Dünyanın En Hızlı Piyanisti PETER BENCE ile Röportaj
13 Eylül Cuma günü Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleşecek Garanti BBVA Konserleri kapsamındaki konseri öncesi virtüöz piyanist Peter Bence ile aşağıdaki keyifli röportajı gerçekleştirdik. Dakikada 765 nota çalarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren genç Macar piyanist, İnternet’te mutlaka göz atmanız gereken, milyonlarca dinlemesi olan harika coverlar yapıyor: Michael Jackson’ın “Beat It“iyle Beatles’dan “Here Comes the Sun” favorilerimiz.
Macaristan’ı ziyaret etmiş ve oranın insanlarının müziğe yönelik ilgi ve yatkınlığını bizzat gözlemlemiş biri olarak, milliyetinin müzikaliten üzerinde etkisinin olduğunu düşünmeden edemiyorum. Başka bir ülkede doğmuş olsaydın, sence şu anda bulunduğun yere yine de gelir miydin?
Yeteneğin şartlardan bağımsız olarak yolunu bulduğuna inanıyorum. Ama ülkemin inanılmaz bir klasik müzik eğitimi ve Kodaly, Bartok ve Liszt gibi besteci ve müzik eğitmenlerine dayalı bir mirası olduğuna katılmadan edemem.
Berklee’nin müzikal çabalarına ne kadar katkısı oldu? Ayrıca hangi anlamda? Mesela seni enstrümanında daha yetkin mi kıldı ya da müzikal perspektifini mi genişletti?
Bu soruyu son soruyla birleştirmeme müsaade edersen, sanatçılığımı şekillendiren zamanların Macaristan’da aldığım klasik eğitim dönemi ve Boston’daki Berklee dönemi olduğunu söyleyebilirim. Bunlar müzikal kimliğimi ve müzik dinleme şeklimi fazlasıyla etkiledi. Berklee sadece klasik müzik çalıştığım dönemki isyankâr çabalarımı tatmin etti.
Dakikada 765 nota çalarak sahip olduğun dünya rekorunu evde kendi başına hiç kırdın mı? Bunu da çok merak ediyoruz.
Guinness rekor denemesine hazırlanırken evde ve değişik piyanolarda birçok “prova” yaptım… Bunların bazılarında 915 notayı geçtiğim bir-iki zaman dahi oldu. Ama bir daha asla resmi bir denemede bulunmam. Bunu keyif için yapmıştım.
Berklee’de film müziği besteciliği ve elektronik prodüksiyon çalıştığını biliyoruz. Sevdiğin film müzikleri hangileri? Peki ya en sevdiğim film müziği bestecileri?
Büyük bir Star Wars ve Harry Potter hayranıyım –ki bu iki serinin müzikleri, büyük bir ilham kaynağı addettiğim John Williams tarafından yapıldı. Favorilerim arasında herhangi bir Steven Spielberg, Tim Burton/Danny Elfman ya da Christopher Nolan/Hans Zimmer filmini sayabilirim. Bu ikonik yönetmen-müzisyen ikililerini çok seviyorum: Onların çalışmalarında her şey çok iyi bir biçimde, adeta sihirle bağlanıyor.
Dinleyicilerin olarak İstanbul konserinde neler beklemeliyiz? Kendi bestelerinden hiç duyabilecek miyiz?
Tabii ki herkesin benden beklediği cover parçalarını çalacağım. Bunlarla birlikte bu sene içinde yayımlanacak albümüm “The Awesome Piano”dan bazı orijinal bestelerimi de hazırlıyorum. İstanbul’daki dinleyicilerim böylelikle bana ait bestelerden de duyabilecek.
Müzikteki en büyük tutkunun hangisi olduğunu söylerdin? Klasik bir parça mı bestelemek? Yoksa film müziği mi bestelemek? Ya da performans mı sergilemek? Ya da popüler bir şarkıyı piyanoda aranje mi etmek?
Benim yaratıcı olmamı sağlayan her şey hakkında tutkuluyum. Çoğunlukla (herhangi bir tarzda) beste yapmak… Ama popüler şarkıları aranje etmeyi de çok seviyorum. Yeri geldiğinde bu çok büyük bir iş olabiliyor: Kendimi ve piyano üzerinde yapılabilecek bütün sınırları zorladığım her seferde, “Şimdi başka ne yapabilirim?” diyorum.
Yorumlamak/aranje etmek istediğin şarkıları seçerkenki kriterlerin neler?
En önemlisi, gerçekten sevdiğim ve piyanoya tercümesi kolay bir parça olması… Dolayısıyla birçok açıdan “uyumlu” olması gerekiyor. Ayrıca melodi, akorlar ve ritim de büyük bir önem teşkil ediyor: Piyanoda çalındığında kulağa iyi gelmesi lazım!
Son olarak, favori klasik müzikçilerin kimler?
Bütün klasik bestecilerde muazzam ve ilginç şeyler bulsam da, Bach ve Mozart’ın yerleri ayrı. Bu ikisi arasında da Bach’ın benzersiz ve evrensel bir konumu var. Ama pek tabii ki ikisinde de öyle bir müzikal tutarlılık var ki eserlerinde yeniden yazım ya da düzeltme gerektiren bir şey bulmak imkânsız!
