METAL MÜZİĞİN HANIMKÖYLÜLERİ!!..

1048
0
Paylaş:

Önsöz

Okuyacağınız “araştırma yazısı,” Deniz Tuncer ile birlikte DVK forumunda başlattığımız, akabinde iki sayılığına Headbang dergisine sıçrayan “Heavy Metal Müzikteki KEPAZELİKLER” dizisinin bir nevi devamıdır. Kötü bir kaderin kurbanı olan ve parçası olmaktan gurur duyduğumuz Electric dergisinin ilk sayısında yayımlanmıştır (dergi 2008 senesinde yayımlanmıştı, hangi ay olduğunu kafamdan silmişim.)

Deniz Tuncer ile olan işbirliğimiz, daha sonra “Kırmızı Sekiz” isimli blog’a sıçradı ve bana göre en üst düzey işlerimizi de bu blog’da çıkardık. Ne var ki K.K. Downing imzalı “SEKİSTİİN” köşesindeki bazı görsellerden dolayı bu blog WordPress’e şikayet edildi ve kapatıldı – yazıların orijinalleri bizde bile yok!

Neyse ki bu yazı bilgisayarın bir köşesinde sağ kalabilmiş. Deniz Tuncer “Steve Harris böyle yazılar yazsa Iron Maiden’ın karizması etkilenmesin diye sahte isim kullanırdı” diyerek Des Mond gibi bir lakap kullanmıştı ancak buradan kendisini ilk kez afişe ediyorum. Dergide basılan halindeki sansürler de olmadan, bu nadide eseri aradan 7 sene geçmişken tekrar Türk okuyucusuyla paylaşıyoruz. İyi okumalar.

Rock N Roll belirli bir dozda maçoluk ve istismar içerir. Ta Elvis zamanından kalma bir olay. O dönemler kralın dar pantolon giymesi “kızlarımıza uçkurunu teşhir ediyi yezid evladı” şeklinde eleştirilmişse de, yıllar geçtikçe olay çok başka haller aldı.

‘60’ların sonları ile 70’lere gelindiğinde artık Led Zeppelin, The Doors, Deep Purple gibi gruplar gavurların deyimiyle WOMANIZER (Türkçesi “zgişgen” – Judas Priest parçası değil) yapıları ile arslan parçası gibi genç kızlardan ev hanımlarına herkesin yüreklerini yakan, sert ve enerjik erkek imajları ile öne çıktılar. İdeal Rock Star prototipini de bu oluşturdu, gecesi gündüzü, kimle düşüp kalktığı belli olmayan, yaka bağır açık tempra misali süper kahramanlar.

‘80’lere geldik, bu sefer “metalci adam sert olur” zihniyetinin uzantısı ile herkes en sert görünümlü, en deli manyak olmaya çabaladı. Oldular da, çok vahşi abilerimiz bu işten bir yandan güzel kene kırdılar, bir yandan da ego tatmin ettiler.

1

Ancak bunların arasında bazı adamlar vardı ki, çok vahşi, karizmatik, sert, yıkıcı imajlarına karşın bir noktada hayatlarına giren kadınlar sayesinde değişmeye başladılar. Ve bu değişimin sonucu genellikle de büyük KEPAZELİKLER oldu. Bu kadınlar olayı çözmüştü çünkü; bir rock star’ın kalbine giden yol midelerinden veya uçkurlarından değil, anaç bir kadının göğsüne başlarını yaslayıp mırrr mırrr diye kedi gibi mayışmalarından geçiyordu!

İşte bu sayıda bu adamların elebaşlarını masaya yatırıyoruz.
Onlar sert ve vahşi görünüp çocukluğumuzda örnek aldığımız dönekler…
Onlar maço görünümlerinin altında anne şefkati arayan bebeler yatan meloşlar…
Onlar kadınların göğsünde uyuyarak kepazeliğe adım atan adamlar: HANIMKÖYLÜLER!!

MERT YILDIZ – DES MOND

ROLF KASPAREK’İN KORSANLIKTAN FANTASTİK BOYUTA GEÇİŞİ:

running wild-paslanmazkalemİsimlerini (çoğu Alman Metal grubu gibi) bir Judas Priest parçasından alan Running Wild, ‘80’lerin başlarında sert ve acımasız sound’u ile dikkat çektikten sonra “Under Jolly Roger” ve “Port Royal” albümleri ile birlikte rotayı korsanlık-asilik eksenine çevirir. Ardı ardına bomba gibi albümler patlatan grup, solist/gitarist Rolf Kasparek’in liderliği ve vazgeçilmez korsan imajlarıyla Metal dünyasında kendine hatırı sayılır bir yer edinir.

