YILIN EN İYİ ALBÜMLERİ – 2014

1218
0
Paylaş:

2014 müzik adına muhteşem bir yıldı. O kadar çok iyi müzik üretildi ki, Pitchfork, Rolling Stone, Metal Hammer, Decibel Mag gibi listeleri düzenli takip edilen dergilerin ve yayınların bile her şeyi kapsayabilen listelere imza atamadığını gördük bu sene, birilerinin bazı iyi albümleri bu işin dışında kaldı hep. Biz bir blog-zine olduğumuz için rahatız bu konuda, tuzumuz kuru. Yazarlar ne dinlediyse onun listesini yapıyoruz keyfimize göre. Bu sebepten oluşan listede bilinen albümlerin yanında unutulmuş, kıyıda köşede kalmış albüm sayısı oldukça fazla oluyor her sene ve sizlerden gelen tepkilere bakarsak, her yıl en sevdiğiniz şey de bu listemizde. Kimsenin yer vermediği, hiçbir yerde kolay kolay rastlayamayacağınız albümlere denk gelebiliyorsunuz. Mert’in neo folk merakı, Emre’nin indie kökeni, Burak’ın pop hassasiyeti başta olmak üzere her yazarın farklı tercihlerini ve keşiflerini listesine yansıtması zevkli bir yolculuğa bahane oluyor. Kendi adıma yılın son ayını bu listedeki bilmediğim işleri dinleyerek geçirdim diyebilirim.

2014 ayrıca sıra dışı olaylara gebe oluşuyla da hafızalara kazındı. Bir ekstrem metal grubunun iki üyesi birden (Cynic) gay olduğunu açıkladı ve eskiden olmasını beklediğinizin tam tersine metal dünyasında bu açıklama sempatiyle karşılandı. Geçtiğimiz yıllarda cinsiyet değiştiren Against Me! vokalisti Tom Gabel’in peşinden grindcore grubu Cretin’in vokalisti Dan Martinez’in de cinsiyet değiştirerek Marissa adını almasıyla çok cinsiyetlilik ve farklı cinsel tercihler metal aleminde de bir “Judas Priest şakası” olmaktan çıktı.

Brutal Truth bu sene dağılarak bizleri üzüntüye gark ederken, 90’ların en önemli alternatif metal gruplarından Life Of Agony ve Kanada’lı punk efsanesi DOA yeniden kurulan gruplardan oldu. Yine de bizleri en çok heyecanlandıran iki grup Joe Oliva’lı kadrosu ile küllerinden baştan doğan Savatage ve bir süredir konser veriyor olsa da kadrosundan sadece bir fire ile önümüzdeki yıl albüm yapma kararı alan İsveç’li punk efsanesi Refused oldu. Bu grupların 2015’de yapacağı işleri merakla bekliyoruz. Beklentileri başarıyla karşılayarak bu yıla yetişen bir diğer grup ise geçtiğimiz sene Carcass’ın dönüş albümünün başarı hikayesinin aynısını devam filmi gibi oynayan At The Gates’in “At War With Reality”si oldu.

Efsanevi rock grubu Cream’in dev adamı Jack Bruce, Ramones’un orijinal davulcusu Tommy Ramone, folk efsanesi Pete Seeger ve hepimizin çocukluğuna “Unchain My Heart” ile damgasını vurmuş olan Joe Cocker, bu yıl kaybettiğimiz en önemli isimlerdi.

Rock n roll’un kredi kartı sahibi dinleyicisi arttıkça yaşlı grupların nostaljiden yediği ekmek her ne kadar arttıysa da, saçma açıklamalar (Gene Simmons: “Rock öldü”), grup ismi kavgaları, davaları ve para hesapları (üç tane Black Flag diye grup olması? Dave Lombardo’nun Slayer’dan parayı beğenmediği için kovulması? ) “acaba rock n roll işine üst yaş sınırı konsa mı yahu” dedirtti kimi zaman. Yılın şok iki olayı ise AC/DC davulcusu Paul Rudd’un evinde uyuşturucu madde bulunmak ve polisi ölümle tehdit etmekten alıkonulması ile As I Lay Dying vokalisti Tim Lambesis’in eski karısını kiralık katil tutarak öldürtmeye çalışmaktan tutuklanması ve yargılanmasıydı.

Yeraltı dünyasında ise death metal, black metal ve klasik heavy metal ikinci baharlarının doruklarını yaşıyordu. Bu yıl bu türlerde çıkan ürünler, 90’ların ve 80’lerin başındaki ekstrem müziğin altın dönemlerini hatırlattı. Alternatif rock, indie ve thrash metal’de retroculuk akımının inişe geçtiğini söylemek mümkün. Hiphop ve hardcore/punk bu yıl verimlilik açısından en vasat türlerdi.

Neyse, bu muhabbet bitmez. 2015, bu yıl kadar verimli olur mu bilmiyorum ama en azından Gary Holt’lu Slayer’dan ve Refused ile Morbid Angel albümlerinden ümidimi kesmiyorum yine de. Her üç grup da kadro tercihlerinde kötü işaretler veriyor çünkü. Belki bu sene de tıpkı 2014 gibi keramet yeraltında, gözlerden ırak olan yerlerde saklanan gruplardadır. Keşfi sizlere kalmış..

İyisi kötüsü, yeraltından geleni piyasasıyla, işte Paslanmaz Kalem yazarlarının 2014’te en çok sevdikleri albümlerin listesi, buyurun;

Bize göre 2014’ün en iyi albümleri

[toggle title=”111. – 51. ALBÜMLER”]

111) ZELEIA & GOLEM – THERE IS NOTHING

Ambient, drone ve drum & bass bu ülkede üvey evlat muamelesi gören, ciddiye alınmayan çok önemli müzik türlerinden sadece üçü. Peki uzun yıllardır bu müziklerle haşır neşir olmuş, radyo programlarından elektronik müzik festivallerine kadar bir sürü yerde mutfağın arkasını üstlenmiş iki isim delirip Gönen dağlarında tepelerinde, doğadan sesler toplayarak bir ambient albümü kaydederse ne olur? Türkiye’de bir ilk daha olur. İlk defa bu türe girişeceklere, şarkı sıralamasının duyacağınız şekilde yapılmasının bir sebebi var. Sabırlı olun :) http://zeleia.bandcamp.com/releases   (Kerem Onan)

110) DECIMATION – REIGN OF UNGODLY CREATION

Bu ülke her konuda dünyada dibe doğru gidiyor olabilir, bir konu hariç; death metal. Yılın sonunda bonus olarak çıkan albüm, normal insan işi değil, orası kesin. Davullarda TC’de efsaneler arasında anılan davulculardan Goremaster olduğunu eklememiz lazım. Türü seviyorsan dinleyeceksin. (Kerem Onan )

109) DECAYING PURITY – MALIGNANT RESURRECTION OF THE FALLEN SOULS

Yılın en iyi albüm kapaklarından birinin bizden çıkacağını kırk yıl düşünsem aklıma getiremezdim herhalde. Neredeyse gerçek bir tablo kadar detaylı kapağı ve o kapağı doğrularcasına nakış gibi işlenmiş rifleriyle teknikli brutal death metalin doruklarına çıkmış grup üçüncü albümünde. (Kerem Onan)

108) RUN THE JEWELS – RUN THE JEWELS 2

El-P ve Killer Mike isimli iki dahinin projesi olan Run The Jewels ile daha bir iki ay önce Farazi & Kayra’nın Kayra’sı sayesinde tanıştım. Aslında bir mixtape serisi olarak planlanan bu projedeki şarkılar, bunları oluştururken kullanılan şarkılar ve düet yapılan isimler ile şarkıları seslendirenlerin performansı birbirinden harika. Bu yıl The Roots’un albümü ile birlikte dinlediğim iki hiphop albümünden biri bu. (Kerem Onan)

107) RHYTHM O – AN AIMLESS CRAVING

Türkiye’den çıkan ilk neo-folk kaydı “An Aimless Craving”. Dünyada türün en iyilerinden bir kaç ismin kaydı dinleyip “oha lan süper olmuş” yorumunu grubun face sayfasına çakması da en iyi referansları. Türün meraklıları sonra “törkiyada niye neofolk yoeak” diye ağlamasın.  http://rhythm0.bandcamp.com/releases   (Kerem Onan)

