Napster kurucusu SEAN PARKER’dan sinema sektörünü değiştirecek hamle

Paylaş:
Napster kurucusu SEAN PARKER'dan sinema sektörünü değiştirecek hamle - Paslanmaz Kalem

Sean Parker tarafından kurulan, internet üzerinden dosya paylaşım programı Napster, piyasaya sürüldüğü 1999 yılında devrim niteliğindeydi. Özellikle MP3 formatındaki müzik dosyalarının paylaşımında kullanılan program tüm müzik sektöründe köklü bir değişime neden olmuştu. Müzik firmaları CD albüm satışlarına ciddi zarar veren bu korsan paylaşım programına karşı en başlarda sert hukuki yaptırımlar uygulatmaya çalışmışlar ve müzik sektöründeki pek çok isim de buna destek vermişti. Korsan paylaşıma karşı olanlar içinde en ön plana çıkan isimlerden Metallica ile Napster’ın kurucusu Sean Parker arasında yaşanan hukuki süreç bunların en meşhurudur. Sonuçta Napster kapatılmasına karşın ilerleyen yıllarda benzeri ve daha da gelişmiş alternatif pek çok paylaşım programı çıkmış ve internetten dosya paylaşımının engellenemeyeceği anlaşılmıştı. Müzik firmaları da değişen zamana ayak uydurmayı kabullenerek albümlerin internetten satın alınıp indirilebileceği yasal paylaşım programlarına yöneldiler.

Lars Ulrich’in Napster karşıtı röportajı:

Grammy Ödül Töreni’nde Sean Parker’ın ironik bir atıfta bulunarak Metallica t-shirtü ile sahneye çıkışı:

Şimdi ise Sean Parker yeni projesiyle sinema sektörünün standardını değiştirmeyi amaçlıyor.

Sinema sektöründe bugüne dek alışılageldik sistemde stüdyolar tarafından çekilen filmler, uluslararası dağıtım yapan büyük distribütör firmalar aracılığıyla sinemalara gelir ve gösterim süresi bittikten birkaç ay sonra DVD, Blu-ray veya internet üzeri yayının satışı yoluyla evde izlenecek formatlarda piyasaya sürülür. Böylece yapımcı stüdyo ve distribütörler önce sinema hasılatı sonrasındaysa video satışlarından elde edilen miktara bakarak filmin kazandığı toplam geliri belirlerler.

Sean Parker’ın piyasaya sürmeyi amaçladığı Screening Room (Gösterim Odası) adlı servis ise filmleri sinemalarda gösterime girdiği gün evde izleme fırsatı sunuyor. Screening Room’dan yararlanmak için öncelikle 150 $ bedeli olan medya oynatıcı cihazını almak gerekli. Sonra izlemek istediğiniz, gösterime yeni giren film için 50 $ ödeme yaparak o filmi gösterime girişinin ilk 48 saati içinde izleyebiliyorsunuz. Bu 48 saatlik süre, yani filmin gösterime girdiği ilk hafta sonu geçtikten sonra o filmi izleme şansınız olmuyor.

Tek bir film için 50 $ ücret çok yüksek bir meblağ gibi gelse de evde birkaç kişilik bir grupla izlenebileceği göz önüne alındığında o grubun toplam sinema bileti fiyatından daha ekonomik bir rakam ortaya çıkıyor. Ayrıca bu servis vakti kısıtlı olduğundan sinemaya gitmeye vakit ayıramayacak kişiler için de ideal bir alternatif sunmakta.

Plana göre bu 50 $’lık ücretin 20 $’a kadar olan meblağı sinema sahiplerine ve stüdyolara gidecek. Fakat burada kilit nokta “kadar olan” sözü, çünkü bu formülün nasıl hesaplanacağı belirsiz. Pek çok sinema aynı bölgede bulunduğu diğer sinema salonlarıyla rekabet hâlinde, öyleyse bu pay onlar arasında nasıl bölüşülecek?

Screening Room doğal olarak sinema sektöründe tartışma yaratarak destekçileri ve karşıtları olmak üzere ikiye böldü.

Steven Spielberg, Peter Jackson, J.J. Abrams, Martin Scorsese, Ron Howard, Brian Gazer, Frank Marshall gibi Hollywood’un A listesinde yer alan ünlü yönetmenleri ve yapımcıları bu servise destek olan isimler arasında. Bu sayede filmlerin daha geniş bir izleyici kitlesiyle buluşabileceği ve film sektörünün geleceğinin bu yönde olacağı görüşündeler.

Screening Room’a karşı olan tarafta ise en başta tahmin edileceği üzere sinema sahipleri geliyor. Sinemalara gelen insan sayısının azalacağı ve dolayısıyla hasılatlarının düşeceği endişesi taşıyorlar. Geçmişte bazı stüdyolar filmin gösterime girdiği dönemde ücret karşılığı internet üzerinden evde izleme olanağı veren birkaç girişimde bulunmuşlardı, ancak sinema zincirlerinin sert tepkileri ve o filmleri boykot ederek gösterimden çıkarma tehditleriyle karşılaşınca geri adım atmak zorunda kalmışlardı.

Stüdyolar ise bu durumun çıkarlarına yansıyıp yansımayacağını hesaplamaya çalışmaktalar. Disney gibi bazı büyük stüdyolar buna karşı. Özellikle aile filmleriyle bilinen Disney milyonlarca çocuğu sinema salonlarına çekerken onlarla birlikte gelen milyonlarca ebeveynle de salonları doldurmuş oluyor. Screening Room ile filmlerinin aynı geliri elde edip edemeyeceği muamma. Bazı stüdyolar ise giderek azalan DVD satışlarıyla kaybettikleri gelirleri Screening Room ile geri kazanabileceklerini düşünmekteler. Fakat bu servisin güvenliği konusunda da endişeler taşıyorlar. Sean Parker sistemin korsanlığa karşı güvenliğinin teminatını verse de stüdyoları tam olarak ikna edebilmiş değil.

Screening Room’un geleceğinin nasıl olacağını önümüzdeki dönemde stüdyolar ve distribütörlerin ne yönde tavır alacakları belirleyecek.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.