SHE PAST AWAY: “Biz, özünde kasvetli bir punk grubuyuz”

2281
0
Paylaş:

Bir insanın arkadaşı ile röportaj yapması garip bir olay. Normalde buluşup beraber çay içtiğin birine cevabını bilmediğin ne sorabilirsin? Diğer yandan bu arkadaşın Türkiye’nin en iyi birkaç grubundan birinin as adamıysa ve bu nedenle röportaj yapman da kaçınılmazsa, buna uygun bir formül bulmak gerekir.

Birçok kişi Volkan Caner’i She Past Away ile tanıdı. Ben ise kendisini Tears Of Beggar ile tanımış şanslı azınlığa mensubum. Tears Of Beggar, Türkiye’nin doom metal konusundaki en iyi işine “My Dreams” demosu ile ’90’ların ortasında imza atıp sırlara karışmıştı. Yıllar sonra Volkan farklı bir tarzda, ancak benzer bir melankoli çizgisinde müzik üreten She Past Away ile ortaya çıktı.

tears-of-beggar-my-dreams

“My Dreams” ile doom metal’de Türkiye’nin en iyisini üreten bu adam, She Past Away’de de gothic – darkwave – post/punk tarzlarında yine Türkiye’nin en iyisini üretiyor. Garip bir benzetme olacak ama Paslanmaz Kalem okuyucularının tarz sınırlaması olmayan insanlar olduklarını tahmin ediyorum; eğer ilk albümleri “Belirdi Gece”  grubun “Iron Maiden”ı idiyse, yeni albüm “Narin Yalnızlık” da bence “Killers”ı. Yani içine daha zor girilir, daha karanlık, daha melankolik ama aynı zamanda daha yoğun ve oturaklı kardeşi. “Iron Maiden” genel geçer fanların favorisidir, “Killers” ise harbi fanların.

Albüm ben bu satırları yazarken fabrikadan çıkmak üzere. E madem ki hem Volkan hem de ben 90’larda mektupla flyer dağıtmış insanlarız, bu röportajı da fanzin mantığında, birbirimizle mektuplaşıyormuş gibi yapalım dedik. Sonuç pırlanta gibi oldu, okuyun, ardından da “Narin Yalnızlık”a kulak verin.

Tears Of Beggar’ın demosu ile She Past Away’in “Kasvetli Kutlama”sı arasında 15 yıldan fazla bir zaman var. Bu dönem nasıl geçti, neler yaptın?

Evet, 15 yıldan fazla olmuş. Tears of Beggar sonrasında Ankara’da okuduğum dönemde Autumn ve Forgotten’da çaldım. Bursa’ya döndükten sonra bazı uzun soluklu olmayan grup denemelerim oldu. 90’ların sonlarına doğru, doom/death metalden uzaklaşmaya başladığım dönemde Psychoma ismiyle darkwave electro sound’unda işler yaptım. 2007’ye kadar bu böyle devam etti. Sonrasında bu proje She Past Away’e dönüştü.  Tahmin edersin ki Türkiye şartları, askerlik vs… gibi engeller ve en önemlisi birlikte müzik yapılabilecek insan azlığı, işleri oldukça yavaşlatabiliyor.

“Narin Yalnızlık” için sizi tebrik etmeliyim, şahsen 2015’te dinlediğim en iyi Türk işi bu albüm. Albümün yazım aşamasından bahseder misin?

Çok teşekkürler Mert!

İlk albümdeki bazı şarkılarımız benim yukarıda da bahsettiğim Psychoma dönemlerine kadar dayanıyor. Tabi belli bir reformasyona uğradılar. Yeni albümde ise daha yakın dönem, yani son 2-3 yıl içinde yaptığımız şarkılar var. Kayıt süreci 2-3 ay kadar sürdü. Büyük zorluklar yaşamasak da kayıt dönemleri sancılıdır hep.

“Narin Yalnızlık”ı dinlediğimde artık sound’unu oturtmuş bir grup görüyorum. Diğer yandan bu albümdeki besteler ilk albüme göre daha gitar ağırlıklı ve minimal. Bu bilinçli bir tercih miydi?

Bu bilinçli bir tercih değil de daha çok hissettiklerimizle alakalı. İki albüm arasında büyük bir değişiklik yok. Ama dediğin gibi gitar daha ön planda ve daha minimal. Bu tamamen son birkaç yıl içindeki etkileşimlerimizin bir yansıması.

[youtube id=”5OsETaZhBzE” width=”620″ height=”360″]

İlk albümünüz yurtdışından inanılmaz büyük övgüler aldı. Bu kadar büyük bir ilgi görmesini bekliyor muydunuz?

Açıkçası beklemiyorduk. Myspace zamanlarımızdan beri yurtdışından ilgi görüyoruz. Fabrika Records ile anlaşmamızdan ve yurt dışı konserlerimizin başlamasından sonra bu oldukça arttı.

