WARCRAFT, oyundan uyarlama filmlerin lanetini kırabilecek mi?

Popüler video oyunlarını sinemaya uyarlamak söz konusu olduğunda Hollywood’un epey kötü bir geçmişi vardır. 90’lı yılların başından beri oyun sektöründe başarılı olmuş yapımlar sahip oldukları popülariteden yararlanmak isteyen Hollywood stüdyoları tarafından sinemaya uyarlandı. Oyun yapımcıları da film stüdyolarından gelen yüklü çekleri geri çevirmediler ve oyunlarının film haklarını ortaya çıkacak yapım üzerinde hiçbir kontrolleri olmayacak şekilde sattılar. Sonuçta hem bu oyunların hayranlarını hayal kırıklığına uğratan hem de uyarlandığı oyunu hiç bilmeyen sinema izleyicilerini bu türden soğutan facialar beyaz perdeye geldi. Diğerlerine kıyasla daha başarılı bulunan ve film serisine dönüşme şansı yakalayan uyarlamalar bile kökenine pek sadık kalmayan vasat filmler olmaktan öteye geçemedi.

Bu türün ilk örnekleri 1993 tarihli Super Mario Bros. ve 1994 tarihli Double Dragon ile Street Fighter oldu. Tamamı gişede batan ve eleştirmenlerce yerden yere vurulan yapımlardı. 1995 tarihli Mortal Kombat’ın sinema uyarlamasında oyundaki şiddet dozu epey düşürülmüştü, ama hem bütçesine göre iyi bir hasılat elde edip hem de oyunun hayranları tarafından olumlu eleştiriler alarak şaşırttı. Ancak 1997 tarihli devam bölümü Mortal Kombat: Annihilation her yönüyle bir facia oldu. 1999 tarihli Wing Commander da bir başka gişe felaketiydi. 2001 yılında tamamen CGI ile yapılmış Final Fantasy: Spirits Within gösterime girdi, harika animasyonlarına karşın izleyicilerin ilgisini çekemeyince yapımcısına çok pahalıya mal olan bir başarısızlığa dönüştü.

2000’lerde bu başarısızlık zinciri biraz da olsa kırılır gibi oldu. 2001 yılında o dönem kariyerinde büyük bir çıkış yaparak epey popüler olan Angelina Jolie’nin başrolde olduğu Lara Croft: Tomb Raider gösterime girdi ve film pek ahım şahım olmasa da devam bölümü yapılacak denli iyi bir gişe hasılatı elde etti. 2003 yılında gösterime giren Lara Croft Tomb Raider: The Cradle of Life ise ilk filmin başarısının altında kalarak seriyi sonlandırdı. 2002 yılında bir başka popüler aktrist Milla Jovovich’in başrolde olduğu Resident Evil gösterime girdi ve günümüze dek devam eden bir film serisine dönüştü. Resident Evil filmleri her ne kadar oyunseverler tarafından yerilse de gişede altı film çıkaracak denli iş yapmayı başardı.

2000’li yıllar aynı zamanda ucuz bütçelerle kotarılan çok sayıda oyun uyarlamasının da ortaya çıktığı dönemdi. House of the Dead (2003), Alone in the Dark (2005), Doom (2005), BloodRayne (2006), Silent Hill (2006), Postal (2007), Hitman (2007), Dungeon Siege (2008), Max Payne (2008), Street Fighter: The Legend of Chun-Li (2009) tamamı gişede batan, çoğu oyunseverin hatırlamak dahi istemeyeceği, çoktan unutulup gitmiş uyarlamalar olarak kaldı.

2010 yılında Disney’in çok başarılı film serisi Pirates of the Caribbean’ı ortaya çıkarmış olan ekip Prince of Persia: The Sands of Time oyununa el atarak yeni bir büyük film serisine dönüştürme umuduyla sinemaya uyarladı. Dev bütçeli yapım gişede yılın en büyük felaketlerinden birine dönüşünce tüm planlar ebediyen çöpe atıldı. Silent Hill: Revelation (2012), Need for Speed (2014), Hitman: Agent 47 (2015) ile 2010’larda da başarısızlık zinciri devam etti.