‘90’lara gelindiğinde klasik Running Wild kadrosu dağılmaya başlar. Ayrıca ilginç şekilde korsanlık hikayelerinin yanına hafiften uzaylılar ve fantastik ortamlarla ilgili hikayeler de eklenmeye başlar. Albümler kaliteli olduğundan kimse bu durumdan kıllanmaz. Sonra “Masquerade”, “Rivalry” ve “Victory” albümlerinden oluşan bir üçleme yayınlamaya karar verir Rolf baba. İlk iki albüm başarılıyken sonuncu albüm “Victory”de korsanlıkla başlayan konuyu boyutlar arası ışınsal mevzulara bağlaması Rolf babanın akıl sağlığı açısından tehlike sinyalleridir. Albümdeki müzikalite de garip şekilde düşüktür ve eski elemanlar her nedense bir bir gidiyor, yerlerine de kalitesiz müzisyenler geliyordur.

Sonradan eleman değişimlerinin ardında Rolf babanın eşinin olduğunu ortaya çıkar. Yenge “Rolf, hani bana söz vermiştin bir daha Jörg Michael’la çalışmayacağım diye, bak çalışıyorsun ama işte, sevmiyorsun sen beni” dedikçe Rolf babanın gözlerinin dolup “Lan Jörg, neredesin eşşek herif, gel buraya, kovdum seni!” demesi bir oluyordur.

Eşi dostu Rolf babaya “yanlış yoldasın Rolf, kendine gel kaptan” der ama o dinlemez. Çünkü anne sevgisini almıştır kadından bir kere. Korsan da olsa, HAYDUT da olsa, Polonya göçmeni sülalesindeki soğuk ve otoriter anne-baba yüzünden böyle bir şefkat eksikliği vardır Rolf babanın.

Birbiri ardına yayınladığı iki dırav albümün ardından günün birinde Toxic Taste diye bir grup tanıtılır Running Wild myspace’inde. Bilgisayarda üretilmiş ve fantastik isimlere sahip grup elemanlarının Neon şehri diye galaktik bir mekandan geldiği yazılıdır. Müzik fena değildir amma ve lakin resimlerden birine dikkatli baktığımızda, o fantastik şeklin ardında Rolf Kasparek’in olduğunu anlarız! Koskoca korsan kaptan, karısının gazıyla bir anda GALAKTİK GODOŞ olmuştur.

rocknrolf

Rolf baba şimdi karizmayı toplamak için yeni Running Wild albümü “Under Jolly Roger II: Return To Port Royal”ı yayınlamaya hazırlanıyor. Ve hayır, şaka yapmıyoruz.

TOM FISCHER’IN ORTA ÇAĞ SAVAŞÇISINDAN L.A. YAVŞAĞINA DÖNÜŞÜMÜ:

Celtic Frost metal müziğin gelmiş geçmiş en önemli, en fazla etki sahibi gruplarından biri. Tom Fischer’ın kankası Martin Ain ile birlikte kurduğu grup 1989 senesine dek yıkılmak bilmeyen bir karizma abidesi olmuştur, herkes önlerinde secdeye geliyordur. Ama sonunda öyle şeyler olur ki inanmak bugün bile güçtür.

Her şey saat kaçakçılığı yapan annesi yüzünden sevgiden mahrum, tek başına büyümüş Tom’un, Conan gibi kılıcı kalkanı kuşanıp Hellhammer isimli bir Black Metal grubu kurmasıyla başlar. Grupta kendisine despot din öğretmeni annesi yüzünden YEZİD olmuş Martin Ain eşlik etmektedir. Sonra bunlar Hellhammer’ın aldığı kötü tepkiler yüzünden “artık büyüdük” deyip Celtic Frost’u kurarlar. Efsane albümler ardı ardına sıralanır. Yapılan müzik hem o kadar karanlık hem de o kadar ekstremdir ki, cazcısından klasikçisine varana dek herkesin gözünde Celtic Frost erişilmezdir, enteldir, kunteldir, gizemlidir, ağırlığı vardır.

