Oceanvs Orientalis ile The Longest Night Party Öncesi Röportaj

1557
0
Paylaş:
Oceanvs Orientalis - paslanmaz kalem

Kış gündönümü Zorlu PSM’de “The Longest Night Party” ismiyle bu gece kutlanıyor. Oceanvs Orientalis, Schnell Schnell ve Sevil Soylu’nun performanslarını sergileyeceği bu özel parti öncesi Oceanvs Orientalis (Şafak Öz Kütle) ile bir röportaj imkânı edindik.

Eylül ayında Kanto Records’dan çıkan “Dance of Swords” kısaçalarını müteakip izleyeceğimiz Oceanvs Orientalis’in ses paletini genişlettiğini, tarzların sınırlarını ötelediğini ve sadece dans için değil, dinlemelik bestelere de yöneldiğini gözlemledik ve kendisine bunlarla alakalı sorular yönelttik. 

 

Oceanvs Orientalis - paslanmaz kalem 22017 yılında verdiğin bir röportajda, hâlihazırda bir hareketli grafik tasarımcısıyken bir anda müzik ekipmanları satın alıp, annenin evine taşındığından ve kendini müziğe verdiğinden bahsediyordun. Bu gerçekten böyle mi gerçekleşti? Müziğe veya bir enstrümana daha önceden hiçbir ilgin yok muydu? 

OO: Yani iyi bir tüketici olarak müziğe her zaman ilgim vardı. Çoğu genç gibi bazı başarısız gitar deneyimlerim, davul heveslerim falan oldu elbet. Ama ergenliğimin sonlarına doğru hiçbirinde başarılı olmadığıma çoktan kanaat getirmiş, kendimi hayatta görsel yetenekleri olan, iyi bir dinleyici, bir alıcı olarak konumlandırmıştım bile.

 

Müziğini sadece dans amaçlı mı yapıyorsun? Yani bir parça yazmaya başladığında odağında ne var? Çünkü -bir dinleyicin olarak söyleyebilirim ki- katmanlı ve detay içeren bir müziğin var ve bence “dansçı” ilgisinin dışında “dinleyici” ilgisini de hak ediyor.

OO: Müziğe başladığım sıralar öyle bir iddiam vardı evet. Öyle bir zorunluluk hissediyordum omuzlarımda daha doğrusu. Ama zaman içinde değişti, artık gittikçe dinlemelik müzikler yapma fikri daha çok alıyor beni. Bu yeni yolda nasıl konumlanacağımın planlarını yapıyorum bir süredir. Ne kadar başarabilmişim, pek yakında hep birlikte göreceğiz. :)

 

Oceanvs Orientalis - paslanmaz kalem 3Gerçekten bütün kültürün Doğu’dan geldiğini mi düşünüyorsun? Bununla tam olarak kastın ne? Ve buna bağlı olarak, folklor, tarih ve coğrafya gibi kavramlar sana ne ifade ediyor? Bunlar sadece müziklerine iliştirdiğin ezgileri sana sağlayan kaynaklar mı yoksa bu alanlara karşı kültürel veya belki de mistik bir ilgin de var mı?

OO: Daha önce birçok defa belirttiğim gibi, insanlığın kendisi Doğu’dan geliyor. (Afrika’yı baz alarak) Doğu’dan Batı’ya bir yayılış izliyor. Bütün kültürün Doğu’dan geldiğini söylemek biraz yüzeysel bir söylem olur elbet. Kültür çeşitlidir, ne kültürü? Sinema kültürü değil belli ki, antropolojik bir kültürden bahsedersek evet. Ya da matematiğinden tutun da dil,  edebiyat, müzik, tüm bu ilim ve bilim topluca insanlık kültürünü oluşturuyorsa eğer, bunların Doğu’dan geldiği fikri benim şahsi düşüncem değil, tarihi bir faktör olur zaten.

Sorunun ikinci kısmına gelirsek, bu kavramlar benim için müzikte ilham kaynağı, yaşamın içinde ise sonsuz bir ders konusu. Hayatta doğa ve insanlık tarihinden, kültüründen daha çok etkilendiğim başka kavramlar olduğunu çok zannetmiyorum. Yani hayatının tamamını bu gibi konuları anlamlandırmaya çalışarak tüketsen hiçbir şey boşa gitmemiş olur gibi hissediyorum. :)

 

Takip ettiğin başka türler var mı? Bu aralar neler dinliyorsun? Seni besleyen şeyler neler? Kaldı ki son “Dance of Swords” kısaçalarında etnik ögelerden daha az faydalanmış, musique concrete ögelerine daha çok yer verir olduğunu gözlemledim. Gözlemime katılır mısın?

OO: En az elektronik müzik dinliyorum aslında. Birçok şeyi takip ediyorum aynı anda, bu sıralar perküsyon müziklere merak salmış durumdayım. Bir yandan uzun zamandır bir Japon müziği, Batı modernizminin etkisindeki “post-war” Japon müziği, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden yorumlanan biraz creepy caz soundlarına bayılıyorum.  Mali, Angola gibi ülkelerden çok değişik müzikler çıkmış bir dönem. Yığınla keşfedilecek şey var oralarda da… Oralara bakıyorum bir yandan. Brezilya benim için her zaman bulunmaz bir ilham kaynağı, özellikle Salvador ve Bahia’dan çıkmış sonsuz sayıda harika müzik var. Sublime Frequencies diye bir müzik firması var. Tüm bu uzak ülkelerde dolaşıp 60’larda, 70’lerde kaydedilmiş her şeyi temizleyip dijital ortama aktarıyorlar. Şiddetle tavsiye ederim.

İkinci olarak, “Dance of Swords” bir denemeydi, ondan önceki “General Tales of Ordinary Madness” keza bir başka denemeydi. Bir tarzım olduğunu çok düşünmüyorum, her yıl başka bir şey etkiliyor beni. Ve beni bir prodüktör olarak en çok etkileyen şey o yeni etkilendiğim tarzın inceliklerini keşfetmek, göze çarpan unsurlarında ustalaşmak, deneyler yapmak, hatta asla tam olarak yapamayıp sentezler yaratmak. Yani her bir sene geçen sene düşündüğümden farklı düşünüyorum. Ve bununla savaşmaktansa ona ayak uyduruyorum. Sonuçta içimde bir parça doğduğum günden beri hep aynı kalıyor. Her yeni hevesi benimle beraber yeniden yorumluyor.

 

 

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.