DREAM THEATER – The Astonishing: 130 dakikalık işkence

Paylaş:
Dream Theater - The Astonishing album kritigi - Paslanmaz Kalem
Yazarın Puanı4
4
Okuyucu Puanı: (11 Oy)3.3

Dream Theater’ın son çalışması The Astonishing geçen ayın sonunda yayınlandı. Grubun 130 dakika uzunluğu ile dikkat çeken 13. stüdyo albümü, aynı zamanda konsept albüm olma özelliğini taşımakta.  Mike Portnoy’un ayrılışı sonrası dümeni sıkı sıkıya tutan John Petrucci tarafından yazılan konsept, fantezi ve bilimin bir araya gelmiş hali gibi. Biraz son dönemin popüler kültür öğeleri olan Game Of Thrones ve Star Wars karışımı gibi diyebiliriz. Hikaye 2285 imparatorluk ile yönetilen Kuzey Amerika’da geçmekte. İçerisinde imparator, prens, prenses, asiler ve savaşçılar olan bu hikaye Dream Theater gibi progresif metal tarihine altın harflerle kazınan albümler veren bir grubun yeni yetme power metal öğelerine sarılması, üretim konusunda içinde bulundukları çıkmazın tipik bir örneği bence.

Mike Portnoy’un ayrılışı sonrası Mangini ile ilk çıkan albüm olan “A Dramatic Turn of Events” başta köklere dönüşü müjdelemiş gibi görülse de çok kısa sürede “Images and Words” formülü üzerinden üretilmiş risksiz bir çalışma olarak diskografisindeki yerini almıştı. Gerçi şu an eleştirmekte bile zorlandığım yeni çalışmaları ile kıyaslandığı zaman “A Dramatic Turn Of Events” yine de dinlenebilir bir çalışmaydı. Kendi adlarını taşıyan 12. stüdyo çalışmaları daha pozitif bir geri bildirim almıştı dinleyicilerden.  “The Enemy Inside” şarkısı en iyi metal/hard rock performansı dalında Grammy adayı olmuş, dünyanın en iyi davulcularından biri olan Mike Mangini de gruba iyice ısınmıştı. 

The Astonishing’e tekrar dönecek olursak; sanki bilgisayar oyunu ya da fantastik bir filmin soundtracki gibi olmuş. Evet, çok sert bi albüm değil. Fakat albümü uzunluğu yüzünden dinlemek de bir işkence resmen!  Umarım konserlerinde bu albümün tamamını çalmak gibi bir karar almazlar. Konsept dahilinde ara geçiş olsun diye bir sürü doldurma intro ve slow şarkı var. Bu da belki (Petrucci’ye göre) hikaye bütünlüğünü sağlarken albüm  bütünlüğünü hiç etmiş. Ayrıca müzikal anlamda Petrucci ve biraz da Rudess katkısı gruptaki hiyerarşi kaynaklı. John Petrucci de aynı Steve Harris’in 90’ların ortasında yaşadığı tipik ‘benim grubum’ psikolojisine girmiş. Düzenlemelerde Mike Portnoy ya da “Learning to live” gibi bir şaheseri yazan Myung eksikliği çok net hissedilmeye başlanmış durumda. Ama ne olursa olsun sound ve prodüksiyonun  hakkını vermek de gerekiyor. Bahsetmeden geçemeyeceğim bir detay da Jordan Rudess’ın adım adım Dream Theater soundunu işgali. Scenes From A Memory albümünde mükemmel olan klavyeler adım adım her albümle biraz daha ön planda olmaya başladı. Gitar müziğini seven biri olarak son albümdeki bu baskın klavye tonları beni hoşnut etmedi. Dolayısıyla bu albüm bir gitar albümü değil. Evet, Petrucci yine zor ve hızlı sololar döşemiş. Ancak bu albüm Jordan Rudess’ın daha çok ön planda olduğu bir çalışma olmuş. James Labrie ise  slow şarkılarda sesini çok iyi kullanırken, daha hızlı ve sert şarkılarda malesef yaşının vermiş olduğu handikapla yüzleşiyor. Hatta bazen sesi kulak tırmalayacak kadar incelebiliyor. Bunun bence sorumlusu şarkıların çok yüksek perdeden aranje edilmesi. Piyano ile daha pes tonlarda Labrie çok başarılı. Hatta çıplak ses ile sadece piyano ile şarkı söylemek zor iştir. James Labrie bunu hala başarabiliyor. Belki göbeği diyaframa baskı yapacak kadar büyük olmasa eski Labrie’yi tekrar duyabileceğiz. Gerçek klasik müzik orkestrasının ve piyanonun kullanıldığı partisyonlar albümün geneline hakim. Fakat bu kusursuz sound albüme maalesef ruh katamıyor. Öne çıkan parçalar olarak A Savior In The Square, When Your Time Has Come, Dystopian Overture ve Our New World’u örnek verebilirim.  

Sonuç olarak; Mangini ne kadar iyi bir davulcu olursa olsun, Portnoy eksikliği buram buram hissedilmeye başlandı. Portnoy da son röportajlarda bunu hissediyor olacak ki gruba tekrar yanaşmanın derdinde. Bakalım Dream Theater cephesinde 2016’da ne gibi gelişmelere tanık olacağız. 

Dream Theater – A Savior In The Square

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.