İlk albümün büyük başarısı doğal olarak ikinci albüm konusunda kitleniz üzerinde ciddi bir beklenti yaratmış olsa gerek. Albümü yazarken bu beklentiler ile ilgili kaygılarınız oldu mu?

Kaygı olarak ilk albüm öncesi hissettiklerimizden farklı bir his yaşamadık. Ve içimize sinen bir albüm yaptık. Biz, özünde kasvetli bir punk grubuyuz. Belli bir underground etikle müzik yapıyoruz. Dinleyici beklentisine göre müzik yaptığımız anda bundan uzaklaşmış oluruz. Ve her şey anlamsızlaşmış olur bizim için.

Albümde Kesmeşeker’den ‘Gerçekten Özleyince’ cover’ı var. Post-punk etkileşimli bir grubun Kesmeşeker gibi eski bir Türk rock grubundan cover kaydetmesi nasıl gelişti?

Sürpriz olayları seviyoruz. Ayrıca Kesmeşeker efsane bir grup. Türk alternatif rock müziği için önemli bir kilometre taşı. ‘Gerçekten Özleyince’ ise belki de ilk new wave hissiyatlı Türkçe şarkıdır. Bu şarkıyı yorumlama fikri ise uzun zamandır aklımda olan bir şeydi. 5-6 ay kadar önce Cenk Taner, nam-ı diğer Kaptan ile tanışma fırsatı buldum ve ona bu düşüncemden bahsettim. Kendisi de fikrime olumlu yaklaştı ve hemen o gece kafamdaki fikirleri uygulamaya başladım.

Cenk Taner’in de She Past Away sevdiği doğru mu?

Evet, bizi beğendiğini ve takip ettiğini söyledi ilk tanıştığımızda. Bizim için büyük onur!

Peki en sevdiğin Cenk Taner işi hangisi?

En sevdiğim Cenk Taner albümü “İzin Vermedi Yalnızlık.” Son 1 sene içinde en çok dinlediğim albüm. Başyapıt! Ve sözler…  tüylerinizi diken diken edecek ve tuhaf bir umut ile birlikte sizi hüngür hüngür ağlatabilecek bir güce sahip.

Eski Türk gruplarından da sevdiklerim var. Maalesef darbe sebebiyle 80’li yıllarda tüm dünyada tarih yazılırken bizde yaşanan koca bir boşluk oldu ama 70’ler psychedelic ve surf etkili Türk gruplarını dinlemeyi seviyorum. Erkin Koray bunlar arasındaki tartışmasız favorim.

She Past Away sürekli olarak yurtdışı konserleri veren bir grup. En son saydığımda 2015’in geri kalanı için ayarlanmış 22 konseriniz vardı. Bu bağlantıları nasıl kurdunuz?

Aslında kendiliğinden oldu. Facebook sayfası aracılığı ile konser teklifleri alıyorduk.  2 sene önce Almanya’da büyük bir festivalde (WGT) çaldık. Sonrasında aldığımız teklifler giderek çoğaldı ve birçok bağlantı kurmuş olduk.

Yurtdışında birçok ülkede çaldıktan sonra Türkiye’deki kitle ile yabancı kitleleri nasıl kıyaslarsın?

Buradaki seyirciyi kötülemek istemem. Çünkü her yerde iyi bir azınlık vardır. Ama yaptığımız müziğin burada bir dinleyicisi var mı, kaç kişi var, hiç bir fikrim yok. Bunun yanı sıra Karga konserlerimizi ayrı tutmam gerek.

Bence dünyanın en enteresan seyircisi Türkiye’de. Kesinlikle müziği sahiplenme, destek olma gibi bir kültür yok. Ve buna ekonomik sebepleri bahane etmek de yanlış bence. Çünkü bunun haricindeki her şeye imkan bulabiliyorlar. Ayrıca trend olma durumu var ki en can sıkıcı olan bu. Mesela gözümle gördüğüm bir örnek; Kadıköy’de bir konser salonunda, tarz olarak birbirine oldukça benzeyen 2 grubun konserinde, popüler olmayan grup çalarken salonun boşaldığına şahit oldum. Ki bu grupların ikisi de underground piyasa grupları.

 she-past-away-1

She Past Away’in kadrosu şu an iki kişi. Kadronun minimal olmasının sebepleri neler? Özellikle basçınız İdris’in neredeyse grupla özdeşleşmiş bir imajı vardı, gruptan ayrılması nasıl gerçekleşti?

3 kişi olduğumuz bir dönem de olmuştu. 2 ve 4 kişi de. Üzücü de olsa grup, müzik ve arkadaşlık aynı anda yürütülemiyor bazen. Müzikal olmasa da bazı fikir ayrılıkları buna sebep oldu. Ve kendisi gruptan ayrılmayı tercih etti. Şu an Doruk ile devam ediyorum. Doruk 2010 yılından beri kayıt ve prodüksiyon işi ile ilgileniyor. Aynı zamanda sahnede bize elektro davul ile de eşlik etti uzun zaman. Son 6 aydır synth – gitar ikilisi olarak sahnedeyiz.

