THE CURE – En İyi 10 Şarkı

1789
0
Paylaş:

Paslanmaz Kalem ekibi olarak bir süredir malumunuz esaslı gruplara kendimizce seçtiğimiz şarkılar üzerinden bir listeleme işine girişmiş durumdayız. Sevdiği müzikler ve filmlere listeler yapmaya bayıldığımızı söylememe gerek bile yok. Yıllardır dinlediğimiz bu grup ve sanatçıları en iyi 10 kategorisi çerçevesinde değerlendirmeye kalkmak biz liste manyakları için bile çoğu zaman zor ve hüzün dolu dakikalarla başbaşa bırakılmak demek. Listeye almamaya kıyılamayan parçalar, alınmasa içinize dert olan bu arkadaş şarkılar için cidden kendi aramızda bile ciddi zaman harcayarak cebelleşiyoruz. Ve bu listeden itibaren her seçkiye Paslanmaz Kalem ekibi dışarısından bir veya birden fazla konuk almaya başlıyoruz. İlk konuklarımız da birçoğunuzun ismine ve yaptığı işlere epey aşina olduğunu bildiğimiz Çağlan Tekil ve She Past Away grubundan Volkan Caner. Esaslı birer The Cure fanı olduğunu bildiğimiz kendilerinden yeni listemiz için bir onlu rica ettiğimizde hızlıca paylaştılar. Kendilerine buradan bir kere daha yardım ve katkıları için teşekkür ederiz.

Bu kısa ön açıklamadan sonra sizlere oturup The Cure ne acayip bir grup falan diye anlatacağımızı beklemeyin. Zira seçilen şarkılara ait yazar yorumlarını okuduğunuzda herşey ele veriyor kendini. Bu derece karakteristik bir müziği yıllarca kalitesinden ödün vermeden sürdürebilmek, sayısız gruba ve şarkıya ilham vererek derdini paylaşmaya çalışmak cidden takdirle karşılamanın zorunluluğunu yüklüyor dinleyicisine. Robert Smith gibi olay bir frontman öncülüğünde müziğe kattıkları karanlık, gizem, melankoli ve şairane yapı sayesinde birçoklarımızın düşünce balonları satırlarıyla ve melodileriyle dolup taşmaya devam ediyor.

Hayatınızın her döneminde attığınız imzalar gibidir Cure. Her seferinde benzer hatlar üzerinden gitseniz de asla aynısı olmaz. Eğer, büker, uzatır, kısaltırsınız ama sonunda sizi ifade eden şeyi çoğu zaman boşluklar tamamlar. Biz de boşluklarımız için, Cure bestelerinde bulduklarımız ve üzerine geçirdiğimiz zamanlar için bir nevi saygı duruşuna geçtik.

“Kısa kes de neler seçmişsiniz görelim” diyenler için listemiz huzurlarınızda…

(Volkan Atay)

 The Cure – En iyi 10 Şarkısı

10) To Wish Impossible Things

[youtube id=”O9AG1De6WDk” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: Her nedense The Cure fanları tarafından burun kıvırılan bir albümdür “Wish.” “Disintegration” gibi intihar manifestosu niteliğinde bir başyapıtın ardından gelen daha “dışa dönük” kardeştir aslında “Wish”. Daha popülerdir, ‘Friday I’m In Love’ ve ‘High’ gibi parçalarla grubun en büyük ticari başarısını getirmiştir. Ancak kesinlikle “hafif” bir albüm değildir “Wish” böyle düşünen çarpılır. Zira bu albüm, kariyeri depresyonun dibinde gezinen parçalarla dolu bir grubun en depresif, en kalbi kırık birkaç parçasını taşır.

