinsiz hava şarkının içine birebir girmekle kalmamış, grup bir de hikayenin bölümlerine göre oturtmuş parçanın trafiğini. Eğer öykünün finalini bilerek parçanın bitişini dinlerseniz zaten muhtemelen ağzınız açık kalacak. “ANANISKİ BU NE, GELİYOR LAN KAÇIN KAÇIN!!” Tek kelimeyle BAŞYAPIT.

Emre Karacaoğlu: Cliff Burton’ın basta döktürdüğü şaheser. Mustaine’in de bestecileri arasında isminin geçtiği, grubun yazdığı en ihtişamlı enstrümantal kesinlikle. 08:30’da Cthulhu’nun kendisi bizzat teşrif edip öyküyü bitiriyor. Keşke birileri öyküye dokuz dakikalık bir film çekse ve geri plana bu şarkıyı koysa. Yemin ederim, “The Wizard of Oz” ve “Dark Side of the Moon”dan daha çok birbirlerine uyarlar.

4) Welcome Home (Sanitarium) (Master of Puppets – 1986)

[youtube id=”V6Dfo4zDduI” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: Akranı olan diğer gruplar çizgi roman kahramanları, iblisler, şiytanlar ya da NİKLEER facialar (bkz. Mustaine ve DUYARBAZLIĞI) hakkında yazarken Hetfield paso KADER MAHKUMU tipler üzerine yazıyordu ’80’lerde. İnanılmaz ötesi lirikleri ile öne çıkan bu şarkı da bunlardan biri. “One Flew Over Cuckoo’s Nest” filminden aldığı ilhamla 1980’ler gibi şatafatlı bir dönemde kimsenin dönüp bakmak istemediği yerlere bakıyordu Hetfield. Millet kafasında permayla bira içip iyi vakit geçirmek isterken, o gidip akıl hastanesinde sıkışıp kalmış toplum dışı insanların beyinlerine girip, onların gözlerinden dünyayı görmeye çalışıyordu. Ve bunu da sırrı süreyya önder gibi bir “la bu DELİLER ne yaptı size?” DUYARBAZLIĞI ile değil, hakikaten bu karakterler ile kendini özdeşleştirerek yapıyordu. Metallica’nın “MAHKUMLU” şarkılarının bence en iyisi “Welcome Home” (mahkumlu şarkılara diğer örnekler “Ride The Lightning,” “One,” “The Shortest Straw,” “Dyers Eve” falan; kastettiğim hakiki mahkumiyetten ziyade, içinden çıkamadığı bir duruma hapsolmuşluk.) Peki neden en iyisi? Kurdt Vanderhoof’tan arakladığı arpej inanılmaz, vokaller buğulu, sololar şekilli, final ise göz yaşartıcı, hem de öyle bi göz yaşartıcı ki… eee jilet nerede?… Lan bu herif daha sonra nasıl oldu da gidip KOYBOY şarkıları yazabildi??? Neyse, en azından o HALET-İ RUHİYEDE kalmadı da anasına babasına hayrı dokundu maddi olarak.

Volkan Atay: En sevdiğim Metallica şarkısı olduğuna nasıl karar verdiğimi hatırlamasam da aklıma hep ilk anda gelen ve favori şarkım sorulduğunda pat diye cevapladığım şarkı gerçekten de. Herhâlde hiç dinlememiş birine de önereceğim/başlatacağım şarkı da bu. Şarkının ilham kaynağı olan “One Flew Over the Cuckoo’s Nest” filminin de ayrı hastasıyım.

Ahmet Çataltuğ: Metallica’nın balad şarkıları diyince ilk aklıma gelen iki şarkı “Welcome Home” ve “Fade to Black” olmuştur. Aslında yıllar boyu 1 numaram “Fade to Black” olsa da MTV Icon’da Limp Bizkit’i izledikten sonra “Welcome Home” kesinlikle kalbimde  ikincilikten birinciliğe yükselmiştir.

3) Orion (Master of Puppets – 1986)

[youtube id=”c8qrwON1-zE” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: “Orion” Metallica’nın Cthulhu mitosu ile ilgili bestelediği üç parçadan biri ve ’80’ler enstrümantallerinin en sevileni muhtemelen. Bunun sebepleri nelerdir? Hetfield’ın girişteki akılda kalıcı enfes riffi? Burton’ın parçanın ortasındaki (ve normalde “Welcome Home”un finali için düşünülen) melodik bas arpeji? Harikulade sololar? Parça boyunca çoğu yerde solo enstrüman olarak öne çıkan (ve çoğu insanın gitar zannettiği) distortion yüklü baslar? Tabii ki hepsi.

