Festival Günlüğü: MIDGARDSBLOT Metal Festival, Norveç

Paylaş:

Bir zamanlar Norveç Vikinglerinin kudretli yöneticilerinin yaşadığı, şölenler verdiği topraklarda, Viking Çağının güç merkezi diye bilinen Borre’deyiz. Burası, gerisindeki tarihi mirası kucaklayan gencecik Midgardsblot Festivali’ne 5.ci defa ev sahipliği yapıyor. Viking mezar tepelerini aşarak festival alanına doğru yol alırken, herkesin aklında aynı cümle dönüyor:

Yuvamıza geldik”.

Merve Akça

Bu festivali eşsiz kılan pek çok şey olduğunu Headbang #3’ün dikkatli okuyucuları eminim hatırlayacaktır. Yine söylüyorum, Midgardsblot her detayı incelikle düşünülmüş, tarih, kültür ve folk/metal müziği iç içe deneyimleyebileceğiniz, dünyada bir başka eşi benzeri olmayan bir festival. Bu yıl da festival programı müziğin yanı sıra akademik seminerler, turlar ve çeşitli etkinliklerle (meditasyon, viking oyunları, eskrim, unicorn yarışı vb.) dolu doluydu. Günün erken saatleri Borre Park’taki etkinliklere ve Midgard Viking merkezinindeki Eski Nors gelenekleri ve günümüzdeki yansımaları, metal müzik ve metal müzikteki estetik anlayışı gibi konularda akademik konuşmalara (Norveççe. foredrag) ayrılmıştı. Seminer programının kapanışı ise moderatörlüğünü Metal Hammer İngiltere’den Jonathan Seltzer’in üstlendiği metalin dünü, bugünü ve yarınının tartışıldığı panel ile yapıldı. Gelelim gün gün kimleri izlediğimize…

1.gün

Her sene olduğu gibi festivale Folket Bortafor Nordavinden’in davul ritimleri eşliğinde Blot seremonisi ile start verildi. Ritüellerin ardından 90’lı yılların ortalarından itibaren Black Metal müzik dünyasında aktif rol oynayan Gaahl, yeni projesi Gaahl’s Wyrd ile sahnedeydi. Grubun çıkış albümü “GastiR – Ghosts Invited” haliyle bugünün setlistinin çoğunluğunu oluşturmaktaydı. Seyircilerden bir kısmı bir ara pogo yapmaya başladı. Setlistte ayrıca Gorgoroth ve Godseed coverlarına da yer verilmişti. Son olarak Gaahl bizlere ‘refah ve güzellik’ dileklerini ilettikten sonra ‘Prosperity and Beauty’ ile performanslarını noktaladı.

Gaahls Wyrd

Gaahls Wyrd

Ardından Kaupangr Torg’a doğru yol aldım ve itiraf etmeliyim ki küçük çapta bir şok yaşadım. Çünkü festivalde geçen seneden bu yana yapılan en büyük değişikliklerden biri de geçen seneki Kaupangr sahnesinin iptal edilmiş olmasıydı. Her geçen yıl katılımcı sayısının arttığı bir festivalde daha önce normal boyutlarda olan bir sahneyi niçin bira çadırının önüne küçücük bir alana almaya karar vermişler pek de anlam veremedim. Daha samimi bir canlı müzik deneyimi hissi yaratmaya çalışılmış olsa gerek diye düşünüyorum… Öte yandan bu değişiklik ciddi anlamda fiziksel olarak katılımı da kısıtlıyor. Özellikle de festivalin diğer sahnesi (bir Viking salonu) Gildehallen’in de maximum yaklaşık 100 kişilik kapasitesi olduğunu düşünürsek bu değişiklik bence katılımı zorlaştırıyor. Neyse efendim… Kaupangr Torg’daki performansı ile Sindri’ye gelecek olursak folk ezgileriyle dolu akustik performansıyla bu küçük ve samimi ortamı doğru kullanan isimlerdendi.

Atilla’lı efsane Tormentor’un Valhalla sahnesindeki yerini almasıyla birlikte işler iyiden iyiye kızışmaya başladı. Çeyrek asır sonra grubun yeniden bir araya gelişi ve elbette “Anno Domini” yi canlı dinleyebilme fırsatı birçok old-school black metal fanını heyecanlandırmıştı. Benim Tormentor’u bu sene ikinci defa canlı izleyişim (ilk deneyimimden Beyond the Gates festival yazımda kısaca bahsetmiştim). Setlist Beyond the Gates’te olduğu gibi yine seyirciyi memnun etti. ‘Elizabeth Bathory’, ‘Apocalypse’, ‘Damned Grave’, ‘Beyond’, ‘In Gate of Hell’ bunlardan bazıları. Belli ki bu eski topraklar da, Midgardsblot’ta old-school black metal ruhunu canlandırmaktan çok keyif aldılar.

