Zorlu PSM Konseri Öncesi Emel Mathlouthi Röportajı

Paylaş:
emel mathlouthi - paslanmaz kalem

Bu akşamki (27/03/2019) Zorlu PSM konseri öncesi Tunuslu müzisyen Emel Mathlouthi sorularımızı yanıtladı. Bu akşamki konser, kimi besteleri Arap Baharı’nın sembolleri arasında addedilen müzisyenin 2018 yılına ait son albümü (“Ensenity”) sonrası ilk İstanbul konseri olacak.

 

emel mathlouthi 2 - paslanmaz kalemEmre: Yeni albümün “Ensen” ile başlayalım. Bu albümdeki işitsel ve sözsel ilham kaynaklarından bahsedebilir misin?

“Ensen” benim için bir yolculuktu –işitsel olarak da, sözsel olarak da. İşitsel olarak Tunus melodileri ve enstrümantasyonunun Kuzey’de ortaya çıkmış son teknoloji prodüksiyon teknikleriyle yeni bir karışımıydı. Dolayısıyla Kuzey teknikleri ile Akdeniz hissiyatının bir harmanıydı. Bu benim hoşuma gidiyor.

Sözsel açıdan, şarkılar onur ve kendini tanıma, açık kalpli olma, hepimizin incinebilirliği ve dünyada korunmaya ihtiyacı olan her şeyin korunması için uyanmamız gerekliliği gibi temalar hakkındaydı.

Albümde özel bir proje de var. Sadece geleneksel tarafımızı paylaşmakta değil, yaratıcılıkta dünyanın kalanına katılmak isteyen Akdeniz ülkesi insanlarına sesimle destek veriyorum: Bizler sizin politik fetişinizin bir sembolü değiliz –bizler yaratıcılarız, sanatçılarız, hayalleri ve endişeleri başka herkes kadar değerli bireyleriz. Bu, kendi şartlarımız ve kendi bakış açımızla görülmek istediğimize dair bir çağrı.

Bu sonbaharda çıkacak yeni albümüm bu mevzularla da ilgileniyor.

 

Emre: ABD’de yaşamak müziğini nasıl etkiledi? Çevrenden ya da başka müzisyenlerden esinleniyor musun?

New York çok güzel. Burada bulunan sayısız topluluktan esinlenmek harika bir şey. Biz Harlem’de yaşıyoruz ve buradaki enerjiden ve hip hop gibi müziklerin taşıdığı güçlü mesajlardan çokça etkileniyoruz. Ayrıca buradaki yapımcı topluluğuyla da etkileşime giriyorum ve bu süreçte, bir politik sembol olmanın ötesinde gerçek bir sanatçı olarak da görülmeye başladım. Bunu beni bayağı besledi.

 

ensen - paslanmaz kalemEmre: 2017 çıkışlı albümündeki “Ensen Dhaif” (“Zayıf İnsan”) kim? Sence kimler “zayıf” olarak nitelendirilmeli?

Bunun birkaç seviyesi var. Bir seviyede tüm insanlıktan bahsediyoruz: İnsanlık zayıf çünkü savaş, nefret, açgözlülük ve cehalet gibi insanlık dışı güçler tarafından güçsüzleştirildi. Bir de aramızda savunmasız olanlar var: çaresiz olanlar, başkalarının suçlarının cezasını çekenler. En çok bu kişilerin yardıma ihtiyacı var. Ben de albümde onlar hakkında, onlarla birlikte ve onlara seslendim.

Emre: Yerleşik kurallara karşı çıkan tavrını çok küçük bir yaştan itibaren sergilediğini biliyoruz. Bu kıvılcım nereden geliyor sence? Bazı bireyler sana benzerken, başkalarının dünyanın adaletsizliği karşısında neden bu kadar pasif olduğuna dair bir fikrin var mı?

Ben her zaman kendim olmaya çalıştım. Başka bir yol bilmiyorum. Bu kadar inatçı olmak belki de bir lükstür.

Emre: Doğu ile Batı arasında sıkışıp kalmaları bakımından Tunus ve Türkiye’yi hep birbirine benzettim. Buna katılır mıydın? Ve bu iki (Doğu ve Batı) geleneği sanatsal olarak bir araya getirmeyi başarmış bir müzisyen olarak, bunu bir avantaj olarak görüyor musun? Yoksa bu durumun dinleyicide ve sanatçıda bir “ikibaşlılık” ya da “kültürel şizofreni” yarattığını ve bunun sonucu olarak da iki tarafa da yaranılamadığını iddia edenlere mi katılırdın?

Eğer “sadece Tunuslu” olabilseydim, pazarda daha sağlam bir yerim olurdu. Ama ben sanatsal olarak öyle değilim. Ülkemin müziklerinden derin bir biçimde etkilendim ama sanat küreseldir ve dünyanın kalanından etkilenmemem imkânsız. Ve etkilendiğim zaman da bunu saklayamıyorum. Beni duygulandıran müzik benim bir parçam oluyor. Umarım dünya etrafından birçok insan bana katılır. Bizim geleneklerimizden etkilenmek sadece Batılılara ait bir hak değil. Biz de onlardan etkilenebiliriz!

emel mathlouthi 3 - paslanmaz kalemEmre: Bob Dylan 2000’lerdeki bir röportajında 60’lı yıllarla anılmaktan bıktığını ve bu sorumluluğu taşımanın ona bir yük olduğundan bahsediyordu. Sen de insan hakları, devrimsel duygular vs. ile anılageliyorsun bir süredir. Bunun bazen omuzlarında bir yük oluşturduğunu hissediyor musun? Hatta Atlas gibi hiç sırtından silkmek istediğin oluyor mu?

Dylan’ın neyi kastettiğini anlıyorum. Sanatımın Tunus ve etrafındaki bölgede gerçekleşmiş sosyal hareketlerle ilintilendirilmesi harika bir şey. Bu gerçekten bir lütuf.

Benim için asıl önemli olan bir sanatçı olarak görülmek. Başkalarının kendi tasarladığı politik prizmalara dâhil edilmek beni sıkıyor.

 

Emre: Bu akşamki konserin yeni albümün ardından vereceğin ilk Türkiye konserin olacak. Seyircin olarak neler beklemeliyiz?

Türkiye’ye Fransa’da son birkaç aydır üzerinde çalıştığımız bir şov ile geliyoruz. Çok iyi müzisyenler ve geniş bir görsel ekibiyle geliyorum. Üzerinde çalıştığım birkaç yeni parçanın yanında, dinleyicilerimin tanıdığı eski şarkılarımdan da seslendireceğim. Türkiye’de çalmayı sevmemin en büyük nedenlerinden biri buranın enerjisi. Eğer Türkiye’de bir hayranınız varsa, o hayran bir ömür sizinledir. İstanbul’daki hayranlarımla buluşmak için sabırsızlanıyorum. Bir dahaki seferimde de ülkenin görmediğim yerlerini de görebilmeyi diliyorum!

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.