Sacha Baron Cohen neden Freddie Mercury filminden ayrıldı?

İngiliz aktör Sacha Baron Cohen aynı zamanda senaristliğini de üstlendiği Borat, Brüno, The Dictator gibi bolca toplumsal ve politik hiciv içeren komedi filmleriyle isim yapmış olsa da Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street (Tim Burton), Hugo (Martin Scorsese), Les Miserables (Tom Hooper) gibi dram filmlerinde de yer alıp ünlü yönetmenlerle çalıştı.

Efsanevi Queen grubunun solisti Freddie Mercury’nin hayatını konu alacak biyografik film projesine girişildiğinde Mercury rolüne Sacha Baron Cohen’in getirilmesi tartışma yaratmıştı. Daha ziyade komedi filmleriyle tanınan bir aktörün müzik tarihindeki böylesine önemli bir karakteri canlandıracak oluşu kimilerine tuhaf bir seçim olarak gözükmüştü. Pek çok kişiyse Cohen’in Mercury rolüne fiziksel olarak çok iyi uyum sağlayacağını düşünerek aktörün daha ciddi filmlerindeki performansına dikkat çekmiş ve bu rol tercihini yaratıcı ve de ilgi çekici bulmuşlardı.

Sacha Baron Cohen uzun süredir çekilmesi beklenen Freddie Mercury filminin ilk aşamada belirlenmiş ismi olarak projeyle birlikte anılıyordu ve altı yıl boyunca bu projenin ön çalışmalarında yer aldı. Fakat Queen üyelerinin Cohen’in bu role getirilmesine dair duydukları rahatsızlık hakkında söylentiler çıkmaya başlamıştı. Ayrıca Cohen filmin yapımcılarıyla da ciddi görüş farklılıkları yaşamaktaydı. Cohen, Mercury’nin müzik hayatı haricinde özel hayatına da odaklanacak filmin R Rated (16 yaş üstü) kategoride olması için mücadele verirken stüdyo daha geniş bir yaş kitlesinden oluşacak izleyiciyi hedef almayı amaçlamaktaydı. Tüm bu anlaşmazlıkların neticesinde 2013 yılında filmi merakla bekleyen pek çok kişiyi hayal kırıklığına uğratan bir gelişme yaşanarak Cohen projeden ayrıldığını açıkladı.

Cohen’in projeden ayrılışının üzerinden iki yıl geçtikten sonra 2015’te Freddie Mercury’i canlandırması için Ben Whishaw ile anlaşmaya varıldığı açıklandı. Daniel Craig’li James Bond filmlerinde ünlü ajanın teknik ekipmanlarını sağlayan Q rolünü canlandıran aktör aynı zamanda Bright Star, Cloud Atlas, The Danish Girl, In the Heart of the Sea filmlerinde de yer aldı.

Bir LGBT ikonu olan Freddie Mercury rolüne gay olduğunu gizlemeyen Ben Whishaw’ın getirilmesinin sadece film için değil, dünya genelindeki LGBT toplumu için önemli bir mesaj olduğu iddia edilmekte. Çünkü Dallas Buyers Club filmindeki rolüyle Jared Leto ve The Danish Girl filmindeki rolüyle Eddie Redmayne örneklerinde olduğu üzere, gerçekte heteroseksüel olan aktörlerin eşcinsel karakterleri canlandırmasının aksine gerçekten eşcinsel bir aktörün eşcinsel bir başrolde yer alması LGBT üyesi oyuncular için de önemli bir adım olarak görülüyor.

Sacha Baron Cohen kısa süre önce katıldığı bir radyo programında bu film projesine dair suskunluğunu bozarak ilginç açıklamalar yaptı. Cohen’in söylediğine göre ayrılış nedenlerinden biri Queen üyelerinin filmin büyük bir bölümünün kendi karakterlerine odaklanması konusundaki ısrarları.

Cohen başından geçeni şu şekilde anlatmakta: “İlk toplantımdan sonra kafamda çalan alarm zillerini dinleyip o projeye başlamamalıydım. Çünkü hangisi olduğunu açıklamayacağım grup üyelerinden biri ‘Bu harika bir film olacak, çünkü ortasında muhteşem bir şey oluyor.’ diye söyledi. ‘Filmin ortasında ne oluyor?’ diye sordum. O da ‘Biliyorsun, Freddie ölüyor’ diye yanıtladı. Ben ‘Yani Pulp Fiction’daki gibi mi? Hani aslında filmin ortası sonu ve sonu ortasıydı. Bu çok ilginç.’ deyince o da ‘Hayır hayır hayır.’ diye karşılık verdi. ‘Dur bir dakika! Öyleyse filmin ikinci yarısında ne oluyor?’ diye sordum ve o ‘Grup birbirlerinden güç alarak yoluna devam ediyor.’ diye yanıtladı. Ben de ona ‘Kimse baş karakterin filmin orta yerinde AIDS’ten öldüğü ve grubun yoluna onsuz devam ettiği bir film izlemek istemez.’ dedim.”

Cohen isim belirtmemiş olsa da o toplantıda olan ve Freddie’nin orta yerinde öldüğü bir film yapılmasını isteyen kişi Brian May ya da Roger Taylor. “Queen’in neden böyle yapmak istediğini kesinlikle anlıyorum. Eğer hayatınızı anlatacak bir filmin kontrolü elinizde olsaydı kendinizi olabildiğince görkemli aktarmak istemez miydiniz?” diyor Cohen.

Cohen şöyle ekliyor: “Freddie Mercury’e dair harika hikayeler var. Adam çılgının tekiydi. İnsanların partilerde başlarının üstünde kokain dolu tepsilerle dolaştığına yönelik hikayeler var.”

Cohen, Queen üyelerinin sadece Freddie Mercury adıyla anılmak değil, bir grup olarak miraslarını korumak istediklerini belirtmekte. Şahsen grubun gitaristi Brian May’in harika bir müzisyen olduğunu düşündüğünü, ama onu bir film yapımcısı olarak aynı şekilde düşünmediğini de eklemekte.

Sacha Baron Cohen’in bu söylediklerine bakacak olursak Cohen baştan sona Freddie Mercury’e odaklanan, sadece Queen’deki kariyerini değil, özel hayatını da derinlemesine ele alan ve onun ölümüyle sona eren bir film çekmek istemekteydi. Oysa Queen üyeleri filmin Freddie’den ziyade gruba odaklanmasını ve filmin yarısı boyunca grubun Freddie’siz olarak başlarından geçenleri anlatmasını istemekte gibi gözüküyor.

Cohen proje boyunca yaşadıklarına dair kısaca şunları da anlatmakta: “Filmin senaryosunu benim yazmamı istediler, fakat ben onlara biyografik bir filmi nasıl yazacağımı bilmediğimi söyledim. Böylece projeye Peter Morgan’ı (Kraliçe Elizabeth’in hayat hikayesini anlatan The Queen filminin oscar adayı senaristi) getirdim, ama onu beğenmediler. Filmi yönetmek isteyen David Fincher’ı (Se7en, Fight Club, Gone Girl) getirdim, sonra da Tom Hooper’ı (The King’s Speech, The Danish Girl). Fakat grup üyelerinin nasıl bir film istediklerine dair çok kesin hatları vardı. İşin sonunda, projeden ayrılmama sebep olan gerekçe sanatsal farklı görüşler.”