Tormentor

Tormentor

Gildehallen sahnesinde ise açılışı genç metalciler Golden Core yaptı. Bu ismi unutmayın diye uyarımı yapmıştım daha önceden, öyle değil mi? Üçüncü ya da dördüncü izleyişim. Bu çocuklarda cidden iş var!

Günün en çok beklenen ismi ve headliner’ı Einar Selvik (Gorgoroth, Wardruna) ve Ivar Bjørnson (Enslaved) idi. Midgardsblot’a özel performanslarında çoğunluğu “Hugsjá” ve “Skuggsjá” albümlerinden parçalardan oluşan bir setlist ile karşımızdaydılar. Ayrıca Wardruna’dan ‘Helvegen’ ve Enslaved’den  ‘Back to Yggdrasil’ coverlerına da yer verdiler. Einar’ın hikâye anlatıcılığı rolünü üstlenerek şarkıların ardındaki anlamları açıkladı. Sahnede kendilerine fiddler, klavyeci, perküsyonist ve back vokalleri üstlenen yetenekli konuk müzisyenlerin de eşlik etmesiyle müziğin zengin atmosferi daha da büyülü bir hale geldi. Unutulmaz bir deneyim!

Einar Selvik

Einar Selvik

2.gün

Festivalin ikinci gününde seminerleri pas geçip, Viking muharebesi izleyerek güne başladık. Ben ve yanımdaki birkaç kişi shieldmaiden için tezahüratta bulunduk ama maalesef kaybetti.

Valhalla sahnesinde Norveçli progresif metal grubu Nan Madol benim için günün ilk grubuydu. Yeni bir grup keşfetme umuduyla izledim fakat performanstan aklımda kalan pek bir şey yok ne yazık ki. Ardından Gildehallen’de Zuriaake’yi izlemek üzere sıraya girdim (Gildehallen’in önündeki bu uzun kuyruklar, ne yazık ki geçen seneye kıyasla birçok grubu izleyemememize sebep oldu). Çinli grup, Burzum-vari bir havada atmosferik black metal yapıyor. Müzikal açıdan bana egzotik gelen bir yanı olmasa da kıyafet seçimleri, performans boyunca el hareketleri ile yaptıkları semboller ve başlarını eğerek seyirciyi selamlamaları ile görsel olarak geleneksel yanlarını vurguladılar.

Zuriaake

Zuriaake

Günün öne çıkan performanslarından biri de Vreid‘e aitti. Norveçli Black’n’roll grubu 2004 yılında Windir’in vokalistinin hipotermi sonucunda genç yaştaki trajik ölümünün ardından geriye kalan üç grup elemanı tarafından kurulmuştu. Festivaldeki setlistleri iyi seçilmiş, ki son albümleri “Lifehunger” da zaten bence canlı setliste uygun çok parça var. Işık ve pyronun başarılı kullanımı da eklenince performans daha da keyifli bir hale geldi.

Vreid

Vreid

Norveçli progresif folk rock grubu Gåte, Midgardsblot’ta, hatta belki de Norveç’te şimdiye kadar gördüğüm en coşkulu ve hareketli grup. Sahnedeki enerjileri hiper yüksekti! Grup üyelerinin tamamı performans boyunca yerinde durmamak üzere anlaşmış gibi; bir bakıyoruz gitarist amfilerin üzerine tırmanmış, bir bakıyoruz kemancı crowdsurfing yapıyor, vokalist zaten sürekli dans ediyor. Sahnede olmaktan keyif alıyor, izleyenlere de keyif aldırmayı hedefliyorlar belli ki. Norveç’te çok sevilen bir grupmuş meğer, ben ilk defa burada izledim.

Gåte

Gåte

Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu sene de festivalde dark ambient grupları mevcuttu. Bunlardan biri de Gildehallen’de izlediğim Raison d’être. Peter Andersson’un projesi Jung’un arketipleri ve bireyleşme sürecinden ilham alıyor. Bir psikolog olarak beni Raison d’être’e iten de tam olarak bu. Jung psikolojisinde bireyleşme, kişinin varlığının çeşitli yönlerini anlaması, bunları entegre etmenin bir yolunu bulma ve kim olması gerektiğini fark etme sürecidir. Bu süreç mutlaka kişinin “gölgesini”, yani kişiliğin derin ve karanlık yönlerini, araştırmayı ve onunla yüzleşmeyi içerir. Andersson’un yarattığı ambient ortam da tam olarak bu zıtlıklar üzerine kurulu bir dünya. Midgardsblot’taki performansında ayrıca birbirine zıt sembollerin bulunduğu görseller kullandı. Tuhaf bir rüyadan uyanmış gibi günün headlinerı Deicide’ı izlemek üzere dışarı çıktım.

