Kişisel Bir “En Az Ticari Kaygı Güden Albümler” Listesi

Paylaş:
en-az-ticari-kaygi-guden-albumler - paslanmaz kalem

Listeleri hepimiz çok severiz. İnternet’te bir şeyler araştırırken, elimizdeki farenin ikonu genellikle listelerin olduğu linklere tıklar en çok. Sonunda bizi çok şaşırtacak bir şey olmadığını bilsek de geri sayımla yapılan listeler bile ufak bir heyecan yaşatır bize aptalca her seferinde. Hatta İtalyan yazar ve dilbilimci Umberto Eco bile listelerin çekiciliğine değinmiştir:

Liste, kültürün kökenidir. Sanat ve edebiyat tarihinin bir parçasıdır. Kültür ne ister? Sonsuzluğu anlaşılır kılmak. Ayrıca düzen yaratmak ister –her zaman değil, ama çoğunlukla. Ya insanoğlu olarak kişi sonsuzlukla nasıl yüzleşir? Kişi anlaşılamayanı kavramaya nasıl çalışır? Listeler yoluyla, kataloglar yoluyla, müzelerdeki koleksiyonlar yoluyla ve ansiklopediler ile sözlükler yoluyla… Don Juan’ın kaç kadınla yattığını sayıya dökmenin bir albenisi vardır: Mozart’ın libretto yazarı Lorenzo da Ponte’ye göre en azından 2.063’müş…

Dolayısıyla Paslanmaz Kalem’e müzikle alakalı bir liste yapmak istediğimde de İnternet’te bulunmayan, denenmemiş bir liste yapmak istedim. O anda da daha önceden başka müzik forumlarında da masaya getirdiğim “ticari kaygı gütmeyen albümler” başlığım aklıma geldi. Evimizdeki müzik arşivimizin genişliği ve müzik zevkimizin çeşitliliği konusunda ukalalık yapmamızı sağlaması dışında, başkalarının öne sürdüğü, duyulmamış, alelacayip müzikleri tanımamızı, ufkumuzu genişletmemizi -ve çoğunda da gülüp eğlenmemizi- sağladığı için çok keyifli oluyordu.

Yalnız, başlamadan önce “ticari kaygı gütmeyen albüm” kavramının çizgilerini çizmemiz gerekiyor. Aklınıza hemen en garabet Norveçli black metal grupları, Japonya’nın noise müzisyenleri ya da dünyanın herhangi bir yerinden, hastalıklı sözler böğüren grindcore müzisyenleri gelmesin: Çünkü, sonuçta onlar bile belirli bir tarzda çalan müzisyenlerin belirli kitlelere yönelik olarak hazırladığı albümlerdir. “Ticari kaygı gütmeyen” bir albümün ise belirli bir sınıfı, belirli bir dinleyici kitlesi hedefi olmamalıdır… Hatta belki de hedefini bilerek şaşırıyor olmalıdır. Aşağıdaki örneklerde de göreceğiniz gibi, tarzında çok büyük değişikliğe giden müzisyenler, şaka amaçlı yapılmış albümler ya da piyasada örneği gerçekten bulunamayacak kadar uçlarda gezen çalışmalar bu listeye girer.

“Garipliğin” sıralaması olur mu? Aslında olmaması lazım ama yukarıda bahsettiğim gibi, ufak çaplı bir merak uyandırmak için listemi numaralandırdım. Doğrusuna bakarsanız, bir numaramın kim olacağından başından beri emindim ama alt sıralar biraz gelişigüzel hazırlanmıştır.

