HAFTANIN MENÜSÜ: Coğrafya Kaderdir

Paylaş:

Gezi Parkı eylemleriyle başlayan halk ayaklanması (ve bana sorarsanız bir bakıma da bir uyanma süreci) hayatımızın her alanını dolduruyor. Doğru bir ifadeyle, eylemlerle yatar kalkar olduk. Benim de içimden bu konuyla alakasız bir şey okumak, yazmak, düşünmek, izlemek vs. gelmiyor. Dolayısıyla, hiçbiri doğrudan aktivizmle alakalı olmayan ama bir yandan da olayların kalbine indiğini düşündüğüm bir seçki hazırladım. Tercihlerimin özünde de şu gerçek yatıyor: İster bizzat içinde ya da kilometrelerce uzakta başka bir kıtada yaşayın, ait olduğunuz ülke, ona dair güzellikler ve bütün dertleri sizi asla bırakmıyor. Aslında “Coğrafya kaderdir,” ifadesiyle, doğduğumuz ve çocukluğumuzu geçirdiğimiz yerin kimliğimiz ve kişiliğimiz üzerindeki etkisine vurgu yapılır ama burada, biraz da o yerin tüm kaderimiz boyunca bize eşlik etmesi gerçeği de var sanırım.

BUNU OKU

Salman Rushdie – “Geceyarısı Çocukları” (1980)

Salman Rushdie-Geceyarısı Çocukları

Ana Fikir? Hindistan’ın 15 Ağustos 1947’den biraz öncesi, bağımsızlığı ve sonraki yakın tarihi, “büyülü gerçekçilik” yöntemiyle Salem Sinai isimli karakterin ağzından anlatılmaktadır. Hindistan’ın bağımsızlığını ilan ettiği geceyarısı doğan çocuklardan biri olan Sinai de diğerleri gibi doğaüstü özelliklerle doğmuştur. Onun ve ailesinin yaşam öyküsünden Hindistan tarihine bakarız.

Nedir? Salman Rushdie’nin en iyi romanıdır. Time dergisi tarafından belirlenen, 1923’ten beri yayımlanmış en iyi 100 İngilizce roman listesinde yer alır.

Kimdir? Böyle bir şaheser dururken, ne yazık ki herkes Salman Rushdie’yi “Şeytan Ayetleri” ve İran’ın idamı için çıkardığı fetva ile tanımıştır.

Neden Okuyayım? Yaşadığımız ülkenin şartlarının hayatımızı doğrudan etkilediği aşikârdır. Ama bunu bir adım daha ileri götürüp yaşamlarımızın onun birer minyatür kopyası olduğunu söylesem? Siyasetteki üslupların, dönen tezgâhların, yapılan ayrımcılıkların her birinin hayatımızın her alanına işlediğini iddia etsem? Bu kitap bunun bire bir kanıtıdır.

Kimler Sever? Edebiyatla ilgilenenler bu kitabı zaten ya okumuştur ya da okuma listelerine uzun süre önceden almışlardır. Bunlar dışında, tarihle ilgilenenler, “Binbir Gece Masalları”ndan keyif alanlar, Salman Rushdie’nin neden kellesi istenecek kadar önemli bir kişi olduğunu anlamak isteyenler, “büyülü gerçekçilik” tekniğinden hoşlananlar, Doğu ile Batı’nın harmanlandığı eserleri gözlemlemeyi sevenler ya da İngilizcenin üstün bir ustalıkla kullanımına şahit olmak isteyenler bu kitabı seveceklerdir. Bir de tabii ki “Neden Okuyayım?” sorusunda verdiğim yanıtla alakalı olarak, bugünkü hayatlarını anlamak isteyenler de seveceklerdir.

Yan Etkileri? Olumsuz ve beklenmedik bir yan etkisi yok. Kitap bittiğinde daha olgun, daha gelişkin ve daha fazla açıdan düşünebilen bir insan olacaksınız.

