MOONLIGHT: Ay ışığında günah çıkarmak

6251
0
Paylaş:
MOONLIGHT: Ay ışığında günah çıkarmak - Paslanmaz Kalem

Sinema, içerdiği teması ile pazarlandığı sürece kazananlar, hep üzerinde lobicilik faaliyetleri ile koz edinmeye çalışan gruplar oluyor. Özellikle de ödül süreçlerinde iyiden iyiye belirginleşen bu taraf olma durumunun, sinemanın içsel anlamına çok da katkı sağladığını düşünemiyorum.  İddiasına yenilen filmlerden tutun da haddinden fazla övülen ve suni gündem yaratılan içeriklere dönüşen sinema endüstrisi de bu çanağın başlıca aktörleri olarak belirginleşiyor. Daha en başında taraf tutarak, aykırı gözüken konuları cepte sayarak, malzeme yaratmak da kısa süreli hafızalara sahte empati pompalamaktan başka bir şey tedarik etmiyor. Aslında istenen de tam olarak bu. Kişileri bir nevi de olsa günah çıkarmaya itme refleksi ile yapılan sinema eserlerine olan mesafeli tavrımız belli. Bunu değiştirmemiz için türlü numaralar çekilmesi ve en başta kendilerinin taraf tutarak yaptığı bu zorlama işaretlemeler ise işin en sevimsiz kısmı.

Tam olarak, beyaz sinema efendilerinin!!! günah çıkarma seremonisi için hazırlanmış olduğunu düşündüğüm bir film Oscar adayı Moonlight. Yaratmak istedikleri tartışma konusu için de hem siyahi hem de gay olmak gibi konu başlıkları seçilerek işler kolaylaşmış oluyor. Bir de üzerine yoksul mahalleler, uyuşturucu, okul zorbalıkları ve kötü aile kavramlarını sokarak tabiri caiz ise tüy dikmiş oluyorlar. Çünkü sayılan tüm bu konu başlıkları film içerisinde oldukça sığ ve bir araç olma görevinden çok uzakta. Farklı bir amaca hizmet etmek ve kamuoyu refleksi yaratmak için tasarlanmış birer masa başı piyonu. Hikayenin merkezinde de tüm bu konu başlıkları ile “Chiron” isimli hayatının üç farklı evresinde yaşadıkları ile tüm bu süreçlere malzeme olan baş piyonumuz var. Moonlight, üç evre içerisinde de anlatmak yerine gözümüze sokmak amacı ile yaratılan karakterin ne bir derinliğine ulaştırıyor ne de sinemasal anlamda bir tatmin ile buluşturabiliyor seyirciyi. Basmakalıp vurgular ile zorla empati kurdurmaya çalışması da bir noktadan sonra sinemasal bir acze dönüşüyor. Üstüne de ödül sezonunda sanki kendinizi ödüllendiriyormuş havası ile beğenilerinizin bir karşılığı bekleniyor. Şunu üzerine basa basa söylemeliyim ki ne eşcinsel bireylerin ne de üstüne bastıra bastıra vurguladıkları siyahi eşcinsellerin bu tip numaralara ihtiyacı yok. Kısa süreli olarak planlanan bu tip günah çıkarma numaralarının hayatlarını kolaylaştırıcı bir etkisi bulunmadığı gibi aksine bu filmler ile sürekli “öteki” olarak acınılan ve üzülünen bireylere sabitlenmesi ile sonuçlanıyor.

Belli ki bu sene lezbiyen lobisi kaybetmiş arkadaşlar. Gay lobisi vurmuş masaya elini. “Bu sene biz öne çıkmalıyız, gereken tüm kozlar da elimizde” tavrı bu.  Durumu bu basitlikte anlatmak ve anlamak gerekiyor. Zira sinemasal bir kaygı güdülmüş olsa idi, ortada “The Handmaiden” gibi gerçek bir sinema eseri adaylık konuşturuyor olmalı idi.

Filmin serildiği zemini cılız bulsam da sinema adına başarı ile kotarılmış yönlerine de değinmezsek olmaz. Filmin renk kullanımı ve kadraj işçiliği gibi kısımlarının yetkinliğini görmek gerek. Yan oyunculuklardaki güzel paylaşımlar sevindirici. J.Monae ve Mahershala Ali inandırıcı ve tutarlı oyunculukları ile filmin dengesinde güzel pay sahipleri. Oyunculuk anlamında da en fiyakalı kısımları. (Filmin yönetmeni olan Barry Jenkins keşke filmi ısrarla dayadığı temada diretmeyip oyunculuklar ve hikaye ile derinleştirebilseymiş. Çok daha doyurucu olacağı kesin bir virajı alamamakla sonuçlanmış nazarımda.) Teknik anlamdaki noktalar sıkıntısız diyerek de bitireyim bu kısmı.

Sonuç olarak, amaçlanan etkisini yukarıda anlatmaya çalıştığım numaralar ile pekiştirmeye çalışan kurum ve kişilerin cılız sinema fikirlerine yandaş olmayı seçmiyorum. Bu denli karanlık arka oyunların gizlenmesi için yaratılan masa başı ay ışığı izlerine kapılmadan, yolunuzu çakıl taşları sayılabilecek sinema adımları ile bulmanızı temenni ederim.

Ay ışığında düz yolda yürümek iyi ama dik yamaçlardan nasıl inecektik aşağıya? (A.Erhat)

Moonlight film fragmanı

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.