HAFTANIN MENÜSÜ: Rakı Sofrasında Buluşalım

1856
0
Paylaş:
haftanin-menusu-2-raki-sofrasi

Rakı sofrası hazırlamak meziyet ister. Bu meziyet de elbette mezesinden rakının seçimine, isteğe göre buzundan yanında içmek isteyecekleri şey(ler)e, hatta sofraya oturtacak insana dek seçmeniz demektir.

Bir kere rakı içmesini bilen insanlarla oturman gerekir ki birbirini hayvani bir kurlaşma hevesiyle fondip gazına getirip 3 dublede kusup ortalığı batırmasınlar (gördüm, ondan biliyorum, sevişme de yalan oluyor. Kusmuk en büyük “turn off”).

Bir kadının karakterini doğrudan ortaya koyduğu yerdir o kutsal sofra. Kadehi tutuşunuzdan, yanında şalgam/ayran/su içmenize, yemek için tercih ettiğiniz mezelere, fon için istediğiniz şarkıya, aldığınız her bir yudumda mimiklerinizin verdiğe tepkiye dek her şey sizi ele verir. “Kadınlar rakı içemez” gibi bir cinsiyetçi hödüklüğe meydan okuduğunuz için bir sıfır önde başladığınız bu maçta doğru hamlelerle ince ince örebilirsiniz ağınızı.

Rakı bu bağlamda en büyük afrodizyaklardan biridir. Üstelik mevsimi de yoktur. Hani kış aylarında sevişilmez soğuk, yaz aylarında sevişilmez sıcak bahanelerini baştan yok ediyorsunuz. Isınmak isteyene kor alev, serinlemek isteyene dingin esinti sunduğunuz gerçeği de malumunuz.

Ve elbette fon seçmek en büyük yükümlülük. Şahsi seçimim Neşet Ertaş, Ahmet Kaya, Zeki Müren üçlüsüyle başlayıp ilerleyen saatlerde arabeskin dibine vurmak suretiyle tüm kadın arabeskçilerle ortalığı efkara boğmaktan, hedefteki insanın iç dünyasının en derinindekine dahi temas etmekten yana. Sorarım size, hangi insan evladı vardır ki Gülden Karaböcek’in, Bergen’in sesini duymuş da çözülememiş?

Tüm bu “golden ticket” tavsiyelerden sonra biraz da gerçek dünyaya dönersek, ön hazırlık için distortion aşınası hedefleri soframıza davet etmemize yarayacak bir menü hazırladım sizlere. Üçün biri dahi kafalama girişiminizde büyük katkı sağlayacaktır.

BUNU DİNLE:

BLOODSIMPLE – A CRUEL WORLD (2005)

bloodsimple-a-cruel-world

Anafikir? Tüm büyük zevklere yumuşak, dar bir kapıdan geçilerek varılır.

Kimdir? Hardcore’un en yumuşak karnı, metal’in erojen noktasıdır.

Nedir? Bir kuğunun ölmeden önce bir kartal ısırığıyla mutasyona uğrayıp, son şarkısının boz böğürtüye dönüşmesidir. Apokaliptik bir albümdür, huzur dünyanın yok olmasındadır.

Neden dinleyeyim? En duygusal anların varlığını en sert davranışlara meyletmenin güzelliğini anlatır size. Ne metalcore’dur, ne hardcore, ne de metal. Hepsinden biraz vardır esasında ama gelmiş geçmiş en iyi albümlerden biridir.

Kimler sever? Distortion ve böğürtü aşinası şahsiyetler, “sokak kızları”, allahsızlığı hayat görüşü benimsemiş, dünyanın sonuna kafa yoran hemen herkes.

Yan etkileri? Kapalı ortamlarda önüne çıkan duvara, kapıya, insana, cama kafa atma isteği, ulaşılabilir durumdaki jilet, bıçak, cam kırığıyla kendini kesip biçme arzusu, yalnız olunma durumlarında salya sümük ağlama isteği.