Biraz okusak hele: “Öğrendim, hayatımın ilk dersi; kimse sürekli açık gözlerle dünyaya tahammül edemez.”

“Hayatımızı etkileyen birçok şey bizim bulunmadığımız anlarda gerçekleşir.”

BUNU İZLE

Elia Kazan – “America, America” (1963)

america-america

Ana fikir? 1890’larda Anadolu’nun bir köyünden çıkıp Amerika’ya gitmeye çalışan, Rum kökenli Osmanlı vatandaşı Stavros Topouzoglou’nun öyküsü.

Nedir? İstanbul doğumlu, Rum asıllı, Amerikalı yönetmen Elia Kazan’ın amcasının hikâyesinden etkilenerek çektiği bir yolculuk filmi.

Neden izleyelim? 1800’lerin sonundaki Anadolu’yu, Osmanlı’daki Rum, Ermeni ve Türk tebaalarının birbirleriyle etkileşimlerini ve Elia Kazan’ın kadraj ve montajdaki ustalıklarını izlemek için izlenmeli. Sade ve çarpıcı bir hikâye anlatımının yanında Anadolu’daki bazı ev görüntülerinin Ara Güler tarafından çekildiğini bilmek de enteresan olabilir.

Kimler sever? Sadece tarih severler değil, Kazan’ın karaktere dayalı hikaye anlatımından dolayı herkesin keyif alacağı bir film. Yine coğrafyanın insanların kimlik ve hayatlarını ne kadar ele geçirdiğini gözlemlemek için bire bir.

Yan etkileri? Bütün Türklerin istisnasız hepsini kötü göstermesi filmin inandırıcılığını biraz etkiliyor ama buna katlanabilirseniz hiçbir yan etkisi yok. Hatta tarihe biraz daha “öteki”nin açısından bakabilirsiniz.

Biraz göster hele? 

[youtube id=”RkqKHapqda4″ width=”620″ height=”360″]

BUNU DİNLE

Tanju Duru – “Duru Zamanlar” (2007)

duru-zamanlar

Ana fikir? Tanju Duru’nun Ezginin Günlüğü döneminden sonra bestelediği şarkılar ve çeşitli film ve belgesellere yaptığı müzikleri derlediği albümü.

Kimdir? Tanju Duru: Ezginin Günlüğü’nün eski gitaristi, yetenekli ve güzel insan. Ne yazık ki Türk rock tarihinde önemli bir yer alacak olan bu albümün tadını bile çıkaramadan, 2008 yılında Niğde’deki Demirkazık Dağı’na yaptığı tırmanışta düştüğü geçitte ölmüştür. Ülkemin yetkililerinin lanet olası bir helikopteri yollaması sekiz saat sürmüştür. Bu güzel insan böyle beklerken can vermiştir işte.

Nedir? Adı gibi duru, her bir notasından ve her bir mısrasından ustalık akan, büyüleyici düzenlemelere sahip, eklektik bir albüm.

Neden Dinleyeyim? Ülkemizden böyle bir albüm çıkmış olması bile ne kadar yetenekli bir millet olduğumuza delalettir aslında, bu yüzden bile dinlenebilir. Albümdeki birçok usta müzisyenin (Akın Eldes, Erkan Oğur, Adnan Karaduman, Cem Aksel, Turgut Alp Bekoğlu vs.) katkısı da cabası.

Kimler Sever?  Herkes. Türkiye’nin herhangi bir yerinde yapacağınız tren, araba ya da otobüs yolculuğuna çok iyi eşlik eder.

Yan Etkileri? Sahibinin kaderini de öğrendikten sonra sadece derin bir hüzün. Başka bir yan etkisi yok.

Bir parça öner? 

Bir yetmez, iki vereyim:

[youtube id=”xSwG8OyT4lY” width=”620″ height=”360″]

[youtube id=”HvhVFCFqPd0″ width=”620″ height=”360″]

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.