Bir ara Deicide iptal olabilirmiş dedikoduları döndü ama neyse ki öyle bir şey olmadı. Floridalı Death metalciler güne noktayı koyarken, bir headliner için katılımın görece düşük olduğunu fark ettim. Festivalin genelinin folk/pagan temalı olduğunu göz önüne alınca, Deicide için gelen kitle biraz azınlıktaydı sanırım. Setlist hem 90lardaki albümlerden hem de “Overtures of Blasphemy” gibi yeni albümlerden parçalardan oluşuyordu.

3.gün

Bu nasıl hava! Thor’u kim kızdırdı böyle? Festivalin son gününün sabahı biz festivalciler inanılmaz bir yağmur, şimşek, fırtına ve şiddetli rüzgârla karşı karşıyaydık. Kötü hava koşulları nedeniyle epey bir şey alt üst oldu, çadır alanında pek çok kişinin çadırları uçmuş, bir kesim bu sebeple festivali erken terk ediyor gibi görünüyordu, öte yandan festival alanında ise ekipmanlar ıslanmış vs. Çeşitli sebeplerden geç de olsa bugün ne giysem derdi olmadan yağmurluk ceket pantolon setimizi (çirkin de olsa festivallerde hayat kurtarıcı bunlar, poşet olanlar anında yırtılıyor) giyinip festival alanına doğru yol aldık. Neyse ki sonradan ortalık yatıştı, havanın da düzelmesi ile her şey yoluna girdi.

Viking metalinin başı çeken isimlerinden Norveçli ev sahipleri Einherjer, sağlam ve güçlü duruşlarıyla Valhalla sahnesindeydi. Seyirci oldukça coşkuluydu. Gözüme çarpan unutulmaz manzaralardan biri, zırhlı Viking savaşçısı kostümlü bir grubun mosh pit yapmasıydı. Başarılı performans!

Ana sahnedeki bir sonraki isim kişisel favorilerimden Enslaved. Enslaved’i zaten tanıtmaya gerek yok diye düşünüyorum. Bugünkü performanslarında ilginç bir sürprizle karşı karşıyaydık. Grup benim bildiğim kadarıyla ilk defa bir modern dans ekibiyle sahnedeydi. Mia Habib Productions’tan dört dansçı yüzlerine kadar örtülü siyah pullu kıyafetler ve kafalarında siyah upuzun püsküller içinde kaotik bir dans performansı ile Enslaved’in yarattığı mitolojik ve deneysel dünyaya eşlik etti. Koreografi enteresandı ancak her zamanki gibi setlist yine muhteşem. Enslaved asla hayal kırıklığına uğratmıyor.

Enslaved

Enslaved

Günün ve festivalin dört gözle beklenen ismi Heilung sahnedeki yerini almadan önce Valhalla sahnesinin önündeki kalabalık giderek büyüyordu. Grup üyelerinin bir kısmının Borre’de tanışıp, 2017 yılında bu festivaldeki performanslarının ardından ünlendiklerini de düşünürsek, Midgardsblot Heilung’un evi sayılabilir. Dahası, festivalin genel ruhunu bir grupla özetleyecek olsam bu isim kesinlikle Heilung olurdu. Grup kendi müziğini erken orta çağ kuzey Avrupa’sından güçlendirilmiş tarih olarak tanımlıyor. Şaman davulları, kemikler, kalkan ve kılıçları farklı vokal tarzları ile bir araya getiren Heilung, ritüelistik ritimler eşliğinde 90 dakika boyunca eski zamanlardaymışız hissi yaratmayı başarıyor. Açılış seremonisinin ardından sıra ‘In Maidjan’ adlı parçaya geldiğinde vokalist Maria Franz’ın sesinin hipnotize edici olduğuna ikna oluyoruz. Setlistte öne çıkan parçalardan diğerleri, ‘Krigsgaldr’, ‘Alfadhirhaiti’, ‘Norupo’ ve ‘Traust’. Kapanış ise 14 dakikalık‘Hamres Hippyer’ ile yapıldı.

Heilung

Heilung

Bir festival daha ay aşığının altında, kamp ateşi etrafında toplanıp şarkılar söylenerek sonlandı. İyisiyle kötüsüyle, bu yıl da unutulmaz bir deneyim yaşattığın için teşekkürler Midgardsblot!

Yazı & Fotograflar: Merve Akça

15-17 agustos 2019 – Norveç

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.