#TBT4: SLINT – Spiderland ile köklerin inşası üzerine…
Günümüz dinleyicilerinin hatrı sayılır bir kısmı “çabuk unutup sık özleyen” bir halde tecrübe ediyor müziği. Belki biraz da istemsiz olarak gelişen bu müzikal evrimin parçası olmak zorundayız, kim bilir… Kimilerinin bilinçsizce savrulduğu, bazılarının ise bilerek yöneldiği ve yöneltildiği bu hadise zaman zaman müzikal hafızalarımıza zorunlu flashbackler aşılıyor. Bu aşılama bazen hiç unutamadığınız bazen de keşkeler ile unutmuş olmayı isteyip, ilk kez tanışıp keşfetmişçesine heyecan duyduklarınız ile sonuç veriyor.
Bu yazıda, kendini artık hangi tarafta hissedeceğini bilemediğim siz okurlara post rock denen hadisenin tohumlarını atan ve hatta türün kendisine bizzat zemin hazırlayıp kök inşa eden bir gruptan bahsetmek isterim. SLINT, gerçekten de girizgahını iddialı bir şekilde başlattığım satırların oybirliği ile seçilecek kadar net sahiplerinden. İfadeyi kavratmak adına, kendilerinin gruptan fazla olarak “müzik yetiştiren bir grup” olduğundan bile bahsedilebilir.
Albümlerini yayınladıkları dönemde öyle çok popüler olmuş falan değiller maalesef. Görmeleri gereken asıl itibar, post rock denen hadisenin örneklerinin artması ile ancak yeni yeni sağlanmış durumda. Türün kavrandığı ve sevildiği belli başlı gruplar sayesinde de iade-i itibar işte bu gecikme ile önümüzde. Kendileri post rock denen hadisenin yolunu açtığı müzikleri ve ilham verdikleri grupların etkisi ile de türün nispeten daha kolay anlaşılır ve sevilir olmasında da ciddi pay sahipleri.
Oldukça kısa sayılabilecek kariyerlerinin devam edebilmiş halini ise gerçekten görmek isterdim doğrusu. Attıkları adımları düşününce, böyle zeki müzisyenlerin işini yapmaya devam etmesi halindeki sonuçları merak ediyorum elbette. SLINT müziklerini süzdükleri taze, yenilikçi ve cesur kavrayışları sayesinde klaslıktan zerre geride durmayan “kök müzik işçilerinden” oluşuyor. Bugün geriye dönüp baktığımızda saygınlıklarının ve itibarlarının ehemmiyetle korunur olmasından dolayı bir şekilde de olsa mutluyum şahsen. Grubu ve özellikle bu satırlara konu olan albümün geç dahi olsa kavranmış olması güzel. Ki halen çok daha fazla sayıda dinleyiciye ulaşmasının gerekliliğini savunuyorum.
SLINT çizgiyi aşmış, aştığının farkında, ürkek ama umarsızca yoluna patikalardan devam etmiş bir grup. İnşasında büyük katkıda bulunduğu köklere tutunan dinleyiciler için güzel bir miras bırakmışlar. Fark edilmeyi de hatırlanmayı da sonsuz düzeyde hak ediyorlar. Dinleyenler hala bu miras ile sayısız tekrarlarda buluşuyor. Dinlememiş olanlar için ise, müzikal olarak sizi neyin beklediğini görmeniz, grubun size hazırladığı o notalardan oluşturulan ses ve hikaye duvarlarına çarpmanız ile ancak kavranabilir. Şaşırmayın… Müziklerinin gizemli de bir tarafı var ve bu gizeme konu olan tekinsiz atmosfer kesinlikle tecrübe edilmeli. Ağlak notalara inşa edilen post rock güzellemelerine kanmayan ama türü keşfetmek ve sınırlarını görmek isteyenler için iyi bir referans albüm. Post rock süreçlerinin bilinçsiz ufuk çizgileri ve hatta math rock denen olayla yakınlaşmaların tespiti için doğru adresteniz. Varış noktasına geldiniz…