triptykon-paslanmazkalem

İşte tam o sırada Michelle diye bir hatun Tom’un hayatına girer ve gidişat garipleşmeye başlar. Önce Martin Ain’in grubu bıraktığını öğreniriz. Eski kadrodan sırf Tom kalmış, yanına da dıravdan yeni elemanlar toplamıştır. 1989 senesinde, “Into The Pandemonium” gibi ultra-karanlık bir albümün ertesinde grup “Cold Lake” isimli yeni bir albüm yayınlar. Ceset makyajını, kılıcı, kalkanı, Black Metal imajını bu müziğe adapte eden adamlar gitmiş, yerlerine kadın kıyafetli, permalı ve makyajlı 4 tane YAVŞAK gelmiştir!!!

celtic frost - cold lake era

Müzik yerlerdedir, bestelerin çoğunu gruba yeni giren elemanlar hazırlarken Tom babanın yazdığı parçalar romantizm ile ZGİŞGENLİK arasında gidip gelmektedir. Karanlık metal’den Glam’e geçiş olmuştur!

217698615_e673f8d65e

En acısı ise, bu imajın ve eğilimin Celtic Frost gibi hanzo bir grubun üzerinde at zgindeki kelebek gibi durmasıdır. Ve çok geçmeden gerek kapaktaki “imaj meykır: Michelle” ve “Cherry Orchards parçasındaki şuh bayan vokaller: Michelle” ibarelerinden Tom babayı böylesine uçurumdan aşağı itenin kim olduğu ortaya çıkar. Yengemiz Tom babanın bebekliğinden beri eksikliğini hissettiği anne sevgisini vermiş, onu göğsüne yatırmış ve grubu kepazeliğe sürüklemiştir.

Yaşanan rezillik o kadar büyüktür ki, grubun karizması bir daha toparlanamaz. “Vanity/Nemesis” isimli düzgün albüme rağmen grup dağılır. Ne zaman ki Tom baba yengeden boşanır, grubu tekrar toplar ve “Monotheist” isimli en bir karanlık Celtic Frost albümünü yayınlar. Ama hatunun darbesi onu öyle bir hassaslaştırmıştır ki, ota tüye kıl olup grubu tekrar dağıtır. Kısacası, Tom Fischer’ın başına gelenler, kadın göğsünde bulunan huzurun metalciye yaramadığının belki de en net göstergesidir…

RITCHIE BLACKMORE’UN KARISININ GAZINA GELİP KENDİNİ KONT ZANNETMEYE BAŞLAMASI:

ritchie-blackmore-gitar

Ritchie Blackmore Deep Purple öncesinde mağara adamından Robin Hood kıyafetine dek çeşit çeşit şekle girerek, Purple döneminde de kamerada gitar kırmak ve seyirciye amfi fırlatmak gibi faaliyetleriyle DELİ MANYAK bir yapıda olduğunu herkese kanıtlar. Grubun klasik kadrosu bu tip manyaklıklar yüzünden binlerce kez değişir, dağılırlar, toplanırlar. Bu böyle sürüp gider. ‘80’lerin sonlarında Blackmore Gillan’ın yerine Deep Purple’a Rainbow’dayken birlikte çalıştığı, peruklu ve efendi simalı Joe Lynn Turner’ı getirir. “Slaves And Masters” adlı albüm kaydedilip yayınlanır. Ancak albümün tutmuyor oluşu zaten normalde gergin bir yapıda olan Blackmore’u iyice germeye başlar. Grubun başarısızlığını Lynn Turner’a bağlayan Blackmore, “herifi aldık gruba ama karı gibi kıvırmaktan başka bir şey yapmıyor” diye düşünmeye başlar.

beach

Blackmore’un kendisine kıl olduğunu fark eden Lynn Turner “ulan gruptan atılırsam aj kalırım, ne yapsak da bu herifin üstündeki elektriği alsak?” diye düşünürken, bir konser sonrasında nimet gibi Candice Night çıkar karşısına. Genç kız Turner’a “Ben Ritchie Blackmore’dan hoşlanıyorum ama ona nasıl yaklaşacağımı bilemiyorum” der. “Ulan belki de bu kız kurtuluş şansımız olabilir, kim bilir belki de düzenli zkiş bizim bayronun üzerindeki negatif elektriği alır” diye düşünen Turner, Blackmore’un ortaçağ müziğine olan merakını bildiğinden kıza “Rönesans sever, mistik sever o” diye akıl verir. “Rönesans he mi” diyen Candice hemen eve gidip Meydan Larus karıştırır ve Leonardo’suydu Donatello’suydu muhabbet edebilecek kadar bilgi sahibi olur rönesans hakkında.