106) CRETIN – STRANGER

Cretin, cinsiyet değiştirerek kadın olan vokalistleri Marissa ile “grindcore ortamlarının Against Me!’si” olarak anıladursun, grup yılın son ayında kobr.. pardon albümü saldı ortamlara. Eski Cretin soundu aynen devam ediyor, fakat bu sefer işin içinde biraz daha fazla teknik gitar yazımı ve sololar falan var. Çok acayip albüm. Bu yıl Besta’nın John Carpenter’ı ile birlikte dinlediğim iki grindcore işinden biri. (Kerem Onan)

105) UNITED NATIONS – THE NEXT FOUR YEARS

Üyelerinden biri Ben Koller (Converge davulcusu) olunca dikkatimi çekmişti UN. Ne yalan söyleyeyim, grubun büyük fanı değildim ama yüzlerce diğer yan projeye ya da süper gruba göre çok daha iyi bir gruptu. Ben Koller’ın artık kadroda olmadığı bu albümde adamlar oldskull screamo ile bilek metali evlendiriyor ve tabiri caizse ortalığı yıkıyorlar. Pitchfork tayfası bunu nasıl ıskaladı bilmiyorum ama siz kaçırmayın :) (Kerem Onan)

104) BACKTRACK – LOST IN LIFE

Bu sene NY’un üç büyük gururu döndü: Sheer Terror, Sick Of It All ve Madball. Gelin görün ki bir de NYHC’un gizli, minik tefek kahramanları var, kıyıda köşede kalanlar. İşte onlardan biri olan Backtrack’in Lost In Life’ı, bu yılın en iyilerinden biriydi türünde. (Kerem Onan)

103) THE RINGO JETS – ST

Jet’leri bilmeyen kalmadı artık. İyi müzik artı başarılı PR, ilavesinde mükemmel plak kapağı tasarımı da gelince benim listeme girmeleri kaçınılmaz oldu. Sırf harika Yardbirds cover’ı “Heart Full Of Soul” için bile olsa bir dinleyin, göz atın. (Kerem Onan)

102) EVDEN UZAKTA – ST

evden_uzakta-hicbi-yere_dogru-2014Second, Shiva, Eskisi Gibi gibi grupları ve projeleri bilenlerin hiç kaçırmaması gereken bir grup Evden Uzakta. Blink 182, No Use For A Name, Angels & Airwaves, Lagwagon, bunlar sizin için bir şey ifade ediyorsa, karşınızda bu türde yapılmış en iyi ürünlerden biri var. Yerli punk rock’ın tatlılar kısmında sizi bekliyor, ayrıca yasal albüm olduğu için heryerde bulunabilen bir iş… Kapanıştaki Everything But The Girl cover’ı harika.  (Kerem Onan)

101) HELLSODOMY – MASOCHISTIC MOLESTATION TAPE EP

Sahnede kendisini kaybeden bir vokalist benim için bir grubun gerçek olup olmadığının kanıtıdır. Hellsodomy’i her izlediğimde sahneden aynı elektriği alıyorum, çocukken Slayer dinlerken nasıl heyecanlanıyorsam öyle! Thrash, speed, death, black metalden oluşan özel bir tarifleri var ve her konserde bunu üzerinize kusuyorlar. Mükemmel hit “Masochistic Molestation” da cabası.  http://hellsodomy.bandcamp.com/  (Kerem Onan)

100) FLOOR – OBLATION

Alternatif metal, sludge, az endüstriyel, biraz pop, gerçi artık kısaca progresif metal diyorlar kendilerine. Deli işi. Torche’den önce onların işini yapan gruptu Floor. Toplandılar yeniden ve kesinlikle herkese göre olmayan ama çok tatlı bir albümle geri döndüler. Ek olarak ylın en iyi plak tasarımlarından biri bu albüme ait. Meraklısına… (Kerem Onan)

99) YOB – CLEARING THE PATH TO ASCEND

YOB, hipsterların taptığı Pallbearer’dan da, geri dönüşüne hasta olduğumuz Godflesh’ten de daha iyi bir grup (türü aşağı yukarı anladınız sanırım). Yıllardır, “bırakın bize kalsın”, “beyler fazla yayılmasın”, “genç, yazma o albüm eleştirisini” diye diye kendimize sakladığımız bir hazine. Fakat geçen gün Oregon’dan aradı adamlar ve “lan it herifler sizin yüzünüzden faturaları ödeyemez hale geldik” diyerek sopa gösterdiler, korktuk. Bu albümün bir başyapıt olduğunu tamamen kendi irademle yazıyorum, ona göre. (Kerem Onan)

98) MADBALL – HARDCORE LIVES

Madball, çoluk çocuğa karışan elemanlarının “yahu çocuklara bi miras bırakalım, olmadı biriken faturaları da öderiz” diyerek gaza gelip kotardığı “HArdcore Lives” ile bundan çoook uzun zaman önce “Look My Way” ile yakaladığı mükemmelliğe çok yaklaşmış. Yakalamış mı? Hayır ama yaklaşmış. Dolayısıyla grubu özlediyseniz bu iyi bir fırsat. Özlemediyseniz, kainat zaten müzik dolu kardeşim, keşfedin (Kerem Onan)

97) LYKKE LI – I NEVER LEARN

Bu yıl üç tane deli işi pop albümü çıktı bence. Birincisi bu, diğeri FKA Twigs, sonuncusu da Lana Del Rey’in yeni albümü. Bu üçünü beraber dinlemenizi tavsiye ederim. Çünkü pop müzikte karakter, eğlenceli bir şey arkadaş. (Kerem Onan)

96) GRAVEHILL – DEATH CURSE

CDBO04.pdfPunk metal diye bişi var. Böyle punk gibi çiğ, metal gibi vahşili falan. Aslında direk olarak Venom’dan geliyor kelime. Rock n roll’u upgrade ettik, ederken de ona kızan yeni nesi ana akımları birleştirdik demek çevirisi. “Death Curse”, işte bu ruha sahip harika bir death metal albümü. Albümde “Crucified” diye bir şarkı var ve Agnostic Front’un “Crucified”ına acaip benziyor ama sözler farklı. Eğer bu bir “serbest uyarlama” ise eyvallah ama değilse, yüzyılın arağı da bu albümde diyebiliriz. Gerçi şarkının ana melodisi geleneksel bir folk şarkısına da çok benziyor, eline akustiği alan bununla geliyor da olabilir hahaha  (Kerem Onan)

95) MELVINS – HOLD IT IN

Herkes akustiğin ekmeğinden dolayı King Buzzo’nun solo albümünü listesine alsın, biz gittik Melvins’in artık son yıllarda tavuk gibi yumurtladığı albümlerden sene 2014 olanı aldık listeye. Melvins, klasik formüle devam ediyor. İki iyi şarkı, biraz emprovizasyon, bir iki filler ve sonra yine iki iyi şarkı. Ya seversiniz, ya nefret edersiniz. Net. (Kerem Onan)

94) KYNG – BURN THE SERUM

Amerikalı stonercı ekibi yılın son günlerinde keşfettim ve çok kısa sürede beni etkisine alarak listemde ilk 20’ye girmeyi başardılar. Red Fang seven bunu da sevdi. Hem de Red Fang’den daha çok. (Özgür T.)

