HammerFall Üzerinden Kısa Bir Heavy Metal Okuması

Paylaş:

1990’ların başı ve ortasında heavy metalin irtifa kaybettiği hep söylenir. Grunge akımının, özelde ise Nirvana’nın heavy metalin popülerliğini öldürdüğü, bu yüzden ticari kaygılar sebebi ile grupları kemik İngiliz-Euro soundundan daha zayıf olan Amerikan sounduna yönlendirmesi, plak şirketlerinin heavy metal gruplarına imza sunmamaları bu düşüşün  temel sebeplerinden olduğu dilden dile dolaşan şeyler. Hatta, Nirvana’nın heavy metali öldürdüğü savıyla, fanlar Nirvana’ya nefret beslerler. Açıkcası bundan daha komik çok az şey gördüm hayatımda. Bilakis, Nirvana sayesinde heavy metal gerçek sounduna dönüş yaşadı. Öyle ya heavy metal bir “oduncu gömleği” yüzünden ortadan kaybolacaksa kaybolmalıydı zaten. Nirvana’nın kaybeden, hayattan bıkmış konsepti, bütün kurgusunu hayata karşı barışmaksızın bir savaş üzerine oturtan heavy metal gruplarını kendilerine çeki düzen verip, kökenlerine dönmelerini sağladı. Nasıl mı? Şöyle: Her ne kadar çoğu dinleyici hatırlamak, yüzleşmek istemese de, heavy metal çiğ, kaba ve saldırgan bir müzik. Hatta müzikal olarak epey de muhafazakar. 80’lerin başından günümüze kadar öfkeli gençlerin hayata tutundukları dallardan biri olmasının tek sebebi budur. Buna karşın, 90’lardaki pop metal akımı hiç de orijindeki heavy metal müziğe benzer nitelikte değildi. Nefret, ölüm, kaos, şiddet içerikli şarkılar yerine daha kabul görebilecek ajitatif aşk şarkıları, seks temalı albümler, makyajlı imaj ile artık heavy metal ne Venom’un zincirleri ne de Judas Priest’in deri imajı gibiydi. Hatta Saxon gibi kemik bir heavy metal grubu bile I Can’t Wait Anymore ile Amerikan piyasasından pay kapmaya çalışmıştı. manowar-louder-than-hellRatt, Warrant, Slaughter, Soundgarden gibi hard rock grupları artık revaçtaydı. Ancak birşeyler eksikti gerçek heavy metal fanleri için. Ve tabii ki müzisyenleri için. Her ne kadar çok paralar kazanıyor olsalar da içlerindeki çocuksu tutkuyu bir türlü dizginleyemiyorlardı. Ve bu alemin en tutarlı grubu Manowar 1996’da Louder Than Hell albümü ile arenaya döndü. Birsürü ahmak heavy metal dinleyicisinin dalga geçtiği bu albüm, sonradan Avrupa kıtasında filizlenecek birçok grubun ve tarzın önünü açan yapıt oldu. Buna extreme metal de dahil. Manowar, 90’ların başına da müziğini değiştirmemişti. 1992’deki Triumph of Steel’de nispeten daha usta, teknik müzisyenlik denemeleri, Louder Than Hell ile bir kenara bırakılmış, 18 yaşındaki öfkeli bir genç gibi hayata karşı saldırıya geçilmişti. Louder Than Hell baştan aşağı kolay icra edilebilecek ama provokatif şarkılarla doluydu. Return Of The Warlord, The Gods Made Have Metal, Number 1, Power, Brothers of Metal. Bu şarkıların hepsinin kanımca bir amacı vardı; heavy metali tekrar eski günlerine döndermek. Özellikle The Gods Made Have Metal. Liriklerinden bir kısmı aktarıyorum:

When losers say it’s over with, you know that it’s a lie

The Gods made heavy metal and it’s never gonna die.

Manowar’ın yarattığı fırtına ile birlikte ardı ardına muhteşem albümler ortaya çıkmaya başladı. Britanyanın ve bence dünyanın en büyük heavy metal grubu Saxon, 1997’de Unleash the Beast ile fitili ateşledi. jag-panzerAlmanya’dan Running Wild – The Rivalry, Helloween – Better Than Raw, Gamma Ray – Somewhere Out in Space, Primal Fear – Primal Fear, Iron Saviour – Iron Savior, Amerika’dan Jag Panzer –  The Fourth Judgement, Iced Earth – Something Wicked This Way Comes, Finlandiya’dan Stratovarius – Visions ve İsveç’ten genç, yepyeni topluluk, ismini efsane grup, tutkunu olduğum Warlord’un Lucifer’s Hammer adlı şarkısındaki “Hammer will fall on you” mısrasından alan HammerFall. Bu gruplar ve albümler tam da bu kırılma döneminin yapıtlarıdır.

