Eski Bir Dosttan Mektup, George Michael Eşliğinde

6446
0
Paylaş:
george michael older - paslanmaz kalem

Sevgili ________,

Gönderdiğin bu mesajı senelerdir bekliyordum, senle yeniden buluşmanın hayalini kuruyordum desem, inanır mısın? Bu kadar zamandır aklıma uğramadığın bir gün dahi geçmedi hayatımda desem, buna da inanır mısın? 2000’li yılların başında, çok daha gençken, uykusuz da bırakmışlığın çoktur gecelerimi. Bak buna inanırsın çünkü önceden söylemişliğim var.

Ve ne ilginçtir; o zamanlar George Michael’ın “Older” albümünden alıntılıyordum sana sürekli. Bu huyumu bilirsin: Sevdiğim müzisyenlerin şarkı sözleri içime işlemiş, zihnime kazınmıştır. Cümle aralarıma serpiştirmeye bayılırım onları. “Gözlerindeki şefkate tav oldum…” diyordum, hatırladın mı? “Seninle tanıştığım için kutsandığımı biliyorum,” diyordum. Sen de her zaman cin gibiydin: “Kimin cümleleri bunlar?” diye sormuştun hemen. “Eve dönünce ICQ’dan şarkıyı gönderirim,” deyip “Jesus to a Child”ı yollamıştım o buluşmamızı müteakip. Asmalı Mescit’teki Kum Saati’nde buluşmuştuk gündüz vakti. O zamanlar daha bir gece kulübü değildi o mekân. Sen okulundan çıkmıştın. Asla unutmam o harikulade günü. Koluma girmiştin dönüşte, dolmuşlara yürürken. “Hayatta hiçbir şeyi senin kadar istemedim,” demiştim kulağına eğilerek. Nisan güneşinin altında, hafif çakırkeyif, bu cümleme gülümsediğin sahne hafızama kazılı.

george michael older 2 - paslanmaz kalemMesajının çok kısa bir süre öncesine denk geldi George Michael’ın ölümü. Nedense akrabalarımın, hatta akranlarımın ölümlerinde bile bu kadar sarsılmıyorum. Çok garip değil mi? Aslına bakarsan, aklı başında herkes, “Sevdiğin sanatçılarla daha çok zaman geçirmiş oluyorsun…” ya da “Onlar ruhunun kimsenin dokunamadığı noktalarına dokunuyor…” gibi açıklamalar getirir bu durumuma. Bunlar doğrudur pek tabii ama ıskaladıkları bir önemli nokta var: Sevdiğim sanatçıların ölümleriyle hayatımın birer bahsini de kapatıyorum her seferinde. Michael Jackson öldüğü zaman çocukluğumun bittiğini ancak anlayabildim. Lou Reed öldüğü zaman ilk gençliğimin bittiğini anlamıştım –çünkü üniversite yıllarım onu dinleyerek geçmişti. David Bowie öldüğü zaman müzik zevkimin bir kısmı gitti gibi hissettim –ki hâlâ da arıyorum o kısmı. Lanet olsun, aynı tat yok şarkılarda! Hem de hiçbir şarkıda!

Ve ne yazık ki, bu kadar zamandır hayalini kurduğum bu mektupta da o beklediğim tadı bulamadım. Sanırım bir yabancı uğramış bana.

Seni ilk paragrafta biraz heyecanlandırdıysam özür dilerim. Yanlış bir intibah uyandırıp seni hayal kırıklığına uğratmak gibi bir niyetim yok. Senden geçmişin intikamını almak gibi bir niyetim de hiç yok. Kaldı ki intikamını alacak ne var? Sen de, ben de çok gençtik ve birer aptaldık işte. Tek isteğim, senden de böyle bir mesaj almışken, senelerdir içimde biriktirdiklerimi tüm içtenliğimle sana dökmek.

“Peki George Michael’ın ölümüyle hangi bahis kapandı, Emre?” diye soruyorsun, değil mi? Aç “Older” albümünü; bırak da bu mektuba eşlik etsin. Atla üçüncü şarkıya, “Older”a. İlk şarkıya ise sonra döneceğiz, eski dostum.

Garip, değil mi? Sen de daha yaşlı gözüktüğümü düşünmüyor musun? İnan bana, başıma iyi bir şey geldi. Ardından âşık oldum ben. Hem de birkaç kez… Ve her seferinde senle yaşadığım ölçüsüz, ihtiyatsız sarhoşluğu, o ilk an sarhoşluğunu aradım her birinde –“Aşk oydu çünkü!” diye düşünerek. Ancak üçüncü ya da dördüncüde anladım o duygunun bir daha asla geri gelmeyeceğini çünkü o duygu sana –hayır, düzeltiyorum– o zamanki sana ve o zamanki bana aitti, geçmişten bir sahnedeki o kişilere dairdi. Bunu anlayabilmemle nasıl rahatladığımı anlatamam. Her kadınımı farklı ve ona (ve o anki bana) özel sevdiğimi fark ettim çünkü. Değişim bu değildir de nedir?