93) LAGWAGON – HANG

California’nın başkadır punk’ı da hartkoru’da. Duyguludur, hislidir, sıcakkanlıdır, okyanusu seyrederken “vay monakoyum bea” diyenlerin değil, şu dalgada iki sörf yapsak mı diyenlerin müziğidir. Şaka bir yana, “Hang” bu yıl çıkmış en iyi melodik punkrock albümü. Zira diğer gruplar pek aktif değildi bu sene. Gerçi bunu anmışken Rancid’in “Honor Is All We Know”unu da anmak lazım, siz bu vesile ile andık sayın (Kerem Onan)

92) ELECTRIC WIZARD – TIME TO DIE

Sırf nakarat yazmaya başladılar diye türün fanatikleri tarafından dışlansalar da son iki albümdür EW bence çok benzersiz bir işe imza atıyor, catchy, akılda kalıcı güzel şarkıları, o kahrolası doom/sludge denilen türün karanlık soundunun içine zorla tıkıştırıyor. “Ben eski hallerini seviyorum yea” diyenler başka maçı açsın, burada karşımızda yepyeni bir maç var. Kadrosunda gerçek bir cadı olan kaç grup tanıyorsunuz ki :) (Kerem Onan)

91) INDIAN – FROM ALL PURITY

Indian-From-All-PurityCinnet metalin 2014’deki adı From All Purity idi nazarımızda. Today Is The Day’i Merzbow’a bandırıp yeni doğmuş babun bebeklerinin çığlıklarıyla yıkılan bir hastanede öğle yemeğine sos olarak katın, işte Indian. Herkese göre değil ama herkes için :) (Kerem Onan)

Yılın en iyi karanlık albümlerinden From All Purity, sludge/doom grubu Indian’a ait. Sadece 6 parça var ama inanın daha fazlasına gerek de yok. Çünkü albüm sadece 38 dakikalık süresiyle dinleyiciye verebileceği her şeyi vermeyi başarıyor. Aynı zamanda hem depresif hem agresif olmayı başarabilen kirli bir sound üzerine azap dolu çığlıklar albüm boyunca kulağınızı sevecek. (Özgür T.)

90) BLUES PILLS – ST

Herkes bu yıl “bayan vokalli retro rock grubu” atını The Oath’dan yana oynadı ama bizim oyumuz Blues Pills’dan yana bebeyim. Janis Joplin gırtlaklı güzel sesiyle Elin Larsson’un sürüklediği gruptan en azından bir kere Black Smoke, No Hope Left For Me ya da River’ı dinleyin. (Kerem Onan)

89) DYNAZTY – RENATUS

88) DAMIEN RICE – MY FAVOURITE FADED FANTASY

Damien Rice tam yılın sonuna doğru boşanma sonrası sendromu yaşayan bu kardeşinizi kalbinden vuruverdi. Bu albümün bana hissettirdiklerini kaleme dökebilmem ya da anlatabilmem mümkün değil. Her dinleyişte gözümde daha da büyüyor. (Kerem Onan)

87) ED SHEERAN – X

86) MORBUS CHRON – SWEVEN

Voivod bir death metal grubu olsaydı sonuç ne olurdu sorusunun cevabı “Sweven”. Baştan sona kuru, çiğ, soğuk bir atmosfere hapsolmuş grup elemanlarının çalımı ve buz gibi şarkılarıyla, derin bir kuyudan gelen benzersiz sounduyla sizi felakete çağıran harika bir albüm. (Kerem Onan)

85) U2 – SONGS OF INNOCENCE

Dünyanın en büyük grubu Songs of Innocence ile birçoğumuzun telefonuna gizlice sızdı. Belki de bu sebepten dinledikçe kendimi kaptırdım. Ama kendini dinlettiren bir albüm olduğunu inkar edemem. Klasik U2 dokunuşları olsa da, parıltılı bir farklılığı da var. (Tolga Demir)

84) SLASH FEAT MYLES KENNEDY – WORLD ON FIRE

83) MORRISSEY – WORLD PEACE IS NONE OF YOUR BUSINESS

Şarkı sözleri bakımından kolaya kaçılan bir albüm olduğu iddia edilse de beste açısından çok iyi bir albümle geri döndü Morrissey. “Neal Cassidy Drops Dead” ve “Istanbul” albümün en çok dikkat çeken parçaları. (Özgür T.)

82) JAMES – LA PETITE MORT

James’in bu albümü yılın saklı hazinelerinden bir tanesi. Tıpkı Beck ve St. Vincent gibi albümünü kendi içerisinde çok güzel harmanlamış ve bir bütüne oturtmuş. Albümün çok lezzetli şarkılar bulundurduğunu da eklemek gerek.  (Tolga Demir)

81) LANA DEL REY – ULTRAVIOLENCE

Bu albüme kadar samimiyetten uzak, baba parası yiyen, bol fondotenli Instagram virali olarak gördüğüm Lana Del Rey, yeni albümüyle hipnotize etti beni. Dream pop – saykodelik rock arasında gidip gelen albüm büyüleyici ve sürükleyici.  (Özgür T.)

80) ATA DEMİRER – ALATURKA

79) SCHRAGE MUSIK – FLEISCHMASCHINE

78) CROWBAR – SYMMETRY IN BLACK

Kirk Windstein, Jamey Jasta ile Kingdom Of Sorrow’da veya Phil Anselmo ile Down’da ne yaparsa yapsın, kariyerindeki en iyi işlerin tamamını hep ilk gözağrısı Crowbar ile gerçekleştiriyor. Symmetry In Black, grubun tüm kariyerinde ilk beşe girecek kadar iyi bir albüm. Gerçi dede delirip konserlerde sağa sola saldırmaya başladığı için fazlasıyla tepki gördü özellikle gençlerden ama yine de sludgecore, New Orleans, acılı pide size bişey ifade ediyorsa kaçırmayın derim (Kerem Onan)

77) LA ROUX – TROUBLE IN PARADISE

La Roux’nun 2009’da yayınladığı ve kendi adını verdiği La Roux albümünden sonra en iyi albümü bu yıl yayınladığı Trouble in Paradise dersem yanlış olmaz. Kendi soundunu oluşturmakta oldukça sağlam bir farklılık yaratan bu kadın sahnesinde ne kadar güçlüyse, bu albümde de aynı öyle. (Tolga Demir )

76) CYNIC – KINDLY BENT TO FREE US

Progresif metalin kült grubu Cynic kariyerlerinin 3. stüdyo albümü ile beklenenden fazlasını verdi bu yıl. “Focus” sonrası 15 yıllık bir ayrılığın ardından Traced in Air albümüyle muhteşem bir geri dönüş yapan grup bu yıl çıkardığı yeni albümünden de yaratıcılık ve yetenek akıyor. Paul Masvidal’in gitar rifleri ve kendine özgü vokal tarzının arkasında özellikle Sean Malone’un eşsiz bas yürüyüşleri dikkat çekiyor. Progresif metal sevenler kaçırmamalı. (Özgür T.)

75) INSOMNIUM – SHADOWS OF THE DYING SUN

74) SONNE HAGEL – OCKERWASSER

73) PHARRELL WILLIAMS – GIRL

Geçtiğimiz yıl Daft Punk’ın kasıp kavurduğu ortama büyük katkı sağlayan Pharrell Williams bu yıl bizzat sahne aldı ve yılın büyük kısmını domine etti. Türü içerisinde belli bir yere ayrıldığı şüphe götürmüyor.   (Tolga Demir )

72) EVERYTIMEIDIE – FROM PARTS UNKNOWN

From_Parts_Unknown_Cover,_Every_Time_I_DieMetalcore, mathcore, chaotic hardcore, sludgecore; ne isim verirseniz verin. The Dillinger Escape Plan ile beraber türün en oejinal gruplarından biri olan Everytimeidie, nedendir bilmem insanların gözünde bir boyband seviyesinde olduğundan ortamlarda fazlasıyla dışlanıyor. Bu anlamsız bir durum zira bu grubun herhangi bir bestesinin yakınına bile yaklaşamayacak şarkılarla ortamlarda kızlardan aşk dilenen bebeler bunu yapanlar ( eyvah dede kızdı ). Siz yapmayın çocuğum böyle şeyler, bu albümü dinleyin (Kerem Onan)

71) SAM SMITH – IN THE LONELY HOUR

Bu yılın en iyi çıkış yapan isimlerinden biri Sam Smith. Sesini çok iyi kullanmasıyla öne çıkan bu genç adam, şarkılarını da soul ve R&B gibi zor bir çerçevede söylüyor. Çoğu kendi bestesinden oluşan bu ilk albümü de bir o kadar takdiri hak ediyor.   (Tolga Demir )