Kişisel listeme buyurun… Bunları gerçekten dinlemek isteyenlere başarılar diliyorum:

anal-cunt-picnic-of-love10. Anal Cunt – “Picnic of Love”

Amerikalı grindcore/noisecore grubu Anal Cunt’ı bilen bilir. Albümleri, her biri yaklaşık birer dakikadan 40-50 şarkı barındıran grubun sözlerinde kadın düşmanlığı, anti-Semitizm, ırkçılık, her türlü sosyal gruba yönelik ayrımcılık, şiddete övgü vs. bulunur… Ki bu albümler bile ticari kaygısı görece az olan, dinlemesi gerçekten zor çalışmalardır. Birkaç şarkı ismi bile grubun sınır tanımazlığı konusunda fikir verebilir: “Kadınları Öldür”, “Umarım Sınırdışı Edilirsin”, “Karını Metronun Önüne İttim”, “Aile İçi Şiddet Gerçekten, Gerçekten Komik”, “Köpeğini Bir Çin Lokantasına Sattım”.

Listeye aldığım bu beşinci albümleri ise tamamen bir parodi… Ve bu da kendi çapında dinlemesi gerçekten zor bir albüm. Hatta zaten sadece gülmek için arada bir açıp dinlenecek bir çalışma. Anal Cunt için uzun sayılan sürelerdeki bu 11 şarkılık albümde, normalde attığı çığlıklardan sözleri anlaşılmayan vokalist Seth Putnam’ı, akustik gitar eşliğinde falsetto vokallerle dinliyoruz. (Tek çığlığı, albümün sonundaki “In My Heart There’s a Star Named After You“da atıyor.) Bütün kariyerleri boyunca yazdığı nefret dolu sözlerin aksine, bu albümdeki şarkıların isimleri bile yaptıkları parodi hakkında size fikir verir: “Bir Kadın ve Bir İnsan Olarak Duygularına Saygı Duyuyorum”, “Kendimizi Evliliğe Saklıyoruz” ya da “Seninle Yaşlanmak İstiyorum”.

fantomas-fantomas9. Fantômas – “Fantômas”

Daha çok Sleepytime Gorilla Museum için kullanılsa da “Dadaist Metal” sınıflandırması sanırım en iyi bu grubu karşılıyor. Mike Patton, Buzz Osborne, Trevor Dunn ve Dave Lombardo’dan oluşan bu süper-grubun ilk albümü, aynı isimli Fransız menşeli karakterin “çizgi romanlarına eşlik etmesi için” bestelenmiş. Ayılıp bayıldığımız prog müzisyenlerinin bile ağzını açık bırakacak teknik altyapılara sahip şarkılara, Patton’ın garip “sesleri” eşlik ediyor. 2005 Montreux konserlerinden şu video bir fikir verebilir.

lou-reed-metal-machine-music8. Lou Reed – “Metal Machine Music

Rock tarihinin efsane albümlerinden biri… Noise türünün kesin habercisi ve Reed’e göre de “metal müziğin ilk örneği.” Reed, Velvet Underground’daki çalışmalarında da deneyselliğe her zaman yer veriyordu ama iki plak dolusu gitar feedbackiyle dolu bu albümü plak şirketiyle yaptığı kontrat şartını yerine getirmek için yaptığını sanırız ki herkes biliyor.

ZWEIZZ_black_necrotic_obfuscation7. Zweizz – “Black Necrotic Obfuscation”

Elektronik black metal diye bir şey var diyebilirsek, o bu albüm olmalı. Dødheimsgard’dan tanıdığımız Norveçli Svein Egil Hatlevik’in mahlası olan “Zweizz”ın bu albümünde yaptığı müzik çok da yenilikçi bir şey değil aslında. Dinlemesi halihazırda zor olan noise ve glitch türlerinde birçok örneğini görebileceğimiz albümün bu listeye girmesinin nedeni, o alanlara tamamen yabancı olan bu metal müzisyeninin böyle gözüpek bir işe girişmesi ve bunu yaparken de black metal estetiğinden de bir şeyler katması. Dinlemesi gerçekten zor… Tam istediğimiz gibi!

t-nokothbesak-youre-a-fucking-cunt6. T-Nokothbesak – “You’re A Fucking Cunt”

