Punk-Metal ölmedi, Rötbrains ile yaşıyor!

1196
0
Paylaş:
Punk-Metal ölmedi, Rötbrains ile yaşıyor! - Paslanmaz Kalem

İstanbul’lu punk metal grubu RÖTBRAINS son yıllarda olgunluk dönemi ürünlerini vermeye başlayan yeni nesil grupların çoğu gibi hem punk hem de heavy metal’in “faydalı yanlarını” müziğinde birleştiriyor. Grubun geçtiğimiz yılın sonlarında yayınlanan “Nekro Punk Terör” isimli 12 şarkılık albümü, yerli piyasanın aktif gruplarının çoğunu plaklandıran PROF SNY RECORDS tarafından pek yaygın olmayan ama benim çok sevdiğim bir format olan 10″ seçeneğinde plak olarak bu ay yayınlandı. Biz de plak şerefine grupla minik bir röportaj gerçekleştirdik, buyurun;

– Türkiye, punk metal kombosu projelerin pek yaygın olduğu bir ülke değil, Rötbrains bu boşluğu şu an dolduran tek grup gibi, böyle bir projeye girişip müzik yapma fikri nereden geldi aklınıza?
 
Ömer Geberit: Darkthrone’un FOAD albümünden beri Punk olayına ilgim var. 2008 civarı Beherit ve Misfits coverlayan bir grubum da vardı ama bir yere varmadı. Seçkin’le grubu 2011’de kurduğumuzda Crossover yapacaktık. Ama demo Black metal/Crust türünde oldu. Sonra yavaşlamak, Punk Rock parçalar yapmak istedik, bunun için yeni bir vokal de dahil gruba elemanlar aldık. Fakat bu sefer de ne yaptığımız müzikten ne de grubun karakterinden memnun kaldık. Sahnede çalarken sıkılıyorduk, hem gruptaki elemanlar yüzünden şarkılar gereksiz yere politik kılıflara girdi. Oğuz gruba katıldıktan sonra yapılan besteler bu ikisinin ortası gibi. Metal Punk. Yaptığımız tür hakkında başka başka şeyler de duyuyoruz. ”Crusty Blackened Speed Metal” diyeni bile gördüm. Metal Punk’ın geniş bir kapsamı olduğu için bu etiketi kullanmayı seviyorum. Beste yaparken bir türe sığsın diye bir kaygım yok.
 
Seçkin: 2011’e kadar Motörhead, Sodom, Nuclear Assault, Tankard gibi daha çok thrash ağırlıklı grupların coverlarıyla 1-2 grupta çabaladıktan sonra bir anda bi şeyler yapacak kimse kalmadı nedense, herkes başka şeylere kaydı. Garaj’dan ilan verdim ben de, crossover yapacak birini arıyorum diye. 3-4 kişiyle konuşmaya çalıştıktan sonra ilanı kaldırmayı düşünmüştüm. Neyse ki Ömer yanıtladı, 1-2 stüdyo yaptık. Disrupt, Driller Killer falan coverladık ama bu sefer cover mevzusunu çok uzatmadan besteye giriştik. Discontent’i kaydettik fakat sonrası klasik eleman değişiklikleri boğuşmacası…Bi şekilde 2016’ya kadar direndik Ömer ile. Olabildiğince stüdyo almaya, çalışmaya, denemeye devam ettik. Sonrasında işleri ciddileştirelim artık dedik, kararı verip hemen uygulayabilmek konusunda biraz da acele ettik. Punk Rock yapmaya başladık ama uzun sürmedi, dağıtmak durumunda kaldık. Sonrasında Oğuz geldi ve Leş’i çıkardık. Leş biraz ortada kaldı, punk rock etkisinden çıkıp müziği daha sertleştirmeye çalıştığımız bir dönemdi. 
 
Sonrasında beste çıkarıp, ekleyip durduk. Üçümüzün de metal geçmişinin iyi olmasından dolayı işi iyice metal/punk’a vurup yaptığımız bestelerden çok daha fazla tatmin olmaya başladık. Ömer’in de bahsettiği gibi bir türe odaklanmaktansa metal/punk daha kullanılabilir oldu bizim için.  
 
Oğuz: Bir punk grubuna basçı aradıkları sıralar dahil oldum ben Rötbrains’e. Öncesinde lise zamanlarından kalma birkaç cover grubunu saymazsak sadece dinleyici tarafındaydım bu işin. O sıralar hazır olan bestelerle başladık ve hiçbir sınıra bağlı kalmadan içimizden geldiği gibi üretmeye devam ettik. Bir fikirden değil, birlikteliğimizden oluşmuş bir müzik daha çok. 
 