70) KING DUDE – FEAR

69) UNISONIC – LIGHT OF DAWN

Helloween ve Gamma Ray’den tanıdığımız Michael Kiske’nin süper grup projesi Unisonic, Light Of Dawn ile ikinci albümle de turnayı gözünden vurmayı başardı. Baştan sona kadar şiir gibi akan harika bir power metal albümü bu. Açılıştaki Your Time Has Come’ı m önereyim yoksa For The Kingdom ve Not Gonna Take Anymore’un mükemmelliğinden mi bahsedeyim bilemiyorum, komple dinleyin bence. (Kerem Onan)

68) RAUNCHY – VICES.VIRTUES.VISIONS

67) DEVIN TOWNSEND PROJECT – ZILTOID 2

Devin_Townsend_Ziltoid2Devin Townsend, tüm bestelerini ve tüm konusunu kendi yazdığı Ziltoid’in 2. bölümünde Ziltoidia gezegeninde geçen fantastik ve absürd hikayesini anlatmaya devam ediyor. Albüm “Sky Blue” ve “Dark Matters” isimleriyle 2 CD’den oluşuyor. Deliliğin dahilikle buluştuğu anlar bu albümde notalara dökülüyor. bir efsaneye göre Neil Armstrong uzayda ezan sesi değil, yıllar sonra Devin Townsend tarafından yazılacak olan bu albümden notalar duymuş. (Özgür T.)

66) TANKARD – R.I.B.

Alman bira metalinin yegane, ölümsüz temsilcisi Tankard, Rest In Beer ile mükemmel bir dönüş yaptı. Bir iki albümdür eski gücünden uzak görünen grup, nereden kimden ilham almış bilemem ama Twisted Sister göndermeli yeni klibi, ilk üç albüm döneminin şarkı yapısı ruhunu Stone Cold sonrası modern sounduna giydiren akıllı besteleri ile bizi bizden aldı. Muhtemelen arada kaynayacak albümlerden biri, kaynattırmayız (Kerem Onan)

65) SHARON VAN ETTEN – ARE WE THERE?

Sharon’ın Are We There albümü yılın en özgün işlerinden bir tanesi bana kalırsa. Kendini ve müziğini bilen bir müzisyenin, temelleri sağlam atılmış şarkıları çok olgun bir biçimde söylüyor.   (Tolga Demir )

64) 1476 – EDGAR ALLEN POE: A LIFE OF HOPE & DESPAIR

63) VAMPIRE – ST

Death metal’in ilk, en eski, en vahşi ve en direkt halinin günümüzün çocukları tarafından çizilmiş en iyi portresi Vampire. Bu albüm sadece iyi bir tribute de değil, tpkı Dead Congregation albümü gibi, eğer bu müziğin altın yıllarında çıksa idi, bugün hepinizin ilk basımını harıl harıl aradığı klasiklerden biri olacak kadar iyi bestelere de sahip. E ilk baskıyı bugünden bulma şansınız oldukça yüksek diyebiliriz o zaman. Bilmem anlatabildim mi? (Kerem Onan)

62) BECK – MORNING PHASE

Beck’in müziğinin dinginliği her albümünde farklı bir şekilde karşımıza çıkıyor sanırım. Benzer havadaymış gibi gelse de her albümü kendi içinde harmanlıyor ve müziğinin derinliği de her seferinde artıyor. Bana göre Morning Phase, bu zamana kadar kendisini anlatmaya en çok yaklaştığı albümü.  (Tolga Demir )

61) DARKEST HOUR – ST

Son lafımı ilk baştan söyleyeyim, bir Undoing Ruin değil. Hatta eskisine göre daha bol temiz vokal kullanımından dolayı, grubun içine en zor girilen albümlerinden bir tanesi AMA şarkılara aşina olmaya başladığınızda bu albümün sizi çıkardığı müzikal yolculuk inanılmaz. (Burak Gülgüler)

Bu halleri eski fanlarını biraz tedirgin edecek falan gibi bir kaygı duymuştum ama gördüğüm kadarı ile hemen sevilip benimsenmiş. Tarzın hala sürmesini  sağlayacak önemli gruplardan birisi evet ve hala taş gibi besteler çıkarıyorlar. Duvardan duvara…  (Volkan Atay)

60) BRUCE SPRINGSTEEN – HIGH HOPES

Patron’un son albümü tam bir Springsteen albümü. Eski enerjisinden hiçbir şey kaybetmeyen bu şahane adam her albüm yayınladığında günlerce dinliyorum. Müzikalitesini ve enerjisini çok sevdiğim bir iş ortaya çıkarmış yine.  (Tolga Demir)

59) THOU – HEATHEN

58) RIVAL SONS – GREAT WESTERN VALKYRIE

Rival Sons, kendine özgü sounduyla son zamanların dikkat çeken isimlerinden oldu. Great Western Valkyrie ile bunun sebebini kesin olarak görmüş bulunduk. Farklılık kattıkları gitar riffleri albümü çok güzel bir yere taşıyor. Hafif bir retro havası estirse de yeni bir sound olduğunu kısa sürede farkedip albüme kitlenmek pek olası.  (Tolga Demir )

57) THRESHOLD – FOR THE JOURNEY

56) D’ANGELO – BLACK MESSIAH

55) LILLY ALLEN – SHEEZUS

54) MEKONG DELTA – IN A MIRROR DARKLY

53) GOATWHORE – CONSTRICTING RAGE OF THE MERCILESS

52) FKA TWIGS – LP1

FKA-TWIGS –LP1Kariyerine dansçı olarak başlayan FKA Twigs tam anlamıyla bir yetenek deposu: Bu ilk uzun metrajlı çalışmasından önceki mini albümlerinde kendi bestelerinin prodüksiyonuna imza atmakla kalmayıp bir de klip yönetmenliğine el atarak dikkatleri üzerine çekmişti güzel sanatçı. “LP1” kırılganlık ve şehvet, mazoşizm ve şefkat, meleksi bir masumiyet ile koyu bir karanlık arasında gidip gelen inanılmaz ustalıklı bir Alternatif R n B şaheseri. (Mert Yıldız)

51) APHEX TWIN – SYRO

[/toggle] [toggle title=”50. – 21. ALBÜMLER”]

50) NERO DI MARTE – DERIVAE

49) SOLSTAFIR – OTTA

48) LINKIN PARK – THE HUNTING PARTY

Bir önceki “gitarsız” albümlerinden sonra dinleyicilerinin gönlünü kazanmaya yemin etmiş olmalılar ki bu defa elimizde tamamıyla bir gitar albümü var. Nü metal, heavy metal ve hatta yer yer punk olan albüm melodi zenginliği ve akılda kalıcı nakaratlarıyla ilk dinleyişte kendini sevdiriyor. Bana göre yılın en iyilerinden biri. (Özgür T.)

47) BLOODSHOT DAWN – DEMONS

Melodik Death Metal seviyorsanız ve bu ismi duymadıysanız çok şey kaçırıyorsanız. Grup eğer doğru adımları atarsa bir kaç yıl içerisinde çok büyür. (Burak Gülgüler)

46) KASABIAN – 48:13

Bu yetenekli adamların gösterdikleri müzikal gelişime şapka çıkarmamak elde değil.Bugün geldikleri noktada müziklerini hala üst seviyeye çıkarmak için gösterdikleri efor cidden takdire şayan. Albümün canlı performanslarında görüyoruz ki her şarkı marşa bağlamış.Keşke biz de izlesek.  (Volkan Atay)

45) EARTH – PRIMITIVE AND DEADLY

Earth’ü hakkını vererek anlatmak için destan düzmek gerekir, bunu da burada yapamayacağımızdan iki cümle ile geçiştirelim: “Kurt Cobain’in beynini dağıttığı tüfeği Cobain’e hediye eden adamın grubu” ve “Drone Metal türünün yaratıcısı.” Grubun beyni Dylan Carlson’ın 90’lar sonundaki hapis maceralarından sonra Earth bolca country sosuna bulanmış bir biçimde geri dönmüştü. Mark Lanegan ve Rabia Shaheen Qazi’nin de konuk vokalleriyle  yer aldığı “Primitive And Deadly,” hem Earth’ün içine en kolay girilir işi, hem de en iyi albümlerinden biri. (Mert Yıldız)

