GUNS N’ ROSES – En iyi 10 Şarkı

2940
0
Paylaş:

‘80’lerin caf caflı L.A. (EL EY) ortamı demek, saçı spreyli, yüzü makyajlı, YALARLI adamlar demek, bunlar glam metal yapıyorlar ve hedonist bir hayat tarzını yüceltip duruyorlar demek. E hakikaten de o dönemin olayı bu. Ağlol, haşhaş, tatak, kolay sekis ve kötü beslenme. Tabii bu hayatı yaşayan ya da yaşamaya özenen tiplerin de Motley Crue gibi bir üst sınıfı, bir de Enuff Znuff gibi alt sınıfı var. Bir tarafta adam güzel mayış yapıp lüküs yaşarken, diğer tarafta adam saç spreyi yerine kuru sabun kullanmak zorunda kalıyor… Kısacası komünizmin kıyısından geçmediği, zalım bir ortamdır seksenler EL EY’i.

İşte bu ortamda 5 haşhaşi bir araya geliyorlar ve bir glam metal grubu kuruyorlar. Aslında amaçları ışıltılı, caf caflı müzik yapmak. Ancak ileri derecede heyvan oldukları için yiyiş hakkında olduğu kadar haroyin, üfrüntü, içinde bulundukları arka sokaklar, kendilerine cici analık eden fahişelerle ilgili de şarkılar yazıyorlar. Davulcu zaten uyuşturucu parasına blowjob yapıyor, kadrodan en az 3 kişi ağır gogocu, vokalistin dişler artık fırçalanmamaktan lekelenmiş, tartarlanmış falan filan. E bu gibi adamlar ne bilsin kızların hoşlanacağı cicili bicili soundlar yaratmayı? Bodoslama, pata küte çalıyorlar pank grupları gibi.

“Appetite For Destruction” diye bir albüm yapıyor bunlar. Plak firması diyor ki “500.000 satsa yeme de yanında yat” (o zamanlar için bu rakam aşırı boyutta bir şey değil, bugünün 10.000’ine falan denk.) Albümden ilk başta o pata küte şarkılar single olarak yayınlanıyor. Albüm istenen patlamayı yapamıyor.

Rok müzikte kuraldır: Bir grup kadın dinleyici kazanamazsa, o grup ticari anlamda zirveye asla ulaşamaz. Çünkü denklem basit. Zaten at hırsızlığını çağrıştıran agresif bir müzik yapıyorsun. Dinleyici kitlenin çoğu kıllı herif. Hangi kadın ne yapsın senin saniyede kaç nota bastığını? Eğer ki kadınları kendine çekebilirsen iş tamamen değişir. Çünkü bu sefer “lan bütün hatunlar bu herifleri dinliyo, bu da ne ola ki ben de yumulayım” diyerek dünyanın tüm ABAZORLARI da üzerine üşüşecek. “Haa o grup mu, ben de çok seviyom yahu aha bak plakları var bende” muhabbetine ekistradan bir sürü CD-kaset satacaksın. Hatun uğruna zilyon tane adam da konserlerini tıklım tıklım dolduracak. Böylelikle MEYINSTREM medyada da yüzün görünecek, o “kadın” kartı sayesinde giremeyeceğin her yere gireceksin ve böyle böyle olay çığ gibi büyüyecek. Gerçekleri kabul etmek gerek, bu iş böyle yürüyor. Sor bakiym Lars Ulrich’e, “Nothing Else Matters” olmasaydı ne olurlardı?

Guns söz konusu olduğunda da, ne zaman ki albümün hisli şarkısı olan “Sweet Child O Mine” klipleniyor, grubun solisti de saç spreyini kenara koyup şeklini şemalini ortaya çıkarıyor, işte o an grup stratosfere fırlıyor. Albüm bir anda milyonlar satıyor, grup dünyanın en büyük Hard Rok grubu halini alıyor.

