SPOTLIGHT – Din olgusunun sıradan sonuçları üzerine bir ifşa

28 Ocak 2016

820

Yazarın Puanı8.5

8.5

Okuyucu Puanı: (3 Oy)6.9

Önümüzdeki günlerde ülkemizde vizyona girecek olan, tabiri mümkünse “oscar kovalayan” bir film var bu sefer masamızda. Filmin alkış kıyamet ekibi, dümeni öğrendiğinizde yumruklarınızı sıktıran ve oluşan hiddetinizi şiddet dolu cevaplarla karışık bilediğiniz bir konuya çeviriyor: Çocuk tacizi. Hem de insanların en savunmasız hali ile kendilerini teslim ettiği din sistemi üzerinden gerçekleştirilen bu konunun ifşasına hazırlanan bir gazete ekibinin hikayesini izletiyor. Akla gelen tüm sapkınlıkların din sistematiği üzerinden kolaylıkla meşrulaştırıldığı ve üst karar mekanizmalarının hasır altı etmede ne denli mide bulandırıcı olduğunun ifşası bu. Bu tip haberleri sürekli olarak okuyup bir süre sonra unutma refleksinde bulunmamız da bizlerin kenarından da olsa bu bulantıya dahil olduğumuzun bir göstergesi aslında ya, hadi neyse… Filme dönelim;

Filmin bu sert yönünün ajite edilmeden aktarılmış olmasının tebriği ile başlamak isterim. Nihayetinde sinema perdesinde empati geliştirecek en rahat konulardan birisini ajite etmek yerine farklı bir kavrayış mekanizması ile seyirciye sunmak işte böyle bir ekip eşliğinde asıl amacına ulaşabiliyor. Ve bunu yaparken de öyle iyi bir oyunculukla çevreleniyor ki neredeyse filmde gözüken her oyuncuya ayrı hayranlık ile başbaşasınız. Gerçekten de şahane olan ‘cast’ dahilindeki her oyuncu diğerinden rol çalmadan usta işi, sade bir oyunculuk gösterisi sunmuş. Yönetmen filmin başrolüne seyirciyi koyarken -olması gerektiği gibi belki de- siz de kendinizi bu gerçek yaşamdan aktarılan hikayede hızlıca konumlandırıp aynı hırslarla donanmış buluyorsunuz. Bu çerçevede filmin oyunculuk anlamındaki denge dağılımına ise tabiri caiz ise hasta oldum diyebilirim. Hepsi mi iyi oynamış derseniz evet hepsi çok iyi oynamış. Totalde yakalanan kimyanın sonuçlarını her saniye görmeniz mümkün. Genelde içinden cımbızlayarak oyunculuk karnesi dağıtırken bu sefer tüm ekibe kocaman bir yıldızlı pekiyi gönderiyorum.

“Gerçek bir olaydan aktarılmıştır” cümlesi ile başlayan filmlerin çoğundaki o sahte atmosfer bu filmde yer bulamamış kendine ve sahicilik hissi ise resmen ete kemiğe bürünerek yanı başınızda. Bir polisiye iş takibi titizliğinde sürdürülen ve halk ile paylaşılması amaçlanan bu ifşanın vurucu olup kolay unutulabilir bir 3. sayfa haberinden çıkarılmış olması isteği ile hareket eden bir ekibin çalışma süreçlerine tanığız. Film süresince devam eden bu araştırmanın fonunda ise olaylar esnasında gelişen bir de 9/11 olayı var ve kişilerin hafıza kayıpları düşünülerek zaman zaman bilerek erteleniyor bile hatta bu konu. Kişilerin olaylara verdiği tepkilerin resim büyüdükçe farklılaştığı hesaba alınarak da hedef olarak taciz olaylarının örneklerinden ziyade din kurumları sistemsel olarak merkeze alınıyor ve işin bu boyutu kavratılmaya çalışılıyor.

Kilisenin 1022 yılında Papa 8. Benedikt ile getirdiği cinsel perhizi filme bahse konu bu sapkınlık ile bozan ve bunları din kisvesi altında yapan tüm mahlukatların haberlerine ilişkin Vatikan’ın “ bu olayları o kadar abartmaya gerek yok, bu tacizler kilise dışında daha yaygın yaşanıyor. “ açıklaması, size ekibin film boyu amacını daha anlamlı kılacaktır elbette. Ülkemizin gündeminde de maalesef benzer tartışmaların sıklıkla yaşanıp döndüğünü hesaba aldıkça ne ile karşı karşıya olunduğunun ciddiyeti yükseliyor zaten. Pedofili, taciz, tecavüz gibi kavramların içi boşaltılarak magazinel bir habere dönüştüğünün resmen kutlamasının yapıldığı şu günlerde filmin önemini de belirtmeye gerek bile yok aslında. (Neredeyse her coğrafi toprak üzerinde aynı safrayı taşıyan ama kimi zaman farklı zeminlere kusan biz insanoğlunun sapkın aksiyonlarını pembeye bulamak isteyen, bunu da din kavramı üzerinden meşrulaştıran pis zihinlere lanet olsun.)

Tüm bu üst okumalar ışığında filmin kurbanları diye tabir edeceğimiz karakterlerin müthiş inandırıcı performansları olsun, gerekse hassas olan bu konunun üzerine giderken ortaya konan stratejilerin illüzyonsuz gerçekçiliği sayesinde oluşan etkin kriminal atmosfer olsun ekibe kısa sürede dahil olup siz de iz sürmeye ve ifşa hırsına başlıyorsunuz.

Ayrıca, yönetmen Tom McCarthy’nin efsanevi dizi “The Wire” ile olan ilişkisinin etkilerini dizinin hayranları ve takipçileri kısa süre içinde anlayacak ve keyif dozları artacak diye de tahmin ediyorum. İzlemeyenleri hem diziye hem de son zamanların en güçlü filmlerinden birisine doğru iteklemek de boynumuzun borcu olsun.

Son cümle biraz klasik olacak belki ama ifşa etmekten kaçınmayın, kaçırmayın!