44) O’DEATH – OUT OF HANDS WE GO

Brooklynli Americana kahramanları O’Death, bir önceki albümleri “Outside”ın rafine prodüksiyonu ve inanılmaz düzenlemeleri ile çıtayı öyle yüksek bir yere bırakmıştı ki çoğu dinleyici grubun bu kadar iyi bir iş ortaya koyamayacağından emin ve endişeliydi. Grup da bu tehlikenin farkında olacak ki rotayı lo-fi kayıt teknolojileri ve canlı performansa çevirerek “Outside”a benzemeyen ancak en az onun kadar tekinsiz ve güçlü tınlayan bir albümle dönüş yaptı. (Mert Yıldız )

43) ULVER & SUNN O))) – TERRESTRIALS

42) THE BLACK KEYS – TURN BLUE

Son yılların en yetenekli isimlerinden olan Black Keys, El Camino güzelliğinden sonra Turn Blue ile döndüler. İyi ki de dönmüşler. Fever’ın albümden önce single olarak radyolarda çalmasının ardından diğer şarkıları çok geçmeden dinleyebildik. Meğer ilk dinlediğim ve sevdiğim parça albümün en kötü parçasıymış. Açılış şarkısı olan Weight of Love daha iyi olamazmış sanırım.    (Tolga Demir)

41) ACCEPT – BLIND RAGE

accept-blind-rage2010’da Accept’in geri dönüşünden bu yana “Udo’suz Accept olur mu?” sorusuna grubun en güzel cevabı bu albüm oldu. Udo’nun yerini alan Mark Tornillo ile birlikte 2010’da kaydettiği Blood Of The Nations ve mikrofonun hakkını veren Mark Tornillo dinleyiciden geçerli not almıştı. Albüm çıktıktan kısa bir süre sonra “Teutonic Terror” dillere pelesenk olmuştu bile. 2 yıl sonra çıkardıkları Stalingrad’la birlikte Mark Tornillo artık gruba iyice adapte olmuştu ama Blood Of The Nations’taki vurucu gitar rifleri yerini daha melodik metal marşlarına bırakmıştı. Blind Rage ise hem Mark Tornillo’lu en iyi Accept albümü hem de beste makinası Wolf Hoffmann’ın “Yeni Accept”te kendini bulduğu albüm olarak tarihe geçti. Dark Side Of My Heart, Fall Of The Empire, Wanna Be Free, From The Ashes We Rise gibi her şarkısının bir hit olduğu Blind Rage, bana göre yılın en iyi 3 albümünden biri olmasıyla birlikte Paslanmaz Kalem listesinde kendisine 41. sırada yer bulabildi. Yıl bitti ama bu albümün etkisi yıllar sürecek. Wolf Hoffmann’ın her albümde verdiği “gitar rifi yazma dersi” bu albümde de devam ediyor. Mutlaka dinleyin. (Özgür T.)

40) KAYO DOT – COFFINS ON LO

İlk albüm ‘Choirs of the Eye’dan beri hayranı olduğum grup Kayo Dot’un bu albümü benim için çok güzel bir sürpriz oldu. Önceden yaptıkları avangard metal albümlerinin yanında oldukça ayrıksı duran, klavye yüklü, özellikle bir iki şarkıda temposu yüksek bir darkwave albümü olmuş. Toby Driver’ın son şarkıdaki operatik vokalleri için bile dinlenmesi gerekiyor. İlk şarkı “The Mortality of Doves” kesinlikle bu sene dinlediğim en etkileyici parça. Sözleri de bir Romantik dönem şairinin elinden çıkmış gibi adeta. (Emre Karacaoğlu)

39) PAOLO NUTINI – CAUSTIC LOVE

Paolo Nutini’nin üçüncü stüdyo albümü olan Caustic Love yaklaşık 5 yıl aradan sonra geldi ve önceki albümlerine göre müzikal anlamda çok daha ilerlemiş olarak karşımıza çıktı. Önceki iki albümünde de daha çok vokalleriyle öne çıkan Nutini, bu defa geliştirdiği vokalinin yanında şarkılarını oturttuğu müzikal tabanla da öne çıktı. Hiç boş şarkısı yok.  (Tolga Demir )

38) MANIC STREET PREACHERS – FUTUROLOGY

Manics artık belli kaygıları, tasaları geride bırakmış bir proje grubu. Çıkardıkları albümlerda kah kendi geçmişlerine tribute yapıyorlar, canları sıkılırsa radyo hitlerini toplayıp akustik teyze şarkıları yapıyorlar, bazen de değerini beş on yıl sonra anlayacağımız “aha bak bunu ilk Manics yaptı” diyeceğimiz işler çıkarıyorlar. Bu da sonuncu olandan işte. Futurology’i o kadar çok insan anlamadı ki, anlayıp baştacı edecek neslin yaratacağı müzikle rock n roll’a olan inancınız yeniden pekişebilir bence.. (Kerem Onan)

37) BLOOD AND SUN – WHITE STORMS FALL

Neofolk çevrelerinin bu sene hemfikir olduğu bir konu var: “White Storms Fall” türün gelmiş geçmiş en güçlü albümlerinden biri. Genç Amerikalı grup Blood And Sun bu ilk albümünde gerek prodüksiyonu, gerek besteleri, gerek de eşsiz sunumu ile ortaya bir başyapıt koyuyor (Mert Yıldız)

36) FOO FIGHTERS – SONIC HIGHWAYS

Sonic Highways, Foo Fighters’ın üç yıllık hasreti bitiren yeni albümü olarak bu yıl arz-ı endam etti nihayetinde. Şahsen Wasting Light’dan bir adım geride kaldığını düşünüyorum ama çok güzel şarkılar barındırdığı da bir gerçek. Arada geçiş niteliğinde kullanılabilecek şarkılar olsa da, Foo Fighters’ın rutin hali bile yetebiliyormuş.  (Tolga Demir)

35) SICK OF IT ALL – LAST ACT OF DEFIANCE

Sick Of It All, bir süredir aynı formülle boğuşuyordu. Bir iyi albüm, bir vasat albüm, bir toplama/konser albümü. Neyse ki döngü başa sardı ve yine iyi albüme sıra geldi. Sick Of It All, New York Hardcore’un ne ilk ne de son halini yansıtmıyor. Hardcore/punk’ın dünyada en çok tutulduğu, yerüstüne çıkabilecek gibi olup sonra yuvasına gerçi kaçtığı 90’ların ortalarının hikayesi bu grup. Dolayısıyla o döneme özel ilginiz varsa mutlaka dinleyin. Bence tüm türler için müzik tarihinin en güzel yıllarıydı… (Kerem Onan)

34) SANCTUARY – THE YEAR THE SUN DIED

Warrel Dane ve arkadaşları tam 25 yıl sonra yeniden bir araya gelerek albüm kaydetti. Bana daha çok Nevermore albümü dinliyormuşum gibi hissettirse de Sanctuary’i özlemimizi giderecek kadar iyi bir albüm olduğu net. (Özgür T.)

