THE CLIMB Röportajı: “Müzik piyasası birçok açıdan iyiye gidiyor”
Alternatif müziğe gönül vermiş biz dinleyiciler için The Climb’ın çok ayrı bir yeri var. 90’ların sonu ve 2000’lerin başında yayınladığı iki albüm de o dönemin standartlarının çok üstündeydi ve özellikle grupla aynı adı taşıyan ilk albüm büyük ses getirmişti. O yıllarda en çok dinlediğimiz Antisilence, Radical Noise, Asafated gibi kasetlerin yanına The Climb’ın iki kasetini de ekleyip sayısız kez döndürerek dinlediğimizi hatırlıyorum. Grup o dönemler yakaladığı başarısını, yurtiçi ve yurtdışında daha çok kişiye ulaşarak taçlandırma şansına sahipken uzun süre sessizliğe gömülünce çok üzüldük. Grubun dağılmasından yıllar sonra ise Gökalp Ergen Pentagram’a katılınca, The Climb’ın tekrar bir araya gelmeleri artık mümkün değil diye düşünmeye başlamıştık ki devreye Çağlan Tekil girdi. Geçen seneki Laneth Bir Gece 2 afişinde isimlerini gördüğümüzde yaşadığımız heyecanı ve mutluluğu tarif etmek imkansızdı. The Climb headliner olarak sahne aldığı Laneth Bir Gece 2’de, çok özlediğimiz performansıyla ve şarkılarıyla hepimizi adeta büyüledi. O anları ölümsüzleştirmek adına kayda aldığımız “Perfectly Nothing” canlı performans videosunu da aşağıdan izleyebilirsiniz. Grup tam 1 yıl sonra Laneth Bir Gece 3‘te de yer alacağını açıklayarak bize bir kez daha sürpriz yaptı. Biz de Cultus ve Pagan röportajlarından sonra gecenin diğer yıldızı The Climb ile de röportaj için kolları sıvayıp sorularımızı Gökalp Ergen’e ulaştırdık. 8 Mart Cuma akşamı Beşiktaş IF Performance Hall’da gerçekleşecek etkinliğe gün sayarken sizi The Climb röportajını okumanız için aşağıya alalım. Konserde görüşürüz \m/ (Özgür.)
Yıllar sonra ilk defa geçen yıl “Laneth Bir Gece 2” etkinliğinde sahne aldınız. The Climb olarak devam etmeye o geceden sonra mı karar verdiniz? Laneth’in The Climb için önemi hakkında neler söylemek istersiniz?
Aslında o geceden sonra tam olarak devam ettik denemez ama evet, provayı geçtim, sohbet için bile bir araya gelecek ortamı yaratamayan bizler için Laneth Bir Gece 2 harika bir tetikleyici oldu. Laneth’in bizler gibi alternatifi/underground’u önemseyen ve de yücelten insanlar için önemi büyük. Türkiye’nin en çok Satan dergisi. ;)
Bu yıl bir kez daha Laneth gecesinde sahnede olacaksınız. Laneth Bir Gece 3 setlistinizde bir öncekinden farklı olarak cover ya da konuk sanatçı gibi sürprizleriniz olacak mı?
Bence en büyük sürpriz Laneth etkinliklerinde 2. kez çıkıyor olmamız. Yıllarca The Climb parçalarını canlı dinleyememiş dostlarımıza sadece The Climb parçası çalacağız. Konuksuz olarak.
Yeniden aktif olduktan sonra “Beautiful” adlı yeni bir şarkı kaydettiniz. Şarkı yazımına ve kayıtlara devam ediyor musunuz, yakın zamanda yeni bir albüm yayınlama planınız var mı? Varsa albümde Türkçe şarkı da olacak mı?