Bu grubu nereden, nasıl bulduğumu hiç sormayın. Takdir edersiniz ki aslında İnternet bunlarınki gibi duyulmamış, hatta çoğu parodi amacıyla kurulmuş sayısız grupla dolu: Ufak araştırmalarla siz de İnternet’in derinliklerinde böyle topluluklara ulaşabilirsiniz. Pekala, bir albümlük kadar şarkısı bile olmayan bu grubu buraya almamın nedeni, gerçekten hiçbir yerde rastlamadığım bir şeyi yapıyor olmaları: Fonda kuş sesleri eşliğinde, midi klavyeler ve davullar üzerine death metal. Hadi bakalım, bunu geçmeye çalışın… Kim daha underground?

diamanda-galas-the-litanies-of-satan5. Diamanda Galás – “The Litanies of Satan

Korku filmlerine eşlik edecek bir albüm… Fransız mühendis ve radyocu Pierre Schaeffer’in “musique concrète“i izinde geri plandaki garip seslerin üzerine Diamanda Galas’ın vokal oyunlarını, çığlıklarını ve türlü saçmalamalarını mutlaka dinlemelisiniz. Eminim ki sonradan popüler olup müzik tarihine geçecek bu albüm için Galás’ın hiçbir ticari kaygısı yoktu!

 

lie-the-love-terror-cult4. Charles Manson – “Lie: The Love and Terror Cult

Eh, bin bir türlü suçtan dolayı hâlâ daha hapiste olan bir manyağın albümünün çok satmasını bekleyemeyiz, değil mi? Ki zaten 1970 yılında 2000 adet basılan bu albümün başta 300 adet satmasına şaşırmamalı. Guns N’ Roses’ın “Spaghetti Incident” albümlerinde isimsiz olarak yer alan son şarkının, Manson’ın “Look at Your Game, Girl“ü olduğunu hatırlatalım. İyi şarkıdır.

 

back_to_the_mono_kero_import-ex-girl-2778508-frnt3. eX-Girl – “Back to the Mono Kero”

Tam da listeye bir Japon noise müzisyeni almamı beklerken, sizi şaşırtacak, büyük bir ihtimalle hiç duymadığınız bir başka Japon topluluk koyuyorum… Ben böyle bir şey dinlememiştim; Mike Patton da dinlememiş. Fantômas ya da Mr.Bungle tarzı prog rockı Japon pop müziğiyle karıştırırsak, hatta orada durmayıp içine caz, opera, punk vs. de katarsak bu grubu elde ediyoruz. Patton’ın dediği gibi, burada Japon tarzı bir “aşırı bilgi yüklenmesi” var. Bana sorarsanız, bu da kendi içinde bir “gürültü”dür. Sakın ıskalamayın.

mike-patton-adult-themes-for-voice2. Mike Patton – “Adult Themes for Voice”

Patton’ın Faith No More ile turnedeyken otel odalarında kaydettiği, deneysel vokal albümü. Albümden tek bir örnek, bütün albümü anlatmaya yeter sanırım. Sadece sıkı Patton hayranlarına tavsiye ediyorum! Bu arada, Youtube linkindeki en çok oy alan yorumda yazan anekdot da çok iyi: Yorumu yazan kişinin arkadaşı bir Mr. Bungle konserinde Patton’a imzalatmak için bu albümü götürmüş. Patton’ın tepkisi: “Bunu satın mı aldın gerçekten? Neden aldın ki?”

 

Mushroom+Ceremony+Of+The+Mazatec+Indians+4

1. “Mushroom Ceremony of the Mazatec Indians of Mexico

Güney Meksika’nın Mazatek halkından ünlü şaman María Sabina’nın zehirli mantar yiyip söylediği, çoğu doğaçlama ilahiler… Konuya özel ilgi duyanlar hemen heyecanlanmasın, dinleyince bir şey olmuyor.

 

 

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.