Bir Zaman Makinesi Olarak Müzik

6735
0
Paylaş:
baylan 2 - paslanmaz kalem

Eskiden bildiğimiz yerler, kendilerini kolaylık olsun diye yerleştirdiğimiz mekânlar âlemine ait değildirler sadece. O zamanlardaki hayatımızı oluşturan, birbirine bitişik izlenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir görüntünün hatırası belirli bir anın özleminden ibarettir ve evler, yollar, caddeler de, heyhat, seneler gibi uçup gider.

Marcel Proust – “Kayıp Zamanın İzinde”

Kayıp Zamanın İzinde” isimli romanında Fransız yazar Marcel Proust çaya batırdığı madlen kekini ağzına atmasıyla bir anda istem dışı olarak geçmişine dönüyordu. Ya da İngiliz Japan grubunun vokalisti David Sylvian ’84 seneli ilk solo albümündeki “Nostalgia”da bir su birikintisinin üzerindeki dalgaların çıkardığı sesle “nostalji içinde boğulduğunu” dile getiriyordu:

david sylvian - paslanmaz kalem

David Sylvian

Kırlarda duyulan sesler

Neşeleri, dinginlikleri ve lüksleri

Aklımın gezintilerinde kayboluyor

Yılların hatıralarıyla şekillenmiş

Ağaçlardan dallar kesiyorum

İçimden hayaletlerini defetmek için

 

Bir su havuzunun dalgalarının sesiyle

Nostaljimde boğuluyorum

Bu yazıyı kaleme aldığımı gören annem ise madlen keki ve sudaki dalgaların sesinin yanına kendi “nostalji tetikleyicisi”ni koyuyor: Kadıköy’deki Baylan Pastanesi. Bu semte işi düştüğü her seferde mutlaka bu meşhur, tarih yüklü işletmeye uğradığını, camekânından içeri girip ilk gençliğinden beri hiç değişmediğini söylediği bahçesinde kup griyesini sipariş ettiğini dile getiriyor. “Baylan’ın girişindeki, kendine has pastane kokusu bile yetiyor bana,” diyor. “Hatıraların istilası daha oradan başlıyor… Ama yan masadaki arkadaşlarıyla birlikte bize sataşan babanla tanışmamız ise ben ancak arka bahçeye çıkınca zihnime doluyor.”

baylan 3 - paslanmaz kalem

“Baylan’ın girişindeki, kendine has pastane kokusu bile yetiyor bana…”

Benim zihnimdeki hatıra izlerine beni taşıyan yegâne araç ise pek tabii ki müzik –müziği benim kadar seven her dinleyici için de bunun geçerli olduğuna eminim. Hatta iddiamı bir adım daha götüreyim: Proust kokulardan, Sylvian doğadaki bir sesten ve annem de tüm içeriğiyle bir pastaneden bahsediyordu ama modern hayata tâbi biz kentliler için asıl tetikleyici hep müzik olacaktır.

akm yikim - paslanmaz kalem

Bütün mimari ve sanatsal yapıların sürekli yıkılıp yerlerine yenilerinin konduğu İstanbul

Devamlı devinim halinde olan bir evrende ve –mikro boyutta– bütün mimari ve sanatsal yapıların sürekli yıkılıp yerlerine yenilerinin konduğu İstanbul’umuzda sevdiğimiz her şeyin –insanlar, ilişkiler, mekânlar, her türlü mülk– bir gün elimizden alınacağını bildiğimiz için tüm varlığımızla özlemini çektiğimiz “kalıcılık” duygusunun tek kaynağı kaçınılmaz olarak müzik gibi duruyor. J.D. Salinger’ın “Çavdar Tarlasında Çocuklar”ını hatırlayın: Uyumsuz çocuk Holden’ın plaklara olan sevgisinin nedeni de buydu… Bir plak her zaman aynı şarkıyı çalar. Bu konuda hiçbir zaman güveninizi sarsmaz ve iyi bakılırlarsa evladiyelik bile olup ömrünüzün ardına uzanabilirler… Ve kuşaklar boyunca aynı şarkıyı aynı şekilde, aynı özenle çalarlar.

ayhan abi - paslanmaz kalemMüzikseverin müzik ve hatıra ilişkisi sadece bundan ibaret de değildir. O, hayatının belirli dönemlerini belli albüm ve şarkılarla bile ilişkilendirir –ki onlar da kişiler, mekânlar ve durum/olaylarla bağlantılıdır. 2000 yılında Haydarpaşa Garı’nın önünden gün batımı eşliğinde yürürken Paradise Lost’un “One Second” albümünü dinliyor ve albümde topluluğun cesaretle giriştiği elektronik etkilerden yanımdaki kız arkadaşıma bahsediyordum. Orijinal CD’yi bizzat tavsiyesi üzerine Atlantis’te kendinden satın aldığım Ayhan Ağabey, CD’nin kapağındaki gözleri kapalı yaşlı kadın, şarkılar, gökyüzünün rengi, o dönemki hüzünlü ergenliğim ve bütün bunların sirayet ettiği, kişisel “Kadıköy hissiyatım” o kadar taze ki kafamda.

haydarpasa - paslanmaz kalem

Şu anda o ruh halimden bende eser olmasa da o albümü nostaljiyle dinliyorum. Şu anda Kadıköy benim için başka bir kadınla, başka duygularla ve başka şarkılarla bağlantılı. Ama o ana dönmek çok tatlı: Akşamüstü mora çalan gökyüzünün rengini gözümün önüne getirmek, çoktan başka bir şehirde başka bir hayat kanalına girmiş o kızı mutlu bir şekilde hayal etmek, o günkü heyecanlarımın katıksızlığını ve iyi niyetimi düşünüp tebessüm etmek ve bunlarla birlikte dünyanın en iyi niyetli, en iyi kalpli insanlarından Ayhan Ağabey’le sohbet ettiğimi düşünmek çok güzel.

paradise lost - one second - paslanmaz kalemKaldı ki bir de “favori şarkı” mevzusu var. Bir şarkının “en sevdiğiniz şarkı” olmasının sebebi, onu hayatınızdaki duygusal bir an ile eşleştirmenizden geliyor –şarkının müzikal olarak kalitesini göz önünde bulundurmamız gerektiği de cabası pek tabii ki. Ama en sevdiğiniz şarkıları düşünün… Onları ilk defa nerede dinlediniz? Yanınızda kimler vardı? O zamanki ruh haliniz nasıldı? Tüylerinizin kabarmasını hatırlıyor musunuz?

Benim zaman makinem müzik. Proust’un söylediği gibi: Zihnimi istila eden her bir hatıra, o âna duyduğum özlemin bir ifadesi gibi.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.