Bir parça öner?

[youtube id=”Z36CZM7qksA” width=”620″ height=”360″]

 

BUNU OKU:

TOM ROBBINS – AĞAÇKAKAN (Still Life with Woodpecker, 1980)

tom_robbins_agackakan

Anafikir? “Aşkı kalıcı kılmayı kim biliyor? Bana bunun yanıtını verin, ben de size kendinizi öldürüp öldürmeyeceğinizi söyleyeyim.”

Kimdir? Serseri, deha, yaratıcı, komik, seksi, kızıl, olağanüstülüğün karşılığı.

Nedir? Çevreci  bir prenses olan Leigh-Cheri ve Anarşist bir bombacı olan Bernard’ın aşkının, kızılların, tekilanın, dünyanın en büyük gizemini barındıran Camel paketinin öyküsüdür.

Neden okuyayım? Aşkın pembe dizilerde anlatıldığı kadar laçka, saçma, dandik bir şey olmadığını anlamak, betimlemelerle orgazmdan orgazma koşmak için.

Kimler sever? Sevmeyen ölsün!

Yan etkileri: Kitaptaki ev yapımı bombayı uygulama, saçları kızıla boyama, sigara kullanmayana dahi Camel içirme, yerli yersiz sevişme isteği.

Biraz okusak hele? “Leigh-Cheri de kendini aptal gibi hissediyordu. Ne kadar arasa da külodunu bulamıyordu. ‘Erimiş olmalı’ diye şaka yaptı Bernard’a veda etmek için ayrılırken. Ama tanrıların, aklını ve ruhunu bir davaya değil, kalbini ve kıçını kanun kaçağına vermesinden duydukları ilahi hoşnutsuzluktan ötürü bir uyarı, bir işaret olarak külodunu buharlaştırmış olduklarından kuşkulandı gizlice.”

 

BUNU İZLE:

LUCKY MCKEE – MAY (2002)

May-2002

Anafikir? Mükemmel erkek de mükemmel arkadaş da yoktur, ille de bir tane istiyorsan kendin yap.

Kimdir? Romantik bir ruh hastası, Angela Bettis’i yangında kurtarılacak ilk “şey” (iyi ki de) yapmış, efsane dizi Masters of Horror’un 1. sezon 13. bölümü olan Sick Girl’ün de yönetmeni olan dengesiz şahsiyettir.

Nedir? Ailesinin aşırı koruması ve kendini “ucube” gibi gösteren engeli sebebiyle ne arkadaş ne de sevgili edinebilmiş asosyal ve sosyopat bir kadının, yakışıklı Adam’ın (Jeremy Sisto) ellerine âşık olmasıyla başlayan, umduğunu bulamadığından insanların vücut parçalarından kendine Frankenstein sevgili yapmasına dek süren öyküsüdür.

Neden izleyeyim? Asıl oğlan Adam’ın hanım hanımcık kızımız May’e izlettiği, gelmiş geçmiş en iyi yiyişme filmi olan kısa film ve de bir kadının en çaresiz olduğu zannedilen anda bile küllerinden doğduğuna şahit olmak için.

Kimler sever? Terkedilmiş, aldatılmış, anlaşılmamış, istenmemiş her kadın ve öküz oğlu öküz, “bu olmazsa yedeğim var”cı, kendini bir bok zanneden her erkek.

Yan etkileri? İletişim kurduğunuz her insanın uzuvlarına dikkatlice bakıp, “onun boynunu bunun kafasına diksem, alta şunun bacaklarını, ötekinin pipisini/kukusunu, berikinin memesini eklesem” diye düşüncelere dalmak.

Biraz göster hele?

Al, yiyişmenin en güzel hali kısa film:

[youtube id=”6ugaylIx5Yo” width=”620″ height=”360″]

Al, en seksi sahne:

[youtube id=”X9mTMZF-CTs” width=”620″ height=”360″]

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.