GÖKBÖRİ – ERLİK (CD, LP) 2017

Paylaş:
Gökböri - Erlik 2017 - Albüm Kritiği - Paslanmaz Kalem
Yazarın Puanı7.5
7.5
Okuyucu Puanı: (8 Oy)8.2

Emre Balık adını 90’ların önemli black metal gruplarından, Pagan’dan hatırlıyoruz. Emre, New York’a yerleştikten sonra, tıpkı hayat mücadelesinde müziğe ara vermek zorunda kalan ama onsuz yaşayamayacağını bilen birçok yaşıtı gibi geçtiğimiz yıllarda Gökböri projesini hayata geçirmeye karar vermişti. Kendisine bu albümde sadece davulda Jesse Half eşlik ediyordu.

Gökböri, ilk albümü “Balbal”da grubun kurucusu Emre Balık’ın müziğe olan açlığını doyurduğu bir black/thrash metal albümüydü. Grup kadrosuna Koray Önder’i ( bas gitar ) katınca ilk defa bir tek adam projesi olmaktan çıkıp kanlı canlı bir gruba dönüştü Gökböri. Ülkemizin geriye kalan tek heavy metal firması olan Hammer Müzik tarafından yayımlanan yeni albüm “Erlik”in “Balbal”dan farkı bu; ilk albümde Emre, Pagan’dan beri içinde kalanları kusuyordu, “Erlik”te ise grup heavy metal’in uç metale evrildiği dönemi başından itibaren ele alıyor.

Görsellerdeki “siyah beyaz” ısrarı “Erlik”te de devam ediyor. Orta Asya’daki Türk kökenli – ama sadece Türk boylarıyla sınırlı kalmayan -Şaman kültürünün “karanlık tarafı”na dayalı sözleriyle ilk albümdeki konsepti aynen devam ettiriyor grup. Buradan yola çıkınca, müzikal olarak da Gökböri’nin yeni albümü, ilkinin birebir tekrarı olabilirdi diyebilir ilk albümün fanları. Emre ve kadrosunun teknik yeterliliğine bakınca, ilkine göre daha kompleks, hazmetmesi zor bir işe de evrilebilirdi. Onlar bunun yerine uç metalin köklerine inmeyi, temel anlamda black metal’in köklerinde ne varsa oraya doğru yürümeyi tercih ettiler ki bence bu konseptleri ile de daha uyumlu bir seçim. Tesadüfen, retro çağının en çok iş yaptığı dönemde buna girişmeleri büyük riskti, çünkü, “eskiyi” ve “yeniyi” bir arada duyan yeni jenerasyonun bunu aforoz etme riski vardı. Daha açılışta yer alan “Tamuya”nın bana Hellsodomy şarkılarını andıran enerjisi ile grup bu riski bertaraf ediyor. Kaydından sunumuna kadar yeraltının tüm kurallarının yerine getirildiği albümde, bugün hala pek çok şeyin “kökleri” olarak görebileceğiniz Venom, Bathory ve Motörhead’in ruhu şarkılarda hissediliyor.

Sekiz şarkılık albümün bana göre en yüksek anları, açılışta yer alan “Tamuya”, grubun hardcore/punk’ın köklerine de selam çaktığı “Körmösler Görmezler” ve harika girişiyle kapanış şarkısı “Çift Başlı Kartal”. Özellikle şarkı sözlerinde Türk mitolojisinin söylemleri üzerinden ufak ufak mesajlar da sızmıyor değil kulaklara. Belki de albümde zorla muhalif bir kelime aramaya çalıştığım için ben yanılıyorumdur ama şu kelimeler bana günümüzün en büyük belalarından birine kapılmış, kendi inandığını diğerine kabul ettirmek için dünyayı birbirine zehir eden insanlara ve onların liderlerine yazılmış gibi geliyor;

“Toybadımlardasınız hepiniz, Alış Yer’den uzaktasınız, Görkemli tapınaklar yapıp, Sisli örgölerde oturursun, Bey olmak nedir bilmeden, Köle olmuşsunuz taptığınıza…” ( Tamuya )

Sözler yoruma açık olabilir, özellikle uç müzik gruplarında bu sıkça başvurulan bir yol. Geçtiğimiz günlerde sitemizde röportajını okuduğunuz Kyy röportajını anımsayın. Orada da grup, şarkı sözlerinin genel çerçevesini anlatıyor ama cümlelerdeki anlamı okuyana bırakmayı tercih ediyordu. Fakat bunu Türkçe yapmak, özellikle yeraltına mal olmuş müzik türlerinde çok çok daha zor. Whisky, Pentagram ve Diken gibi, klasik heavy metal yolunda yürüyen grupları dışarıda bırakırsak, black metal, death metal gibi uç türlerde etkileyici, notasyonu müziğe tam oturan ve sırıtmayan söz yazmak her baba yiğidin harcı değil. Bunu deneyen Kronik, Ehrimen, Baht, Murder King, Kara Cephe, Mekanik, Pitch Black Process gibi birçok grup var ülkemizde. Her biri, kendi türlerinde oldukça önemli deneylere imza attılar Türkçe söz yazımında. Kendi adıma, bu konuda en başarılı bulduğum grubun, grindcore dalında artık dünya çapında koleksiyoncuların aradığı bir isim haline gelen ve tam da bu aşamada dağılmayı tercih eden Sakatat olduğunu söylemeliyim. Bir Sakatat şarkısı dinlerken şarkının Türkçe olması, oldukça anlaşılması sert bir tür icra etmelerine rağmen hiçbir zaman kulaklara batmadı. Grubun “karakteristiği” olarak hem ülkedeki hem de yurtdışındaki fanları tarafından doğal bir durum olarak kavrandı. Tıpkı Kronik’in Headbangers’ın punk ruhunu thrash/heavy metale işlediği şarkılarında olduğu gibi. Ya da Kara Cephe’nin sloganvari nakaratlarını düşünün.

Bu durumların tamamında kulağımıza çarpan şey müziğin içinde dilin kendini dinleyene kabul ettirmesinden ibaretti. Kısacası, uç müzik türlerinde ana dili müziğe iyi yedirebilmenin yolu punk ruhundan geçiyor dostlar. Yukarıdaki örneklerin hepsinde buna dikkat edin; Özer Sarısakal yıllardır Headbangers’ın ruhunu yaşatan adam grubuyla; Tanju Can çok sıkı bir hardcore/punk fanı ve Sakatat elemanlarının punk kültürüne olan yakınlığı zaten malumunuz. Müzisyen köklerinde bu bilgiyi farkında olarak ya da olmayarak taşıyorsa, güzel Türkçe söz yazabiliyor akan ritmin üzerine. Güney yarımküre dillerinin kimilerinde İspanyolca, Yunanca başta olmak üzere vokali ritim ikilisine göre oturttuğunuz an müzik ile kaynaşmaya başlıyor ve Türkçe için de durum farklı değil.

İşte Gökböri, kendi müzikal köklerinin sırrına erebilmek için nasıl bu albümü yaptıysa ve kendine yeni bir yol çizdiyse, şarkı sözlerinde de iyi Türkçe söz yazmanın sırrını keşfetmeye çalışıyor ve özellikle yukarıda adlarını saydığım üç şarkıda bunu çok iyi başarmış görünüyor. Sonuç ise, 2017’nin en az 2016 kadar heyecan verici geçeceğini müjdeleyen eli yüzü düzgün, baştan sona dinlenebilecek bir heavy metal albümü.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.