33) EYEHATEGOD – EYEHATEGOD

Southern sludge’ın iki efendisinden biriydi 90’larda Eyehategod bizler için. Zira onları Laneth’de Crowbar ile ikili çıktıkları Almanya turnesinde Kerim Tunçay ile yaptıkları röportajdan öğrenip sevmiştik. New Orleans’ın bu deli beyazları,dağıldıktan 14 sene sonra  o kadar iyi bir dönüş albümüne imza attı ki, grubun dağılmadan önceki son dönem işlerinin tamamını “şaka” olarak kabul edebilirsiniz artık. Çünkü bu albüm kariyerlerinin başında imza attıkları “Take As Needed For Pain” ve “In The Name Of Suffering” kadar iyi. (Kerem Onan)

32) REVOCATION – DEATHLESS

Hak ettiklerini göremediklerine içerlediğim gruplardan birisi bunlar. Valla müthiş besteler ve top class enst. hakimiyetleri ile ciddi ciddi bu sene kariyerlerinin en iyi albümlerinden birisini görmek çok sevindirdi. Keşke bu emek daha çok kişiye ulaşsa. Solo sevmeyen ben parçaların sololarında ışık görmüş tavşana bağlıyorum. Öyle de şahane…  (Volkan Atay)

31) MACHINE HEAD – BLOODSTONE & DIAMONDS

machine-head-bloodstone-diamondsÜç albüm üst üste çıta yükselince bir durgunluk dönemi şarttı gruba, o da bu albümle geldi. Tam olarak “Through The Ashes Of Empires” hissiyatında bir albüm olan Bloodstone, grubun thrash metal’e göz kırptığı son dönemi ile ilk iki albümdeki groove metal soundunun başarılı bir kırması. Ama bir Unto The Locust ya da The Blackening mi? Değil. (Kerem Onan )

Unto The Locust gibi bir başyapıttan sonra bu yılın en çok merakla beklenen albümlerinden biriydi Bloodstone & Diamonds. Albüm çıkmadan önce yayınlanan Now We Die adlı parça beklentileri iyice yükseltmişti. Şahsen Unto The Locust’a yaklaşamayan ama barındırdığı çok iyi besteler ve düzenlemelerle kalitesini ortaya koyan bir albüm bu. 71 dakikalık süresiyle Machine Head’in en uzun albümü olması, şüphesiz  Robb Flynn babanın metalcilikten taviz vermemesinin bir sonucu. Oysa şarkıları daha kısa tutsa kesinlikle daha üst sıralarda kendine yer bulabilirdi. Now We Die, Killers & Kings, Ghosts Will Haunt My Bones ve Game Over gibi albümün en iyi parçalarıyla listenin 31. sırasında yerini aldı. (Özgür T.)

30) CANNIBAL CORPSE – A SKELETAL DOMAIN

Cannibal Corpse, ilk yıllarındaki çiğ beste yapısına geri döndüğü bu albümde, teknik death metalin klişeleşmiş numaralarını kural olarak benimsemiş kulaklar tarafından dışlandı. Böylece kimin gerçekten CC’u anlayıp anlamadığı kabak gibi ortaya çıktı. Tomb Of The Mutilated ve öncesinin fanlarının asla ıskalamaması gereken harika bir albüm A Skeletal Domain (Kerem Onan)

29) DEAD CONGREGATION – PROMULGATION OF THE FALL

Yeraltının çıkardığı en iyi death metal gruplarından biri Dead Congregation. Onları Kadıköy Death Metal tayfası sayesinde İstanbul’da izlemiştik geçtiğimiz yıllarda. Bu ikinci albümleriyle de Decibel’den Pitchfork’a kadar bütün mühim dergilerin listelerine girmeyi başardılar. Eski okulu teknik DM’in klasik numaralarıyla ustaca birleştirebilen az sayıda gruptan biri DC. (Kerem Onan)

28) SEPTICFLESH – TITAN

Top quality müzisyenlik denen hadise zaten bünyelerinde var bu adamların. Her şarkıdaki efsanevi işçiliği farketmek için çok çabaya da gerek yok. Mal ortada. Fikirlerinin böyle düze indiğini görürken hala da enstrüman hakimiyetlerine extra bu denli kafa patlattıklarını görmek ayrıca çok sevindirici.Albüm resmen hükümranlık nişanesi.Enfes…  (Volkan Atay)

27) SEETHER – ISOLATE AND MEDICATE

Shaun Morgan’ın sesini çok seviyorum arkadaş. Bu albüm de bu ses ile bütünleşen çok iyi hitlerle dolu. Albümü dinlerken büyük keyif alıp oldukça çok zaman geçirdiğim de doğrudur. Resmen boş yok.  (Volkan Atay)

26) OPETH – PALE COMMUNION

Opeth-Pale-CommunionYeni halini sevin ya da sevmeyin; Opeth artık çok büyük bir grup. Birçoğunuzun özlediği Opeth geçmişte kaldı ve bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Mikael Akerfeldt’in zaman içindeki müzikal olgunluğu ile birlikte Black Water Park albümü ile başlayan değişim süreci tamamlandı ve Opeth bir metal grubundan progresif rock grubuna evrildi. Bu değişim Opeth’i içe kapanık bir gençten, kalabalığa hitap edebilen özgüvenli bir entelektüele dönüştürdü. Her yeni albümde Opeth’in eski halinden izler arayan sadık dinleyiciler Pale Communion ile birlikte ikiye ayrıldı. Dinleyicilerin bir kısmı yeni Opeth’i zaten birkaç albüm önce benimsemiş, her yeni albümde Opeth’in gelişimine tanık olmanın tadını çıkarırken, bir kısmı da Opeth’ten umudu tamamıyla kesti. Kendini tekrar etmeyi sevmeyip her albümde yeni bir şeyler deneyen Mikael ve ekibi, Pale Communion’da bu defa değişim yerine gelişimle ilgilenerek progresif rock’ı yalayıp yuttuklarını kanıtlamışlar. Albümün mixing’i Steven Wilson’a, kapak tasarımı ise Travis Smith’e ait. Pale Communion her yönüyle titiz ve önemli bir eser. (Özgür T.)

25) EXODUS – BLOOD IN BLOOD OUT

Exodus-Blood-In-Blood-OutExodus, grubun herşeyi diyebileceğimiz Gary Holt’un Slayer’da “yeni Hannemann” olarak görev yapmaya başlamasından sonra dağlır mı diye beklerken, oğlu ile birlikte Hatriot projesinde hiç de fena müzik yapmayan eski vokalisti Steve Souza’yı kadrosuna yeniden katarak bu albüme imza attı. Kerry King’i kıskançlıktan çatlatacak güzellikte bestelerden oluşan albüm, Souza’nın eskisinden çok çok daha iyi bir vokal performansı ile dönüş yapması yüzünden ekstra parıldıyor. Kimileri dedelere fazla dönüp bakmıyor ama reunion’dan beri daha tek bir albümde bile sekmedi Exodus, thrash metal seviyorsanız, bu grup “zorunlu” derslerinizden biri. (Kerem Onan)

24) SWANS – TO BE KIND

Bu herifler cidden her algıya hitap eden bir müzik yapmıyorlar. Bu açıdan biraz elitist görülüp fanları dışında pek hitap etmeyebilir. Fakat biraz emek harcayıp albümü iyi bir ses sistemi ile de dinlerseniz albümün vereceği hisleri toplayıp asal sayılarla çarpın lütfen. Kafa açıcı…  (Volkan Atay)

23) BLOODBATH – GRAND MORBID FUNERAL

Bloodbath-Grand-Morbid-FuneralEvet Nick Holmes’ün vokallerinin Tägtgren ya da Akerfeldt gibi olmadığını ben de duyabiliyorum ama yine de -kendi tarzında- kanınızı kaynatmadığını söyleyemezsiniz. Besteler için söylenecek hiçbir şey. Bir ‘Famine of God’s Word’ü açıp sonuna kadar dinleyin, ne demek istediğim anlaşılacaktır. (Emre Karacaoğlu)

Her albümde başka bir vokalistle çalışan Bloodbath bu defa mikrofonu Paradise Lost’tan tanıdığımız Nick Holmes’a bıraktı ve Holmes’un death metalde neler yapabileceğini gözlümüzün önüne serdi. At The Gates’ten sonra yılın en önemli death metal albümlerinden. (Özgür T.)

