Steven Wilson ve son albümü The Future Bites üzerine: Modern, progresif, nitelikli pop

Paylaş:

Steven Wilson, çağımızın en önde gelen müzikal dehalarından bir tanesi. Açıkçası bir müzisyenden de çok daha fazlası. Multi-enstrümantalist olması yanı sıra ses mühendisliği ve prodüktörlük gibi farklı alanlardaki birikimi, kariyerini inşa eden yapı taşlarından. Tabii bunların yanına bir de vokal yeteneğini ve beste yazımı konusundaki becerisini ekleyin.

Çoğu müzikseverin ya da müzikofilin, progresif müziği 1990’larda yeniden yükselişe geçiren gruplardan biri olan Porcupine Tree ile tanıdığı Steven Wilson, bir süredir yoluna solo olarak devam ediyor. Ancak bu noktada ufak bir hatırlatma yapayım, her ne kadar Porcupine Tree resmi olarak dağılmış olsa da Steven Wilson’ın Blackfield ve No-Man gibi projeleri varlıklarını sürdürüyor. Fakat Steven Wilson’ın son yıllardaki odağı ve konsantrasyonu daha çok kendi markası üzerinde.

2021 yılının başlarında yayımlanan yeni albümü The Future Bites da bu odağın ilham veren bir başka ürünü konumunda. Aslında 2020 yılı içerisinde yayımlanması planlanan The Future Bites, pandemi koşullarından ötürü 2021 yılı takvimine kaydırıldı ve biraz gecikmeli olarak yayımlandı. Ama iyi ki yayımlandı!

Prog Rock’tan Prog Pop’a: İlham Veren Bir Müzikal Çeşitlilik

Yeni albümüne geleceğim ama gelmeden önce belirtmekte yarar var: Steven Wilson’ın müzikal üretimine bakarken onun entelektüel kimliğini ve dünya sorunlarına olan yaklaşımını iyi anlamak gerekiyor. Evet, Steven Wilson bir müzikal deha ama bunun ötesinde bir sanatçı damarına ve ilerici bir tavıra sahip.

Makro iklim krizinden vejeteryanlığa, veganlıktan yapay zekanın gelişimine ve vahşi kapitalizmin yarattığı birçok probleme dair okumalar yapmayı, düşünmeyi seven bir karakter. Hatta düşünmekten de öte dünya meselelerine dair birçok konuda kendisini sorumlu hisseden bir birey. Zaten müziğindeki sosyo-politik ifadeler ve toplumsal göndermeler de bundan kaynaklı.

Solo olarak yayımladığı 6. albüm olan The Future Bites da bu duruşun ince bir yansımasına sahip. Müzikal olarak bir önceki albümü To the Bone ile beraber “pop” sularına giren Steven Wilson, The Future Bites’ta da çok sevdiği 80’ler new wave, synth pop ve elektronik türlerini kucaklıyor.

Ancak bu yönelim Steven Wilson’ı yakından takip eden müzikseverler için şaşırtıcı değil. 2018 yılında To the Bone turnesi kapsamında Zorlu PSM’de de konser veren sanatçı, o konser esnasında kendisine dair birçok hikaye anlatmıştı. Anlattığı hikayelerden biri de ikonik pop yıldızı Prince ile ilgiliydi. Steven Wilson gençliğinde Prince’in müziğini ve tarzını takıntı haline getirmiş. İdol olarak gördüğü tek kişi de Prince’miş.

O yüzden solo kariyerine odaklandığından beri aslında izlemek istediği yol bu. Zaten Steven Wilson’ın No-Man grubunu bilenler, ordaki trip-hop ve dream pop ögelerine de aşinadırlar. Ayrıca Steven Wilson’ın yıllar içerisinde birçok grubu ve projeyi beraber götürmesinin bir sebebi de kendisini farklı alanlarda test etme, müzikal bir çeşni yaratma isteğiydi.

Formüllerin Dışında Yenilikçi Bir Sound: Cesur Yeni Dünyanın İzinde

Bu bileşenleri göz önünde bulundurunca, Steven Wilson The Future Bites ile birlikte alternatif müzikal yolculuğuna yeni bir kapı aralıyor. Tabii söz konusu Steven Wilson olunca müzikal trendler ya da formüller pek geçerli olmuyor. Onun asıl gayesi; gerçekten sevdiği, dinlediği ve kendisini var eden müzikal türleri birbirleri ile harmanlamak.

Son albümünde de bunu nostaljik ve retro bir dürtü ile gerçekleştiriyor ama ortaya koyduğu yapıtın son derece yenilikçi olmasını sağlıyor. O yüzden son albümü bir yanıyla olabildiğince tanıdık, bir yanıyla da olabildiğince beklenmedik. Pop, synth pop, elektronik gibi sevdiği müzikal türleri modernize eden Steven Wilson, The Future Bites ile geleceğe de bir bakış atıyor.

Zaten albümün merkezinde sosyal medya illüzyonu, tüketim toplumu ve teknolojik tehlikeler yer alıyor. Bu noktada, Steven Wilson’ın distopik eserlere ve bilim kurgu edebiyatına, sinemasına tutkun olduğunu da söylemek gerek. Sinema sevgisinin de neredeyse müzik sevgisiyle eşdeğer olduğunu belirteyim. Hatta çığır açan kült bilim kurgu filmi Blade Runner’ın ve Black Mirror serisinin de çok büyük hayranı.

Bu sevgisini The Future Bites kaydında sonuna kadar görmek mümkün. To the Bone albümünün devamı gibi duran The Future Bites; kompakt yapısı, fütüristik dokusu, tech-noir esintileri ve çarpıcı düzenlemeleri ile parlayan bir kayıt. Ayrıca Steven Wilson, prodüksiyon anlamında da obsesif bir müzisyen olduğu için albümdeki kayıt işçiliği de olabilecek en üst seviyede.

Belki “old school” fanlar Steven Wilson’ın son albümü ile beraber girdiği yoldan memnun olmayabilir ama Wilson ne yaparsa yapsın kaliteli ve en üst düzeyde yapıyor. Evet, bu albümde yüksek sesli gitarlar, gürleyen davullar yok ama ilham verici başka hususlar var.

The Future Bites’ın alametifarikası; ambient dokusunda, ses efektlerinde ve manzaralarında, synth altyapılarında, vokal kancalarında ve hit olması için tasarlanmış beste matematiğinde kendisini gösteriyor. Personel Shopper ve Follower gibi parçalar da bu yapının en iyi örnekleri olarak dikkat çekiyor.

Cesur yeni dünyanın izinden giden Steven Wilson, ticari anlamda da kariyerinin zirvesinde bulunuyor. O yüzden Steven Wilson’ın şu noktada geçmişe dönmesini beklemek biraz nostaljik ve iyi niyetli bir istek olur.

Bu nedenle arkanıza yaslanın, kulaklığınızı takın ve Steven Wilson’ın müzikal yolculuğuna eşlik edin. Onun farklı türdeki stilize kompozisyonlarını özümsemek yeterince heyecan verici.

 

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.