Volkan Atay: Bu şarkının cenazelerinden çalınması isteyen o kadar çok müzisyen röportajı okudum ki… Nedir bu şarkıyı hatırlatması adına cenazede bile çaldıracak olan şey? Şarkının müzikal kalitesi, bestenin güzelliği ayrı, o kısmı hiç açmayalım bile.Cliff Burton harikası bir parça ve kendi ölümünden sonra cenazesinde çalındı. Çoğunluğu da bu hadisenin rockstar ruh hali için bunu  istiyor. Umarım Cliff’in parçanın içinde hissettikleri ve cenazesinden sonra çaldırmak istediği anlama yakın şeyler buluyorlardır. Neyse mahalle dedikodusu yapmayı bırakıp şarkıyı ifade eden bir şeyler yazmamı bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Kendinize bir iyilik yapın ve 8 küsur dakikalık bu şahane parçayı bir kere daha dinleyip iyi ki Metallica takipçisi olduğunuzu düşünün ve mutlu olun. Hiç dinleyememiş fanilerden de olabilirdiniz….

Ahmet Çataltuğ: Bence Metallica’nin en iyi albümü kesinlikle Master of Puppets’tır. Orion ise o albümdeki en iyi şarkılardan biridir. Neden mi? Çünkü James ve arkadaşları seni o şarkıda hayallerinle yalnız bırakmışlardır. “Al sana riff gibi riff, al sana melodi gibi melodi…Yapıştır üstüne hayal dünyandaki bütün sözleri!” diye. Benim hayal kurarken dinlediğim yegane şarkılardandır. Hiçbir söz kalıbına bağlı kalmadan her seferinde başka bir hikayeyi kafanda canlandırabileceğin bir parçadır…

Emre Karacaoğlu: “Enstrümantal metal şarkıları bizim işimizdir. Çok iyi bir vokaliste sahip olsak da söz yazmadan bile yeri yerinden oynatırız. Riffler biter, klas gitar melodileri girer, icabında psychedelia bile icra ederiz,” diyor Metallica. 32 yaşımda, hâlâ bıktırmayan bir şaheser.

2) Wherever I May Roam (Metallica – 1991)

[youtube id=”ni0l85GML4w” width=”620″ height=”360″]

Volkan Atay: Beni bu şarkıya hasta eden ilk şey Kirk Hammet tarafından çalınan o baştaki sitar melodisi. Duyduğum ilk andan beri acayip cool gelen bir hareket ve şarkının kimliğine de büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Yollarda yazılan şarkılardan birisi olduğu için ben de dinlerken kendimi bu şarkı fonda çalarken yolculuklarda hayal etmişimdir. Hala da ediyorum.

Emre Karacaoğlu: En sevdiğim Metallica parçası. “Metallica neden bu kadar büyük?” diye soranları yönlendirdiğim yegâne eser. Lars Ulrich’in bu şarkıda ne kadarlık bir katkısı olduğunu tam olarak bilmiyorum ama bu beste ve sözleri baştan aşağı Hetfield kokuyor bence: bireyci, gururlu, yalnız ama zapt edilemez ve tavizsiz. Şarkıda tur hayatını anlattıklarını söyleseler de Hetfield’in sözleri yazarken Amerika’nın eyaletleri arasındaki yollarda şoförlük yapan kamyoncuları göz önünde bulundurduğu bariz. “Hedefe varma”nın değil de “yol” ve “gitme” kavramlarının ön plana çıktığı, Doğu felsefelerini çağrıştıran sözleri okunmayı hak ediyor. Hammett’ın Doğulu tınlayan introsu ve solosu da bu temayla uyumlu gibi.

1) Master of Puppets (Master of Puppets – 1986)

[youtube id=”xnKhsTXoKCI” width=”620″ height=”360″]

Kerem Onan: Babam Master Of Puppets’ın orijinal baskı kasetini getirmişti yurtdışından. O zamanlar metal dinlemeye yeni başlamış bir ergendim ve bütün gün tek derdim metalcilerin ne kadar iyi, ne kadar aşmış ne kadar duyarlı insanlar olduğunu göstermekti babama. Master Of Puppets, anti-militarist sözleriyle bir asker olan babamı oldukça etkilemişti :) Bugün de dünyada durum hala farklı değil, birileri ipleri elinde tutuyor ve diğerleri onlar için savaş alanlarında ölmeye devam ediyor.