Tüm bu filmlere bakıldığında hepsinin ortak noktası oyunun üreticilerinin üzerinde hiçbir etkisi ve denetimi bulunmayan yapımlar olmasıdır. Parayı bastırıp oyunun film haklarını satın alan stüdyolar bunu istedikleri gibi kullanmakta ve değiştirmekte bir sakınca görmediler. Uyarlandığı oyuna dair hiçbir bilgisi olmayan senaristler ve yönetmenlerle çalıştılar. Sonuçta oyun uyarlaması filmler denildiğinde izleyiciler ve eleştirmenler tarafından hor görülen bir türün ortaya çıkmasına sebep oldular.

WARCRAFT

1994 yılında Blizzard Entertainment tarafından yapılan Warcraft piyasaya çıktı. Azeroth adlı dünyada insanlar ve orklar arasındaki savaşı konu alan bir strateji oyunuydu. Elde ettiği başarının ardından 1995 yılında Warcraft II ve 2002 yılında Warcraft III oyuncularla buluştu. Her bölümü bir öncekinden daha popüler olarak oyun sektöründe bir mega seriye dönüştü ve de yapımcısı Blizzard’ın sektörün en büyük firmalarından biri olmasına ön ayak oldu. Azeroth’ta süregelen savaş her bölümünde yeni karakterler, ırklar (elfler, cüceler, goblinler vs.) ve olaylarla giderek büyüyüp Warcraft konseptinin temelini oluşturan tarihçeye dönüştü.

2004 yılında Warcraft’ın dünya genelinde bir fenomene dönüşmesini sağlayan oyun ortaya çıktı. Online oyunların giderek artan popülaritesini değerlendiren Blizzard o yıl bu mega serisini online oyuna çeviren World of Warcraft’ı (WoW) piyasaya sürdü. Satış rekorları kıran WoW batıdan doğuya dünya genelinde milyonlarca oyuncuyu Azeroth’ta bir araya getirdi. Oyuncular Alliance (insanlar, elfler, cüceler, gnomelar) ve Horde (orklar, troller, taurenler, ölüler) olmak üzere birbirleriyle savaş hâlinde iki tarafa ayrılmışlardı. İlerleyen yıllar boyunca düzenli aralıklarla çıkartılan, hikayeye yeni ırklar, mekanlar ve karakterler ekleyen WoW genişme paketleriyle 12 yıldır popülaritesi azalmadan süregeldi. Üye sayısı bir dönem rekor seviyeye ulaşarak 12 milyonu aştı (pek çok ülkenin nüfusundan daha fazla).

WARCRAFT FİLMİ

Onca oyuna el atarak sinemada katletmiş Hollywood’un tabii ki böylesine mega popüler bir oyunu gözünden kaçırması imkansızdı. Ancak Blizzard yöneticileri akıllı davrandılar. Bazı stüdyolar Warcraft film haklarını elde etmek için kapılarına dayanmasına karşın hepsini geri çevirdiler. Çünkü Hollywood’un oyun uyarlamaları konusundaki geçmişini çok iyi biliyorlardı. Warcraft’ın o dönemki hâlinden ve kazancından memnundular. Filme dönüştürmek için Hollywood’dan gelecek çeklerle kısa yoldan kâr elde etme amaçları yoktu. Hepsinden önemlisi, yıllar boyunca geliştirip çok değer verdikleri bir konsepti hiçbir denetimleri olmadan film yapımcılarına teslim etmeyi ve de Warcraft markasına zarar verecek kötü bir filmle anılmasını istemiyorlardı.

2006 yılında Blizzard istediği koşulları kabul edecek türde bir yapımcı bulunca Legendary Pictures ile film hakları konusunda anlaşmaya vardı. Legendary Pictures filmi büyük bir bütçeyle çekerek oyunun ihtişamından ödün vermeyecekti. Blizzard senaryo başta olmak üzere film üzerinde tam bir denetim istiyordu, böylece proje asla kontrollerinden çıkmayacak ve filmde istemedikleri hiçbir şey olmayacaktı. İlk defa bir oyun uyarlamasında oyun yapımcısının böylesine bir kontrolü bulunuyordu.

Warcraft filminin 1994 tarihli ilk oyunu temel alacağı açıklandı. İnsanlar ve orkların ilk teması ve iki ırk arasında ortaya çıkan ilk savaşı konu alacaktı ve eğer film başarılı olursa diğer oyunlardaki hikayeler de sırasıyla sinemaya uyarlanacaktı. Blizzard yetkilileri ayrıca filmde WoW oyuncularının aşina olacakları mekanları kanlı canlı görebileceklerini de belirtti.