Tears Of Beggar son derece melankolik bir müzik üretiyordu. Şimdi She Past Away var, tarz farklı ama hissiyat olarak yine son derece melankolik. Seni melankoliye iten şey ne olabilir? Bundan kurtulmak mümkün değil mi?

Melankoli ve karanlık beni müziğe çeken şey oldu hep. Bilmiyorum neden böyle ama değişmeyen tek şey hayatımda. Amaç müzik dinlerken iyi hissetmekse eğer, ben bundan zevk alıyorum. Bunun yanı sıra darkwave ve türevi müziklerde karanlığa ve melankoliye ne kadar kendinizi kaptırsanız da bir hareket özgürlüğünüz var. Bu da bir devamlılık ve uzun ömürlülük sağlıyor.

Bir değişmeyen de; ciddi prodüksiyonlu, dinlerken enstrümanların çalımına odaklanmanızı sağlayan ve teknik unsurları yüksek olan müziklerden hep uzak durdum. Bana samimiyetsiz gelmiştir hep.

Müzik dışında başka bir işle uğraşmadığını biliyorum. Türk bir müzisyen olarak geçimini sadece müzikten kazanmanın sana olan getirileri ve götürüleri neler?

Birçok getirisi var. En önemlisi müziğe zaman ayırabilmek. Ama buna maddiyat ve gelecek kaygısı gözü ile baktığında çok riskli bir şey. Bunu göze alabilen insan sayısı oldukça az. Aslında işin doğrusu, göze almaktan ziyade hayatta ne yapıp ne yapmamak istediğinle doğru orantılı.

Garip bir soru gibi gelebilir: Türk bir müzisyen olmanın sıkıntılarının bu melankolik müziğe his olarak yansıdığını düşünüyor musun?

Garip değil bence, harika bir soru. Kesinlikle yansıyor. Bence yaşadığımız ülke tüm karamsar sanat akımları için bitmez tükenmez bir derya. Baştan sona olumsuzluklarla dolu bir coğrafyada yaşıyor olmak bir Kuzey Avrupalı’ya kıyasla çok daha ilham verici.

[youtube id=”z1V2-fHXPt8″ width=”620″ height=”360″]

Türkiye piyasası için underground bir müziğe Türkçe söz yazmanın avantajları ve dezavantajları neler? Türkçe söz yazıyor olmanız anlaşılma kaygısından mı?

Tamamen içten gelen bir dürtü ile Türkçe oldu aslında. Kendi konuştuğumuz ve hissettiğimiz dilde şarkı söylemenin hazzı bambaşka. Bir müzik türünün sadece tek bir dille yapılıyor olması da çok sıkıcı olurdu bence. Siekiera, Xmal Deutschland , Indochine, Paralisis  Permanente, Kino  gibi gruplar da kendi dillerinde söylemeyi tercih etmiş muazzam gruplar. Bu çok güzel bir çeşitlilik.

Türk gruplar arasında tipik bir çekememezlik ve kıskançlık vardır. Bu tip durumlar ile karşılaştın mı? Ayrıca beğendiğin Türk sanatçılar ve gruplar kimler?

Erkin Koray,  Cenk Taner ve Kesmeşeker, Nekropsi, Zen, Replikas gibi öncü grupları sayabilirim. Daha yakın dönem gruplardan Kim Ki O ve sürprizlerle dolu dark/pop projesi Rhythm 0. Ayrıca dinlediğim ilk Türk martial industial/metal grubu Kara Cephe son dönem beğendiğim isimler.

Tabi çeşitli çemkirmeler oluyor zaman zaman. Bunun sebebinin senin de söylediğin gibi kıskançlık temelli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kendi yaptığı müzikten ya da herhangi bir şeyden tatmin olan insanların, diğerleriyle bu tip problemleri olmaz.

Bir sonraki albüm için kafanda ne gibi fikirler var? Örneğin bir sonraki albüm için yabancı birileri ile çalışmayı düşünür müsün?

Kafamda birçok değişken fikir var. Şu sıralar en ağır basanı oldukça minimal ve karanlık bir albüm yapmak. Bir sonraki albüm aşamasında, şartlarımız ve ruh halimiz doğrultusunda daha farklı fikirler de olabilir. Bunun yanı sıra önümüzdeki aylar içinde ilginç bir EP yayınlama düşüncemiz de var. Sonraki albümde farklı birileri ile çalışır mıyız bilemiyorum şimdilik. Zaman gösterir.

Bir fanzin klasiği olarak son sözlerini alalım. :)

Röportaj ve harika sorular için çok teşekkürler Mert!

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.