Mert Yıldız: Birçok insan için Metallica’nın “Black Album” ve sonraki albümleri ile öncekileri ayıran şey, tarzdaki değişim, daha güçlü prodüksiyon ve daha klasik parça yapıları üzerinde durmaları falandır, yani “davayı sattılar” muhabbetinin tüm nesneleridir. Benim için durum farklı. Bir “treşçiyiz” albümü olan “Kill ‘Em All”u  kenara koyarsak, Metallica’nın 1980’lerde ürettiği albümler ile sonrakiler arasındaki en bariz fark hayvani mertebede bir “pesimizm” farkıdır. Çok grup sosyal içerikli lirik yazmıştır ancak tümünde böyle bir mesaj kaygısı olduğunu görürsünüz. Metallica’nın sosyal lirikleri ise neredeyse MÜSLÜMCÜ kıvamındadır: Karakterlere tanınan bir çıkış şansı yoktur, parçalar sadece kaçınılmaz sonlarını resmeder, bunu yaparken de Hetfield’ın kendini çoğu zaman bu karakterler ile özdeşleştirdiğini görüyorsünüz. “Ride The Lightning”de kaçınılmaz ölüme adım adım giden idam mahkumu, “Trapped Under Ice”da buzun altında sıkışan ve ölümü kabullenmeye çalışan bir herif, “Justice” albümünün tamamında ise gerek toplum, gerek de yaptığı hatalı seçimler vs tarafından kaderi kötüye bağlanan karakterlere dönüşür Hetfield. Geride kalan “Damage Inc.” “Fight Fire With Fire” ve “Battery”de ise nihilist şiddet görürüz. Suratında pis ve acı bir sırıtmayla ölüme giden karakterlerdir bunlar. Alın mesela bu şarkıya bakın. Çok kişi uyuşturucu ve AĞLOL kullanımı ile ilgili şarkı yazdı “kullanmayın etmeyin HAYATINIZ DEĞERLİ GENŞLER” diye. Ama Metallica’nın yazdığı şarkıda mesaj falan yok. Cioran bir Thrash grubu için lirik yazsa muhtemelen buna benzer bir şey çıkardı zira adam “kendine çeki düzen ver” falan demiyor, “sonunda öleceksin ZHEHE” diyerek bağımlının sonunu resmediyor. Bütün bu karakterlerin sonları aynı, ya ölüyorlar, ya deliriyorlar, ya da birilerini öldürüp öyle ölüyorlar, Hetfield bir çözüm önerisiyle gelmiyor. Bu nedenle Metallica’nın ’80’ler şarkılarının dibindeki temel mesaj, insan hayatının aslında ancak bir toz parçası kadar değere sahip olduğudur. Bu grubun hayatını kurtaran şey de muhtemelen Grammy oldu ancak Metallica’yı pop dergilerinde ve MTV’de BÜYÜK KAHRAMAN GRUP olarak tanıyan sonraki fanların ’80’ler albümleri ile kendilerini özdeşleştirebilmesi saçma geliyor, en azından samimi gelmiyor. Bunlar tamamen “kaybeden adam” albümleri, yani grubun sonradan kazandığı “kazanan büyük adam” statüsünün birebir tersi. (Tabii Hetfield’ın içinde bastırdığı kişisel acılar sonunda AĞLOLİZM şeklinde patladı kaçınılmaz olarak, şaşırmamak lazım.)

Ahmet Çataltuğ: Bunun için yazacak çok fazla cümle yok bence. Bıraktım Metallica’nın en iyi şarkısı olmasını, gelmiş geçmiş en iyi metal şarkılarından hatta marşlarından biridir diyebiliriz. “Dünyanın en gaz riffleri ve en gaz sözlerini nasıl olur da harmanlarız?” sorusunun en güzel cevaplarından biridir.

Come crawling faster!

Obey your master!

Yazarların Kişisel Listeleri

[toggle title=”Ahmet Çataltuğ”] 1) Master of Puppets
2) For Whom the Bell Tolls
3) Enter Sandman
4) Fuel
5) One
6) Creeping Death
7) Welcome Home
8) The Memory Remains
9) Orion
10) Jump in The Fire
[/toggle] [toggle title=”Burak Gülgüler”] 1) To Live Is to Die
2) Orion
3) The Thing That Should Not Be
4) Escape
5) Battery
6) Bleeding Me
7) The Unforgiven
8) Master of Puppets
9) Trapped Under Ice
10) Of Wolf and Man
[/toggle] [toggle title=”Emre Karacaoğlu”] 1) Wherever I May Roam
2) The Outlaw Torn
3) To Live Is to Die
4) Bleeding Me
5) Orion
6) The Call of Ktulu
7) …And Justice for All
8) The Thing That Should Not Be
9) Fade to Black
10) Harvester of Sorrow

[/toggle] [toggle title=”Kerem Onan”] 1) Motorbreath
2) Dyers Eve
3) Damage Inc
4) Creeping Death
5) Seek And Destroy
6) Jump In The Fire
7) Enter Sandman
8) Until It Sleeps
9) Fuel
10) Master Of Puppets
[/toggle] [toggle title=”Mert Yıldız”] 1) The Thing That Should Not Be
2) The Call of Ktulu
3) Master of Puppets
4) Welcome Home (Sanitarium)
5) Escape
6) The Four Horsemen
7) To Live Is to Die
8) Orion
9) One
10) Dyers Eve
[/toggle] [toggle title=”Özgür the Editor”] 1) Master of Puppets
2) Battery
3) Fight fire with fire
4) Wherever I may roam
5) Welcome Home (Sanitarium)
6) For Whom The Bell Tolls
7) Creeping Death
8) The Memory Remains
9) Sad But True
10) One
[/toggle] [toggle title=”Tolga Demir”] 1) Whiplash
2) Motorbreath
3) Wherever I May Roam
4) Battery
5) The Call of Kthulu
6) Orion
7) Master of Puppets
8) The Shortest Srraw
9) Sad But True
10) My Friend of Misery
[/toggle] [toggle title=”Volkan Atay”] 1) Welcome Home (Sanitarium)
2) Wherever I May Roam
3) King Nothing
4) Creeping Death
5) And Justice For All
6) Orion
7) Seek And Destroy
8) The Call of Ktulu
9) No Leaf Clover
10) Until It Sleeps
[/toggle]
Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.