HAFTANIN MENÜSÜ: Casus Belli
Malum, ülke karışık, dünya karışık; soğuk savas dönemindeki ortamlara geri döndük. Filistin sorunu, Kürt sorunu, Suriye sorunu, Irak savaşı, tarihin en hukuk dışı siyasi davalarına ev sahipliği yapmak derken artık flulaşan, grileşen, silikleşen sınırların yeniden kanla çizildiği Ortadoğu’da kimin eli kimin cebinde belli değil, karmaşa ve savaş kapıda. Neye inandığınız, “kim”liğiniz bu yeni “yaşam biçiminde” hayatınızı kurtarmıyor çünkü her yanımız kirli işlerde kullanılan piyonlarla, ajanlarla, katillerle, gizli gündemlerle bizleri kafalayan siyasetçilerle, bölgesel ve kıtalararası dev siyasi aktörlerle çevrilmiş durumda. Bu kadar çok kurtla etrafı kuşatılmış biz sıradan insanların, “daha büyük amaçlar uğruna” kurban edilene kadar yapabileceği şeylerden biri de hayattan az da olsa zevk almaya bakmak. Nasıl mı? Şöyle;
BUNU DİNLE:
Queensryche – Operation Mindcrime (1988)
Anafikir? “Devrim seni çağırıyor”
Kimdir? Seattle’lı bir progresif heavy metal grubudur, orjinal kadro dağılana kadar çıkardığı albümlerle türünde bir efsanedir
Nedir? Psikolojik savaşı, zihin kontrolü ve manüplasyonunu, insanların piyon olarak kullanılmasını, bir ideal uğruna kendini feda eden ya da insanları feda eden insanların buhranlarını, bir ideal için insanlara herşeyi yapan ego bombası insanları, medyanın insanlar üzerindeki yıkıcı etkilerini üç farklı karakterin gözünden anlatan mükemmel bir konsept albümdür.
Neden Dinleyeyim? Rock müzik tarihinde yapılmış en iyi “politik rock opera” örneklerinden biridir. Şarkı sıralamasından introlarına kadar; albümde müzikal bütünlük, lirikal bütünlük nasıl olur; içinde kurusıkı tek beste olmayan albüm yapmanın sırrı nedir derslerini hiç çekinmeden veren bir klasiktir. Albümdeki lirikal ve müzikal düzenlemenin bir film kurgusundan hiçbir farkı yoktur. Usta işidir.
Kimler Sever? Müzikofiller, progresif rokçular, rock ve heavy metal sevenler, açık fikirli müzikseverler yani müzikofiller, progresif rokç.. ( loopa girdi )
Yan Etkileri? Şarkılar ve introlar dile dolanır, aylarca düşmez. Komplo teorileri çekici hale gelir, George Orwell okutur. Diskografideki Empire, Rage For Order gibi diğer klasiklere yöneltir.
Bir Parça Öner? Al iki tane vereyim; Revolution Calling, I Don’t Believe In love
Kökü şuradan gelir;
Pink Floyd – The Wall
Rush – 2112
The Who – Quadrophenia
BUNU OKU:
Trevanian – Şibumi (Shibumi) – 1979
Anafikir? “Masum değiliz, hiçbirimiz”
Kimdir? Asıl adı Rodney William Whitaker olan Amerikalı bir yazardır. Yıllarca Trevanian takma adıyla, gerçek kimliğini saklayarak, casus romanlarından dönem romanlarına kadar uzanan oldukça geniş bir yelpazede çok başarılı eserlere imza atmıştır.
Nedir? Şibumi, 70’li yıllarda dünyada doruğa çıkan soğuk savaş nedeniyle gördüğü ilgi doruğa çıkan casus romanları, filmleri furyasında üretilmiş en sıra dışı ürünlerden biridir. Kurgusu ve karakterleriyle oryantalist ve batı merkezci bir propaganda aracı olmak yerine dünyanın farklı kültürlerinin aynı karakterde harmanlandığı, türün çoğu eserinin tersine, derinlik sahibi bir kitaptır. Farklı kültürler ile zorunlu olarak iç içe geçmiş, istihbarat örgütleri ile çevrelenmiş multi kültürel bir politi-psikopat pislik batağında hayatta kalmaya çalışan Nikolai Hel isimli acımasız katili anlatır.
Neden Okuyayım? Tüm macera/aksiyon roman/sinema tarihinin en özgün karakterlerinden biri olan Nikolai Hel ile tanışmak için.
Kimler Sever? Casuslu, aksiyonlu, maceralı ama yüzeysel olmayan, averaj aksiyon romanına göre derin karakterlerle bezeli, iyi kurgulara meraklı okurlar sever.
Yan Etkileri? En masum, saf adama bile “Acaba ben de iskambil kağıdıyla cinayet işleyebilir miyim?” sorusunu sordurur.
Biraz Okusak? “Genelleme ancak bireylere, kişilere uygulandığı zaman yanlış sonuçlar verir. Kalabalıkları tanımlarken her zaman gerçekçi bir yöntemdir. Senin ülken de demokrasiyle yönetiliyor. Yani, kalabalığın diktatörlüğüyle.”
Kökü şuradan gelir;
Ian Fleming’in James Bond serisi
BUNU İZLE:
Arlington Road (1999)
Anafikir? “Hiçkimse, göründüğü gibi değildir.”
Kimdir? Senaristi ve yönetmeni gayet standart, sektör ekmeği peşinde isimler olsa da oyuncu kadrosuna bakınız; Jeff Bridges, Tim Robbins, Joan Cusack. Bir dakikalık saygı duruşu, sonra devam edeceğiz.
Nedir? Az önce huzurlarında saygı duruşunda bulunduğumuz kutsal insanların performansı ile coşmuş bir komplo teorisi filmidir. Filmden hemen önce yapılmış 1997 tarihli “Conspiracy Theory” ve hemen ardından gelen 2001 tarihli “Swordfish” ile beraber izlenmelidir. Bu dönem, Amerikan istihbaratının Holywood’u eskiye ve bugüne oranla özgür bıraktığı bir döneme denk geldiğinden, ilginç “tesadüfler” barındırmaktadır.
Neden İzleyeyim? Gelmiş geçmiş en başarılı final twist’lerinden birini ve her daim John Cusack’ın gölgesinde kalmış muhteşem oyuncu Joan Cusack’ın Tim Robbins’i bile aşan performansını görmek için.
Kimler Sever? Bahsi geçen efsanelerin sıkı takipçileri, politi-kurgu, aksiyon, macera filmlerini sevenler; komplo teorisi olsun tadından yenmez diyenler; bombalama olaylarına kurban ya da yargılayan dışında bizzat ikame ettirici ve bombacının gözüyle bakmak isteyenler.
Yan Etkileri? İkiz kuleler’den Uludere, Reyhanlı katliamlarına kadar, “yeni” dünyada olup biten tüm terör eylemlerine değişik bir gözle bakmanızı sağlayabilir, dikkat.
Biraz Görsek?
[youtube id=”SgwBAXfvdFE” width=”620″ height=”360″]