‘To Wish Impossible Things’ gibi bir parça nasıl bestelenebilir, sonrasında nasıl kaydedilebilir hala anlayamıyorum. Kesinlikle ama kesinlikle grubun o dönem kullandığı uyuşturucular ile ilgisi olmalı. Yani dinliyorum, analiz etmeye çalışıyorum, çözemiyorum. İnanılmaz hüzünlü bir gitar ezgisi, egzotik perküsyonlar, gong vuruşları, göz yaşartıcı viyola tınıları ve Robert Smith’in buğulu, kıvranan vokali ile anlatılan “kayıp aşk” hikayesi. Bir parçadan fazlasıdır; içinizde bastırdığınız, kafanızın görünmez raflarına gizlediğiniz acı verici anıların uykunuzda tekrar vücut bulmasıdır, böylece bu rüyanın içinde ışıkları kapar, mumları yakar, o silüet ile sevişir ve sonra da kollarınızın arasından sıyrılıp gitmesine izin verirsiniz. The Cure’un daha önceden ‘If Only Tonight We Could Sleep’ gibi parçalarda sergilediği egzotik hüznün alınıp, harikalar harikası bir prodüksiyon ile birleştirildiği ve melankoli dolu, uyandığınız zaman yüzünüzde gözyaşı izleri bulacağınız bir rüyaya dönüştürülmüş halidir kısacası ‘To Wish Impossible Things.’

9) Prayers for Rain

[youtube id=”DtQOlErK2bI” width=”620″ height=”360″]

Kerem Onan: Bir acı baladı, sludge, dark hardcore gruplarının en coverlamayı sevdiği The Cure ağıdı. Şarkı bir maddeye mi bir kadına mı yoksa bir erkeğe mi yazıldığı belli olmayan aseksüel ama aşk dolu sözleriyle insanı alır, götürür. Orkestrasyon kısımları geldiğinde jiletler saklandığı yerden (tercihen gömlek düğme altlığı ya da dil altı) çıkarılır, bilek usul usul kesilmeye başlanır, kimseye çaktırmadan. İçki, uyuşturucu eşliğinde dinlenmemeli; ilk defa dinleyeceklerin psikolojisine, ingilizce dil bilgisine dikkat edilmelidir. Zira Robert Smith’in şairliği, şarkının bile önüne geçer zaman zaman. O bir sonraki satıra kayan “Ben, ah ben”ler insanda kendine zarar verme duygusu uyandırır. Serotonin azalır, adrenalin salgılanmaz olur, kişi yatağn içine gömüldükçe gömülür.

8) Lovesong

[youtube id=”ks_qOI0lzho” width=”620″ height=”360″]

Çağlan Tekil: Robert Smith, The Cure’ün beyniyse Simon Gallup omurgasıdır. ‘Lovesong’ ise Gallup’un basgitar işçiliğinin mükemmel örneklerinden biri. Şarkı boyunca kesintisiz olarak attığı ritm şarkının alametifarikası hiç kuşkusuz. Robert Smith’in bıkkın bir tonla bir aşk mektubu okuyor gibi vokali muhteşem. Bu öyle bir şarkı ki 311’ın yaptığı reggae yorumu da, Adele’in depresif yorumu da en az orijinali kadar etki yaratıyor.

7) Disintegration

[youtube id=”eLLGYSydUgE” width=”620″ height=”360″]

Volkan Atay: Albüme adını veren bu şarkının şairene ruhu ile kaç kişi çektiği acıyı daha da bir hissetti ya da kaç kişi rehabilite etti kendini bilmiyorum ama gerçekten de her iki taraf için de sonuna kadar yoğun ve etkili olduğunu tartışmaya luzum bile yok. Müzik çevrelerince en iyi Cure albümlerinden birisinin isim babası bu şarkı ve albüm, gruptan bağımsız olarak da en iyi albümler listelerinin üst sıralarındadır.

Albümün genel havası elle tutulacak kadar yoğun ve gerçek bir efkar barındırıyor. Ve bu parça da albümün yukarında belirttiğim ruh karakteristiği açısından üzerine düşeni sonuna kadar yerine getirmede büyük rol sahibi.Hipnotize eden davullar, her an sinir krizi geçirecekmiş gibi bir vokal, tüm sinir sisteminize dokunacak kadar katı ve sahici yapısı ile her dinlediğimde ben kendini üzen, kendine kafa yoran taraftayım işte. Sayısız The Cure – Best Of listelerinde daha uzun yıllar yerini koruyacağına da şüphem yok.

