IGNITE – A War Against You ( 2016, Century Media )

Paylaş:
Ignite - A war against you - Paslanmaz Kalem
Yazarın Puanı7
7
Okuyucu Puanı: (4 Oy)7

Ignite’i ilk dinlediğim seneyi düşünüyorum, sanırım 97 yılıydı. Kadim dostum Pedro Loco’nun arşivinden arakladığıma (ya da onun bana sattığına:) neredeyse emin olduğum bir kasetle girdiler hayatıma; “Straight Ahead”. Kaset (evet kaset, punk dünyasında gündemden hiç düşmemiş bir format. Hiç. Hahaha), grubun 1993’den beri yaptıklarının toplamasıydı ve içinde iki şarkı vardı ki, hayatımda ilk defa “ya ben de düz vokal yapsam mı acaba” fikrini kafamda onlar uyandırdı. Gerçi söz konusu vokal Zoli olunca yarışmak imkansız. Herifin sesinin geldiği yerden ileride de bahsedeceğiz. Kasette yer alan şarkılardan, muhteşem nakaratıyla “Slow” ve “In My Time” yıllarca dilimden hiç düşmediler, anında grubun fanı oldum.

Ardından Ignite’ın geçmişine gidince önümde dünyalar açıldı resmen. Beraber yaptıkları split’i dinleyince Good Riddance fanı oldum mesela. Oradan metalci kökenimle ön yargılı olduğum skate punk ve çeşitlerine daldım, dünyalar benim oldu. O zamanlar müzik keşfetmek değerliydi, bir grubu keşfedince onun split yaptığı ya da önerdiği bir diğer gruba geçmek emek isterdi. Bu yüzden mektuplarla yazışarak, flylerların arasına sakladığınız beş on dolarla ısmarladığınız kaset geldiğinde onu sömürene kadar dinlediğiniz her şeye sahip çıkar, onu iyice anlayana kadar hakkını verirdiniz. Müzik, hayatın fonu değildi; var olma sebebiydi. Bu cümlenin gidişatı tam dede muhabbetine bağlıyor biliyorum ama bugün hala, teknolojinin sunduğu her imkanla herşey ayağına gelince şımaran milyonlara rağmen; punk, hardcore, death metal başta olmak üzere yerin altındaki bir şeyi keşfedince heyecanlanan insanları görüyorum ve umut doluyorum. Demek ki format ne olursa olsun, müziği sadece fondan fazlası olarak gören insanlar var hala.

Milenyumun hemen başında, bence en iyi albümleri olan “A Place Called Home”u çıkardı Ignite. Ünlerini hardcore/punk janrının dışına taşıdıkları ilk albüm de bu oldu. Eski albümlerdeki paldır küldür hardcore/punk ritim ikilisinin yerini daha orta tempo şarkılar almıştı. Zoli’nin bir Macar halk türküsünden türettiği “A Place Called Home”, açılış parçası “Who’s Sold Out Now” ve Avrupa baskısında yer alan mükemmel U2 coverı “Sunday Bloody Sunday” resmen parlıyordu. Zoli’nin hardcore sınırlarının dışında gezen sesi grubun bile önüne geçerek insanların Ignite sevmesindeki en önemli faktör haline geldi. Çünkü artık eski albümlere göre çok daha ince notalara inebiliyor, sesini bu türün dinleyicilerinin alışık olmadığı şekillerde kullanıyordu.

Neredeyse kırk ülkeyi kapsayan bir dünya turnesine çıktı grup bu albümden sonra. Albümleri elit hardcore punk dükkanlarından çıkıp alışveriş merkezlerinde bile satılır oldu. Onlar ne yaptı, yeni bir albüm için tam altı yıl bekledi. Zoli bu esnada Misfits’de bir turneliğine vokal yaptı, alternatif rock sularında şansını denediği Zoli Band ile havasını aldı ama en azından içini döktü ve 2006 yılında “A Place Called Home”u bir çıta daha “kolay anlaşılır” sulara taşıdıkları “Our Darkest Days” çıktı Century Media’dan.

