Sails of Serenity’nin Yeni Teklisi “P L A S T I C” Öncesi Röportaj

7908
0
Paylaş:
sails of serenity - paslanmaz kalem

2018 yılında yayımladıkları “The Crossing” albümlerinde djent rifflerini virtüöz seviyesindeki enstrüman kabiliyetleri ve metalcore hassasiyetiyle dinleyicilerine sunan Sails of Serenity yeni teklileri “P L A S T I C” ile 10 Ocak’ta yeniden karşımızda. Yurt dışı konserleri ve Türkiye turneleriyle de müziğin icra kısmının da hakkını veren grup ile bu kısa röportajı gerçekleştirdik:

 

Sanırız ki 10 Ocak’ta “P L A S T I C” isimli yeni bir tekliniz çıkıyor. Arkasındaki konseptten biraz bahseder misiniz? İlk albümde “deniz, denizcilik, yelkenler” gibi kavramlar şarkılarınızda kendilerine yer bulurken, bu tekli ve (belki) devamında gelecek olan parçalarda nasıl temalar bizleri bekliyor?

Selam herkese. “The Crossing” bahsettiğiniz kavramlar üzerinden yapılan metaforlarla dert anlattığımız bir konsept albümdü. Adından da anlaşılacağı üzere bir ‘’geçiş’’ amacı güdüyordu. Yeni çıkacak teklimiz ‘’P L A S T I C’’ ise dolaylı anlatımdan kaçıp kendini daha net ifade ediyor.

“P L A S T I C” konsepti, en geniş anlamıyla anti-dogmatik düşünme esasına dayanıyor. Biz plastiğin üzerine tartışırken aslında plastiğin maddesel karşılığından bahsetmiyoruz. Nedir plastik? İnsanların yarattığı bir ürün. Kullanımı çok yaygın. Kimi durumlarda iş görüyor ama zararlı olduğu ve kanserojen madde taşıdığı herkes tarafından biliniyor. Biz kendi ‘’P L A S T I C’’lerimizi düşünüp bunlardan bahsettik. Yukarıdaki tanımın birçok kişiye düşünme fırsatı vereceğini umuyoruz çünkü herkesin ‘’P L A S T I C’’i kendine.

plastic - paslanmaz kalem

“P L A S T I C”in ardında hangi isimler var? Yayımlanmasına yönelik bir firmayla işbirliği yapıyor musunuz?

“The Crossing’’i Amerikalı plak şirketi Famined Records ile çıkarmıştık. Hâlâ ailenin bir üyesiyiz fakat ‘’P L A S T I C’’ için kendi şansımızı yaratmak istedik.

Süreçte bizimle çalışan çok değerli arkadaşlarımız oldu. Liste çok uzun, şarkı çıktığında elbet herkese topluca teşekkür edeceğiz. En önemli iki ismi ise şu an belirtmekte fayda var. Şarkının miksini, prodüksiyon sürecinde de bizimle adeta grubun bir üyesiymiş gibi çalışmış olan Doğaç Tunalıoğlu yaptı. Şarkının masteringini de Architects, Periphery, Northlane, Devin Townsend gibi isimlerle çalışmış olan Ermin Hamidovic (Systematic Productions) yaptı.

“P L A S T I C”in beste ve kayıt sürecinden biraz bahseder misiniz?” İlk albümünüz “The Crossing”den farklı olan neler vardı?

“Değişim”, herhalde bu süreci en iyi tanımlayan kelime olur. ‘’P L A S T I C’’ yeni vokalistimiz Kerem Güler ve bas gitaristimiz Alp Karlıova’nın yer aldığı ilk şarkımız olacak. Müziğe olan perspektifimizin oldukça genişlediği bir süreçten bahsediyoruz. Kulağımızın alternatif sound’lar aradığı bu süreç içerisinde durmaksızın drum’n’bass dinlediğimiz de oldu, Thom Yorke’un “Anima” albümünü ve aynı adlı kısa müzikal filmini beraber izleyip üzerine tartıştığımız da. Müzik üretmeye çalışan ekiplerin her üyesi, kendi müzikal çeşitliliğini barındırır ancak böylesine değişim aranan sancılı süreçlerde önemli olan, her üyenin kendi müzikal karakterini dozunda kullanıp ortaya ‘’grup müziği’’ çıkarabilmektir. Bu yönden “P L A S T I C”in beste aşamasına kolektif bir süreç diyebiliriz. Bizim için şu zamana kadarki en önemli süreç.

 

Kesinlikle tarzınızı isimlendirip sınırlamadan soruyoruz: Benzer soundlu gruplar için ne düşünüyorsunuz? Aralarında beğendikleriniz var mı?

Beğenmediğimiz soundların/grupların olduğu bir sektöre iş üretmek çok kahramanca olurdu. “Düzelteceğiz sizi halk müziği!” diyerek halk müziği yapma fikri oldukça eğlenceli geliyor kulağa. Elbette beğendiğimiz çok grup var ama benzer sound taşıyan gruplardan çok benzemeyenlere odaklandığımız bir zaman dilimindeyiz. Konfor alanının dışındayız ve bu her şeyden daha heyecan verici.

 

Daha “P L A S T I C”i dinleyemediğimiz için bundan sonraki yaratıcı yolculuğunuzu merak ediyoruz: Janrınızın dışına çıkmak, müzikal olarak çok farklı yerlere gitme hedefi ya da niyetiniz var mı?

Çok klişe olacak ancak müziğin hesabının yapılamayacağını anlamış bir grup olarak, bu soruya vereceğimiz her cevap yalan olur. Müzik bizi nereye götürürse oraya gideceğiz. Biz birbirimizi ve arkadaşlığımızı seviyoruz. Beraber vakit geçirdiğimiz sürede müzik de yapacağız ama nasıl bir müzik yaparız, onu kestirmek mümkün değil.

sails of serenity 3 - paslanmaz kalem

Yurt içi ve yurt dışında da performans sergileyen bir grup olarak, en çok nerede ve hangi ortamlarda çalmaktan keyif alıyorsunuz? Hangi ülkenin/şehrin seyircisi sizi en çok memnun etti?

Buna herkesin ayrı bir spesifik cevabı var ama yurtiçi/yurtdışı karşılaştırmasıyla bir özet cevap verebiliriz. Yurtdışında büyük kalabalıklara çaldık ve o his inanılmazdı, hâlâ özlüyoruz. Ancak kendi ülkemizde kendi dilimizden aldığımız tebriğin yerini hiçbir şey tutmuyor diyebiliriz.

 

Beste yaparken kendinizi ne kadar özgür hissediyorsunuz? Belirli sınırlara/kalıplara tabi olduğunuzu ya da bunlara riayet etmenin, saygı göstermenin önemli olduğunu düşünüyor musunuz?

Tabii ki sınırlar var, mesela canımız brutal slam death metal yapmak ister diye çok korkuyoruz. Saygı konusu ise biraz Twitter’daki rakı/çay içmenin adabı olduğu yönündeki fikirlere benziyor. Parasını verip aldığın şeyi istersen pipetle de içebilirsin, bizce küçük konulara büyük anlamlar yüklemenin alemi yok. Kısacası, yeni bestelerde “elimizden geldiği kadar özgürüz.”

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.