meydan-larousse

İlk fırsatta edindiği bilgileri bir sohbet esnasında Ritchie’ye satar Candice. Ritchie acayip etkilenir ve çok geçmeden çıkmaya başlarlar. Ama elektrik bir türlü gitmez. Turner şutlanır, yerine yine Gillan gelir. Ritchie bu kez kameramanlara bardak, çanak fırlatmaktadır. Candice’ın “sen onlara uyma yiğidim” tavsiyesiyle grubu 138. kez bırakan Blackmore, tekrar Rainbow’u kurmaya karar verir. Grubun adını da yine Ritchie Blackmore’s Rainbow yapar ki John Lord gibiler çıkıp ukalalık yapmasın. Joe Lynn Turner’a hala gıcık olan Ritchie, eski vokalistinin ayağını kaydırmak için onun grup elemanlarını komple maaşla kendine bağlar. Vokale de isimsiz bir herif alır ki önünde el pençe divan dursun. Candice’ı da daha bir centilmen imaj çizmek için arka vokallere alır.

Yine olmaz, elektrik, gerginlik yine gitmez. Bunun üzerine Candice Blackmore’un gerginliğini komple almaya karar verir. Önce Blackmore’un sahip olduğu şatoya FENG ŞUİ yapar. Sonra da Blackmore’a rönesans gazı verir, “sana ortaçağ müziği yakışır yiğidim” der. Kurulacak olan gruba da vokalist olarak kendini yamar.

Blackmoresnight

Blackmore’s Night adı altında bir sürü başarılı folk albümü yayınlarlar. Eş dost ve fanların “ulan senin gibi virtüöze karının arkasında ud çalmak yakışıyor mu?” nidalarına karşın Blackmore’un gözü dönmüştür, şatodan, kılınçtan, sandaletten başka şey görmüyordur artık. Hazır bizimkinin gözü dönmüşken, Candice ve haset anası Ritchie’nin tüm kontrolünü ellerine alırlar. Artık adamcağız fanların önüne koyduğu Rainbow plaklarını bile imzalayamıyordur. Lynn Turner bir gün hal hatır sormak için Blackmore’u aradığında bile telefona Candice çıkar ve “Ritchie şimdi toplantıda” diyerek geçiştirir. Turner’ın “o şato gibi yerde ne toplantısıymış bu, yuvarlak masa toplantısı mı yoksa eki eki eki” cevabı üzerine telefon kapanır.
Koskoca Blackmore 50’sinden sonra rönesans şefkati yüzünden kukla olmuş çıkmıştır.

MICHAEL SCHENKER’İN KARISI TARAFINDAN AÇ VE AÇIKTA BIRAKILMASI:

Dünyanın en gariban virtüözünün hikayesidir bu. Genç yaşta ekmek uğruna annesinin koynundan koparılan, gurbet ellere düşen Michael Schenker’in KEPAZELİKLE dolu hikayesidir.
Küçük Michael utangaç ve ana kuzusu yapısı ile mahallede arkadaşları tarafından kafa bulunan bir çocuktur.

Michael Schenker with UFO

Bir gün gitarist abisi Rudolf eve bir Gibson Flying V getirir. Gitarın fantastik şeklinden çok hoşlanan Michael abisinden gitar çalmayı öğrenir ve evde bütün gün oturup gitar çalar. Artık o kadar çok gitar çalmaktadır ki yaşıtı çocuklar bütün gün 31 çekerlerken, o gitarın klavyesini sıvazlaya sıvazlaya virtüöz olur çıkar. Ailenin “ulan eşşek herif, kardeşinin beynine sen soktun bu şeytan icadını, kendin gibi hayta yapacaksın onu da” şeklindeki suçlamalarına Rudolf “olur mu ana, çok ekmek var bu gitar işinde, şimdi Scorpions diye grup kurduk, gitara da Michael’ı alacam, ilerde size katlar arabalar alacaz, sizi rahat ettirecez” diye gazla cevap verir. Schenker ailesi taşradan şehre yeni göç etmiştir ve keneye açtırlar, bu nedenle Rudolf’un teklifine sıcak bakarlar. Anası küçük Michael’ın yanına yolluk koyar ve abisinin grubu ile turneye yollar.

