Filmlerin Güzel Erkek Karakterleri

Hayatımızla iç içe hatta bazen yaşamımıza yön veren filmlerde yönetmenler her türden karakteri beyaz perdeye itinayla taşıyor. Çoğumuz izledikten sonra bu karakterlerden fazlasıyla etkilenip kimi karakterin elinden tutup, akşam yatağa onunla girip, sabah aynada onun ıslak yüzüne bakıyoruz; kimisi ise tozlu raflarda yıllarca bekleyip tekrar izlenmeyi bekliyor. Bu karakterler çoğu zaman filmin seyrini değiştirip izleyicinin filmi ne kadar beğeneceği ile alakalı ipuçlarını baştan veriyor. Kimi filmler ise bu karakterlerle kült olmuş ve fazla eleştiriye gerek kalmadan izleyicileri ikiye ayırıyor. Daha önce  “Karizmatik Kadınlar”  ve “Tedirgin Eden Karakterler” başlığı altında listeler yapmıştım. Şimdi ise çok renkli ya da çok derin hisleri olan, günlük yaşamda belki de yanı başımızda oturan iş arkadaşımız olabilecek karakterlerin listesini yaptım. Genel anlamda “Cross Dressing”, rol icabı ise bir cinsiyetin diğer bir cinsiyete bürünmüş hali “Drag Clothing.” Kısacası yeni liste: “Güzel Erkekler.”

1) The Tenant – 1976 (Trelkovsky)

Nedendir bilmiyorum ama Tarkovski’nin apartman üçlemesinde beni en çok içine sürükleyen film The Tenant’dır (Apartmandaki o toz şimdi bile burnuma geldi). Aynı zamanda bu karakteri daha önceki listelerden birinde daha kullanmışım ama önemi yok. Çünkü çok yönlü bir karakter ve dediğim gibi sevdiğim bir film.

2) The Rocky Horror Picture Show- 1975 (Dr. Frank-N-Furter)

Frank bildiğiniz Dr. Frankenstein zaten, neredeyse ana fikri aynı. Tabi abartılı kostüm ve oyunculuklarla renklendirilmiş müzikal bir film. Dr. Frank, dünyanın en çekici adamını yaratıyor ve kendisi de bir o kadar çekici, hatta tek kelimeyle büyüleyici bir karakter. Tim Curry’e hayran kalmamak elde değil; ses tonu, ürkünçlüğü, kostümleri çok iyi taşımış olması. Curry filmde performansı doruklara çıkarıyor ve sonuna kadar hiç düşürmeden götürüyor.

3) Before Night Falls – 2000 (Bon Bon)

Film, Kübalı eşcinsel şair Reinaldo Arenas’ın Küba’da şiir yazmasının zorlaşmasıyla Amerika’da yaşamını sürdürmesi ile alakalı. Şairin kendi romanından uyarlanan otobiyografik bir film. Ancak burada listeye girecek kişi kendisi değil de yolunun kesiştiği transseksüel arkadaşı Bon Bon (Johnny Depp). Aslında Johnny Depp’in baş rol oynadığı Ed Wood filmindeki karakterini düşünüyordum ama kendisi Bon Bon karakteriyle es geçilemez güzellikte karşımıza çıktığı için ayıp etmiş olurdum.

4) Lurance Anyways – 2012 (Laurance)

Bana kalırsa genç ve başarılı yönetmen Xavier Dolan’ın en iyi filmi. Çoğu zaman filmlerinde yarattığı karakterler kimlik arayışındaki gençler. Laurance da yine bunlardan biri ancak  yarattığı en narin ve düşünceli karakter bence. Hayatı çok normalken içinde fırtınalar kopan Lurance artık zurnanın zırt dediği yere geliyor ve kendi hayatını yaşamak istiyor. İçinde yaşattığı ve büyüttüğü o hisleri açığa çıkarıyor ve bunu yaparken aşık olduğu kadını ezip geçmiyor hatta onun için kendisinden vazgeçer gibi bile oluyor. Tabi sonuçta artık o eski Laurance değildir.

5) Dallas Buyers Club – 2013 (Rayon)

Bu filmle “En iyi Yardımcı Aktör” dalında Altın Küre ödülünü kucaklayan Jared Leto aşırı güzel olmasının haricinde rolünün hakkını da fazlasıyla vermiş. Maço baş karakteri bile dize getirip kankası olmayı başarabilen bu güzel bayanı tebrik ediyor, listemizde 5. sırada kendilerine yer veriyorum.

6) A Woman – 1915 (Nora Nettlerash)

Bu kez durum farklı; Chaplin kadın kostümünü, sevdiği kadının babasını kandırmak için giyiyor. Minyon hatlarıyla çok narin ve hoş bir kadın gibi görünüyor. Charlie Chaplin daha önce iki filmde daha kadın rolüne bürünmüştü. Şimdilerde deniz otobüslerinde karşımıza çıkan “A Busy Day” ve The Masquerader.

7) Rage – 2009 (Minx)

Beklentilerin altında beğeni toplayan Rage, kamera karşısında konuşan renkli yüzlerden başka bir görselliğin olmadığı dümdüz bir film. Steve Buscemi, Lily Cole derken karşımıza şuh ve sivri dilli Jude Law da çıkıyor. Zaten filmi ilginç hale getiren de Jude Law oluyor.

8) Bad Education – 2004 (Zahara)

Gael Garcia Bernal ile tanışma şerefine nail oldum. Kendisi çok mütevazi ve durgun biri. Sanırım bütün enerjisini canlandırdığı karakterlere akıtıyor. Almodovar’ın Bad Education’ı da onlardan biri. Çok kişilikli oyuncu Juan, Zahara olunca büyüleyici bir kadın oluveriyor.

9) Hairspray – 2007 (Edna Turnblad)

John Waters’ın 1988’de yazıp yönettiği müzikal film Hairspray, 2007’de Adam Shankman tarafından tekrar uyarlanarak gün yüzüne çıkmıştı. Her ne kadar gözler Divine’ı mumla arasa da John Travolta da deneyimli oyunculuğuyla sınıfı geçmiş görünüyor.

10) The Extra Man – 2010 (Lois Ives)

Little Miss Sunshine’ımızın içine kapanık ergeni bu kez yine içe kapanık bir rolde ama içinde yatanı bu kez gösteriyor. Bu arada The Extra Man pek beğenilmemiş fakat keyifli bir film kanımca.