KÖTÜ KEDİ ŞERAFETTİN: Yerli animasyon sektörünün geleceği için bir umut
Filmden ilk görüntüleri içeren 2011 yılındaki fragman yayınlandığından beri beş yıldır beklenilen Kötü Kedi Şerafettin animasyon filmi nihayet Şubat 2016 itibariyle gösterime girdi. Filmi değerlendirmeden önce karakterin ilk ortaya çıktığı karikatür dergisindeki hâlini hatırlayalım.
Şerafettin’i nasıl bilirsiniz?
Bülent Üstün tarafından 1996 yılında yaratılan Kötü Kedi Şerafettin o dönemin çok popüler karikatür dergisi L-Manyak sayfalarında okurların karşısına çıktı, daha sonra Lombak dergisine geçti. Bu ağzı bozuk, niyeti bozuk karakter ilk belirdiğinde anti-kahraman olarak bile nitelenemeyecek denli kötücüldü. Herkesin okumayı midesinin kaldıramayacağı türden bolca küfür, taciz, tecavüz, şiddet, hatta beastiality olan hikayeler içermekteydi. Daha ilk macerasında komşusu Bülent adlı karikatürist (bu karakterle Bülent Üstün kendini hicvetmiş) işe gittiğinde Şero arkadaşıyla birlikte zorla evine girer ve kedisi Pırtav’a tecavüz edip öldürürler. İntikam almaya ant içen Bülent böylece sürekli Şerafettin’i kovalayan ölmek bilmez bir baş düşmana dönüşür. İkinci macerasında tecavüz kurbanı bu sefer dişi bir köpek olur, sahibi olan kadına da tecavüze de niyetlenirse de araya girenler nedeniyle engellenir. Sonradan Şerafettin’in babasının aslında Tonguç adlı insan olduğunu ve vakti zamanında evinde beslediği dişi kediyi kazayla (!) hamile bıraktığını öğreniriz. İlerleyen hikayelerle birlikte oğlu Tacettin ve Cihangir çetesinin geri kalan üyeleri fare Rıza ve martı Rıfkı karşımıza çıkar. Zamanla karakter dönüşüm geçirmeye başlar ve dişi kedileri peşlerindeki saldırganlardan kurtaran ve semtinde huzursuzluk çıkaranlara dünyayı dar eden bir çeşit anti-kahraman hâline gelir. Bu dönem okurlar arasında karakterin popülaritesinin de artmaya başladığı dönemdir.
Film uyarlaması Kötü Kedi Şerafettin’in ilk maceralarını temel alsa da tabii ki karikatür dergilerinde yayınlandığı kadar sert bir mizaç ile aktarmaktan kaçınılarak hikayelerin belirli ölçülerde “yumuşatılmış” bir versiyonu işlenmiş. Şerafettin direkt bir anti-kahraman olarak aktarılmış. Karakterler gene ağzı bozuk olsalar da dergideki gibi hemen her cümlede küfür sarf etmiyorlar. Filmde Pırtav kaza ile kendi kendini öldürüyor, Tonguç ile Şero aynı evde kalsalar da aralarındaki baba-oğul ilişkisine hiç değinilmiyor vs. Film için değiştirilen bu hâliyle kuşkusuz sinema izleyicileri için daha uygun durumda.
Her ne kadar bir animasyon film olsa da gerek hedeflediği izleyici kitlesinin yaş grubu, gerekse bol argo ve şiddet içerikli mizah anlayışı olarak herkese hitap etmediği aşikar. Pixar filmleri benzeri bir hikaye beklentisiyle izleyecekleri epey hayal kırıklığı bekler. Kesinlikle çocuk yaşta izleyicilere göre değil.
Ancak animasyon kalitesi olarak Hollywood filmlerini aratmayacak kalitede bir yapımla karşı karşıyayız. Anima İstanbul tarafından yapılan animasyonun kalitesi 2011 yılında ilk yayınlanan fragmandan bu yana geçen süreçte öylesine geliştirilmiş ki Hollywood animasyon filmleriyle kıyaslanabilecek nitelikte. Türkiye’nin ilk uzun metrajlı animasyon filmi olarak kesinlikle yadsınamayacak bir başarı. Film için bir araya getirilen, usta isimlerden oluşan muazzam seslendirme kadrosu da etkileyici.
Anima İstanbul’un yaptığı yapımın animasyon kalitesi batılı benzerleriyle mukayese edilecek denli iyi bir düzeyde mi? Evet. Filmin senaryosu konseptin orijinal kökenine sadık kalmış mı? Evet. Seslendirme başarılı mı? Evet.
Bu bakımdan Kötü Kedi Şerafettin filmi izleyiciler tarafından beğenilse de beğenilmese de, gişede iyi bir hasılat elde etse de etmese de objektif olarak değerlendirildiğinde başarılı bir yapım.
Umarım ki Anima İstanbul ekibi ilerleyen yıllarda da yeni yapımlarla sinema izleyicilerinin karşısına çıkmaya devam eder ve daha geniş izleyici kitlesine hitap eden özgün projelerle sadece yerli sinema sektöründe değil, dünya sinema sektöründe de kalıcı bir yer edinirler.
Kötü Kedi Şerafettin filminin ilk fragmanları:
Kötü Kedi Şerafettin filminin son hâli:
