Piyanistlerimize Dair Bir Müzik Kitabı: ‘Piyano Tuşlarında Dans Edenler’

“Çocukken hayal ettiğinizi yapmış oldunuz. Öyle değil mi?

Tabii. İnsanlara sevdirmek. Beni sevsinler istedim. Biz bütün sanatçılar, çocuk gibi, küçücük bir kedi gibiyiz. Beni sevin yani… Bizim hepimizin derdi budur. Başka bir şeyin var olduğuna inanmıyorum.”

Murat Bayer’in beş çağdaş Türk müziği piyanisti ile yaptığı röportajların bir derlemesi olan “Piyano Tuşlarında Dans Edenler”, Fahir Atakoğlu’nun yukarıdaki cevabı gibi sayısız can alıcı, eğlenceli ve zihin açıcı tespitle dolu bir kitap. Bayer’in sunum sırasıyla Fahir Atakoğlu, Hüseyin Sermet, Kerem Görsev ve Ufuk-Bahar Dördüncü kardeşler gibi dünyaca tanınmış, haklarında “deha” ya da “üstün yetenek” gibi tanımlamaların sıklıkla zikredildiği piyanistlerimizle yaptığı röportajlardan oluşan bu eser, 2019 yılında elime geçen en keyifli okuma imkânlarından biri oldu.

Genel olarak kitap, müzikle alakalı birçok meseleyi sulandırmadan ele almasıyla yukarıda ismi geçen sanatçılarımızın hâlihazırdaki dinleyicilerini tatmin edecekken, Bayer’in zekice ve ince düşünülmüş soruları sonucu, bu tarz müziğe tutku duymayan okuyucuları bile etkileyebilecek pasajlar içeriyor. Yazarın (örneğin Fazıl Hüsnü Dağlarca’yla) önceden yaptığı röportajlara yaptığı göndermeler ve bir birikim sonucu hazırlanmış oldukları bariz olan zekice sorular Bayer’in röportajcı kimliğine işaret eden ipuçlarını oluşturuyor: “Yaratıcı gururlu olabilir (ne var ki aralarında en büyükleri alçakgönüllü olanlarıdır), virtüöz ise kendini beğenmişin biridir.” diye bir tanımlama yapmış çok yıllar önce André Gide. Besteci tavrı ile icracı tavrı arasındaki bu davranış farkının bugün için de geçerli olduğu söylenebilir mi?” Bayer’in bu tarz disiplinlerarası bağ kuran soruları takdiri hak ediyor ve karşısındaki piyanisti de nitelikli cevaplar vermeye itiyor.

“Piyano Tuşlarında Dans Edenler” bahsi geçen piyanistleri yakından tanımak için onların kendi ağızlarından kendi öykülerini sunarak güzel bir imkân da bahşetmekte. Fahir Atakoğlu’nun klasik müziğe dair düşüncelerini, üstat Hüseyin Sermet’in “Saz ruhun/bedenin uzantısıdır,” minvalindeki müzisyen tavsiyelerini, Kerem Görsev’in müzik dışında yaşama dair naif görüşlerini ve Dördüncü kardeşlerin ilham verici emek ve başarı öykülerini bir kitapta tüm dürüstlükleriyle okumak muazzam bir hediye.

Çağdaş Türk müziğine tanıklığının yanında, Bayer’in “Piyano Tuşlarında Dans Edenler”i sadece piyano/müzik severlere değil, bu ülkenin havasını solumuş, bu kültürde mayalanmış tüm sanatsever ve okuyuculara çok şeyler ifade edecek bir çalışma.