22) PALLBEARER – FOUNDATIONS OF BURDEN

Grubun fazla pohpohlandığını düşünüp (hee pitchfork taktı bu gruba) şans vermemiş ve ilgilenmemiş arkadaşların neler kaçırdığı umurumda bile değil.,hahah.Öylesine iyi bir albüm ki çok uzun yıllar dinlerim. İlk dinlediğimden beri baymamış ve hala son ses dinlemeye çalıştığım albümlerden birisi. Yav müthiş işte uğraştırmayın beni.  (Volkan Atay)

21) MAGNUM – ESCAPE FROM THE SHADOW GARDEN

magnum-escape-from-the-shadow-gardenRock tarihi, TC’de ikiye ayrılır; bildiğimiz efsaneler, bilmediğimiz efsaneler. Misal, bir Bon Jovi gelir, stad dolar; Kiss konsere gelse boş salona çalar; Motörhead’e ön bile satışı ikili hanelerde kalır. Böyle garip bi iştir salyangoz satıcılarının tercihleri, anlayanı yoktur. Magnum da işte bu ülkede hiç bilinmeyen efsanelerden biri. Bu yıl sessiz sedasız çıkardıkları albümle, bırakın 2014’ü, kariyerlerinin en iyi albümlerinden birine imza attı grup ama nedense çok büyük bir yankı uyandırmadı. Siz siz olun, albümün özellikle ilk üç şarkısını dinlemeden seneyi kapatmayın (Kerem Onan)
[/toggle] [toggle title=”20. – 11. ALBÜMLER”]

20) ST. VINCENT – ST. VINCENT

St. Vincent da bu yılın özel işlerinden bir tanesi benim için. 2009’daki ilk albümünden kendini belli etmişti zaten. Pop melodileriyle, indie ritmlerini çok güzel harmanlayarak kendi soundunu oluşturdu. Kendi adını verdiği beşinci stüdyo albümüyle de bunu çok net gösteriyor artık.   (Tolga Demir)

19) THE TEA PARTY – THE OCEAN AT THE END

Bildiğim, beklediğim, istediğim Tea Party. Led Zeppelin’e saygı duruşuyla başlayan albümde keyif almadığım şarkı bulamadım. Bu grup rock n roll’un bütün denenmişlerini alıp kendi haline getirmeyi çok iyi beceriyor. (Emre Karacaoğlu)

Sadece albümle aynı ismi taşıyan şarkı için bile dinlenmeli. Dinleyince, albümde daha fazlası olduğunu göreceksiniz zaten. (Özgür T.)

18) THE WAR ON DRUGS – LOST IN THE DREAM

The War on Drugs’ın müziğinin melodik gücü son albümleri Lost In The Dream’de tavan yapmış. Hemen her şarkısı kendi içinde şahane bir ahenge sahipken, albümün genelinde de benzer bir bütünlük var. Ama bu bütünlük sağlanırken öyle tekrara da düşülmemiş. İnsanı direkt yakalayan türden bir albüm.  (Tolga Demir)

17) LEONARD COHEN – POPULAR PROBLEMS

Günümüzün en büyük ozanlarından biri olan Leonard Cohen’in yeni albümü biraz sürpriz oldu aslında. Belki de kariyerinin son dönemlerinde kimse ondan böyle bir yaratıcılık sergilemesini beklemiyordu. Ama o bizi hala şaşırtmayı başarıyor ve buna yeni melodilerle devam ediyor. Popular Problems da onun ortaya çıkardığı, şimdilik son harikası.  (Tolga Demir )

16) ARCH ENEMY – WAR ETERNAL

Arch_Enemy-_War_EternalYıllardır Angela Gossow’un vokallerini beğenmeyen bünyeme ilaç gibi geldi bu albüm (Johan Liiva yönetir), Arch Enemy şu anda metal piyasasının en çok konuşulan grubu ve 2014’ün en iyi albümlerinden biri ile karşımızdalar.  (Burak Gülgüler)

Angela sonrası böyle güçlü bir albüm ile kolay kolay yere gelmez sırtları. Kendileri de gördükleri ilgiden oldukça memnun zaten. Alissa kısa sürede baya alışmış gruba. Takibi bırakmıyoruz elbette. Kimya tamam.  (Volkan Atay)

15) SHELLAC – DUDE INCREDIBLE

Grubun kıymetini bilen insanlardan olmanın kendimce havalı bulduğum yönü olduğu da doğru. Müziği böyle kavrayan müzisyenlerin albümlerini dinlemek de büyük keyif. Çok seviyorum merkez.  (Volkan Atay)

14) SUNN O))) & SCOTT WALKER – SOUSED

’60’ların pop ikonundan bozma ürkünç avantgarde ses tiyatrosu mimarı Scott Walker ile Drone Metal’in tartışmasız en önemli ismi Sunn0))) senenin en karanlık albümlerinden birine imza atıyorlar. “Soused” aynı zamanda Lou Reed ve Metallica’nın beraber deneyip de beceremediği şeyin becerilmiş hali olarak görülebilir. (Mert Yıldız)

13) DAMON ALBARN – EVERYDAY ROBOTS

Damon Albarn’ın klişe tabirle “içe dönük” diyebileceğimiz elektronik eksene oturttuğu yaratıcı projesi Everyday Robots, yılın ilk aylarında yayınlandı. Albarn’ın zihninden çıkan bu deneysel melodilerin etkisi uzun bir süre geçmiyor.   (Tolga Demir)

12) KILLER BE KILLED – ST

Proje üyelerinin gruplarına ayrı ayrı hasta oluşumuz ayrı da toplanıp voltran oluşturduklarında ortaya çıkan şeyin bu denli müthiş olacağını cidden beklemiyordum. Umarım sadece birkaç albüm yayınladıkları bir proje grubu olmaktan öteye gider. Duble sevdik.  (Volkan Atay)

11) GODFLESH – A WORLD LIT ONLY BY FIRE

godflesh-a-world-lit-only-by-fireGodflesh tarihindeki yeri ortalarda anılacak olsa da, dönüşün verdiği gazla aşırı sevdik albümü. Yan projeleri Jesu ve Final ile içindeki tüm “yavaşlı” müziği kusan Broadrick, Godflesh’i ilk günlerindeki hırçın, saf, kızgın ve sert sounduna geri döndürmüş. Geriye dönüşler içerisinde en sevmediğim formül aslında bu olsa da, nedense Godflesh’te bu maya tutmuş. İçimden bir his 2015’te onları buralarda göreceğimizi söylüyor, o yüzden dersinize iyi çalışmanızı tavsiye ederim. (Kerem Onan) [/toggle]

10) SLIPKNOT – 5: THE GRAY CHAPTER

Slipknot-5_The_Gray_ChapterBu adamların albüm yaparken beyin kıvrımlarının ve nöronlarının eni konu araştırılması lazım. Böyle manyakça ama zeka ürünü bestelerin inlerine girilsin.  (Volkan Atay)

Yeni maskeler, yeni şarkılar… Slipknot’a dair özlediğimiz her şeye fazlasıyla sahip bir albüm. Bu adamların ne kadar ruh hastası olduğunu görmek isterseniz albümdeki favorim olan “The Devil in I”a çektikleri klibi izlemelisiniz. (Özgür T.)

9) PINK FLOYD – THE ENDLESS RIVER

pink-floyd-the-endless-river (2)Pink Floyd’dan yeni bir albüm yayınlaması bile muazzam bir olay. Albümün temelini,  1993’te Division Bell sırasında kaydettikleri şarkılar oluşturuyor. Tabii o zamandan bu zamana müziğin kimliği bir hayli değişti ve her ne kadar albüm Pink Floyd markasını taşısa da bu albüme grubun klasikleriyle aynı muamelede bulunamayız. Bütün bunlar albüm yetersiz ya da kötü değil. Zamanın efsanesinden, günümüzde yayınladığı iyi bir albüm demek en doğrusu sanırım.  (Tolga Demir)

8) BEHEMOTH – THE SATANIST

behemoth-the-satanistAnd the devil goes to… Şaka maka tarza takla attırmadan büyük eser yayımlamak ancak böyle şeytani fikirlerini hizaya sokan gerçek müzisyenlerle mümkün.  (Volkan Atay)

Samimi olarak söylemeliyim ki Behemoth’u Demigod albümüyle tanıyıp daha sonra çıkardığı albümleri de uzaktan takip etmekle kalmıştım. Ama bu şeytan icadı albüm bambaşka! Grubu underground death/black metal kimliğinden çıkarıp festivallerin ana sahnesine taşıyarak Behemoth’un kariyerinde yeni bir kapı araladı albüm. Kapanıştaki “O Father, O Satan, O Sun!” hiç bitmesini istemediğiniz bir ayin gibi. (Özgür T.)