Michael ilk Scorpions albümü kaydedildiğinde henüz 16 yaşında körpe bir delikanlıdır. Bütün gün hatunlarla haşır neşir olan abisi Michael’a göz kulak olmaz ve Michael alkole alışır. Geceleri “ana… anacım…” diye sessiz sessiz ağlayan Michael’ı kimse duymaz.

Bir gün vahşi İngiliz Rock’ı icra eden U.F.O. grubunun elemanları Almanya’da Michael’ın gitar çalışını duyarlar ve çok etkilenirler. “Ulan bu sarı pipi güzel gitar çalıyo, bunu gruba alırsak kral oluruz” diye düşünüp Michael’a gruba katılma teklifi götürürler. Utangaç yapısı yüzünden ne yapacağını bilemeden bakakalan Michael’ı abisi Rudolf “oh ne güzel, tek grubun parası bölünmeyecek, iki ayrı gruptan para gelecek” diye düşünüp Michael’ı “katıl tabi koçum, fena mı, İngiliz kızlarla takılırsın keranacı” diye gazlar. Aile de Rudolf’la hemfikirdir, hem Sterlin Mark’tan değerli olduğundan ve Michael eve düzenli para yolladığından ihya olacaklardır.

Küçük Michael İngiltere yolunu tutar. Orada ortamlara girer, açılır. Üst üste şahane albümler gelir, kendini bir anda Dünyanın en iyi Hard Rock gitaristi olarak bulur. Ancak alkol alışkanlığı artmıştır. Konserlerin ortasında utangaçlık krizine girip sahneyi terk etmeye başlar. En sonunda bir gün vokalistin “lan eşşek herif düzgün çalsana” demesi üzerine ağlayarak grubu bırakır.

Ana ocağı Scorpions’a döner ama egosu tempra gibi olduğundan abisi ile geçinemez ve “kendi müziğimi yapıcam” diyerek MSG’yi kurar. Bu grupla da güzel albümler gelir. Ancak alkol alışkanlığı git gide artar.

gal  24 M.Schenker & family munich 2000

Michael sonunda aradığını, kendisine anne şefkati gösteren uzak doğulu bir ablada bulur. Abla Michael elektriklendikçe şefkati vermekte, göğsüne yatırıp iyi etmektedir. Bu şekilde kukla haline gelen Michael’ın müzisyenliği kötüye gider, performansı düşer. Ekmek gelirinin düştüğünü gören yengemiz Michael’a “bari git U.F.O.’ya tekrar katıl hayırsız herif” der. Michael bunu yerine getirir. Ancak ikinci U.F.O. macerası yine kepazelikle sonuçlanır.

Bunun üzerine bir gün eve gelen Michael kapının önünde ne arabasını bulabilir, ne de evde o meşhur Flying V gitarlarını. Karısı para, pul, ne varsa alıp kaçmış, geride de “saçımı süpürge ettim ama boşunaymış sana” diye not bırakmıştır.

Michael karısının açtığı boşanma davasını kendi hazırladığı sitesinde günü gününe anlatmaya başlar. Hatta mailleşmeleri de tüm kepazeliğiyle ortaya döker. Fanlar, dostlar, herkesin yüzü kıpkırmızıdır. En sonunda gitarı da, gitar alacak beş kuruş parası da kalmayan Michael, Dean firması ile endorsement imzalar ve kendine gitar yaptırır. Tam turneye çıkacakken bir de bakar ki, karısı wah pedalını da dikiş kutusu yapmıştır.

ea5db159f7f0e9d07f0ccea6061631af

Michael Schenker o günden sonra alkolü iyice arttırır, çocukça hareketler sergilemeye başlar. Performansı düştükçe düşer, ta ki abisi Rudolf yıllar önce yaptığı hatayı anlayıp Michael’a alkolü bıraktırana dek. Ama çok geçtir, koskoca gitar virtüözü karısı yüzünden DÜNYAYA REZİL OLMUŞTUR!

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.