Burada doğru zaman – doğru yer mevzusunun da önemi var. Eğer Guns elemanlarının it kopukluğu Motley Crue ya da Poison gibi fasaryadan olsaydı olay yürümezdi. Ama bu herifler hakikaten loser. Turnelerde gazeteciler dövülüyor, solist ırkçı demeçler veriyor, gitarist komalardan dönüyor, grup adeta mikropluk sirki gibi takılıyor! E ne oluyor, bu da adamlara ekistradan medya kavırıc olarak geri dönüyor.

Guns’ın ilk albümü ile sonraki ikiz albümleri arasında 4 sene var. Grup artık öyle bir noktada ki o zaman, ne yapsalar birileri laf edecek, birileri bok atacak. Onlar da “madem öyle amk, alın şu kavalı bakiym nherherher” diyerek her biri Double Albüm niteliği taşıyan 2 albümü bir arada yayınlıyor! Bu albümlerin içlerine de hırlı, hırsız, her türlü şarkıyı sokuşturuyorlar. “Appetite” döneminden de zor dinlenilir vahşi şarkıların yanında, Elton John gibi KADIN KALBİNDEN ANLAYAN şarkılar da var albümlerde. Kısacası grup her bir köşeden saldırıyor.

Tutuyor mu? Hayvan gibi de tutuyor tabii. O dönem bütün glam metal grupları ölüyor, Guns artık glam’i metal’i çoktan aştığı için bir fenomen olarak varlığını sürdürüyor. Ancak kazanılan onca para, edinilen onca güç, her bir elemanı farklı şekillerde değiştiriyor. Solist despot bir egomanyak olup çıkarken, diğer elemanlar “nasıl olsa para bitmiyor mk” diyerek uyuşturucu ve ağlolün dibine vuruyor. Davulcunun beyni miyorlaşıyor, o gidiyor yeni davulcu geliyor. Bir gitarist uyuşturucu illetinden kurtulmak adına grubu bırakırken, bir diğeri komadan komaya koşuyor, basçının pankreası çok şarap içmekten infilak ediyor. Konserler iptal oluyor, olaylar çıkıyor, solist karısını dövüp ırzına geçiyor, şikayet eden komşusunun kafasında şişe kırıyor, kısacası olay artık şaka olmaktan çıkıp kakaya dönüşüyor.

E haliyle de grup kendi kendini içeriden imha ediyor. Kadro tamamen dağılıyor ve grubun tek ayık adamı olan solist kalıyor geriye. O egomanyak kafayla da yepyeni FANTASTİK bir kadro kurmaya yemin ediyor…

Gerisini anlatmayacağım. “Chinese Democracy”nin yapım aşaması, grubun tarihinin geri kalanını oluşturuyor zaten. Ancak böylesine kanlı bıçaklı olan adamlar artık her nasıl olduysa bir araya geldiler ve turneye çıkacaklarını açıkladılar. Slash’e “kanser tümörü gibi bir herif, uzak durmak lazım” diyen Axl da, Axl’a “allaan manyaa o herif, kurtuldum da rahatladım” diyen Slash de tükürdüklerini yaladılar. Grup tekrar eskiden sahip olduğu zirveye dönebilir mi? Bence zor. Eksıl abimizde o formdan eser yok. Yeni albüm beklemek de anlamsız, adam daha kaydettiği diğer iki albümü yayınlamadı. Yine de ne demiş büyüklerimiz? “Kalan sağlar bizimdir.” Biz de önümüzdeki yaz gerçekleşecek bu turne öncesinde Guns’ın gerçekten de ne kadar iyi bir grup olduğunu hatırlatalım istedik. İşte sizlere Paslanmaz Kalem’in en sevdiği 10 Guns bestesi.