2009 yılında Sam Raimi (Spider-Man üçlemesi) filmin yönetmeni olarak duyuruldu. Bu sırada senaryo yazılmaya başlamış, başta set ve karakter tasarımları olmak üzere projenin ön hazırlıklarına da girişilmişti. Fakat yıllar geçmesine karşın filmin çekimlerinin başlanmasına dair bir girişim olmadı ve sonunda 2012 yılında Sam Raimi projeden ayrıldığını açıkladı. İlerleyen dönemde Raimi’nin neden ayrıldığı ortaya çıktı. Raimi’nin yazdırdığı senaryo tamamen insanlara odaklanmıştı ve orkları işgalci kötü taraf olarak gösteriyordu. Oysa Blizzard her iki tarafa da eşit derecede odaklanan ve iyisiyle kötüsüyle ele alan bir senaryo istiyordu ve bu sebeple Raimi’nin filme yaklaşımı beğenilmemişti.

2013 yılının hemen başında yeni bir yönetmenle anlaşıldı. Bu kişi Moon (2009) ve Source Code (2011) filmleriyle başarılı bir çıkış yakalamış genç yönetmen Duncan Jones’du. Ayrıca Jones eskiden beri Warcraft oyunlarının sıkı bir hayranıydı ve konsepti çok iyi biliyordu. Yeni yönetmenin savaşan her iki tarafa da eşit odaklanmak ve iki tarafın yaşadığı dramı da ele almak istemesi kesinlikle Blizzard’ın yaklaşımıyla örtüşüyordu.

Aranan yönetmenin bulunmasıyla yapım aşaması hızlanan proje süratle başrol oyuncularını da seçti. Vikings dizisinin Ragnar Lothbrok rolüyle ün kazanmış Travis Fimmel hikayenin insanlar tarafındaki baş karakteri Anduin Lothar rolüne getirildi. Ork tarafının baş karakteri Durotan rolündeyse Toby Kebbell (RocknRolla, War Horse, Fantastic Four) yer alıyor. Diğer rollerde Paula Patton (Garona), Ben Foster (Medivh), Dominic Cooper (Kral Llane Wrynn), Robert Kazinsky (Orgrim Doomhammer), Daniel Wu (Gul’dan) bulunuyor.

Filmin çekimleri Ocak 2014’te başladı. Orkların oyundaki görünümleri ve fiziksel ihtişamlarına uygun bir şekilde uyarlanması için Lord of the Rings filmleri tarzında kostüm ve makyajla değil, Avatar ve Planet of the Apes filmlerindeki tarzda “performance capture” tekniğiyle canlandırılması tercih edildi. Çekimler Mayıs 2014’te sona erdi. Fiziksel setler de inşa edilmesine karşın hikayenin geçtiği Azeroth’un beyazperdeye layığıyla uyarlanması çok sayıda görsel efekt istediğinden o vakitten bu yana çekim sonrası efekt çalışmaları devam etti.

Oyunun hayranları merakla beklenen filmden ilk görüntüleri nihayet Kasım 2015’te yayınlanan fragmanda izleyebildiler. Fragmandan görüldüğü kadarıyla Blizzard ve Duncan Jones’un vaat ettiği gibi hem insanlara hem orklara odaklanarak iki tarafın hikayesini de ele alan bir film ortaya çıkarıldığı anlaşılıyor. Oyundaki karakter, mekan ve kostüm tasarımlarına filmin son derece sadık kalmış olduğu da ortada.

Peki Warcraft filmi sonunda oyun uyarlamalarının sinemadaki lanetini kırabilecek ve Lord of the Rings tarzı bir seriye dönüşmeyi başarabilecek mi? Bunu öğrenmek için Haziran 2016’daki gösterim tarihini beklememiz gerekecek. Ama fantastik sinemanın daha çok çocuklara hitap eden filmlerle dolup taştığı bir dönemde hiç kuşkusuz yaşça daha büyük bir kitleye hitap eden daha ciddi yapımlara da ihtiyaç var. Warcraft için belirlenen izleyici kategorisi PG-13 olmasına karşın Duncan Jones filmin içeriğinin PG-13 olan  Lord of the Rings ve The Dark Knight Trilogy kadar karanlık ve sert olduğunu belirtiyor.

Warcraft film afişi