6) A Letter to Elise

[youtube id=”-AUCSkHCrwY” width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: The Cure’un pop dönemini tercih edenler favori albümlerini seçerlerken tıkanırlar: Eleştirmenler dahil herkesin el üstünde tuttuğu ‘Disintegration’ mı yoksa daha çok satan ‘Wish’ mi? Goth rock tarzına ya da daha çok oradaki hüzünlü atmosfere ufak çaplı bir dönüş yaptıkları için ‘Disintegration’ genellikle galip gelse de ben herkese ‘Wish’teki ‘A Letter to Elise’i hatırlatıyorum. Bu şarkı bir edebi şaheser ve yaşanmamış bir aşka dair yazılmış en sade şiirlerden kesinlikle. ‘Wish’in en yıkıcı şarkısı bu, ‘To Wish Impossible Things’den bile daha fazla!

The Cure’un imza hareketlerinden olan hisli klavyeler, basit melodiler bu parçada da var. Ama Smith şarkıdaki orijinalliğini sözlerle sağlıyor. Kafka’nın bir dönem nişanlısı olan Felice Bauer’e yazdığı mektuplardan esinlendiği sözlerde romantik imkansızlığı şöyle ifade ediyor: ‘Elise, ne yaptığının hiçbir önemi yok / Gözlerinde hakkıyla bir alev tutuşturacak şekilde / Giremeyeceğim hiçbir zaman içine.’ ‘Elise, inan bana, ben hiçbir zaman bunu istemedim / Bu sefer bütün sözlerimi tutarım sanıyordum / Her zaman hayalini kurduğum kızın sen olduğunu düşündüm / Ama o hayali bıraktım / Ve sözler bozuldu / Ve hayalle avunma da bitti.’

5) Close to Me

[youtube id=”BjvfIJstWeg” width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: Bu kadar çok güzel albümü ve yıllardır beni benden alan sayısız şarkıları olmalarına rağmen, ‘Close to Me’nin hala favori The Cure parçam olmasının nedeni nostaljik olmalı. Şarkının başındaki klavyeyi duymamla beraber içimde uyanan çocuksu mutluluk uzun yıllardır yerinden bir santim oynamadı -ki şarkının gardroplu klibi küçüklüğümde zihnime kazınmış olanlar arasında. Üstün müzisyenlik bu olmalı: Asla eskimeyen şarkılar yapmak!

Pop müzik bu parçadan daha üst bir noktaya gelemez herhalde. Yaratıcı bir düzenleme, sevimli, basit ama aynı derecede yaratıcı melodiler, geri planda Robert Smith’in nefes alışverişleri ve ‘bir şeyi çok fazla isteme ve onu beklerken duyulan endişe’ hakkındaki duygusal, samimi sözler. 1990 yılında yapılan remiksi ve klibinde saksafon çalan ahtapot adamların olduğu uzun versiyonu tercih ettiğimi belirteyim: ‘En sevdiğim şarkılarına 50 saniye daha mı eklemişler? Hemen alayım lütfen, teşekkürler!’

4) Untitled

[youtube id=”aSzEGFJFwsc” width=”620″ height=”360″]

Volkan Atay: Ağlak olmadan melankolik olmak zor iştir. Hele ki içinde bulunduğumuz piyasayı düşününce yapıştırma ruh halleri ile yazılmış/bestelenmiş sayısız parça yüzünden bu iş kimi zaman komik bile kaçabilir. Elbette sözkonusu grup Cure ise ve “tanımsız” bir şarkı yazmışsa, aslında kendisinin dev bir özetini vermek istediğindendir diye düşünüyorum. Zira bu parça Cure denen hadisenin birebir karşıklılarındandır bana göre. Parçanın ritminden tutun da vokal işçiliğine kadar her şey melankolik yapının doğal bir inşasıdır. Zorlama, yapıştırma ya da drama queen edalarında bir müzik oyunu yoktur. Gerçektir, gerçek hissettirir, acıtır, düşündürür, zorlar… İlk dinlediğim andan itibaren de fikrimi değiştirmeden en sevdiğim Cure parçalarından birisi olmuştur, olacaktır…