Mert Yıldız

En iyi Guns N’ Roses şarkıları

10) Dead Horse

[youtube id=”u8X76NRiQLQ” width=”620″ height=”360″]

Volkan Atay: Çok acayip derecede sevdiğim bir GNR parçası gerçekten de. Başlangıçtaki akustik kısım Axl tarafından çalınan bir girizgahtır ve az sonra şarkının kendisine her defasından hayran bıraktıran devamı büyük bir gümbürtü ile gelir. Sözlerin içerisindeki “Sometimes I feel like I’m beatin’ a dead horse” dizesini yatağın üzerinde bekleyip, girdiği o an ile zıplayarak ve deliler gibi bağıra çağıra şarkıyı söylemişliğim meşhurdur. Hala o kısım gelince içimden aynı şeyi yapmak geliyor. GNR diskografisindeki en delişmen parçalardan biridir ve öyle de kalacaktır. Çok seviyorum be merkez.

9) You Could Be Mine

[youtube id=”vygQZ9hYqyE” width=”620″ height=”360″]

Burak Gülgüler: 15 ya da 16 yaşında VH1’da gecenin bir yarısı çıkan Rock programında görüp, “aaaa terminatör’lü klip” diye dinlediğim ilk Guns şarkısıdır. Axl ve Izzy işbirliğinin en iyi örneklerinden olan şarkı, Slash’in solosu ile Use Your Illusion albümlerindeki en iyi yüksek tempolu şarkısıdır. Bu arada aranızda halen bu şarkının klibini izlememiş arkadaşlar var. Bu sitede isim verip kimseyi rencide etmek istemiyorum. Bu arada ÖLÜMCÜL ROBONT’un dediği gibi bizi bu kadar yıl beklettiğin için “Mermi israfısın” Axl reyiz!.

8) Catcher in the Rye

[youtube id=”HhZkeWcCtOM” width=”620″ height=”360″]

Mert Yıldız: Hem geçtiğimiz, hem de içinde bulunduğumuz yüzyılın muhtemelen en tartışmalı albümüydü “Chinese Democracy.” Hazırlanması 32 sene sürdü, uğrunda 52 prodüktör ve 368 grup elemanı değiştirildi. Axl Rose’un mükemmeliyetçiliği yüzünden her şey giderek arap saçına döndü: Her eleman ayrılışında o elemanla yapılan kayıtların üzerine yeni gelen elemanların bölümleri kaydedildi, yeni prodüktörler yeni katmanlar eklediler, mp3 devrimi yaşandı ve albüm satışlarındaki düşüş “Chinese Democracy” için yapılan harcamaların amorti edilmesini zora soktu, bu sefer kaydedilip hazırda bekleyen albüm Axl Rose ile plak firması arasındaki ticari anlaşmazlıklar yüzünden 1 sene de fazladan bekledi.

Tabii bu bekleyiş beklentileri de aşırı boyutta yükseltti. Bazı şarkıların internete düşen demo versiyonları Axl Rose’un topa tutulmasına sebep oldu. “Bu şarkıların nesiyle 15 senedir uğraşıyosun, dümdüz şarkılar lan bunlar” nidaları yükseldi. Bir noktadan sonra Rose ve eşrafı şebek yerine konuldu. Albüm piyasaya sürüldüğünde herkes linç etmeye hazırdı grubu. Ettiler de. Halbuki bu konu hakkında tek bir cümle etmişti Axl Rose ve yeterli bir açıklamaydı da: “Chinese Democracy yayınlanacak, merak etmeyin, ama fazla da üzerinde durmayın, neticede alt tarafı bir albüm bu.” Harika da bir albümdü “Chinese Democracy.”

