Bu yaz az Hip Hop üstü Punk Rock dinleneceeek, dinle!

565
0
Paylaş:

Sen sevsen de sevmesen de yaz albümleri diye bir olay var sayın okur! Hayır, gölgede kırkbeş derece sıcakta illa ki apokaliptik metalcore, brütalli death, grind, püsküllü fastcore, depresifli black metal, deneysel sludge, fıstıklı post rock, entelli Wagner, dantelli Rachmaninov gibi insanı cinnete koşturacak şeyler dinlemekte ısrar edeceğim, “ayol benim tarzım bu” diyorsan, ikile. Kalanlar, şimdi siz üstünüze rahat birşeyler giyin, ben de bir içki alıp geliyorum. Konuşacaklarımız var.

Bundan bir süre önce aslında yazın dinlenecek albümlerin bir kısmına dair önemli ipuçları vermiştim “kısa kısa” yazısında. İşte yazın bu ipuçlarınıza buzla masaj yaparak serinlemek dışında, sizlerle paylaşmak istediğim birkaç püf noktası daha var plaj havlularım.

Neydi geçen yazıdan kalan yaz albümleri; Biiir, Hot Water Music’in adı “Korolu Duygulu”da olabilecek yeni başyapıtı “Exister”. Punk Rock 2000’li yıllarda bir “Black Album” yaratabildi mi hacı diyen olursa, bunu cevap olarak verebilirsiniz. İkiiii, arkadaş grubunuzun “ateş başı akustiklisi” dandik şarkılarıyla kolunda kelebek dötünde japon atasözü dövmesi olan “ara” kızları peşinden sürüklerken, sürünün en aykırı ve güzel kızını kapmanızı sağlayacak melankoliklikte bir Indie/Country albümü olan Tim Barry’nin “40 Miler”. Üüüüüç, Torche’den dünyanın arabada dinlenebilecek kadar gaz nakaratlara ve sounda sahip ilk Indie-Sludge albümü “Harmonicraft”. Dööört, eğer Torche’yi teybe koyduğunuzda “Kutsi bu ne ivrenç yani yok mu neşeli bişiler” demeye cüret eden kişi, bu cüretle doğru orantılı olarak aşık olduğunuz kişiyse ortamı neşeye boğacak mükemmel bir Pop Punk albümü “Plans Within Plans”, Blink 182’nin gölgesinde kalsa da en az onlar kadar iyi bir grup olan MXPX’den.

E ama yeter mi dört albüm? Yetmez. Bir kere yaz sıcağı ve tatil ortamı zamanı yavaşlatsa da artık 2012 yılında yaşadığımız gerçeğini değiştirmiyor. Hepimiz maymun iştahlı, devamlı ve sürekli değişiklik isteyen, hiperaktif eşşek sıpalarıyız artık. Ayrıca, her taraf birbirinden Serdar Ortaç remixlere patlayan diskolarla; ısrarla, hala, durmadan Radiohead ile Bon Jovi’yi System Of A Down’ın Chop Suey’ine bandıran yazlık rock barlarıyla dolu olduğu için sizi kurtarmak bana düşüyor. “Bu kadar üstüme düşmenizi anlamıyorum bayım!” diyebilirsiniz ama ben derim ki bunu şu karşıdaki dürümcüde margaritalarımızı yudumlarken daha detaylı konuşalım, zira söyleyeceklerim ilginizi çekebilir.

Bir kere canım ciğerim, yazın Dubstep dinlenmez. Dubstep, sonbahar serinliğinin, karanlığa kavuşan gecenin donukluğunun müziğidir. O bildiğin 80’ler elektro hitlerini yumurta gibi çırpıp size satan emo saçlı malların Dubstep’in artıkları olduğunu bildiğinize göre, yazın dinlenecek en güzel müzik türlerinden birinin Oldschool Hiphop olduğunda hemfikiriz demektir. İşte 90’ların en büyük gruplarından Gang Starr’ın elebaşı, müthiş insan DJ Premier’in yine çağdaşı ve kankası Bumpy Knuckles ile beraber coşkuyu verdiği “KoleXXXion” bu yaz imdadımıza yetişecek. Albüm DJ Premier’in Jay Z, Kanye West gibi devler için hazırladığı ama kullanılmamış beatleri üzerine kurulduğu için baştan sonra tek boş şarkısı bile olmayan bir şaheser. Eğer bunu beğenirseniz yanına ilaveten De La Soul’un iki elemanının De La Soul’s Plug 1 Plug 2 adıyla çıkardığı “First Serve”ü de alın yanınıza, yedek olsun. Ülkemize çok yakın bir zamanda da gelmiş olan grubun bu albümü, grubun tamamını yansıtmasa da en az De La Soul albümleri kadar başarılı bir albüm olan First Serve, insanı alıp 90’lara geri götürüyor resmen.