Ve değişim senin daha tanışmadığın bir yabancı demek ki. Bak mesajına: “Etrafımdan senin haberlerini hep alıyordum,” yazmışsın. “Seni bıraktığımı, senle beraber olmak istemediğimi düşündüğünü biliyordum ama o zamanlar genç, aptal ve gururluydum.” George Michael “Older”ın sözlerini bizim için yazmış hakikaten! Baksana, değişim sana uğramamış. O yabancıyla tanışmamışsın sen. Aşk üzerine hiç düşünmedin mi hiç gerçekten? Evlendin, çoluk çocuğa karıştın ve hatta şimdi de boşanma arifesindeymişsin, öyle yazmışsın. Beni hep o duyguya asılı kalmış mı olarak hayal ettin? Ki bu aslında doğru… O duyguya asılı kaldım. Ben geçmişimdeki bütün duygulara asılı kalan bir adam oldum hep –ki sen de buna güvenmiş olmalısın. Ama üzgünüm, dedim ya: O duygu ben ölene kadar orada kalacak olsa da onun üzerine çokları eklendi ve senin daha tanışmadığın o yabancıyla sıkça haşır neşir oldum ben.

george michael older 3 - paslanmaz kalem

Mektubumun tonu değişiyor. Gerçekten üzgünüm ama senin zamanın bitti. Ve seni bırakıyorum… İyi olacaksın. Bu kadarını biliyorum. (Ya da belki de olmayacaksın?) Çünkü, eski, güzel yüz, senin istediğin adam ben değilim. Ya da o adam artık yok. İkisi de aynı kapıya çıkmıyor mu zaten?

İlk parçaya, “Jesus to a Child”a dön şimdi. Sana o zamanlar sevdirmiştim bu şarkıyı. Şimdi bir de mazinin aksettirdiği o tuhaf ışıkla dinle bir daha onu. George bu şarkıyı (ve albümün neredeyse tamamını) AIDS’ten ölen sevgilisi Anselmo Feleppa için yazmıştı. Çok sevdiği annesine eşcinsel olduğunu bile Anselmo’nun ölümünden bir gün sonra söyleyebilmişti. “Sana bir neşe getirmediği sürece cinselliğin hakkında gurur duymak çok zor. Ama gerçekten sevdiğin birisini bulduğun zaman, bu o kadar da zor değil,” diyordu dergilere verdiği röportajlarda. Kaldı ki George Anselmo’nun ardından on beş sene boyunca Kenny Gross isimli başka bir adamla hayatının en büyük aşkını yaşadı. Ve inanır mısın, ben de en büyük aşkımı senden sonra yaşadım. Çünkü bu kadar çok acıdan öğrendiğim bir şeyler var. Senin ardından kimse ya da hiçbir şey için bir daha bu şekilde hissedemeyeceğim diye düşünüyordum. Ama şimdi biliyorum ki aşkı bulduğun zaman, onun var olduğunu bildiğin zaman, özlediğin sevgili o soğuk gecelerde geliyor sana. Sevildiğin zaman, onun böylesine bir mutluluk taşıdığını bildiğin zaman, herhangi bir umut olmadığına inansan da öptüğün o sevgili seni teselli ediyor.

Ben George’un “Older” albümünden daha çok yaşlandım, biliyor musun? O yabancı bu albüme uğramamış. Ya da o daha centilmen ifadeyle, “Bu albüm benden daha iyi yaşlanmış,” diyelim. Tüm şarkılar hâlâ çok taze ve etkileyici geliyor. Beşinci parçayı aç şimdi: “It Doesn’t Really Matter”. Hakikaten hiç fark etmiyor. Geçmişe bakmak hiç fayda etmiyor… Çünkü zaman bir hırsız ve ben böyle şeyler için yaşlandım. Seni sevmiş olmam da fark etmiyor. Kaç mevsim geçerse geçsin… Hiç fark etmiyor.

You Have Been Loved”ı açmanı istemeyeceğim. Çünkü sevildiğini biliyorsun. Seneler önce de biliyordun. Bu mektupta da teyidini gördün. Şimdi “Jesus to a Child”a dön lütfen ki daireyi tamamlayalım. Anla ki bu mektup aynı noktada başlayıp aynı noktada bitecek.

Tanışmamızın ardından sen de hissetmiyor muydun birbirimiz için yaratıldığımızı? Birbirimizin cümlelerini tamamlamamız, aklından geçenleri daha sen telaffuz etmeden anlıyor olmam neler hissettiriyordu sana? Senden bu mektup gelene kadar hiçbir zaman emin olamadım, biliyor musun? Mektubunda bana, “Emre, sen gittin. Beni görmek istemeyen sendin,” yazmışsın. Doğru çünkü seni istediğim, senle birlikte olabileceğim tek bir şekil vardı. Sadece hayatındaki erkeklerden biri ya da onlar arasında favorin olmayı istemedim. Ve bak sen de çemberini tamamlayıp o noktaya gelmişsin yıllar sonra. Okullar, ülkeler, şehirler, başarılar, başarısızlıklar, ilişkiler ve bir evlilik ardından ne yazmışsın son cümlende: “Seni hiçbir zaman unutmadım. Bize bir şans ver. O zaman yapamadığımızı şimdi yapalım.”

O zaman söyleyemediğin sözcükleri ben sana söyleyeyim şimdi… Senle yaşayamadığımız sevişmeleri ben ikimiz için yaşadım senelerdir. Her bir hatıra bir parçam oldu. Ve ben aynı adam değilim artık.

Ben senin istediğin adam değilim, eski yüz.

Albümün sonundaki “Free”yi sakın atlama. Parçayı sonuna kadar dinle ve George’un tavsiyesine kulak ver:

Özgür olmak… İyi geliyor.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.