Axl efendinin asıl olayı inanılmaz ballad’lar yazması malumunuz. Bu albüm de adeta bir ballad cennetiydi: ‘Street Of Dreams,’ ‘Madagascar’ ve ‘This I Love’ gibi parçalar sadece Axl Rose’un elinden çıkabilecek başyapıtlardı. Albümün en muazzam şarkısı ise ‘Catcher In The Rye’dı. Aynı zamanda Axl abimizin de en çok üzerinde durduğu şarkıydı bu. John Lennon’ın katili Mark David Chapman hakkındaki belgeseli izledikten sonra yazdığı bu parça, ismini tabii ki Chapman’ın incil muamelesi yaptığı Salinger başyapıtından alıyordu. İlginç olan şey ise, Rose’un bir röportajda söz konusu roman hakkında şu yorumu yapmasıydı: “Bu roman, hassas okuyucuları tetikleyen bir silahtır, Salinger bu romanı yazdığı için suçludur, bu kitabın baskısı kesinlikle durdurulmalı ve okullarda müfredattan kaldırılmalıdır.”

Tam anlamıyla Axl Rose’luk bir hareketti bu. Kısacası buşarkı, bir delinin, bir delinin yazdığı romanın, bir diğer deliyi gazlayıp bir sanatçıyı öldürmesinin, başka bir deli tarafından mercek altına alınmasıyla ilgili. Triple trouble. Ancak tüm bunları bir kenara koyduğumuz zaman, geriye Axl Rose’un imza attığı en muazzam şarkılardan biri kalıyor. Özellikle final bölümü gözyaşı sel ettirecek kadar güçlü ötesi güçlü. (Şarkının daha sade demo halinin albüm versiyonundan daha duygusal tınlaması ve bu versiyonda Brian May’in solo atması yine ilginç bir ayrıntı.)

7) Don’t Cry

[youtube id=”zRIbf6JqkNc” width=”620″ height=”360″]

Özgür The Editor: Akustik gitar çalmaya ilk heveslendiğiniz zamanları düşünürseniz bu şarkının büyük etkisinin olduğunu da hatırlayacaksınızdır muhtemelen. Don’t Cry’ın girişindeki gitar arpeji bugün gitar çalan birçok yaşıtımızın müzik geçmişinde ayrı bir yere sahiptir. Hatta bugün dahi hiç gitar çalmayan birine dinletsen (hala dinlemeyen varsa tabi) giriş arpejiyle akustik gitara, solosuyla da elektrogitara heveslendirir. Use Your Illusion 1’de orijinal versiyonu, 2’de ise alternatif versiyonu vardır; ikisinde de “bu gece ağlamıyor musun?” diye diye zorla ağlatır dinleyeni. Öyle de ironik güzellikte bir şarkıdır Don’t Cry. Geçmişte sevgililere çekilen karışık kasetlerde ilk sırada yer alırdı, bugünse online müzik servislerindeki romantik playlistlerin vazgeçilmezlerinden biri olarak görevini layığıyla yerine getiriyor. Gönül isterdi ki yeniden toplanan Guns’n Roses’a Izzy de dahil olsaydı da bir kez daha Axl ile birlikte kafa kafaya verip böyle muhteşem besteler yapsalardı.

6) Rocket Queen

[youtube id=”-oB-l4t6Yiw” width=”620″ height=”360″]

Volkan Atay: Appetite for Destruction albümünün orgazmik final şarkısına methiyeler düzmekten bıkmam mümkün değil. Az buz vakit geçirmedim bu şarkıyla. Albümün ikonik ve benchmark referansı gibi kabul gören yapısının önemli bir kısmının bu şarkıdan geçtiğini de düşünüyorum. Şarkının ikinci yarısı diye tabir edeceğim kısım zannediyorum neredeyse GNR külliyatının kartviziti olacak kadar ifade kuvvetindedir. Şarkıdaki abla ve gitarlar bir aşık misali atışırken size de yıllarca etkisinden bir şey kaybetmeyen bir başucu şarkısının kapısını aralar. İşin magazinsel kısmını oluşturan söz konusu meşhur orgazmik seslerin sahibi kadın Steven Adler’ın kız arkadaşı olunca konuyu merak edenlere okurken çekirdek yedirtecek bir malzeme de sunuyor. Okumak isteyenlere internet denen mecra cidden sağlam veri sunuyor. Ha bu arada müstehcen 4ever!