3) The Drowning Man

[youtube id=”bbVcP_Mo9nM” width=”620″ height=”360″]

Kerem Onan: Çocukken yıllarca bu şarkı neyi anlatıyo diye düşündüm mal gibi. Bana kalsa basit bi intihar şarkısıydı ama neden “she” diye anlatıp duruyodu ki bu Smith? “Kesin topaç olum bu adam” gibi 90’lar formasyonlu arkadaş muhabbetlerine maruz kaldım, ciddiye alınmadım. Hala tam olarak neyi anlattığını anlamış değilim. Bi kız boğuluyo, aslında bu bi hikaye ama Smith sonunda keşke bu hikaye gerçek olsaydı diyo, sanki ben boğuluyorum ya Altan, boğazımda bişi düğümleniyo diyo. İşte ne kadar ciddiyetsiz bi fansam artık, bu şarkının Mervyn Peake adlı bir yazarın bir romanından etkilenerek yazıldığını daha yeni öğreniyorum. Neyse işin aslına gelelim, bu şarkıyı Faith’in kopya kasetini aldığımda sevmiş ve arkadaşlarım tarafından “lan sen o boyalı herifi mi dinliyon” dendiğinde hemen SLAYEEEER diye bağırarak kendimi affettirmiştim. Yıllar sonra en sevdiğim hardcore gruplarından biri olan Drowningman adını buradan alınca şarkıya yeniden sardım. Olay bu. İyi günler.

Mert Yıldız: Robert Smith her ne kadar “Pornography,” “Disintegration” ve “Bloodflowers” albümlerini kafasında ilişkilendiriyorsa da ben agresif, nihilist “Pornography”i diğer ikisinden ayrı tutuyorum. Bana göre “Pornography,” “Seventeen Seconds”daki bunalımın “Faith”de depresyon haline gelmesinin ardından içine düşülen krizden ibarettir. Yani asıl arka arkaya kaydedilen bu üç albüm birbiriyle bağlantılıdır ve grubun o dönemki hayatını resmeder.

Bu “karanlık üçlü” arasında bence en güçlüsü “Faith”dir. Belirgin bir single taşımıyor olsa da stabil bir karamsarlık ve durgunluk albümün tamamına hakimdir. Bu hislerin zirve yaptığı parça ise “The Drowning Man”dir. Tüm enstrümanlar minimal, ürkekçe kullanılır bu parçada. Varlığıyla yokluğu bir perküsyon, titrek bas ve gitarlar üzerinde Robert Smith’in acıklı vokali. Depresyon ve üzüntüden kendi içinde boğulmaya başlayan bir adamın feryatlarıdır “The Drowning Man.” Bu feryatların cevapsız kalmasının sonucu da “Pornography” albümünün ilk cümlesi olan “hepimiz gebersek de *kimde değil” olmuştur.

2) Trust

[youtube id=”–NjewHTlcI” width=”620″ height=”360″]

Çağlan Tekil: En ritmik, en pozitif şarkıları bile sesiyle hüzünlendirmeyi başaran biri Robert Smith. Bol elbiseleri, ayağına birkaç numara büyük gibi duran botları ve ağır makyajıyla hüzünlü bir palyaço aslında. Diğerlerinden farkı, güldürmeyip hüzünlendirmesidir. “Wish” albümü, ritmik ‘Friday I’m in Love’ı bünyesinde bulundursa bile en hüzünlü The Cure albümüdür bana göre. ‘Trust’ da o hüznün dibidir. Eşliğinde çok ağladım, ilk kez intiharı düşündüğümde de fonda çalmasını istediğim şarkı oydu. Robert Smith konserlerde karşısında onbinler olsa bile bir odada mum ışığında gitarıyla tek başına söylüyormuş gibi ruhlu söyler ‘Trust’ı. Kalabalık yalnızsınızdır…

Volkan Caner: His bombardımanı. Yazılmış en kırılgan ve güzel aşk şarkısı benim için. Boğazınızda bir şeylerin düğümlendiği anlarda dinlendiğinde gerçek etkisini gösterdiği ise başka bir gerçek. Söylenebilecekcek çok da bir şey yok. Büyük önder Robert Smith’in de dediği gibi ”I love you more than I can say”.

