2016 İlkbahar “Core” Raporu

1826
0
Paylaş:
2016 İlkbahar Core Raporu - Paslanmaz Kalem

Magrudergrind – II

Her on yılda bir, grindcore’un neden saf halinin çok daha iyi ve sağlıklı olduğunu anlatan bir grup çıkar ve hepimizi rahatlatır. Nasum’dan sonra bu bayrağı Magrudergrind devraldı. Tabii ABD’li oldukları için çok daha tembeller ve Nasum’un yanına yaklaşmaları için yemeleri gereken ekmeğin pişirildiği fırını hiç bulamayacaklar ama işte saf, düz ve net grindcore için aşağıdaki şarkıdan başlamanız yeterli 

Protest The Hero – Pacific Myth

Protest The Hero; heavy metal, metalcore, progresif rock, hard rock ve modern metali evlendiren; tabiri caizse çorba gibi müzik yapan ve iyi olan, çok çok az gruptan biri. “Pacific Myth” aslında yeni bir albüm değil. Müzik endüstrisinin çarklarına siktir çekip, dinleyicilerine “ya biz plak firmalarıyla falan uğraşamıycaz, her ay bi şarkı yayınlıycaz, sayfaya üye olursanız da böyle artıları var” şekilli “moderen” online atraksiyonlara yelken açan grubun, yaklaşık bir buçuk senelik macerasının sonucu. Bu şarkıların hiçbiri yeni değil yani, sadece bu isim altında ilk kez bir araya geliyorlar. Bu tarzın verimliliği ya da sayfada göreceğiniz diğer grupların firmaları albümleri komple youtube’a koyarken ne kadar işe yarayacağı tartışmalı ama bu sizi grubun harika müziğinden mahrum bırakırsa üzülürüm. Üzmeyin lan beni, en azından dinleyin; 
 

Chuck Ragan – The Flame In The Flood

Bu adamı seviyorum. Kariyerinin başlarında ortamların yeni Springsteen’i olabilecekken küçük sendika/çiftlik konserlerini tercih etmesini, şarkılarındaki bütün dev liriklere rağmen, köklerine saygısından mütevazı bir şekilde kendisini sadece eski bir akımın devamı olarak görmesini seviyorum. Bu sene de ufak bir konser albümü ve bu film müziğiyle hatırlattı kendisini. Kaygısız, içten ve dürüst müzik. Anlayana; 

 

Walls of Jericho – No One Can Save You from Yourself

Walls Of Jericho, kariyerini beatdown’lara verdiğinden beri çok sevdiğim bir grup değil. Yeni albümleri de ardı ardına iki beatdown bestesi ile açılınca içim kurudu açıkçası ama albümün devamında eski hardcore/punk ritmiyle çalınmış güzel metalcore besteleri de mevcut. Ekteki şarkı, albümün genelini yansıtmıyor yani. Ne yapsın ablam ve abiler, “ne varsa ortamda” hepsinden koymuşlar. Çoğunluk da bunu yapıyor zaten. Beatdown’ın şarkının en fazla otuz ila kırk beş saniyesini işgal ettiği güzel günleri özledim. 

Agoraphobic Nosebleed – Arc

Agoraphobic, Pig Destroyer’ın hep gölgesinde kaldı. Asıl adamın konser vermeyen abartı sertliğiyle bir kesimde sempati toplayıp köşeye konan gruplarından biri oldu. Bir kesim hep baştacı ederken, diğeri “abi o dinlenir mi ya” dedi. Anal Cunt’ı hatırlatan; “ya aslında malız ama işte ironik takılıyoz” havalı kafaları da bunda etkili oldu tabii. Grup canlı bir iki konserle üstündeki “biz gerçek miyiz lan” kaygısını attığından mıdır bilinmez, kariyerinde ilk defa farklı işlere yönelmiş. Bildiğiniz kalas gibi dümdüz kafa göz giden AN besteleri ile alakasız, sludge ile grindcore’u buluşturan üç şarkıdan oluşan “Arc”, beklemediğim kadar iyi bir iş. E buyrun; 

1 2 3 4 5
Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.