”Beautiful” benim The Climb için yaptığım çok eski bir parça, hatta 2000’lerin başında canlı olarak birkaç konserde de çalmışlığımız vardır. O veya bu sebepten parçayı kaydetmemiz 15 yılı bulmuş oldu sonuçta. Albümü ve Türkçe parçayı bilemiyorum ama yeni bir İngilizce parça, çok büyük ihtimalle…
The Climb diskografisi akustik projelere çok uygun, ki bir dönem akustik konserler de vermiştiniz zaten. Planlarınız arasında akustik bir proje var mı?
Fena fikir değil aslında :) Benim şu aralar akustik gitarla olan ilişkim alevlenmiş durumda, bu yüzden böylesi bir yaklaşıma sıcak bakabilirim.
Zamanında Non Serviam’a verdiğiniz röportajda, ilk albümde prodüktörden memnun kalınmadığı ve bu yüzden albümün prodüktörlüğünü sizin yaptığınız söylenmişti. İlk albümün kayıt sürecinde neler yaşanmıştı?
Parçaların bütün söz ve müzikleri bana ait olduğu için, gurup arkadaşlarım prodüktörlüğü de kapsayan bütün kreatif sürecin sorumluluğuna bana vermişlerdi. 21 yaşında, hayatında ilk defa SSL masa ve bant gören biri olarak, neredeyse internetin olmadığı bir çağda, elimden geldiğince çalışarak, dinleyerek ve arkadaşlarımın da yardımı ile bu sorumluluğun altından kalkmaya çalıştım.
The Climb ne oldu da uzun yıllar müziğe ara verdi, eğer ara vermeseydi bugün yurtiçi ve yurtdışındaki konumunuz ne olurdu sizce?
Kuruluş gayesi ve ana motivasyonu erozyona uğradı belki de… Yurtiçi ve yurtdışında yaşadığımız olaylar, menajerlik ve benzeri müzik işinin bizim dışımızdaki konularındaki talihsizlikler, 2002’deki ikinci albüm ile 2008 yılı arasındaki 6 senede gruptaki ışığı yavaş yavaş söndürdü. Eğer ara vermeseydik bugün yurtiçi ve yurtdışındaki konumumuz ne olurdu tabii ki bilemem ama iyi besteleri olan, sahnede iyi çalan genç bir gruptuk ve şans faktörünün öneminin bütün bu saydıklarımla hemen hemen aynı oranda olduğunu anlamak için 40 yaşını geçmiş olmak gerekiyor sanırım.
90’ların müzik piyasası ve metal ortamlarını şu anki dönemle kıyaslayınca ne görüyorsunuz? The Climb olarak aktif olduğunuz 2000’lerin başından bu yana müziğe ve müzik piyasasına bakışınızda neler değişti?
Şu an üyesi olduğum Pentagram grubunun herhangi bir konserinde, sahneden aşağıya baktığımda harika bir kalabalık görüyorum. İyi müzik dinleyen, sevdiği grubu büyüklerinin kendilerinden önce yaptıkları gibi sahiplenen bilinçli genç müzik severler görüyorum. Birçok genç müzisyen öğrencim var. Hepsi de süper akıllı adamlar. Birçok yeni grubu takip ediyorum. Eleştirilebilecek birçok yanı olabilir ama onlarca festival, organizasyon ve bunlara her sene yenilerinin eklendiği, büyüyen bir müzik piyasası var. İlginç dinamikleri olan heyecan verici, yepyeni bir müzik tüketim algısı var. Tekrardan toplanan gruplar, yıllar sonra hayatlarında görmedikleri kadar seyirciye çalıyorlar. Ben bazı dostlarımın aksine, müziğin ve müzik piyasasının 90’lardan bu yana birçok açıdan iyiye gittiğini düşünüyorum.
Albümlerinizi plak olarak yayınlamayı düşünüyor musunuz? Özellikle ilk albümünüze daha geniş bir artwork ile sahip olma fikri heyecanlandırıyor doğrusu.
Böyle bir düşüncemiz var, ama yakın bir tarihte olabilir mi bilmiyorum.