5) Civil War

[youtube id=”XpP2p2oYbcA” width=”620″ height=”360″]

Çağlar Neçelik: 

‘’Özgürlüğe güvenemezsin, eğer senin ellerinde değilse…’’

Dünyanın en tehlikeli diye lanse edilen grubunun mükemmel savaş karşıtı şarkısıdır Civil War. Aynı zamanda Eski davulcu Steven Adler’ın zar zor kaydedebildiği ve kaydın sonunda da gruptan şutlandığı son şarkıdır. Aslında bir toplama albüm için 1990 da kaydedilen şarkı olgunluk dönemi Guns n’ Roses ın başlangıcını müjdeler.  Use Your Illusion dönemi Guns şarkıları gibi değişken tempolarla destansı bir havada seyreden şarkı özellikle “my hands are tied” haykırışı ile bambaşka bir havaya bürünür. Sözüm ona özgürlük adına yapılan ve zenginin fakiri daha çok sömürmesi adına gerçekleşen savaşlara göndermeler içerir. “look at the leaders we follow/look at he lies we swallow/and i dont wanna hear no more” günümüz dünyasına mükemmel eleştirel yaklaşımlar ve sözünü esirgemeyen anlatıma sahiptir. Sözleri bu kadar överken melodilerin gücünü esirgemek ise büyük haksızlık olur. Şarkı müzikal anlatımı da çok iyi yakalıyor. Axl – Duff ve Slash ortaklaşa çalışması olması yanında sözleri yazan Axl’ın Redneck diye yaftalanırken böylesine sözler yazması aslında görüldüğü gibi olmadığının da bir göstergesi kanımca. Axl Rose bir arıza olabilir. Ama aynı zamanda duygusal ve her şeyin farkında olan ve sözünü de hiç esirgemeyen bir müzisyen aynı zamanda.

Mert Yıldız: Öyle bir albüm düşünün ki bir yanında ‘Get In The Ring’ ona buna küfür yağdıran ve çeşitli müzik yazarlarını kavgaya davet eden bir parça var, diğer tarafında da ‘Civil War’ gibi “savaşlar olmasın, çocuhlar ölmesin, barış olsunnn, sevgi olsunnn, dostluk olsuunnnn” diyen bir parça var. Şimdi siz gidip Axl Rose’a “abi sence de kendinle çelişmiyor musun, savaş yanlısı gibi duruyosun sanki?” diye sorsanız “ben barışçılım lan goduum” diye bir tane çakar. Niye? Çünkü deli. Ama neyse ki vasıfsız, mide bulandıran delilerden değil. Dahilik mertebesinde bir deli. Kanye West gibi hırboların olmaya çalışıp olamadığı deli dahinin ta kendisi diyeyim hatta. Zira bir insanın ahmak olup olmadığını bakışlarından anlamak kolaydır dostlar. Birine bakıyorsun, herif alık alık ağzı yarı açık bakıyor, diğerine bakıyorsun, afedersin ZKECEK gibi bakıyor. Fark ortada. Neyse bunu da geçtikten sonra gelelim ‘Civil War’a. “Cool Hand Luke” introsuyla olsun, muazzam power chordlarıyla olsun, duygu yüklü nakaratıyla olsun, zeka dolu lirikleriyle olsun tam bir başyapıt. Favori Guns albümümün de açılış parçası. Daha ne diyeyim, açın dinleyin, siz de özlemişsinizdir.

