DEPECHE MODE – En İyi 10 Şarkı

Aslında ilk dönemleri temiz, etliye sütlüye pek karışmayan, derin okumalar gerektirmeyen bir grup Depeche Mode. Hit olan ilk singleların hepsi, Kraftwerk düzenlemelerinin üzerine okunan, sempatik pop melodileri temeline dayanıyordu: “New Life” ya da “Just Can’t Get Enough” en bilinen örnekler. The The ve Test Dept gibi yine aynı kulvarda çok daha avangart işler yapan grupların olduğu bir dönemde böylesine yüklü bir pop hassasiyeti olan bu grubun değişimi çok değil 17-18 ay içinde gerçekleşecekti. Vince Clarke’ın ilk albümden sonra grubu terk etmesiyle besteci rolünü üstenen Martin Gore’un BDSM kıyafetleri giymeye başladığı ve parçalara çarpıcı atmosfer ve ezgilerin yavaştan sızdığı bu süreç ise grubun tabuları ihlal etmeye başladığı yeni bir dönemdi.

Gore’un Einstürzende Neubauten’dan esinlenerek müziklerine eklemlediği endüstriyel sesler, Test Dept’in politik bilincini çağrıştıran “Everything Counts” single’ıyla birlikte Depeche Mode’un yenilikçiliğinin göstergesiydi. Parçanın anti-kapitalist sözleri yine oldukça naifti ama yine de kendi sesini bulmak üzere olan büyük bir grubun haberini veriyordu. Kaldı ki 1984 yılında gelen “Some Great Reward” albümü ve yine musique concrète etkili “People Are People” single’ı önce İngiltere’yi, ardından da dünyayı salladı. Albümdeki “Blasphemous Rumours” ise Tanrı’yı mide bulandırıcı bir mizaha sahip olmakla itham ederken, “Master and Servant” ise Gore’un az önce dile getirdiğim son birkaç seneki ilgi alanı hakkındaydı.

Depeche Mode’un sonraki aşırı popüler dönemleri herkesin malumu, dolayısıyla ben ilk dönemlerinden bahsederek grubun tercih ettiği yola dikkat çekmek istiyorum: Grup, kariyerlerinin başında yaygın olan pop hassasiyetine intibak ediyor ve sonradan onu istediği şekilde bozarak pop müziğin kurallarını tüm dünya için yeniden yazıyordu. “Some Gret Reward” ile başlayan ve 80’lerin ikinci yarısına denek gelen dönemdeki albümleri ana akımda görülmemiş karanlık synthpop şarkıları içeriyordu. Peki ya “Violator”la başlayan 90’lar? Elektronik temelli pop müziğinde “90’lar soundu” diye bir şey varsa, bunu Depeche Mode bu dönemki albümleriyle sabitledi demek hiç yanlış olmaz.

Depeche Mode herkese şunu gösterdi: Oyunun kurallarını bozmak istiyorsanız, önce onlara uyup oyuna dahil olmanız gerekiyor. Konuklarımız, çizer Melike Acar ve She Past Away grubundan müzisyen dostumuz Volkan Caner’in katılımıyla bunu ortaya koyan bir liste oluşturduğumuzu fark ediyorum. Listedeki on parçanın her biri Depeche Mode’un pop müziğin kurallarını kendince yazdığı birer şaheser kesinlikle.

Emre Karacaoğlu

DEPECHE MODE’UN EN İYİ 10 ŞARKISI

10) I Feel You

Emre Karacaoğlu: Pop ve elektronik müziğe yön veren grubun bu sefer de kendisinin aynı dönemde yükselen grunge hareketinden etkilenmesi… Basit bir riff ve basit vokal melodilerinin bile en karmaşık riffli hard rock şarkıları kadar etkili olabileceğinin kanıtı bir şaheser… Ve de bunların sayesinde, sözleri doğrudan cinsellikten bahsetmese dahi, tutkuyla günaha davet eden, şehevi bir çağrı.

Özgür: Depeche Mode deyince istisnasız aklıma gelen ilk şarkıdır “I Feel You”. “Songs of Faith and Devotion” albümünde Dave Gahan’ın büyüleyici derecede etkileyici vokalini, Martin Gore’un yaratıcılığını ve Alan Wilder’ın yeteneğini konuşturduğu; Depeche Mode’un bugünkü haliyle bilinen tarzının tüm karakteristik özelliklerini taşıyan DM başyapıtlarından biridir.