Replikas – Biz Burada Yok İken (CD, Ada Müzik, 2012)

Paylaş:

2005’deki Sonic Youth / Replikas konserini hatırlayan var mı? Askerden gelir gelmez gittiğim için coşkudan kendimi kaybettiğim bu konserin, hayatımın unutulmazları arasında olmasına sebep olan birkaç anıdan biri Replikas’a ait.

Grup o sene, konserden hemen önce, Sonic Youth’la da çalışmış olan Wharton Tiers’le beraber kaydettikleri, bence Türkiye’de indie/alternatif müziğin doruk noktası olan Avaz’ı yeni yayınlamıştı. İşte bu albümün açılış parçasının giriş cümlesi, konserin daha ilk dakikalarında mekanda bulunan bin civarı kişi tarafından topluca söylenince oluşan ayin anı, konserin unutulmazları arasındaydı benim için.. “Film Müzikleri” gibi, şahsi zevkimde grubun diskografisinde ikinci sıraya koyabileceğim kadar başarılı bulduğum deneysel bir albümden tutun da, yakın zaman önce delirip sevdikleri metal gruplarına ait şarkıları coverladıkları metal gecesine kadar, Replikas benim için özel bir grup.

Grubun Avaz’daki safi post punk ruhu dışında, hiç korkmadan arabeskten, Anadolu pop/rock gruplarının, sanatçılarının doğu batı sentezini sunuş biçiminden; onların psikedelik tavrından da etkilenen bir yönü var ki, işte bu albüm grubun bu yönünü borçlu olduğunu düşündüğü grup ve müzisyenlere saygı duruşu niteliğinde kaydedilmiş bir cover albümü. Haramiler’in “Aya Bak Yıldıza Bak”ıyla açılan albüm; Erkin Koray’dan Barış Manço’ya; oradan Ersen Ve Dadaşlar’a kadar belli bir döneme damgasını vurmuş ustaların yorumlarının Replikas tarafından bugüne taşınması fikrine dayanıyor.

Yukarıdaki son cümle, albümü dinleyenlerin ikiye bölünme sebebine işaret ediyor aslında. Şöyle ki, Replikas, bu şarkıları geldikleri yerin köklerinde yeniden yıkamak yerine, müziğinin eklemlerinde yer alan post-punk soundunun diriliğinde, canlılığında yıkıyor. Orjinal versiyonlardaki zurna sesleri feedbacklere; kimi vokal partları başarılı düet düzenlemeleri ile atışmaları andıran gergin vokallere bırakıyor yerini; soundun canlılığı, hiç çekinmeden katılmış punk ruhu ve genel ses seviyelerinin yüksekliği de grubun şarkıları kendi potasında eriterek yeniden sunmaya çalışması fikrini perçinliyor. Özellikle Pir Sultan’ın Cem Karaca’dan bildiğimiz “Hudey Hudey”i, Barış Manço’dan “Ölüm allahın Emri” ve finalde yer alan Mazhar Alanson bestesi “Sür Efem Atını”, bu formülün mükemmel uygulandığı uyarlamalar olarak göze batıyor. Sözün özü, albüme salt bir “Anadolu pop dönemine sadakat bildirisi” olarak bakmak yerine, grubun sanatsal anlamda ruhunu besleyen köklerinden birini, “güncelleyerek” yaşatmaya çalışması olarak bakmak daha sağlıklı görünüyor.

[youtube id=”azQuos5pZhU” width=”620″ height=”360″]

Türkülerin güncel müzik akımlarına uyarlanmasına her türden müzikseverin işine gelince “muhafazakar” bir tutum takınmasını anlamak mümkün. Zira bu tür bir itirazın, Replikas’ın basitçe, ilk etapta “post punk” olarak etiketlenebilecek köklerini bilmemekten kaynaklandığını görmek çok kolay. Bu müzik türüyle hiç bir alakası olmayan insanların, kendilerine ait olduğunu düşündükleri bir kültür öğesine başkası tarafından, “duymaya” alışık olmadığımız birşekilde sahip çıkıldığını görünce terse geçmesinin önüne geçmek, ancak bu albüm gibi denemelerin diğer bütün “sıradışı” müzik türlerinde artarak yayılmasıyla mümkün. Kanımca albüm bu bağlamda, eski bir pop klasiğini acılı rock formunda coverlamakla, bir türküyü rock formunda bağırarak icra edip “bağrı yanan delikanlıları ve kızları” tavlamanın “köklere bağlılık” sayıldığı güzel ülkemde, gerçek bir müzik ziyafeti görevi görmekte ama yine de bu ziyafete katılabilmek için, müziğin punk sonrası dönemde aldığı formlardan kulağınızın haberdar olması gerekiyor.

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.