Nasıldı margarita? Hahaha evet canım limonata o, e dürümle gider mi margarita tuzlu tuzlu ya, ilahi. Neyse tıpkı dürüm – limonata ikilisi gibi, Punk Rock ve tatil yolculuğu da müthiş bir ikilidir. Onlardan ilki tabii ki The Offspring’in yeni albümü Days Go By. The Offspring, Grunge sonrası Neo-Punk döneminin başlamasının iki sebebinden biri. Diğeri bildiğiniz gibi Green Day. 1993 çıkışlı Smash isimli albümleri çok tutulunca Sony tarafından albümün lisanslanması ile grubun firması Epitaph Records öyle bir palazlandı ki, Bad Religion elemanlarının hobisi olmaktan çıkarak independent müzik firmaları tahtının tepesine yerleşti. Bütün dünyada kendi içine kapalı bir gizli toplum olarak yaşayan punkların türettiği Pop-Punk, Skate-Punk, Horror-Punk, Ska-Punk, Melodicore, Metalcore gibi alt türler sırası geldikçe patladı.. Days Go By, bir önceki albüm Rise And Fall gibi “isteksiz ve ara” bir iş değil. Grubun diskografisinin her döneminden izler barındıran, neşeli şarkıları çok neşeli, hüzünlü şarkıları çok hüzünlü, sert şarkıları tam gaz giden, konsept olarak grubun diskografisinin özeti gibi duran ama kendini dinleten bir albüm. Kişisel olarak Smash, Ixnay On the Hombre ve Splinter gibi sound konsepti bütünlüklü albümlerini daha başarılı bulsam da, çeşitlilik anlamında Americana’yı, Pop’a öykünen yanlarıyla da Conspiracy Of One’ı andıran Days Go By, tam bir yaz albümü. Özellikle açılış şarkısında, çok uzun zaman önce etkiledikleri gruplardan biri olan Rise Against’e çok başarılı bir melodicore bestesiyle şapka çıkarmış olmaları takdire şayan.

Eskilere gitmişken, eskiyi gayet güzel icra eden yeni bir gruptan bahsetmek istiyorum; Teenage Bottlerocket! Ramones ve Misfits’in bugüne kadar yapılmış en başarılı hibridi olduğunu düşündüğüm grup, iki kardeşin başının altından çıkma. Bir önceki albümleri “They Came From The Shadows” ile 2009 yılını benim için şenliğe çeviren roketler, nihayet yepyeni albüm “Freak Out” ile alemlere geri döndü. Eğer Offspring size biraz fazla laylay geliyor ve gözlerden ırak ama çok iyi icra edilmiş klasik punka daha çok göz kırpıyorsanız bu albümü mutlaka yanınıza alın. Headbanger, Never Gonna Tell You gibi muhteşem hitler ardı ardına dizilmiş ve bir saniye bile yerinde duramıyor insan dinlerken. Elemanların sürekli lead vokali paslaşır gibi değişerek söylemeleri de çok çabuk sıkıcı bir hala alabilecek vokal icrasını daha zevkli ve dinlenebilir hale getiriyor. Son yılların en dikkate değer Punk Rock gruplarından biri TB, kaçırmayın.

Yine Punk Rock’tan yer yer Hardcore/Punk’a çok az da olsa Irish Folk’a kayan emektar gruplardan The Bouncing Souls da kendi firmalarından yayınladıkları “Comet” isimli yepyeni albümüyle yaza imzasını attı. “Hopeless Romantic” gibi klasikleri özletse de tıpkı bir önceki albüm “Ghosts On The Boardwalk” gibi belli bir kaliteyi hiç bozmayan, türün sevenleri için tam mevsiminde çıkmış albümlerden biri “Comet”. Baptized, Fast Times ve Infidel öne çıkan şarkılar. Yolculuğa katıp katmayacağınıza bu şarkılara bir göz atarak karar verebilirsiniz.

Yılın bir diğer güzel sürprizi ise Alkaline Trio ile son yıllarda orta karar işlere imza atan skandal alkolik insan Matt Skiba’nın AFI, My Chemical Romance ve Strung Out elemanlarıyla kotardığı yeni projesi Matt Skiba & The Sekrets’in ilk albümü “Babylon”. “Tipik bir Alkaline Trio albümü, Post-Punk ve 80’ler Pop öğeleriyle süslenirse ne olur?” sorusunun cevabı olan Babylon, baştan sona zevkle dinlenen, klasik gotikli vampirli Skiba temaları üzerine kurulu ve yolculuğun “hadi biraz durulalım” aşamasına harika gidecek bir albüm. All Fall Down, Luciferian Blues ve muhteşem Falling Like Rain’e kayıtsız kalmayın.

Yukarıdaki albümlere ek olarak, yedeklerin arasına mutlaka üstat Joey Ramone’nun ölmeden önce kaydettiği son şarkılardan oluşan “Ya Know”u ve The Hives’ın gerek enerjisi gerekse ilk albümündeki kirli Rock’n Roll sounduna dönüşünü müjdelemesiyle pozitif eleştiriler alan yepyeni albümü “Lex Hives”ı alabilirsiniz.

Artık yolculuğa hazırsınız orkinoslarım. Yoldaki radarlara, yola fırlayacak minik dostlarımıza çarpmamaya dikkat edin. Müzik muhabbetlerinin kısır ve sıkıcı isimlerle dolmasına izin vermeyin, verin ayarı çekinmeyin. Haydi iyi tatiller.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.