7) CROSSES – ST

crosses-crossesChino reis ne yapsa zaten banko müşterisiyim doğrudur ama adam da haklı çıkmak için ne gerekiyorsa yapıyor ve hakkını da veriyor.Bitches Brew başta olmak üzere tüm albüm kulak zevkime öyle yakıştı ki bu sene en iyiler listeme almakta zerre düşünmedim. (Volkan Atay)

Crosses, Deftones vokalisti Chino Moreno’nun birkaç yan projesinden en iyisi. Electronik rock’tan dream pop’a uzanan tarzlar üstü albüm, Chino’nun eşsiz vokali ile yılın en iyilerinden biri olarak ilk 10’a girmeyi başardı. İlk dinlemede Nine Inch Nails, Depeche Mode (hatta bazı bölümlerde Portishead) havasını hissetseniz de Deftones’u (özellikle de White Pony albümünü) anmadan geçemiyorsunuz. Crosses’ın Deftones’a ve Chino Moreno’nun bir başka yan projesi olan Palms’a eşit mesafede durduğunu söylemek de mümkün. Müzik tarzı tercihlerinizle alakalı ön yargılarınızı bir kenara bırakıp bu albüme bir şans vermelisiniz. Albümün en büyük hiti “Bitches Brew” ise yılın şarkılarından. (Özgür T.)

6) ARCHITECTS – LOST FOREVER // LOST TOGETHER

architects-lost-forever-lost-togetherİyi albümler ortaya çıkaran bir grupken her zaman överdik, severdik, dinlerdik de bu albüm  gerçekten çok acayip. Tarzı sevip de ıskalamak için internet faturanızı yatırmamış filan olabilirsiniz ancak. Edinip dinleyin bir şekil. Beyin bedava!  (Volkan Atay)

Metalcore bu sene iyi meyve verdi. Şüphesiz yılın en çok konuşulan gruplarından biri de Architects’ti. Lost Forever // Lost Together, grubun kariyerini birkaç basamak birden yukarı taşıyan, dinleyene de havayı dövdüren çok güçlü ve gaz bir albüm. (Özgür T.)

5) RISE AGAINST – THE BLACK MARKET

rise-against-the-black-marketGrubu önceki albümleri ile seven ama bu albümdeki hitlerle beraber ciddi ciddi takibe alan birisiyim. Stadyumlara çalabilecek bir grup değil belki ama bu hali ile de arenalarda çok iyi sonuç verecek bir grup. Canlı performansları da taş. Hit önemlidir.  (Volkan Atay)

Buram buram aktivizm ile Rise Against albümü The Black Market, hem şarkı sözlerinin anlamıyla hem de müzikalitesiyle şüphesiz yılın en iyilerinden. Bu sorumluluk sahibi şarkıları da sağlam gitar rifleri ve nefis vokallerle besleyince ortaya harika bir iş çıkıyor.  (Tolga Demir)

4) MISERY INDEX – THE KILLING GODS

misery-index-killing-godsİlk albümlerinden beri çok büyük fanıyım bu adamların. Her albümlerine de kefilim. Böyle klas bir albüm çıkarmalarına hiç şaşırmadım. Bilakis yapmasalar şaşarım. Kafa ayarları doğru bir kere bu adamların, şaşmaz…  (Volkan Atay)

Misery Index fanı olduğum bir grup değildi ama The Killing Gods ile birlikte birçok müzik sever gibi beni de tam kalbimden vuran bir kayda imza attılar. Tekniğin ve ruhun bir arada olabileceğinin kanıtı niteliğinde bir albüm bu. İlk 5’e girmesi tesadüf değil. Türünün en iyilerinden. (Özgür T.)

3) TRIPTYKON – MELANA CHASMATA

Triptykon-Melana-Chasmata

Triptykon, Celtic Frost’un zamansız dağılmasının ardından Tom Fischer’ın önderliğinde ortaya çıkmış ve son Celtic Frost albümü “Monotheist”in bir devamı olan “Eparistera Daimones” ile 2010 senesine kalıcı bir iz bırakmıştı. “Melana Chasmata” da tam anlamıyla o albümün devamı yani karanlık, korkunç, klostrofobik ve cehennem gibi sert. (Mert Yıldız)

Simsiyah gecenin koynundayız, yapayalnız… Bu albümü dinlerken damarlarınızdaki kanın renginin koyulmaya başlaması muhtemel. Kapkaranlık ve ruh dolu.  (Volkan Atay)

2) AT THE GATES – AT WAR WITH REALITY

at-the-gates-at-war-with-reality

Ekibin belli ki bir süredir pişsin diye beklettiği besteler geçen yıl Carcass’ın dönüşü muhteşem olunca harika bir albüm formatında düşüverdi elimize. At The Gates, Carcass’ı resmen deney tavşanı olarak kullandı ve aynı konsepti uygulayarak kendini sahneye attı. Şarkıların dizilişindeki başarıdan sounddaki ve bestelerin yapısındaki modernite/eski okul dengesine, kapağından akılda kalıcı vokallerine kadar herşeyiyle harika bir albüm. Evet, Slaughter Of The Soul’u asla aşamayacaklar doğrudur ama reunion başladığından beri taşıdıkları “ya yeni şarkı patlarsa kanka?” korkusunu yendiler, bu da yeter. Zira bu adamlar sert müziğin ihtiyacı olan şeylerden biri. Konseri izleyince bana hak vereceksiniz. (Kerem Onan)

Acaba nasıl olacak filan derken görüyoruz ki tarzı ve dinleyicisini çözmüş bir grubun her türlü alıp yürüyeceği aşikar. Canlı olarak kısa bir süre sonra atacağımız taklaları düşününce kafa hep güvercin tabi…  (Volkan Atay)

İsveç’in death metal ekollerinden biri olan At The Gates, bu yılın en şahane albümlerinden birine imza attı. Zaten müziklerinde kullandıkları melodik tınılar onları yeterince özel kılıyorken, At War With Reality’de eteklerindeki taşları dökmüşler demek bence çok doğru olacak. Baştan sona kadar alıp götürüyor…  (Tolga Demir)

1) MASTODON – ONCE MORE ROUND THE SUN

mastodon-once-more-round-the-sun

Crack The Skye’ı aşamayacaklar ve bir sürü yeni grup gibi modaları geçecek diye düşünürken komplekssiz, hesapsız, sadece içlerinden geldiği gibi işlerle yola devam ederek “yeni neslin en iyisi” tahtına çakıldı kaldı Mastodon. Sadece The Motherload’ın nakaratı bile bu adamları daha uzun yıllar dinleyeceğimize yeterli kanıttır. Gerçekten iyi müzik yapmanın tek şartının da fanlar, firmalar, beklentiler, dergiler ve kankalar dahil hiç kimseye hesap verme kaygısı gütmeden içinden geleni kusmak olduğunun kanıtıdır ayrıca. Mastodon, kanıt demektir. Mastodon önce kanıtlar, sonra yönetir. Mast.. hadi gidin artık. (Kerem Onan)

Mastodon bu albümde de plak şirketlerine kafa tutarcasına kafalarına estiği gibi müzik yapmaya devam ediyor. Tarz olarak bundan önceki 2 albümleri olan The Hunter ve Crack The Skye arasında bir çizgide olan Once More ‘Round The Sun müzik otoriteleri tarafından Blood Mountain albümlerinden beri grubun yaptığı en iyi albüm olarak lanse edildi. Albümün en büyük hiti olan The Motherload dışında, High Road, Chimes At Midnight ve Asleep in the Deep gibi albümün öne çıkan parçaları ile yılın en iyisi olmayı hak etti ve listemizde 1. sıraya yerleşti. (Özgür T.)

Valla bu adamlar böyle albümler yapmaya devam edecekler, hiç şüphem yok. Bu klaslığın açıklamasını falan yapıp ekstra methiye düzmeye de gerek yok. Adamlar yapıyor, yapmış, yapacak…  (Volkan Atay)

İlk albümlerinden bugüne kadar müziklerinde büyük gelişme gösterdiklerini düşünüyorum. Bundan 12 yıl önce çok yetenekli bir ekipken, artık kendini çokça geliştirmiş ve son yılların yıldız gruplarından biri olmuş durumdalar. Once More ‘Round The Sun da bunu tescilleyen albüm oldu. (Tolga Demir)

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.