BATMAN v SUPERMAN: Diyaloglar v Kurgu – Rezaletin Şafağı

1806
0
Paylaş:
BATMAN vs SUPERMAN: Diyaloglar vs Kurgu - Rezaletin Şafağı - Paslanmaz Kalem

Hakan son derece bilgilendirici ve geniş bir inceleme yazmış, kapsamlı bir yazı okumak isteyenler Hakan’ın yazısına bakabilir. Ben filmin birkaç noktasını yerden yere vurup gideceğim. Böylece bilmem kaç aydır yaşadığım heyecanlı beklemenin neredeyse boşa çıkışının intikamını alıp, sonra bir köşeye çekilip sessizce ağlayacağım.

Filmi yerden yere vurmadan önce hoşuma giden birkaç detayı sıralayacağım. Bakalım Batman vs Superman – Dawn of Justice’de neler hoşuma gitmiş?

  1. Ben Affleck. Tamam, hepimiz sorgusuz sualsiz C. Bale fanlarıyız ama Ben Affleck hem fiziğiyle, hem de çok iyi yansıtabildiği ruh haliyle mükemmel bir Batman olmuş. Batman dediğin, maskesini takınca yüzünün sadece alt tarafı görünen bir tip. Ağzı, çenesi ve kirli sakalı ile maskeye şu ana kadar en çok yakışan yüz olmuş Affleck. Aynı övgüleri Superman rolündeki Henry Cavill için de sıralayabilirim ama okuyanları homoerotizm ile boğmak istemiyorum şimdilik.
  2. Bruce Wayne’in Superman’i alt etmek için oluşturduğu Superman Buster zırhı dâhil olmak üzere filmdeki tüm Batman kostümleri. Özellikle post-apokaliptik kâbus sahnesindeki kostüm efsaneydi.
  3. Batman ve Superman’in ilk kapışma sahnesi. Zaten ikiliyi aynı sahnede görmek bile yeterince heyecanlandırıcıyken bu sahnede kendimi “N’olur bu dövüş 3 dakika değil 34 dakika sürsün, nolur” diye yalvarırken buldum. Maalesef çok kısa bir sahne.
  4. Wonder Woman.  Fast and Furious serisinden tanıdığımız Gal Gadot duruşuyla, kostümüyle ve inanılmaz güzelliğiyle çok doğru bir seçim olduğunu göstermiş.

batman-v-supermen-dawn-of-justice-paslanmaz-kalem

Sanırım sevdiğim şeyler bu kadar. Peki, filmde yerden yere vurulacak ne var? Hemen onları da sıralayalım:

  1. Wonder Woman. E az önce sevdiğim şeyler arasına yazmıştım bunu? Evet, görsel olarak müthiş bir Wonder Woman ile karşı karşıyayız. Ancak film bu karakteri nasıl kullanmış, nasıl takdim etmiş, dandik bir Bond kızından öteye geçebilmiş mi? Bu soruların cevabı aynı: Hayır.  Önümüzdeki sene yayımlanacak Wonder Woman filmi için umutlanmak istiyor insan.
  2. Lex Luthor ve doğal olarak onu oynayan Jesse Eisenberg. Aslında Eisenberg sempati duyduğum bir oyuncu. Senaristlerin ve yönetmen Snyder’in bok yemesi mi yoksa Eisenberg’in doğaçlama takılmasına izin verildiği için mi böyle bir sonuç çıkmış bilmiyorum ama ortada nevrotik, eksantrik ve sosyal fobileri olan bir Lex var ve izlediğim en berbat ‘kötü adam’lardan birisi olarak tarihe geçti kendisi. Eisenberg “ben de Heath Ledger’ın Joker’i gibi unutulmaz bir kötü adam yaratmalıyım” diyerek oyunculuğunun sınırlarını zorlamış ve dolayısıyla ‘over-acting’e kurban giderek biz zavallı izleyicilerin sabrını zorlamış. Replikleri, ses tonu, neyi neden yaptığının anlatılamamış olması ve izlemesi imkânsız vücut dili, Lex’i ‘kötü adamlar’ kategorisinde ‘Spiderman’deki Green Goblin kadar berbat’ ile ‘Fantastic Four’daki Dr Doom kadar rezalet’ arasında bir noktaya yerleştiriyor. İyi bir kaleci degajı vuruşuyla uzayın derinliklerine gönderilmesi dileğiyle.
  3. Zack Snyder görselliği. Ben aslında bu adamın görsellerine kolaylıkla hayran olan biriyim veya ‘biriydim’ desem daha doğru olur. Çünkü artık yaş oldu 30 ve aynı buğulu, neredeyse renksize kaçan tonlar, tupturuncu filtreler falan inanılmaz bayık geliyor. Yemyeşil kriptonit bile turuncu görünür mü bir filmde ya? Doomsday’in ortalığı yerle bir ettiği sahnede her şey turuncu. Gözlerden çıkan ışınlardan tut, Batman’in dişlerine kadar (oha) her şey turuncu. Aksiyon sahnelerinde renkler ve detaylar anlamını yitiriyor ve izleyiciler turuncu kusuyor. Filmden sonra kendime gelebilmek için mavi ve yeşil pastel boya yedim, hâlâ komadayım.
  4. Genel olarak diyalogların tamamı ve kurgu. Sen kim köpeksin ki 300 bilmem kaç milyon dolarlık film çekiyorsun fakat filmin -özellikle de ilk 1 saatinin- akıcı ve izlemesi kolay olmasını sağlayamıyorsun? Film, bağımsız klip yığınlarından oluşmuş gibi kopuk kopuk, motivasyonlar ve temalar havada uçuşuyor, kimin argümanı ne belli değil. Diğer taraftan repliklerin tamamı facia. Bruce Wayne’in uşağı Alfred için yazılmış (ve Michael Caine’den sonra Alfred’i oynamak yeterince zor değilmiş gibi Jeremy Irons’ı iyice kepaze eden) zekâ yoksunu replikler, Louis Lane ve Superman arasındaki bitmek bilmeyen ‘benim dünyam sensin’ geyiği, filmin tek iyi anı olan Batman ve Superman kapışmasının sonundaki akıllara zarar ‘Martha’ muhabbeti, IQ’su çok yüksek olması gereken bir milyarder ve uzaylının iki aptal gibi kavgaya son vermesi (yine aynı yüksek IQ’dan ötürü zaten o kavgaya hiç tutuşmamaları gerekirdi, o da ayrı bir mevzu) ve şu an aklıma gelmeyen daha birçok şey. Kendini bu kadar ciddiye alan, bu yüzden içinde sadece üç espri barından, güya karanlık atmosferli bir film yapıyorsan, diyaloglar ortalama zekâlı bir izleyiciyi çileden çıkaracak cinsten olmamalı.
  5. Gelecek DC filmlerinde göreceğimiz Justice League karakterlerinin tanıtılma şekli. O kadar büyük bir ekiple dev bütçeli bir film yapıyorsunuz ve Flash, Aquaman ve Cyborg karakterlerini seyirciye tanıtırken üçüncü sınıf bir film gibi görünme hatasına düşüyorsunuz, öyle mi? Peki.

Batman’i beyaz perdede görmek kendi başına yeterince tahrik edici bir şey benim için. Teletubbies’e konuk karakter olsa bile gider izlerim. Bu yüzden onun ve 5 dakikalık Batman vs Superman kapışmasının hatrına 10 üzerinden 4 veriyorum. Şimdi izninizle birkaç gün sadece House of Cards izleyip maruz kaldığım kötü replikleri ve kurguyu bünyemden atmam lazım.  

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.