4) Sweet Child o’ Mine

[youtube id=”1w7OgIMMRc4″ width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: Guns n’ Roses’ın yeniden toparlanması benim için sevindirici bir haber oldu… Ve bu şarkı da bu haberin beni neden sevindirdiğini hatırlatıyor. Slash’in gitarda oynarken öylesine çaldığı alelade bir melodiden bir rock tarihi standardını, Amerikan kültürünün sembollerinden biri olacak şarkıyı çıkarmak bu grubun sıradışı kimyasına dair bir şeyler anlatıyor. Yok Rose Slash için ‘çıkarılması gereken bir kanser’ demiş, yok Adler Rose için ‘kafayı yemiş’ demiş… Gerçekten umrumda değil bunlar. Şu şarkıyı yeniden dinlediğimde onların neden dinamit gücünde olduklarını hatırlıyorum ve heyecanlanıyorum. Bana 90’ları ucundan dahi olsa yeniden yaşatacak her türlü (ticari ya da değil) girişim kabulümdür.

Kerem Onan: Bu şarkı için onu çıktığı yıl dinlemiş insanlar hakkında yapabileceğiniz pek bir şey yok açıkçası. Hayatınızın bir yerinde karşınıza öyle bir ölüm meleği çıkar ki, sizi sevişiyle de gidişiyle de size gerçek aşkın aslında sadece platonik ve tasavvufi bir şekilde yaşanabileceğini, iki insan arasında gerçekten fiziki bir düzleme kavuştuğunda o iki insanla birlikte kendisini yok etmek zorunda olduğunu, doğasının bu olduğunu size anlatır. Ancak ondan sonra kafanızda aşk bir sorun olmaktan kalkar ve gerçekten sevmeye hazır hale gelirsiniz. Sweet Child, yapılmış en iyi “olum o kadar çok seviyorum ki dokunmaya kıyamıyorum lan” şarkılarından biridir. Kabuksuz, tecrübesiz, şıpsevdi tipler için değildir ama o mükemmel, vokalin bile önüne geçen lead gitar nakaratıyla en çok onları tavlar, eğitir, kabuklarını keşfetmelerini sağlar.

3) Paradise City

[youtube id=”Rbm6GXllBiw” width=”620″ height=”360″]

Kerem Onan: İlk dinlediğim Guns şarkısı, anında vurulmuştum, çok iyi hatırlıyorum. İyi bir rock n roll hitinin size vereceği bütün hissiyatı taşır Paradise City, sizi nakaratıyla tamamen kurgu, herşeyin mükemmel olduğu bir dünyaya taşır. Siz de kek bir müziksever olarak o nakış gibi işlenmiş gitarların ve ritim ikilisinin sarmalında o rüyaya bırakıverirsiniz kendinizi. Şarkının sonundaki o kaotik karambolde Axl’ın vokali gitar bas davul yürüyüşünün içinde sanki elektroşokla uyandırılıyormuşsunuz gibi kaybolur ve şarkı bittiğinde gerçek hayata dönersiniz. Davulun sesinin uzaktan hoş geldiği yere dönmenin tek yolu şarkıyıbaştan dinlemektir

2) November Rain

[youtube id=”8SbUC-UaAxE” width=”620″ height=”360″]

Emre Karacaoğlu: Uzun süredir üzerinde kafa yormama rağmen, bazı şarkıların benim için tazeliklerini neden yitirmediklerini anlayamıyorum. Büyük bir ihtimalle hayatım boyunca aynı sayıda kere dinlemiş olmama rağmen, mesela REM’in ‘Losing My Religion’ı bende kusma hissi yaratırken, Guns n’ Roses’ın ‘November Rain’i kendini her seferinde baştan sona dinletiyor. İşin ilginç yanı, ortaokuldayken şarkının sözlerine odaklanıp romantizm hülyalarına dalarken, üniversitede Slash’in sololarına dalıp gidiyordum; bu yaşımda da şarkının düzenlemesine ve Axl Rose’un parça için düşündüğü akor geçişlerine hayran oluyorum. (Şarkının sözleri hala etkileyici geliyor, belirtmeden geçmeyeyim.)