 – Siz işin metal tarafının üstüne punk ruhu serperken punk tarafında crust ve street punk gruplarının son on beş on yılda çiğ metal soundunu çekinmeden kullanmaya başladığını görüyoruz, TC ve dünyadan bu iki tarafta da sevdiğiniz gruplar hangileri?
 
Seçkin: Benim için aslında crust ve street punk gruplarından öte Toxic Holocaust ve S.O.D. başka bir seviyede ve beni bu yöne iten gruplardan en önde gelen ikilidir. Punk etkisinin her zaman içinde olduğu Thrash/Black/Speed/Crossover gibi türler her daim etkileyici ve ölümcül olmuştur. Bununla beraber Anti-Cimex, GG Allin, Amebix, Varukers, Discharge gibi efsanelerin de yol gösterdiği bir gerçek. Burada da Kuaför Cengiz, Tampon, Antisilence gibi gruplar kendi adıma etkileyici oldu. Metal punk arası her türlü etkileşimi duymaktan da icra etmekten oldukça memnunuz.
 
Ömer Geberit: Büyük bir Vae Victis hayranıyım. Şarkı sözleri ve düz enerjik riffleri dahil her şeyini seviyorum grubun. Favori şarkım Öldür Onu. Böyle sevdiğim bir diğer yerel grup da Tampon. Zaten GG Allin delisi olduğumuzu herkes biliyor. Hellhammer şarkılarında çiğ punk enerjisini çoğu punk grubundan iyi taşıyor, onun da yeri bende ayrı.
 
– Müziğiniz tanım itibariyle “kirli pis çiğ punk metal” olarak tanımlanmış olsa da hatırı sayılır bir crust/d-beat etkisi de göze öarpıyor, sözlerde de bu anlamda bir değişiklik olabilir mi ileride ciddi konseptlere doğru yoksa aynı tarzda devam mı
 
Ömer Geberit: Crust ve D-beat söz yazmak popülist ve politik sözler yazmak demekse, bu olmayacak. Slogan atmadan, sızlanmadan ya da imam gibi vaaz vermeden de bir şeyler anlatılabilir.
 
Seçkin: Söz konusu aslında Ömer’de, benim kafam pek basmıyor yazma konusunda. Ufak tefek fikirlerin dışında sözlerde bir düzenleme yapmıyoruz genelde. Zaten kaç yıldır beraberiz, neye nasıl tepki vereceğimizi biliyoruz artık. Tabii ki söylemek istediğim şeyler olacak bununla ilgili. Hepimizin bildiği üzere yaşadığımız coğrafyada yıllardır bir keşmekeşin içindeyiz ve bu değişmeyecek ya da en azından bizlerin görebilmesi olasılık dahilinde bile değil. Ciddiyetten kastımız politikaysa, görüş savunmaksa eğer bunun gereksiz olduğunu söylemeyeceğim tabi ki fakat bunu içten, tarafsızca icra edenleri meclis dışı bırakarak bu hassasiyetin poserlığa dönüştüğünü ve bundan öteye gidemediğini görmeye başladık. Orda burda sürekli “herhangi” bir siyasi örgütü övüp anarko takılan insanları görmekten sıkıldık. Özgürlük, bağımsızlık, herkese eşitlik diye anırıp başka insanların hayatlarıyla taşak geçerek ortamlarda kendilerini peygamber ilan eden, piyasaya ilham  verdiğini düşünen insanları görmekten ve tanımaktan yıldık.
Sahneye çıkıp millete şunu bunu yapmayın, lütfen şöyle olmayın demektense grubun da adına yakışır biçimde leş, şiddet, vahşet, ölüm, hastalık dolu sözler yazmaya devam edeceğiz. Akıl sağlığı yerinde olanın da olmayanın da, neyin ironi, neyin sarkastik, neyin eleştirel olup olmadığını anlayabileceği konulardan bahsediyoruz. Anlamayanlar veya anlamamakta ısrar edenler de duvar köşelerine çöküp kendi kendilerine ağlamaya, sızlanmaya devam edebilirler.
 
 – “Leş” demosunda yer alan “Şairleri Öldürün” isimli şarkınız hem tepki hem de sevgi topladı, şarkının ortaya çıkış hikayesi nedir, kara metal seven insanlar olarak bir Edgar Allan Poe’ya elinizin kalkacağını düşünmüyorum mesela.. sanki şarkı aslında bir politik doğruculuk türüne tepki göstermeyi amaçlıyor gibi, ne dersiniz?
 