İki albüm arasında dünya korkunç bir hızla değişmişti. 11 Eylül saldırılarından sonra, 90’larda dünyada geçici olarak oluşan o “barış havası” (ki Yugoslavya iç savaşından Ruanda soykırımına kadar bunun yapay bir barış olduğunu hepimiz biliyoruz) yerini korkuya, Afganistan ve Irak işgalleriyle savaşa ve terörizmin – artık kimin işine yarıyorsa – promosyonuna bırakmıştı. Artık kimse orijinal albüm almıyordu, müzik dünyası tepetaklak olmuştu ve herkes bilgisayarından müzik dinleyip saatlerce chat yapan robotlara dönüşmüştü. Belki bu çağa doğan çocuklar için normaldi bunlar, ne de olsa insanların “yüz yüze” görüşmek zorunda olduğu çağ onlar için “anlatılan geçmiş”ten ibaretti ama bu geçiş dönemini birebir yaşayan herkes gibi, tanıklığını konuşturdu Zoli. Albümün adından bestelerin karanlık yapısına kadar yansıdı bu durum. Hararetli bir çevreci ve vegan olan Zoli, aşırı bireyselleşmenin bizi etrafımızdaki doğadan nasıl kopardığını anlattı, olabilecek en tiz sesini kullanarak. Albüm bu kelimelerin yazarında bir önceki kadar heyecan uyandırmasa da, artık her şeyin hızla tüketildiği ve geçmişte yapılanların birbirine çarpılmasından oluşan modern trendlerle yoğrulan karambol müzik dünyasında biraz saflık arayan herkese iyi geldi. Century Media’nın kastırmasıyla bu albüme de konulan U2 coverı “Sunday Bloody Sunday” ve albümün tek single’ı olarak parlatılan “The Bleeding” ön plana çıkan şarkılardı. Grubun gelecekte yapacağı daha naif şarkılara yol açan “Fear Is Our Tradition”, Macar kökenli olan Zoli’nin, soğuk savaşın son yıllarında bir oyuncağa dönüşmüş Macaristan’ı anlattığı “Poverty For All”da gayet klaslı şarkılardı.

Bu bir savaş kanka;

Bu albümden sonra, alışıldığı üzere kayıplara karıştı grup. Eski görkemli büyük gruplar gibi davranmayı seviyorlardı, her sene albüm çıkararak kendini tüketen zamane çocukları gibi olamadılar hiç. Gerçi bu durumda büyük egosu ile sırıtan Zoli ve diğer kurucu eleman Brett Rasmussen’in sürekli kapışmalarının da payı vardı kuşkusuz. Ignite’ın burada çok önemli bir özelliğinden bahsetmek lazım devam etmeden önce. Sevin sevmeyin, Ignite; taklidi olmayan, kendisinden öncekilere benzemeyen bir grup. Her orijinal grubun ise sandığınızın aksine çok basit bir formülü vardır. Daha önce yapılmış iki iyi şeyi alır, onu kimsenin daha önce yapmadığı gibi tek soundda eritirler. İyi müzik, bir sonraki nesle kalan müzik böyle ortaya çıkar, daha fazlasıyla değil. Formül gayet basittir ama onu uygulaması çok zordur. Efsane futbolcu Johan Cruyff’un meşhur bir sözü vardır, der ki; “Futbol basit bir oyundur, zor olan ise, basiti oynamaktır.”. İşte bu formülü uygulamayı başardığınız zaman iz bırakırsınız müzikte de. Yoksa çok açık söyleyeyim, eğer bunu anlamıyorsanız, rock n roll’un pamuk tarlalarında söylenmiş blues ağıtlarına kadar geri giden köklerinin nasıl bugüne evrildiğini de anlamanız imkansızdır. Sonra doğan çocuk, önce doğanı dinler, onu alır ve yaşadığı zamana uyarlarken, dinlediklerini çağının diline çevirir. Bu müziğin en güzel yanı budur; mirasını benimsemiştir, ondan kaçmaz, onu yıkar, ona kızar ama üzerine kat çıkarken onu anar da. Tıpkı sağlıklı gelişirken, bir yaşa geldiğinde ebeveynlerinden bağımsızlaşabilen çocuk gibidir rock n roll ve bütün türevleri. Sizi geride bırakır, öldüğünüzde de en iyi şarkınızı coverlayarak anar :)

Sadede gelelim. Ignite’ın köklerinde iki önemli gol vardır. Birincisi Government Issue neslinin agresyonu, ikincisi California neo-punk ortamının naifliği. Zoli ve Brett, grubun “tansiyonunu” 90’lardaki kuruluş günlerinde bu iki ardıl neslin harmanı üzerine kurar. Zoli’nin “daha melodik ve daha kolay anlaşılabilir olma” kaygısı, grubun hem beklenenden daha az albümle kendisini eskitmesini engeller, hem de zamanla çağa daha uygun davranma şemalini “racona uygun şekilde” piyasaya satma refleksi geliştirir. Tabii ki bu zamanla, gollerden ilki olan agresyonun kaybıyla sonuçlanacaktır. Grubun “herkes tarafından dinlenebilir olma” kaygısı yavaş bir şekilde albümden albüme ilerler. Eski fanların çoğu gruptan kopmuş olsa bile, 2012 yılında hala “Our Darkest Days Live” adı altında bir konser DVD’sini, sold out bir Almanya konserinde kaydedebilecek kadar nesilden nesile aktarılmış bir mirasa sahiplerdir. Zoli, California neo punk soundunun en önemli gruplarından biri olan Pennywise’ın “All Or Nothing” albümünde efsanevi vokalist Jim Lindberg’in yerine vokalleri üstlenir ve grubu tabiri caizse “Ignite’a çevirir”. Albümü dinleyen herkesin tepkisi aynıdır, “hacı güzel iş ama Zoli’yi bırakın da artık yeni bir Ignite albümüne girişsin. Çünkü bu sesle herif nereye gitse, o grup Ignite’lara karışıyor”. Gerçekten de iki grubu eriten güzel bir “füzyon” albümüdür “All Or Nothing”. Fakat aşırı mükemmelliyetçiliğinden Pennywise elemanlarına bir albümde gına getirtmeyi de başarmıştır adamımız. Ama artık yeni bir Ignite albümünün vakti gelmiştir.