Özgür The Editor: Bana göre yazılmış en iyi baladdır. Sözleri ayrı, bestesi ayrı, orkestral düzenlemesi ayrı güzel olan şarkı dokuz dakikalık süresi boyunca dinleyeni hipnotize edecek büyü ya da adını koyamadığım etkiye sahiptir. Axl Rose, beste yeteneği bir yana kendine has vokaliyle de şarkıyı hard rock tarihinde üstüne çıkılamaz bir noktaya taşımayı başarmıştır. Rock müziğe azıcık ilgisi olan herkesin aşk hayatında bir zamanlar fon müziği olmuş, hatta sözleriyle fon müziğinden de öte ağzımız dilimiz olmuş, söyleyemediklerimizi bizim yerimize söylemiştir.

1) Estranged

[youtube id=”dpmAY059TTY” width=”620″ height=”360″]

Çağlar Neçelik: Rock müzik tarihinin duygu ve müzikal bütünlük açısından en iyi şarkılarından biridır Estranged kanımca. Sözlerdeki yoğun çöküntü, hayal kırıklığı, umutsuzluk melodilere de yansır. Hatta o kadar yansır ki albümün bookletinde Slash’e öldürücü gitar melodileri için teşekkür bile edilir. Slash bu mükemmel şarkıya nakış örer gibi sololarını yedirir. William Axl Rose’un müzikal bir dahi olduğunun November Rain gibi tipik bir kanıtıdır ayrıca bu şarkı. Müzikal derinlik, melodilerin katman katman işlenmesi, altyapılar ve sürekli değişen tempo 9 küsür dakikalık şarkıyı bi çırpıda dinlemenizi sağlar. Kendimle bir çok dönem fazlaca içselleştirdiğim bir anlatıma sahip olan bu şarkı aslında aşkı, yalnızlığı anlattığı kadar bana göre 27 yaş bunalımını da en iyi anlatan şarkılardan biridir. Keza bunu Axl sözlere çok iyi yedirmiş ve 28 yaşında yorgun bir kalp olduğundan dem vurur. Bob Dylan’ın meşhur Like a Rolling Stone şarkısına da ‘’ You don’t walk so proud, you don’t talk so loud anymore’’ dizeleriyle gönderme de içeren Estranged, Don’t cry ile başlayan November Rain ile devam eden üçlemenin son halkasıdır Axl’a göre. Sonuç olarak yalnızlığın getirisi olan tükenişin nota ve liriklere yansıtılmış başyapıtıdır Estranged.

Mert Yıldız: 

Şimdilerde durum farklı olabilir ancak yayınlandıkları dönem çoğu kişinin favorisi “Use Your Illusion 2” idi. Aslında ilginç bir durum çünkü “1”de “Appetite” dönemi ve öncesinden kalma CEREYANLI-İTLİKLİ şarkılara ek olarak ‘Don’t Cry’ ve ‘November Rain’ gibi iki devasa ballad vardı. “2”nin ise yüzü geleceğe dönüktü. Bol bol PAVER BALLAD vardı. Gazovski parça ‘Civil War’ ve Terminator (ÖLÜMCÜL ROBONT) 2 filminin soundtrack’inde öne çıkan ‘You Could Be Mine’ gibi hitler de bu albümdeydi. Bir de üzerine ‘Knockin On Heaven’s Door’ coverını ekleyince… Demek ki o dönem bu geleceğe dönüklük kar ediyormuş. Yok lan yok. “2”de hatunların seveceği daha fazla şarkı vardı, sebep bu. Rock müzikte ekmeğin “hatun”dan geçtiği bir gerçektir. “Hatun”u yakalayamazsan ancak terli, kıllı kalabalıklara seslenebilirsin. İnanmıyorsan sor Def Leppard’a. Hatta Duff McKagan’a sor, “Appetite” ‘It’s So Easy’ sayesinde mi milyonlar sattı, ‘Sweet Child O Mine’ mı? Tabii ki ikincisi.

