Varoluşun Manzara Resmi: She Past Away

Paylaş:
Varoluşun Manzara Resmi She Past Away - Paslanmaz Kalem

Bursalı post-punk/darkwave grubu She Past Away’inki gibi retrospektif müzik yapan toplulukların genellikle yaşadıkları sıkıntı, çalışmalarının “güzel ama önceden yapıldı” denilerek göz ardı edilmesi ya da defaten “komik” bulunmasıdır –“sonuçta böylesine eski bir müzik türünü icra ederken ciddi olamazlar, değil mi? Bu mutlaka bir parodi olmalı!” Oysaki She Past Away’in kusursuz icraları ve dâhil oldukları türün tüm standart numaralarını en profesyonel şekilde uygulamalarını bir an için kenara bırakırsak, 40 yıllık bir müzik türüyle hâlâ bu kadar güncel tınılara sahip olmaları ve kendilerinden söz ettirmeleri son derece dikkat çekici bir durum.

Karşımızda apaçık duran bu gerçeğe dair savunduğum şey basit: She Past Away’in güncelliği ve başarısı salt nostaljik nedenlerle ortaya çıkan şeyler değil. Aksine, topluluk, yeryüzündeki görevi daha bitmemiş bir tür olan post-punk sayesinde bunları elde ediyor… Ve bunun sonucunda bir mucize gerçekleşiyor ve Türkçe dilinde avangart müzik yapan bir Türk grubu tüm dünyayı fethediyor. (She Past Away Avrupa’dan Latin Amerika’ya kadar birçok ülkede konser vermekteyken, “Kasvetli Kutlama” isimli parçaları Dior Homme’un 2016 bahar-yaz defilesinde kullanıldı.)

Ama ben grubun hak ettiği ilgiye ulaşmasına sevinirken, ne yazık ki bir yandan da icra ettikleri post-punk türünün çıktığı dönem hakkında ister istemez kafa yoruyor ve o 40 yıl önceki şartların ülkemde (ve bir nebze de dünyada) hâlâ geçerli olduğunu görerek kahroluyorum. Evet, artık İnternet sayesinde birkaç saniye içinde ulaşamayacağımız bilgi yok. Evet, artık cep telefonumuzdaki bir uygulama sayesinde dünyanın bütün müzik arşivini istediğimiz zaman dinleme imkânımız var. Evet, kafamıza taktığımız bir gözlükle sanal gerçekliği bile deneyimlemeye başladık. Ama bunlarla eşzamanlı olarak, genç nüfusun iyi bir gelecek umudu her gün biraz daha yok oluyor, işçi sağlıklı ve emniyetli bir sanayiden henüz çok uzak, hâlâ tüm nüfus insanlığımızı öldüren, çirkin şehirler ve yapılarda yaşamaya zorlanıyor ve soluduğumuz havanın kirliliği artık geniz yakar seviyede. Böyle bir yaşantının yarattığı beyhudelik ve yabancılaşma hisleri de She Past Away’in tuttuğu aynadan içime işliyor.

Manchester - 1977 - Paslanmaz Kalem

Manchester (1977)