1) The Figurehead

[youtube id=”Yls_lhHdfPc” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: “Pornography” albümü dendiği vakit çoğu kişinin aklına açılış parçası ‘One Hundred Years’ gelir. E haklılardır da. Gürültülü ve dans edilebilir bir drum machine ritmi üzerine çığlık çığlığa gitarlar ve kafayı sıyırmış bir vokal. Ama albümün zirvesi şüphesiz ki albümün ortasında intiharın kol gezdiği bir Everest gibi dikilen ‘The Figurehead’dir. Bu parça kaç tane Cold Wave, kaç tane Dark Wave grubunu etkilemiştir bilemiyorum ama bu türlerin oluşmasında ciddi bir etkisi olduğu gerçek. Monoton bir bas kalıbı üzerinde melankolik bir arpej çalan gitar, liriksiz bir nakarat ve monotooooooooonnn tribal davullar. “Pornography” dönemi konserlerin açılış parçasıdır ‘The Figurehead’ ve Robert Smith albümün ana fikrini bu parçada tekrar tekrar söyleyerek ana fikri izleyicilere açıklar: “BİR DAHA ASLA TEMİZ OLAMAYACAĞIM.”

Volkan Caner: Dünyanın en karanlık ve umutsuz albümü nedir diye sorsalar, vereceğim cevap Pornography olur hiç düşünmeden. Saplantılı davullar ve aynı rutinlikteki bas gitar, Robert Smith’in eşsiz sesi ve chorus/phaser dehlizinde süründüren gitarıyla birleşince ortaya bu yoğun depresyon şaheseri çıkmış. Cure ile ilişkisi Friday I’m in Love, Boys Don’t Cry, Lovesong gibi new wave/pop hitleri (ki her türlü hastasıyız) ile sınırlı olanlar için kabus niteliğinde bir albüm Pornography. Bazılarımız için ise en özel sığınak.

Yazarların Kişisel Listeleri

[toggle title=”Çağlan Tekil”] 1) Trust
2) 10.15 Saturday Night
3) Play For Today
4) Doing The Unstuck
5) All Cats Are Grey
6) Lovesong
7) The Last days of summer
8) Jumping Someone Else’s Train
9) A night like this
10) from The Edge Of The Deep Green Sea
[/toggle] [toggle title=”Emre Karacaoğlu”] 1) Close to Me
2) A Letter to Elise
3) Out of This World
4) Watching Me Fall
5) Just Like Heaven
6) One Hundred Years
7) Kyoto Song
8) Wailing Wall
9) Bird Mad Girl
10) Play for Today
[/toggle] [toggle title=”Kerem Onan”] 1) Prayers for rain
2) The drowning man
3) Why cant i be you
4) There is no if
5) Pictures of you
6) Lovesong
7) Apart
8) A letter to elise
9) Close to me
10) Just like heaven
[/toggle] [toggle title=”Mert Yıldız”] 1) To wish impossible things
2) Untitled
3) Lament
4) Disintegration
5) The drowning man
6) The figurehead
7) Fear of ghosts
8) Fascination street
9) Cut here
10) Pornography
[/toggle] [toggle title=”Volkan Atay”] 1) This Twilight Garden
2) Siamese twins
3) A Strange Day
4) Cold
5) Same Deep Waters As You
6) Disintegration
7) Untitled
8) The Figure Head
9) From the Edge of the Deep Green Sea
10) Last Dance
[/toggle] [toggle title=”Volkan Caner”] 1) Faith
2) The Figurehead
3) Charlotte Sometimes
4) A Forest
5) Trust
6) Kyoto Song
7) Fascination Street
8) Killing An Arab
9) Seventeen Seconds
10) Dressing Up
[/toggle]
Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.