Benim hala daha fazla sevdiğim “Illusion” albümü budur. Aslına bakarsanız, bu albümün devamı da “Chinese Democracy”dir. ‘Estranged’ isimli bu parça ise hem “1”deki ‘November Rain’e bir cevap (zira ‘November Rain’ epey eski bir bestedir,) hem de Axl Rose Balladcılık Mekanik Tesisat Gıda Ticaret Ltd. Şti.’nin çıkardığı en iyi iştir.

Piyanoları, orkestral klevyeleri grubun müziğine sokma fikrine ilk başta karşı çıkmışsa da, Slash efendinin sololarının en fazla parladığı şarkıdır bu. Öyle bir beste yapmıştır ki Rose, resmen Slash’in önüne “al kardeşim hayatının sololarını at” diye enstrümantal bölümler dizmiştir sıra sıra. 9 küsur dakika boyunca hayatının aşkı Erin Everly’den ayrılışını kalbini dökerek anlatır Axl Rose. Belirli bir başlangıcı, bitişi ve zirvesi yoktur ‘Estranged’in. Buruk bir biçimde başlar, “hiçbir zaman bitsin istemedim” cümlesiyle, aynı burukluk hissiyle sona erer.

Parça için inanılmaz bir de video hazırlanır. ‘Don’t Cry’ ve ‘November Rain’ için çekilen videolar gibi grup elemanlarının rol aldığı, gerçekle uydurmasyonun birbirine geçtiği bir başyapıttır bu. Eksıl abimizin transatlantikten denize atlayıp sevimli yunuslarla yüzdüğü bölüm ile hafızalara kazınır. Kısacası hiçbir masraftan kaçınılmaz ancak yapılan bu harcamalar Slash’i rahatsız etmeye başlar. “Kokoyine vereceğimiz parayı herif balığa ahtapota gömüyor” nidalarıyla grubu bırakır. Gerisini de tarih yazıyor zaten…

Yazarların Kişisel Listeleri

[toggle title=”Burak Gülgüler”] 1) Madagascar
2) Paradise City
3) Don’t Cry (orjinal)
4) You Could Be Mine
5) Catcher in the Rye
6) November Rain
7) Sweet Child o Mine
8) Civil War
9) Better
10) Welcome to the Jungle
[/toggle] [toggle title=”Çağlar Neçelik”] 1) Estranged
2) Get in the ring
3) Civil War
4) The Garden
5) Rocket Queen
6) Welcome To the Jungle
7) Dead Horse
8) Nightrain
9) Double talking Jive
10) Breakdown
[/toggle] [toggle title=”Emre Karacaoğlu”] 1) November Rain
2) Estranged
3) Back Off Bitch
4) Civil War
5) Coma
6) Double Talkin’ Jive
7) Sweet Child o’ Mine
8) You Could Be Mine
9) Madagascar
10) Perfect Crime
[/toggle] [toggle title=”Kerem Onan”] 1) Sweet Child O’Mine
2) Paradise City
3) Patience
4) November Rain
5) Civil War
6) Estranged
7) Rocket Queen
8) Don’t Cry
9) Think About You
10) You Could Be Mine
[/toggle] [toggle title=”Mert Yıldız”] 1) ESTRANGED
2) CATCHER IN THE RYE
3) STREET OF DREAMS
4) BACK OFF BITCH
5) SO FINE
6) ROCKET QUEEN
7) 14 YEARS
8) DEAD HORSE
9) NOVEMBER RAIN
10) SWEET CHILD O MINE
[/toggle] [toggle title=”Özgür”] 1) November Rain
2) Don’t Cry
3) Paradise City
4) Civil War
5) Welcome to the Jungle
6) Estranged
7) You Could Be Mine
8) So Fine
9) Sweet Child O’ Mine
10) Nightrain
[/toggle] [toggle title=”Volkan Atay”] 1) Sweet Child ‘O Mine
2) Rocket Queen
3) Dead Horse
4) Catcher In The Rye
5) Paradise City
6) Ain’t It Fun
7) November Rain
8) Don’t Cry
9) Patience
10) Nightrain
[/toggle]
Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.