Post-punk akımının doğduğu 70’ler sonu İngiltere’sine bakmak, She Past Away’in çağdaşlığını anlamamızda ve yaşadığımız ülkenin geçtiği dönemi de anlamlandırabilmemizde birçok şeyi aydınlatabilir. Bu tarihlerde Krallık her anlamda ve her alanda zifiri karanlık bir dönemden geçiyordu. Ülkenin kuzeyinde yer alan, tekstil endüstrisinin kalbi Yorkshire bölgesindeki sanayide işsizlik bu tarihlerde (tarihi bir oran olan %6 ile) iki katına çıkmış, geleneksel İngiliz sanayisi düşüşe geçmişti. Gençlerin geleceğe dair beklentileri yok olmaya yüz tutmuşken, bunun kaçınılmaz sonucu olarak aşırı Sağ hareketi güçlenmeye başlamıştı. Kaldı ki Leeds, kripto-faşist parti National Front’a (“Britanya Ulusal Cehpesi”) ev sahipliği yaparken, British Movement ve League of St George gibi alenen neo-Nazi propagandası yapan örgütler de faal hale gelmişti. Batıya baktığımızda ise gözümüze ilk takılan şey sanayi şehri Manchester’ın çirkinliği olacaktı. Bu şehirdeki durumu Londra’dan gelen ünlü İngiliz müzik yazarı Jon Savage şu şekilde tasvir ediyordu: “olağanüstü derecede kasvetli” –ki köklü bir yeniden yapılanmanın ardından şehrin sevimsizliği bugün bile silinememiş durumda. (Bugün şehrin merkezine yapılan parlak, göz alıcı barlar ve modern tarzda inşa edilen ofislere rağmen, on dokuzuncu yüzyıl mimarisi hâlâ baskındır.) Manchester’ın endüstri baronlarının güç ve gururunu ifşa eden ağırbaşlı, sıkıntılı binalar ve nadir güneş ışığını iştahla yutan, koyu kahverengi tuğlalar post-punk kuşağının hissiyatını derinden etkilemiştir. Zaten şehrin merkezinden azıcık uzaklaştığınızda da merkeze yapılan makyajdan yoksun, asıl Manchester’ı görebilirsiniz: mekanize pamuk üretiminin dünya başkenti olan bu şehri İngiltere’ye bağlayan sonsuz tren yolları, çelik viyadükler, kurşun rengi su kanalları, sayısız atölye ve fabrika vs. 70’lerin sonunda varsıllık dünyanın endüstri devi olan bu şehri çoktan terk etmişti ama pek tabii ki ardında bu ölü endüstri manzarasını bırakarak…

Manchester - Paslanmaz Kalem

Kör olma isteği uyandıran bir mimari

Birleşik Krallık’ın diğer birçok şehrinde olduğu gibi, burada da kentsel dönüşüm başlamış, ölü İngiliz ekonomisi Victoria dönemine ait eski binaları yıkıp yerlerine yeni evler yaparak kendini ayakta tutmaya çalışıyordu. Günümüzde hâlâ faal olan, efsanevi post-punk grubu The Fall’un klavyecisi Una Baines, Collyhurst’teki evlerinin yıkılırken annesinin sokağın başında ağladığı anı asla unutamadığını söyler. Manicured Noise’dan Frank Owen’ın kentsel dönüşümcülere yönelik öfkesi daha büyüktür: “O şehir planlamacılarının asılması gerekir. Onların Manchester’a verdiği zarar İkinci Dünya Savaşı’nda Alman uçaklarının verdiklerinden daha büyüktü.” Özetle, post-punk akımının doğması için gereken bütün sosyo-ekonomik şartlar bu dönemde ortaya çıkmıştır: yitik bir ekonomi, geçmişteki ihtişama dönük kaybetmişlik hissi, hava kirliliği, kör olma isteği uyandıran bir mimari ve bunlarla yapışık bir şekilde insanları hapseden kasvet duygusu.

Pere Ubu - Paslanmaz Kalem

Pere Ubu

Filhakika eskiden müreffeh olan ama artık zenginliğin terk ettiği şehirlerdeki orta sınıf ailelerinin yetiştirdiği çocuklardan nitelikli, imgelemi güçlü ama kasvetli müzikler çıkması doğal bir sonuçtur. Şehrin bu sakinleri güzel bir hayat yaşama hayallerine elveda der ve politikacılar da “Yeni X’e merhaba deyin,” diye buyururken, bu gençler ağıtsal müziklerinde içlerini dökerler. Ve böyle yenilikçi, ayrıksı ve maceracı (hatta biraz bohem) müzisyenler hep yaşam alanları daralan orta sınıftan çıkar. Çünkü alt sınıflara tabi bir sanatçı için sanatsal (ve dolayısıyla ticari) başarı bir hayatta kalma mücadelesi iken, geçimini çoğu zaman başka işlerle sağlayan orta sınıf müzisyeni için sanatı, hayalini kurduğu ama kaybettiği dünyaya ağıt yakma imkânıdır… Ve hatta onun yaşam felsefesinin bir dışavurumu ve varoluşun ussal nedenidir. Buna güzel bir örnek, Amerikalı post-punk grubu Pere Ubu’nun kült statüsüne erişme hikâyesidir. Topluluk, büyük ses ve övgü getiren iki başarılı albümün ardından 1978 yılında bir dönüm noktasına varmıştı. Yeni menajerleri, ikinci albümleri “Dub Housing”deki beste formüllerini tekrar edip bundan birkaç albüm daha çıkararak yıldız olmalarını istiyordu. Vokalist David Thomas, “Ya bunu tekrar edemezsek? Ya bunu tekrar etmek istemiyorsak?” diye sorduğunda, menajer Pere Ubu’nun yine firmalarla anlaşıp albüm yayımlayabileceğini ama kült statüsünün ötesine asla geçemeyeceğini söyler. Nihayetinde grup bu ifadeyi bir uyarı olarak değil de olumlu bir tavsiye olarak kabul eder ve hiçbir zaman bir yıldız olmazlar. (Küçük bir not: Pere Ubu da İngiltere’deki çöküşün bir benzerinin yaşandığı Cleveland şehrindendi. Hatta “Dub Housing” ismini de Baltimore şehrindeki birbirinin aynısı, yani birbirinin ekosu olan toplu kamu konutlarına bakarak bulmuşlardı. “Dub” eko efektiyle ünlü bir müzik türüdür.)