İşte sayın okur, buraya kadar sabredip geldiysen, artık o albümün çıktığını da biliyorsun demektir. Kazara albümü indirip dinlediysen, daha ilk notada Zoli’nin kariyerindeki en ince çift ses ile ortalığı yıktığını da duymuşsundur. Ben de tırstım yeminle, o ne ya. Yani power metal tarihinde öyle bir giriş yok (şaka, var). Harika nakaratıyla “Begin Again” kulaklarımıza dolarken bir kez daha şunu hatırlarız, eğer Zoli’nin sesini sevmiyorsanız bu grubu da sevmenizin bir yolu yok. Mümkün değil. Yıllar boyu her albümde daha tize koşan eleman, bu sefer gerçekten, tam anlamıyla “bokunu çıkarmış”. Bu yetmezmiş gibi, ikinci şarkı “Nothing Can Stop Me”nin ilk notalarında ikinci dumuru yaşarız hep beraber. Ignite, orta tempolu şarkılara bizi alıştırmış olsa da zamanla, kariyerinde ilk defa bir bestede komple Hot Water Music’in o meşhur ritm ikilisinin yürüyüşünü uyarlamıştır müziğine. “Haydaa”lar havada uçuşurken aklımıza çakalca düşünceler gelir; “Olm acaba bu Zoli nihayet Brett babaya gidip Brett, kanka, ben alterno da seviyorum hartkor da, bi şekilde bu ikisini birleştiremezsek ben yokum aga demiş olabilir mi”. Olabilir. Ama Brett zeki adamdır. Kariyerini Zoli’yi memnun etmek ya da onu baltayla yirmi sekiz parçaya ayırmak arasında geçirdiği için Zoli’ye hayır dememiş olması muhtemel. Ona göre yapmıştır şeklini. Şarkıları Zoli’ye verirken “bak hacı bu şekil oldu bu sefer, hem sen de sesi iyice açarsın 2016 model pejo gibi, hem de alevli olur, gıcırdar” demiştir. Demiştir, sonra da köpek öldüreni çekip içine atmıştır; “ulan bi daha hiç “In My Time” gibi şarkılar yapamıycaz mı ya” sorusunu, ekmek tatlı gelmiştir. Ekmeksiz olmaz, ekmek pişecek bi kere.

Peki sonuçta elimizde ne var, “Our Darkest Days”in bir ses daha update edilmiş, genişletilmiş yeni bir versiyonu var. Üç dört orta tempo şarkıda Hot Water Music ritmleri üzerine yükselen Zoli nakaratları ( ki bunlardan yukarıda bahsettiğimiz şarkı haricinde “Oh No Not Again”de harika), bir iki tane bariz Bon Jovi stadyum nakaratı şarkısı ( ki bunlardan adı “Alive” olan bildiğin “hacı çok ünlü olursak bunu stadda çalarız di mi” diye anırıyor), bir tane epik klas şarkı (Rise Up) ve özellikle ilk şarkının devamı gibi tınlayan, kapanışa dizilmiş dört şarkılık “Our Darkest Days” tavrı. Elimizdekiler bunlar. E buradan ne çıkar? Bilemem. Bence buradan PR’a çok kasarlarsa bir dünya turnesi çıkar ama headliner Ignite olmaz, bu bir. Buradan bu yaştan sonra “aşırı çok ünlü grup” çıkmaz ama dvd’deki kalabalığı yakalar, bu iki. Bence bu, tarihte yayınlanmış son Ignite albümü olur, bu da üç. Tespite doydunuz mu annem? Doydunuzsa, kapanışa geçelim hep beraber. Buyurun, bunlar da albümden en sevdiğimiz şarkılara kulaklıklı linkler;

Durduramaz beni kimseler;

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.