HammerFall, son 20 yılın en çok tartışılan gruplarından biri. Sevenlerinden çok, gruba düşmanlık derecesinde antipati besleyen dinleyiciler tarafından her daim tartışmaların içine çekiliyor. Bu antipatinin temel sebebi grubu “poser” olarak görmeleri. Epey problemli olmakla birlikte son derece çocuksu bir suçlama. HammerFall’un beslendiği kaynakları bilmiyor olmanın getirdiği enteresan bir hal. Bunun dışında müziklerinin başka grupların taklidi olduğu her daim karşıma çıkan argüman. Bu argümanın yersiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü HammerFall köklerine bağlı, kendilerinin de dinleyip büyüdükleri grupların müziklerini kendilerine rehber edinmiş insanların grubu.

[youtube id=”SxN5QxYmWC0″ width=”620″ height=”360″]

1982’de NWOBHM grubu Jaguar, Axe Crazy adlı EP’lerini çıkarmıştı. Aynı adlı şarkı o zamana değin yapılmış en hızlı ve melodik heavy metal şarkısıydı. Hızlı çalınan melodik solo gitara dört nala koşan davul yetişmeye çalışıyordu. Ne Iron Maiden’a, ne Judas Priest’e, ne de Black Sabbath’a benziyordu bu şarkı. warlordAmerika kıtasından Riot – Fire Down Under ile biraz daha yavaş olarak bir yıl öncesinden benzer müzikal yapının startını vermişti. Almanya’dan Helloween ise 1985 tarihli ilk ve en sevdiğim albümleri Walls of Jericho’daki Heavy Metal is the Law ile bu hızlı, melodik ve sert müzik akımını devam ettirdi. Uyanık plak şirketlerinin ticari hamlelerinin sonucu olarak sonraları bu müzikal tavra Power Metal adı verildi. Oysa bu bildiğimiz heavy metal müziğin biraz daha hızlı çalınan versiyonuydu. HammerFall 90’ların sonuna doğru power metal denen tarzın en popüler grubu olmuştu. Hem de sadece ilk albümleri Glory to the Brave ile. Bu albüm gerek soundu gerek ise besteleri ile hayatımdaki en kıymetli albümlerden biri. Gruba getirilen eleştiriler arasında Nuclear Blast’ın proje grubu olduğu, imitasyon şarkılar yaptıkları, ticari bir hamle olduklarıydı. Oysa grup bu albümde Warlord gibi sadece hakikatli heavy metal fanlarının ismini bildiği grubun şarkısı olan Child of the Damned’ı coverlamıştı. Ticari bir grubun böylesine adı sanı unutulmuş bir grubun şarkısını coverlamak yerine Iron Maiden ya da Judas Priest şarkısı coverlaması ticari açıdan daha mantıklı değil miydi?

[youtube id=”6eZf972zbi0″ width=”620″ height=”360″]

HammerFall’un müzikal kökeni Riot, Warlord, Accept, Pretty Maids, Stormwitch, Picture gibi heavy metal gruplarından gelir. Helloween’i taklit ettiği ise tamamen yanlış bir argümandır. Eğer bir taklit söz konusu ise o da Riot’un 1988 tarihli muhteşem albümü Thundersteel’i taklit ediyor olmalarıdır.
pretty-maidsGerçekten de HammerFall müziğinde bu albümün etkileri çok büyüktür. 3 yıl önce ani biçimde kaybettiğimiz büyük müzisyen, Riot’ın kurucusu, gitaristi ve bestecisi Mark Reale’nin hızlı, melodik gitarlı beste yapısını HammerFall sık sık kullanır. Örneğin ilk albümlerindeki Dragon Lies Bleeding tipik bir Riot şarkısı gibidir. Bence bu pek de kötü olmayan hatta epeyce iyi bir özellik. Sonuç itibarı ile Amerika yeniden keşfedilmiyor, heavy metal müziği icra ediliyor. Amerika yeniden keşfedilmeye çalışıldığında ise karşımıza abuk subuk metalcore gruplarının tamamı çıkıyor. Tekrar bir tartışmaya gebe olmak istemem fakat değişim ve gelişim arasında fark vardır ve farkı iyi koruyan heavy metal grupları bu müziğin fanları için en hakikatli olanlarıdır. Örneğin Saxon’un Unleash the Beast’i Wheels of Steel’e hiç benzemiyor fakat orijin devam ediyor. İki albüm de kemiksiz Saxon albümleri.

[youtube id=”1QSCFI9y3SA” width=”620″ height=”360″]

HammerFall son dönemleri ilk dönemlerine göre biraz sönük geçse de hala iyi albümler yapıyorlar. Yukarıda da söylediğim gibi, müzikal etkilenimi klasik gruplar olan, onların müzikal kalıplarını kullanan bir grup. Accept’in power chordlarını, Riot’ın hızını, Chastain’in melodik tavrının taşıyıcıları ve hiç de taklit değiller. Dünyanın en iyi grubu da değiller ancak  kulaklarına yukarıda saydığım grupların heavy metal soundu kazınmış herkesin dinleyebileceği bir grup.

 

 

 

 

 

 

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.