Cleveland - Paslanmaz Kalem

1970’lerde Cleveland

Manchester (Joy Division), Leeds (Gang of Four), Sheffield (Cabaret Voltaire), Cleveland (Pere Ubu) ve Düsseldorf (D.A.F.): Her biri 19.yüzyıldaki kırsal yaşamdan şehirleşmeye geçiş döneminin yaralarını taşıyan, “doğallık” kavramının gündelik yaşamda unutulmaya yüz tuttuğu ve batağa saplanan milli ekonomilerden dolayı 70’li yılların sonuna doğru eski endüstriyel ihtişamlarını yitiren şehirler… Gençliğinin Kafka, Camus, Beckett ve Eliot gibi edebiyatçılardan okuduğu yabancılaşma duygusunu iliklerine kadar hissettiği, bu duygunun etkisinde varoluşlarını tanımladığı, post-punk akımının doğduğu post-endüstriyel metropoller…

margaret-thatcher - paslanmaz kalem

Küresel politik atmosfer hiç iç açıcı değildi

Bu dönemde küresel politik atmosfer de pek iç açıcı değildi, hatta yukarıdaki paragraflarda bahsettiğimiz İngiltere’deki Sağ yönelim, Amerika’da da benzer bir izlekteydi. İngiltere’nin İşçi Partili başbakanı Jim Callaghan yerini Margaret Thatcher’la başlayan 18 senelik bir muhafazakâr yönetime, Amerika’nın Demokrat Partili başkanı Jimmy Carter da Ronald Reagan’la başlayan 12 yıllık Cumhuriyetçi yönetime bırakıyordu. Post-punk, Sol-liberal politikanın tıkandığı, bir çıkmaz sokağa girdiğinin düşünüldüğü ve bunların ardından da işsizliğin, sosyal ayrımcılığın arttığı bir dönemde vücut buldu.

Ve bu gençler punkın çiğ galeyanından, propaganda-vari çağrılarından ve vaaz veren lirik içeriğinden haz etmedikleri için etraflarındaki kasveti daha sofistike bir şekilde stilize etme yoluna gittiler. Modern günlük yaşamın mekanikleşme hissiyatını işitsel olarak müziklerinde hâlihazırda icra ederken, sözlerinde de bunu ön plana çıkardılar: tüketicilik, güç kavramı, tatminsiz cinsel ilişkiler ve insani duygu yoksunluğu post-punk gruplarının sık sık dile getirdiği temalardı. Bunlardan da önemlisi, punkın anarşi yüklü politik kalabalıklarına sırtlarını döndükleri için “kişisel olan politiktir” prensibini benimsediler ve hatta buradan da –günümüzde çoğu zaman ıskalanan– “politik olan kişiseldir” gerçeğini su yüzeyine çıkardılar. Şuna dikkat çekiyorlardı: Devletlerin uygulamaları gündelik hayatımızın en ince detaylarına bile müdahale etmeye yeltenmiyor mu? Kişisel hayallerimizde bile “devlet” faktörü karşımıza dikilmiyor muydu?