Ömer Geberit: Açıkçası bu işin bu kadar sikleneceğini düşünmemiştim. Politik doğruculuğa dokunan kısmını bu yüzden kestiremedim. Kestirsem de umrumda olmazdı. Punk tavrıyla alakası olmayan insanlar bizim şarkıları duyunca ya da sözleri okuyunca bir hassiktir çekmiyorsa yaptığımız işin punk olup olmadığını sorgularım. Hem kafamızdakini ”millet ne der” korkusuyla söylemeyeceksek dükkanı kapatalım. Politik doğrucu tavır bizi engelleyen bir şey değil. Bu şarkı bir sarhoş muhabbetinden çıktı; aşkla yatıp kalkan yapmacık şairlerden nefret ediyorum, vıcık vıcık melankolik tiplerden tiksiniyorum. Yalan dolan boşuna laf kalabalığı başka bir şey değil. Onu konuşuyorduk, sonra şarkı oldu.
 
Seçkin: Neydi o bilmemkaç tane kadınla beraber olup hepsine ayrı ayrı methiyeler düzen ünlü sikkonun adı? Ya da bunlar birden fazla mıydı, bilemedim.
Gerçekten sözünün arkasında yaşayan veya yavşayan ve bunu her kelimesinde belli ve kabul eden herkesin samimiyetine saygım sonsuz. Ama bunu inkar edip sanat ayağına herkesi, her şeyi sikmeye çalışan iki yüzlüler çok daha fazla. Tepkimiz romantizm, yavşaklık, iki yüzlülük ve yalandan uydurulan türevlerine.
 
– Mezbahda Çıplak Kavga, Taksim Kıyamet ve Cenazede Erekteyim şarkılarının hikayelerini dinleyebilir miyiz? Bu iki şarkı sanki gerçek hayattaki tecrübelerden aktarılmış gibi.
 
Ömer Geberit: Mezbaha albümün ilk bestesi. O sıralar kurban bayramıydı, mezbahada dolaşıyordum. Ortam etkileyici, insanı kabuğundan çıkarıyor. Hoşuma gitti. O tecrübeden bu söz çıktı.
Taksim Kıyamet nefret şarkısı. Bizi bilen neden yazıldığını da biliyordur. Taksim bok gibi, çok sıvaz dönüyor.2016 Temmuzunda Şehremini’de bir tabutun leş kokusu caminin dışına kadar geliyordu, ölen kim bilmem. Ama Cenazede Erekteyim ideal bir romantiği anlatıyor.
 
Seçkin: Mezbahada Çıplak Kavga’nın sözlerini okuyunca baya ilginç gelmişti çünkü hiç böyle bir konuyu ele alacağımızı düşünmemiştim, söz konusu bile olmamıştı öncesinde. Taksim Kıyamet konusunda Ömer’in bahsettiği sıvazlamalara, göt yalamalara ek olarak, 90’lar sonu 2000’ler başı dönemine denk geldiğim için Taksim’deki çöpleşmenin, insan yığınının, kaosun farkındayım ve buradaki sözler Taksimdeki bu boklaşmayı da anlatır nitelikte benim için. Cenazede Erekteyim’in de goygoyu olmuştu aramızda fakat bunu detaylandırıp parça yapacağımızı da kestirememiştim.  Gayet orijinal oldu aslında.
 
– 2012’den kalan demo hariç her ürününüzde birer cover var, önce GG Allin, sonra The Nuns.. Eğer bir cover albüm kaydedecek olsaydınız içine koyacağınız ilk altı şarkı hangileri olurdu?
 
Seçkin: Aslında coverlara da aniden karar verdik hep. Bi tek albümde olmasına karar verdiğimiz için Nuns üzerine biraz daha fazla çalıştık.
Toxic holocaust – 666
S.O.D. – Kill Yourself (Ömer’in canını alırız heralde bu parçada) 
 
Oğuz: Tankard – Space Beer ve Exodus – Feeding Time at the Zoo olabilir.
 
Ömer Geberit: Hellhammer’dan Revelations of Doom. Bir de Dethkrüsh coverlamak isterim, tavrımızdaki serbestlikte etkisi çok büyük. Amına Kafam Girsin tam bizlik bir cover olurdu.
 
—————————————-
Plağı sipariş vermek için;
Yok ben önce bir dinleyeyim diyorsanız;
E ben bunu beğendim, grubu da takip edeyim;
Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.