LA LA LAND; Can sıkıntısı filan deme, öyle böyle La La La…

7425
0
Paylaş:
La La Land - Paslanmaz Kalem

Çok sıkılıyoruz hem de çok. Modern insanın sıkılmasına çare yok ve gitgide de artıyor tüketim açlığımız. Doymak nedir bilmeyen yanlarımızı törpüleyen de yok isteyen de. Dedim ya canımız çok sıkılıyor bizim. Bazen filmlerde arıyoruz çarelerimizi kimi zaman da bir notada. Dinliyoruz, izliyoruz, bakıyoruz, okuyoruz filan ama nafile. Dönüp dolaşıp sıkılırken buluyoruz kendimizi. Eski şeylere tahammül ederken en çok da “yeni!”den sıkılıyoruz. Keyif aldığımız anları hatırlatsın diye bilerek dönüyoruz o anlara. Ama nafile. Gene sıkıldık, gene sıkıldık. Yok mu bize bir çare?

Bakın, aslında “siz bir zamanlar bu kadar sıkılmazdınız” diyen sinemacılar ve yapım şirketleri de bu naftalin ihtiyacı ile dolduruyorlar ekranları. Döşüyorlar keyif aldığınızı zannettiğiniz renk paletlerini, basit hikayelerin albenisi sokuluyor gözümüze. Dönem kıyafetleri, manzaralar, romantik diyaloglar, melodram da paketinden çıkarılıyor. Keşkeler, hayaller, #instalalaland…

Sırf bu yanlarımız parlatıldığı için müşteri olmuşluğumuz çok. (Oh be rahatladık) Tanıdık bir film izledik, dedik ki az sıkıldık bak. Ne iyi de yaptık. Bakın bu hisler bu sene ayyuka çıkmış olacak ki sinemasal anlamdaki öneminden bağımsız tam 14 dalda teşekkür etmeniz için bir öneri tablosu ile baş başasınız. Ödülleri dağıtacak akademi bilir işini. Baktılar bu sene de çok sıkılmış bunlar dediler sevsinler bu filmi. “Bu film çok iyi. İzlerken çok iyi hissedeceksiniz. Çok iyi gelecek size. Ay o müzikler yok mu, hele ki o danslar…”  Amerikan Rüyası, ecza dolabı vazifesi ile acil durumda hep yanımızda. Çıkart, tozu ile sun. Öylesi makbul. Sunulan tepsiyi az cilala tamamdır. Eski makbul, eski iyi hissettirir, eski candır. Yetmezse, filmin soundtrack albümünü, o çıtırtı sizi mutlu ediyor diye! plaktan filan dinleyin. Koşun alın hemen. Geçsin sıkıntınız. Bu yazılanlar ile de sıktım canınızı değil mi? Tamam tamam biraz filmden bahsedelim.

14 dalda Oscar adayı olarak açıklanmasının ertesinde bir anda gözlerin bu filmde olması ve olan ilginin artması elbette kaçınılmaz. Zira, aday olduğu kategoriler anlamında kendisine yaklaşan az film var. Filmin bu denli Oscar adaylıkları ile paketlenmesinin arkasında yukarıda bir miktar girişini yaptığım arka planın yanı sıra, elbette bazı sinemasal başarılar da söz konusu. Sanat yönetmenliği olsun, kamera kullanımı olsun, müzik ve ses kullanımı olsun, gerçekten başarılı iş ortaya konmuş. Fenomen çift hasreti ile dolmuş bünyeler için de dans eden bir Ryan Gosling ve yanına tatlış bir Emma Stone konunca ekrana sırıta sırıta bakan yüzler görmek beklenen bir etki tabi. Her ne kadar ikisinin kimyasını bir nebze olsun uygun bulsam da performanslarının bu derece abartılı övülmesinin karşısındayım. Samanyolunda bile dans ettirilen çiftimize özel olarak hazırlanmış Yeşilçam melodramının etkisinin de oldukça kısa süreceğine eminim. Yıllar sonra bu filmi sıradan bir “iyi hisset filminden” öte anan kişi sayısının oldukça az olacağını tahmin etmek zor değil. Fazla formüle ve düştüğü klişe durumdan ekmek yiyen bir film için beklenen süreç aslında. Daha önceki yıllarda örneklerini de bolca saymak mümkün. (The Artist vb.)

Sandalyeleri alarak bar açmaya yeltenen kahraman bize biraz tanıdık geldi; tamam. Oyuncu olma hevesi ile tezgahtarlık yapan kız ise tüm Amerika’nın aşinası; ona da tamam. Kavuşma, barışma, aşık olma, ayrılma hikayelerine her daim müşteriyiz, tamam. O çok sevip az dinlediğiniz caz müzik medyanlı müzikler zaten kaptı parayı. Elbette tamam. Romantik danslar ve bakışmalar için her daim kredi de varken işte böyle sıfır risk alınarak çekilmiş bir filmle 14 dalda adaylık konuşturuyorlar bizi. Saygı duruşunda bir film çekilmiş olması her daim ilgi görüyor akademi tarafında. Çoğunluğu oldukça yaşlı olan akademi üyeleri için de kendi sıkılmadığı zamanlarını anımsatması ve hatıralarını parlatması açısından onaya açılmış. Her yanı ile overrated bulduğum film, bu takıntılar yüzünden görmezden gelinen iyi ve risk alan yapımlar için kötü bir engel. Ve ben buna hiç de tamam değilim.

Canımız çok sıkılıyor be akademi. Canımızı siz de sıkıyorsunuz. Gerçi biz de az değiliz ya neyse. Öyle böyle la la la…

La La Land (Aşıklar Şehri) imdb sayfası: http://www.imdb.com/title/tt3783958/

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.