Istanbul - paslanmaz kalem

İstanbul (bugün)

Tasvir ettiğim dönemlerin günümüz Türkiye’sine (ve mülteci sorunuyla birlikte Batı’da yükselen ırkçılık ve Sağ eğilim sonucu dünyaya da) benzerliklerine teker teker işaret etmem gerektiğini sanmıyorum. Sonuçta, sanayi devrimi, teknolojik gelişmeler, sosyal değişimler ve kültürel akımları her zaman bir miktar geriden takip eden (ya da bazen toptan ıskalayan) ülkemizin bu safhalardan şu anda hâlâ geçiyor olması doğal bir şey. Geriye sadece She Past Away’in sözsel içeriğine ve ele aldıkları temalara bakıp iddiamızı teyit etmek kalıyor. 2012 yılında yayımlanan “Belirdi Gece” albümünden “Kasvetli Kutlama”:

Tüm renkler soldu

Kapkara çukurda

Tüm sesler sustu 

Bir anda

 

Tüm ruhlar çürümüş

Kasvetli kutlama

Tüm sahte yüzlerde

Deri maske

 

Ve yine hiçlikte

Boğuluyor benliğim

Derinlerde

 

Veya “İnsanlar”:

İnsanlar neden dua eder?

İnsanlar kirlendiler… Ve küsüyor çiçekler

İnsanlar neden dua eder?

İnsanlar karanlığı övdüler

Tüm güzellikler bir an gelir yiter

Hepsi senin uğruna

Kaybettiler

 

Tüm güzellikler

Bir an gelir yiter

Hepsi bir hiç uğruna

Ama ilginçtir, She Past Away’in beyni Volkan Caner Paslanmaz Kalem’den Mert Yıldız’a 2015 yılında verdiği röportajda “kasvetli bir punk grubu” olduklarını söylemişti… Ama sanırım bu ifadesindeki kastını, ardından kurduğu cümlelerde ifade ediyordu: “…Biz, özünde kasvetli bir punk grubuyuz. Belli bir underground etikle müzik yapıyoruz. Dinleyici beklentisine göre müzik yaptığımız anda bundan uzaklaşmış oluruz. Ve her şey anlamsızlaşmış olur bizim için.”

Caner’in bu ifadesini sadece müzikal üretim bağlamında kullandığını netliğe kavuşturmam gerekiyordu çünkü She Past Away’in müziğinin oldukça bireyci ve punkın kitlesel politik hedeflerinin karşısında duran bir hissiyata sahip olduğunu savunuyorum. (2015 albümlerinin isminin “Sarsılmaz Kitle” ya da “Yaman Kalabalık” değil de “Narin Yalnızlık” olduğunu hatırlayalım.)

volkan-caner-paslanmaz kalemKaldı ki grubun güftelerinin yanında besteleri ve işitsel sureti de bu bireyci yönelime işaret ediyor –aynen öncü post-punk gruplarında olduğu gibi. Özünde Siyahî disko ritimleri, Avrupai elektronik sesleri ve Jamaika’nın eko/delay efektli dub prodüksiyon numaralarını bünyesinde bulunduran tür başlı başına, büyük bir tekillik hissi yaratır. Dikkat edin: She Past Away’i dinlerken eko, delay ve reverb efektleri sayesinde yansıyan seslerle kendimizi Volkan Caner’in içinde barındırdığı boşlukta gibi hissederiz. Caner’in içindeki derin psiko-coğrafya cansız şehirlerin, insansız fabrikaların ve yıkılmış toplum hayallerinin yansımasıdır ve biz de o uçsuz bucaksız boşlukta onun sesinin gövdesindeki yansımalarını (reverb) dinlemekteyizdir. Her şarkıda onun vokali eşliğinde kulaklarımıza gelen simsiyah, mütemadi bas, sample, klavye ve gitar tekrarları zamanla şekil kazanmaya başlar. Bembeyaz bir duvara gözlerimizi ayırmadan baktığımızda zamanla renk ve şekiller görmemiz gibi, bu işitsel karanlıkta Türkiye’nin görüntüsü, insanlığın çirkinliği ve varoluşun beyhudeliğinin resimleri belirir.

Beyaz bir duvara bakarken gözlerimizi bir an için bile kırparsak, renk ve şekiller kaybolur. She Past Away de benzer bir dikkat talep ediyor. İşitsel karanlıklarında gezegenimiz, ülkemiz ve varoluşumuzun manzara resmi var.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.